//CİHANER VE ERZURUM OLAYI
Partisinin Seyhan Oteli'ndeki Adana il kongresine katılan Baykal, başsavcının tutuklanmasına karşı çıktı. CHP Genel Başkanı, eleştirilerini şu şekilde sürdürdü: "Vali bir gün Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı'na 'burada küçük çocuklara yasadışı bir takım kuruluşlar el atmışlar, onların zihinlerini zehirliyorlar. Bir teşkilat var, buna el at' demiş. Onun üzerine Başsavcı konuya jandarmayı, MİT'i haberdar ederek bir soruşturma başlatmış. Soruşturmanın bir noktasında Ankara'dan Başbakan Yardımcısı telefon açıyor. Diyor ki 'sen bu soruşturmayı bitir. Tutukladıklarını tahliye et.' diyor. Başsavcı, 'Olur mu falan' cevabını veriyor. Dosyayı Erzurum'a gönder talimatı veriliyor. Niye dediğinde ise, 'senin haberin yok, onlar sadece örgütlü yasak iş yapmıyorlar, aynı zamanda silahlı bir örgütmüş. Silahlı örgüt olunca Erzurum bakar, sen bakmazsın' diyor. Başsavcı 'biz silah görmedik' diyor. Ama onlar, 'biz gördük' karşılığını veriyor. Nihayetinde dosya Erzurum'a gidiyor. Bakıyoruz ki bu Başsavcı çok vahim suçlar işlemiş. Lojmanın bulunduğu yerde kamelya kurmuş, böylece İmar Kanunu'na aykırı hareket etmiş. Falan, falan.. Hakkında 26 yıl bir suç ve takibat açılıyor. Arkasında yetmiyor 'sen Ergenekoncusun, gel buraya senin hesabını göreceğiz' diyorlar. Şimdi ben vicdan ve dürüst herkese soruyorum: Eğer Başsavcı bu soruşturmayı başlatmasaydı, önce hakkında 26 yıl istenip, arkasında Ergenekon sanığı diye takibata uğrar mıydı?."
Büyük iddialarla suçlamaların yapılıp, davaların açıldığına işaret eden Baykal, kamuoyunun 'bu gidişatın sonu nereye varacak' endişesine kapıldığını ileri sürdü. Gösterişlerle gözaltına alınan insanların üç, dört gün sonra 'buyurun' denilerek tahliye edildiğini anlatan Baykal, gözaltı ve serbest bırakma gerekçelerinin vicdanları tatmin edecek şekilde açıklanması gerektiğini vurguladı.
GÜNÜN BİRİNDE BİRİLERİ KARŞISINIZA ÇIKAR
Baykal, "Siz hukukla değil de siyasetle bir, üç beş gözaltı alabilirsiniz. Günün birinde karşınıza birileri çıkar, siyasetle aldıklarınızı siyasetle bırakmak zorunda kalırsınız. Bu hukuku ve adaleti tahrip eder. Bu nedenle ne siyasetle adam alın, ne de aynı şekilde adam bırakın. Hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapın. Siyaset güçlü olanların lehine işler. Bazen de onların aleyhine işler. Siyasetin kendi kurulları vardır. Siyasetle adam alırsanız, ondan sonra bırakmaz zorunda kalırsınız. Sormak istediğiniz hesapları, sormanız gereken insanlara soramadınız, elinizde kalanlara sormaya çalışırsınız. Hukuk yine darbe yemiş olur. Bu böyle üzüntü ve elem verici bir tablodur." şeklinde konuştu.
SİLİVRİDEKİLER MEMLEKETİN NAMUSLU EVLATLARI
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanıp Silivri'de yargılanan sanıkları "memleketin namuslu ve dürüst evlatları olarak" nitelendiren Baykal, "Aylarca neyle suçlandıklarını dahi bilmeden orada tutuklu kalıyor. Neyle suçlandığını bilmeden ölenler oluyor. Alınıyor, tutuluyor. Hastalık ortaya çıkıyor. Ölüyor, ölürken ne kendisi ne ailesi neyle suçlandığını bilmiyor. Böyle hukuk, böyle adalet olur mu?. Eğer hukuk adalet yaralanmış zedelenmişse bunun memlekete hayrı yararı olur mu? Bugün bu facia yaşanıyor." diye konuştu.
Baykal, Başbakan'ın gazete patronlarına ilişkin sözleri için de, "Gazeteler patronların düşüncesini yazacak. O düşüncenin hesabını patron kime verecek. Başbakana verecek. Bu ne güzel demokrasi, bu ne güzel basın özgürlüğü öyle.. Ona bıraksak Türkiye hiç kimse onu üzecek bir şeyi yazamayacak. O zaman arkadaş seni üzecek şeylerin yapılmaması için attığın adıma dikkat etsene. Artık bu yönetimin modası geçmiştir. Millet bu konuda hükmünü vermiştir. Gereken yapılacaktır. Hiç kuşku yok." ifadesini kullandı.