Kutlu Doğum Haftası, İpsala'da Türkiye'den ve Balkanlardan on binlerce kişinin katıldığı özel bir programla kutlandı. İpsala Fuar Alanında gerçekleşen programa, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu katıldı.
Balkan ülkeleri Diyanet İşleri Başkanlarının selamlama konuşması yaptığı programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Balkan Müslümanlarıyla birlikte İpsala’da buluşmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “İpsala bugün Peygamber aşıklarıyla doldu. Peygamber sevdalılarıyla doldu. Bütün Balkan topraklarından yüreğinde peygamber sevgisiyle nur yüzlü anneler, eli öpülesi babalar, sevgili gençler ve sevgili çocuklar; Balkanlar’daki bütün Diyanet İşleri Başkanlarımız hep birlikte teşrif ettiler ve İpsala oldu bir Medine. Hepinizi kutluyorum” dedi.
Hz. Peygamberin 14 asır önce ayrılmış ve parçalanmış bütün insanlığı birleştirdiğini, Kutlu Doğum Haftasının da bütün insanlığın, bütün Müslümanların yeniden birleşmesine vesile olmasını dileyen Başkan Görmez, şöyle konuştu;
“ÜLKELERİN ARASINA SINIRLAR KONULABİLİR ANCAK PEYGAMBER SEVGİSİ HUDUT TANIMAZ…”
Bu sene ‘Gelin birlik olalım’ çağrısında bulunduk Bu birlik olalım çağrısına sizler icabet ettiniz. İpsala’da yaptığımız bu Kutlu Doğum Haftasının çok özel bir anlamı var. Hepiniz buradaki varlığınızla siz şöyle diyorsunuz: ‘Ülkelerimizin aralarına sınırlar konulabilir, ancak kalplerimizin arasına hiçbir sınır koyulamaz’ Ülkelerin arasına sınırlar konulabilir, ancak bir sevgi var ki, bir sevda var ki ona sınırlar konulamaz, o sevgi Peygamber sevgisidir, o sevda Muhammed Mustafa sevdasıdır.
“KELİME-İ TEVHİD, YERYÜZÜNDEKİ HER MÜSLÜMANI BİRBİRİNE BAĞLAYAN KELİMEDİR…”
Çok kıymetli kardeşlerim, bu sene ilan ettiğimiz tema ‘Hz. Peygamber, Tevhit ve Vahdet’ Bir kelime, bir söz var. Dünyadaki bütün Müslümanları kan kardeşliğinden daha fazla birbirine bağlayan bir kelime var. Biz ona ‘Kelime-i tevhit’ diyoruz. Yeryüzünde nerede yaşarsa yaşasın, her Müslüman’ı bir bine bağlayan bir kelimedir. "La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah” Rabbim bu muhteşem kelimeyi dilimizden, kalbimizden ve çocuklarımızın yüreğinden hiçbir zaman eksik etmesin.
“TEVHİD, BÜTÜN KAİNATIN İNANCIDIR…”
Tevhid, sadece Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmekten ibaret değil. Tevhit, sadece Allah’ın şanını yüceltmekten ibaret değil. Tevhid, bütün kainatın inancıdır. Yüce Kur’an’a göre bütün kainat Allah’a teslim olmuştur. Bu anlamda bütün varlık alemi Müslüman’dır, Allah’ı tevhit eder, Allah’ı tespih eder. Tevhid, bütün kainatın dilidir. Bütün kainat Müslüman’dır. Yerde ve gökte gördüğünüz her şey Allah’a teslim olmuştur. Ve onların her biri Allah’ı teslim eder.
“TEVHİD, KUL VE KÖLE OLANLARA KUL VE KÖLE OLMAMAKTIR…”
Tevhid bir medeniyettir. Tevhid bir tarihtir. Tevhid bütün kainatı doğru okumaktır. Tevhid, kul ve köle olanlara kul ve köle olmamaktır. Tevhid bize bunu öğretiyor. Tevhid, kul ve köle olanlara kul ve köle olunamayacağını gösterir. Tevhid medeniyetinin mensupları, var oluşun gayesini bilirler. Tevhid medeniyetinin çocukları yaratılışın anlamını kaybetmezler. Tevhid medeniyetine göre dünya doğu ve batı diye ikiye ayrılmaz. İnsanlığın bir kısmı bir başka kısmının bütün nimetlerini sömürüyor, sonra da insanları tasnif ediyor; ‘gelişen ülkeler, gelişmemiş ülkeler, geri kalmış ülkeler’ Tevhid medeniyeti dünyayı böyle tasnif etmez. Tevhid medeniyetine göre insan insanın kurdu değil, insanın yurdudur. Tevhid medeniyeti insanları ırkına göre, diline göre, rengine göre tasnif etmez. Tevhid medeniyetine göre zengin olmanın Allah katında hiçbir değeri yoktur. Tevhid medeniyetine göre güç sahibi olmanın Allah’ın katında bir değeri yoktur. Makamın, mevkiin, dilin, ırkın, kabilenin, aşiretin hiçbir değeri yoktur. Tevhid medeniyetine göre insanlar sadece erdem ve faziletlerle değer bulurlar. Tevhid medeniyetine göre insanlar sadece iyi işler yaptıkları zaman Allah’ın katında değer bulurlar.
“BUGÜN İNSANLIK DEĞERSİZLİK GİRDABINA GİRMİŞ DURUMDADIR…”
Bugün insanlığın değersizleşmeye başladığı bir çağı, bir zaman dilimini yaşıyoruz. İnsanlık değersizlik girdabında, onun için üç çağrı yapıyoruz. İnsanlığı diriltmek, insanlığı yaşatmak ve en önemlisi de insanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım. İnsanlığı yüceltmenin yolu tevhitten geçiyor. Tevhidin gayesi vahdettir. Yüce dinimizin üç tane büyük gayesi var. Selam, eman, vahdet… İslam’ın yeryüzündeki en büyük gayesi selamdır. Selam, ‘barış’ demektir. Ancak bugünlerde İslam dünyasına baktığımızda İslam maalesef selama dönüşmüyor.
