Erzurum’un Palandöken ilçesine bağlı Yıldızkent bölgesinde yaptırılan Ramiz Efendi Camii, Medine’deki Mescid-i Nebevi’ye olan benzerliğiyle dikkat çekiyor. Hazreti Peygamber’in medfun bulunduğu ve aynı zamanda Ravza-i Mutahhara’ olarak ta adlandırılan Mescid-i Nebevi, İslam dünyası için ayrı bir önem taşırken, Yıldızkent’te yaptırılan Ramiz Efendi Camii de, henüz inşaat halinde bulunmasına rağmen, görenleri kendisine adeta hayran bırakıyor. İsminin açıklanmasını istemeyen bir hayırsever tarafından yaptırıldığı öğrenilen Ramiz Efendi Camii’nin inşaatına geçen yıl başlandığı belirtilirken, görkemli mescidin bu yılsonunda ibadete açılacağı kaydedildi. Caminin yapım işlerini yürüten dernek yetkilileri, Mesdic-i Nebevi’ye olan benzerliğiyle dikkat çeken Ramiz Efendi Camii’nin, kimler tarafından yaptırıldığı konusunda bilgi vermekten kaçınırken, söz konusu ibadethaneyi, isminin açıklanmasını istemeyen bir hayırseverin yaptırdığı ifade edildi. Mimari üslubu ve görüntüsüyle, Medine’de bulunan Mescid-i Nebevi’yi andıran Ramiz Efendi Camii’nin, iki adet minareden oluşacağı dile getirilirken, inşaat çalışmalarının ise, aralıksız biçimde devam ettirildiği kaydedildi.
RAMİZ EFENDİ CAMİSİ
Palandöken İlçe Müftüsü Mustafa Baytar, Yıldızkent’te yapımı devam eden Ramiz Efendi Camii hakkında kendilerinin de tafsilatlı bir bilgiye sahip olmadıklarına dikkati çekerek, “Caminin inşaatı bittikten sonra İlçe Müftülüğü’ne tahsisi yapılacak. Caminin hayırseverler tarafından yaptırıldığı bilgisinin dışında, bize ulaşan resmi bir kayıt yok. Cami, yeşil kubbesi ve cephesindeki mimarisiyle Medine’deki Mescid-i Nebevi’yi andırıyor. Allah, böyle bir hizmette bulunmayı herkese nasip etsin. Sebep olanlardan ve yaptıranlardan Allah razı olsun.” diye konuştu.
ÖRNEK ALINAN MİMARİ
Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretinden sonra önemli ilk icraatlardan biri Medine’de bir mescid inşası olmuştur. Hz. Peygamber tarafından bizzat yaptırılan binalardan biri olma özelliğini taşıyan Mescid-i Nebevî, aynı zamanda Rasûl-i Ekrem’in Medine’deki bütün faaliyetlerinin merkezinde yer almış ve İslam mimari tarihinde sonradan inşa edilen bütün mescid ve camilere örnek teşkil etmiştir. İlk mescid basit ve sade olmasına rağmen son derece fonksiyonel olarak yapılmıştır. İslam bilginlerinin umumi görüşüne göre Mescid-i Nebevî en mübarek üç mescidden biridir.
Hicret sırasında Hz. Peygamber’in üzerinde bulunduğu devenin çöktüğü alan, sahiplerinden alınarak öncelikle zemin düzenlemesi yapılmıştır. Daha sonra Rebiülevvel ayında (Eylül 622) 3 arşın derinliğindeki temel üzerine Rasûlullah’ın temele ilk taşı koymasıyla mescidin inşasına başlanmış, Şevval ayında ise (Nisan 623) tamamlanmıştır. Yani mescidin inşası sekiz ay kadar sürmüştür. İlk bina, taş temel üzerine tek sıra kerpiçten, bir adam boyu kadar yükseklikteki çevre duvarı ile kuşatılarak üstü açık biçimde ) bir alana üç kapılı olarak inşa edilmiş ve kıblesi Peygamber tarafından Kudüs’e doğru yapılmıştır. Doğu duvarının güney kısmına mübarek zevceleri Hz Aişe ve Sevde için kapıları mescide açılan 2 tane de oda yapılmış, daha sonra bu oda sayısı 9’a çıkmıştır.