“İSLAM COĞRAFYASINDA ORTAYA ÇIKAN YANLIŞ DÜŞÜNCELERİ SAKIN KENDİ ÜLKELERİNİZE TAŞIMAYIN…”
İman güveni beraberinde getirir. İman eman getirir. Eman olmazsa iman olmaz. İman olmazsa eman olmaz. İmanın olduğu yerde güven olur. Mümin aynı zamanda ‘güven oluşturan insan’ demektir, beraberinde güveni taşıyan insan demektir. Resulü Ekrem: “Mümin, başka insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” diye tarif eder. Ve tevhit vahdet getirir. Bugünlere İslam dünyasına baktığımızda, İslam maalesef selama dönüşmüyor, her yerde şiddet, her yerde savaş, cinayet şebekeleri, terör, din adına işlenen cinayetler. Hepinizden istirham ediyorum, Balkanlar’da yaşayan bütün kardeşlerime sesleniyorum; bilhassa son on yıllarda İslam coğrafyasında ortaya çıkan bu yanlış düşünceleri sakın kendi ülkelerinize, kendi çocuklarınıza, kendi gençlerinize taşımayın. Bunun yolu, onları dinimiz konusunda, kitabımız konusunda, peygamberimiz konusunda daima doğru bilgilendirmekten geçmektedir. Burada oturan bütün hocalarımıza bu konuda büyük görev düşüyor.
“CİHAN İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE DAHİ ECDADIMIZ BAŞKA İNANÇLAR ÜZERİNDE BASKI KURMADI…”
Yüce Rabbimiz onu bütün alemlere rahmet olarak gönderdi. Sadece Türklere, Araplara göndermedi, sadece Müslümanlara göndermedi, bütün alemlere gönderdi. O bütün alemlere gönderilen Peygamberi selamlamak üzere burada toplandık. Bizi bir araya getiren yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar ediyorum. Aramızda Balkanlardan gelen kardeşlerimizin kalbindeki Peygamber sevgisinin peşine takılarak gelen kilise mensupları da var. Onlara da ‘Hoş geldiniz’ diyorum. Biz millet olarak onlarla beraber beş asır yaşadık. Onların hiçbirisi bize şunu diyemez; ‘Sizin ecdadınız, bizim ecdadımıza zulmetti’ diyemez. Biz millet olarak başka milletlerle beraber yaşadığımızda Resulü Ekrem’in tavsiyesine uyduk. Biz onların inançlarına asla müdahale etmedik, çünkü Peygamberimiz şöyle buyurdu, ‘Siz başka insanların mabetlerine dokunamazsınız, inançlarına müdahale edemezsiniz. Siz başka insanların yüreklerini baskı altına alamazsınız’ dedi. Biz onun tavsiyesine uyduk. Bir Cihan imparatorluğu döneminde dünyanın hiçbir yerinde biz Allah’a hamdolsun hiç kimse bize; ‘sizin ecdadımız bizim dinimiz üzerinde, inançlarımız üzerinde baskı kurdu’ diyemez. Bundan dolayı Rabbimize ne kadar hamd etsek azdır.
“BURADA OKUNAN EZANLARI VE SALALARI, DİMETOKA’DA YÜZ SENEDİR EZANA HASRET KALMIŞ ÇELEBİ MEHMET CAMİİNE ARMAĞAN EDİYORUM…”
Buradan az önce salalar verildi. O salaları bir yere bağışlamak istiyorum. O salaları, Dimetoka’da ezan sesine 100 senedir hasret kalmış Çelebi Mehmet Camiine armağan ediyorum. Biz millet olarak henüz Amerika keşfedilmeden ve başka inançlar bir coğrafyadan sürgün edilirken biz camileri, kiliseleri, sinagogları, bütün inançları özgürce bir arada, kardeşlik ahlakına ve kardeşlik hukukuna uygun olarak yaşatabilmiş bir milletin çocukları, bir medeniyetin mensuplarıyız, Allah’a hamd ediyoruz.
“BUGÜN BÜTÜN İNSANLIĞIN PEYGAMBERİMİZİN İNSANLIĞA GETİRDİĞİ MERHAMETE İHTİYACI VAR…”
Bugün insanlık vicdanını ve merhametini kaybediyor, insanlığın merhameti azalıyor. Bütün insanlığın Sevgili Peygamberimizin insanlığa getirdiği merhamete ihtiyacı var. O merhameti yeryüzünde yayacak olan, ona ümmet olan sizlersiniz. Peygamberimiz’in son sözü ‘ümmetim’ olmuştu. Sizin de yüreğinizden Peygamberin sevgisi hiçbir zaman eksik olmasın. Çocuklarınızın yüreğinden Peygamber sevgisi hiçbir zaman eksik olmasın.
Peygamber sevgisi etrafında buluşan 20 binden fazla kişinin katıldığı programa, Diyanet İşleri Başkanı Görmez ve Bakan Müezzinoğlu'nun yanı sıra Balkan ülkelerinin İslam Birliği Başkanları, Balkan ülkelerinin müftüleri, Balkan ülkelerinden Kilise temsilcileri, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Kosova, Bosna Hersek, Yunanistan, Makedonya, Karadağ, Slovenya, Filistin Müslümanları ve çevre illerden çok sayıda vatandaş katıldı.