AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İHRAÇLAR
Çelik, "Adana Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk, Kahramanmaraş Elbistan Belediye Başkanı Durmuş Küçük, Ankara Ayaş Belediye Başkanı Bülent Taşan, partimiz kurucu üyesi Yaşar Yakış, 22 Mart 2016 tarihli Merkez Disiplin Kurulu toplantısında alınan kararlar doğrultusunda bu şahısların AK Parti’den ihracına karar verilmiştir. Gerekçeli karar 28 Mart 2016 tarihinde ilgililere gönderilecektir.” dedi.
ÇELİK’İN AÇIKLAMASI
Bazı parti mensupları ve belediye başkanlarının AK Parti prensiplerine uymadığı için Merkez Disiplin Kurulu'na kesin ihraç talebiyle sevk edildiğini anımsatan Ömer Çelik, “Bu çerçevede Adana Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk, Kahramanmaraş Elbistan Belediye Başkanı Durmuş Küçük, Ankara Ayaş Belediye Başkanı Bülent Taşan, partimiz kurucu üyesi Yaşar Yakış, 22 Mart 2016 tarihli Merkez Disiplin Kurulu toplantısında alınan kararlar doğrultusunda bu şahısların AK Parti’den ihracına karar verilmiştir. Gerekçeli karar 28 Mart 2016 tarihinde ilgililere gönderilecektir.” diye konuştu.
AK İLKELER
AK Parti'de, parti ilkeleri doğrultusunda siyaset yapılması gerektiğini, AK Parti’de siyaset yapmakla parti ilkeleri arasında bir mesafe ortaya çıktığı zaman, yetkili kurulların buna müdahale edeceğini söyleyen Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun da AK Parti ilkelerini korumak, AK Parti’nin kurucu değerlerini korumak bakımından fevkalade önem verdiğimiz, kıymet verdiğimiz bir husus olduğunun altını çizmek isterim. Biz belli değerler üzerinden siyaset yapan bir partiyiz. Bunlar hem iktidara geldiğimiz süre içerisinde, partinin kurulma sürecinden bugüne kadar kurumsallaşmıştır. Bu siyasi değerler hem de parti programında, tüzükte belirtilmiştir ama yaşanan olaylar çerçevesinde de AK Parti’nin duruşlarla, hangi değerlerle siyaset yaptığı vatandaşlarımızın gözü önünde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla hiç kimsenin ‘Ben AK Parti’de siyaset yapıyorum’ diyerek AK Parti ilkeleri karşısında kendisini layüsel hissetmemesi gerekir. Eğer AK Parti’de siyaset yapmakla AK Parti'li siyaset yapmak arasında bir mesafe ortaya çıkarsa ilgili kurumlarımız devreye girer ve bu değerlendirmeyi yaparlar. Dolayısıyla, AK Parti siyasetinin, AK Parti’yi var eden siyasi değerler üzerinden işletilmesi gerektiğinin bir kere daha altını çiziyoruz."
Geçen süre içerisinde değerlendirmelere gereken pek çok konunun ortaya çıktığını ifade eden Ömer Çelik, öncelikle canlarını çok yakan terör olaylarına muhatap olduklarına dikkati çekerek, Türkiye’nin farklı terör örgütlerinin ciddi saldırıları altında olduğunu vurguladı.
Ömer Çelik, Terör saldırıları neticesinde şehit olan polis, asker, korucu ve sivil vatandaşlara Allah’tan rahmet dilerken, ailelerine de taziyelerini iletti.
"DAİŞ, İNSANLIK TARİHİNİN GÖRDÜĞÜ EN BÜYÜK KATLİAMLARA İMZA ATMAKTADIR"
Türkiye’nin etrafındaki gelişmeler bağlamında ideoloji ve etiketleri farklı ama hedefleri bir olan birden çok terör örgütünün saldırısı altında bulunduğunun altını çizen Ömer Çelik, “Bunlar, DAİŞ denilen terör örgütü, insanlık tarihinin gördüğü en büyük katliamlara imza atmaktadır. Aynı şekilde PKK terör örgütü, onun Suriye kolu olan PYD/YPG ve aynı şekilde DHKP-C ve benzeri terör örgütleri dört bir koldan Türkiye’yi kuşatmaya çalışmaktadır. Kuşkusuz gördüğümüz tablo bütün bunların Türkiye’de bir istikrarsızlık ortamı yaratmak, bu istikrarsızlık ortamının doğuracağı türbülans içerisinde teröre daha çok alan açmak ve Türkiye’nin kazanımlarını berhava etmeye çalışmak şeklinde çok yönlü hedef paketiyle dağıldıklarını görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
TERÖR OLAYLARI
Türkiye’yi içine kapatmak ve etrafındaki gelişmelerden soyutlamak şeklinde bazı terör eylemlerinin söz konusu olabildiğine dikkati çeken Ömer Çelik, “Aynı şekilde Türkiye’nin içerisinde teröristlere karşı yürütülen güvenlik operasyonlarının engellenmesi şeklinde bazı tablolar ortaya çıkabiliyor, engellenmeye çalışılması şeklinde bazı eylemler ortaya çıkabiliyor. Ama görüldüğü gibi Türkiye burada yekpare biçimde bütün bu terörist faaliyetlere karşı dimdik ayakta durmaktadır. Çünkü bunların hedefinin herhangi bir kesimi, herhangi bir toplum kesimini, herhangi bir ideolojik kesimi, herhangi bir kültürel kesimi değil, Türkiye’nin tamamını hedef aldığı, Türkiye’nin tamamının huzur ve bir arada yaşama iradesini yok etmeye çalıştığı, Türkiye’nin ekonomik ve demokratik kazanımlarını yok etmeye çalıştığı açık ve net bir biçimde görülmektedir." ifadelerini kullandı.
"GEÇMİŞTE YAPILAN HATALARDAN DAHA VAHİMİNİ YAPIYORLAR"
Bu süreç içerisinde dünyadaki dostlarından çeşitli kereler yanlarında durmalarını istediklerini dile getiren Ömer Çelik, ilkeler çerçevesinde yanlarında duran, Türkiye’nin acısını ve Türkiye’nin kayıplarını paylaşan dünyadaki tüm dostlarına teşekkür etti.
“Türkiye’yi anlamakta zorlanan, terör konusunda çifte standartlı davranan, ilkeler ve prensipler temelinde değil de birtakım çıkarlar temelinde ya da konjonktürel birtakım siyasi hesaplar temelinde bu olaya yaklaşanların geçmişte yapılan hatalardan daha vahim hatalar yaptıklarının da altını çizmek isteriz” diyen Ömer Çelik, şunları söyledi: “Geçmişte konjonktürel değerlendirmelerle ya da bir takım çıkar hesaplarıyla terörist örgütler arasında farklı değerlendirmelerde bulunması uluslararası güvenliği tehdit eden daha büyük sorunların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Kimi zaman bir devlet diğer devlete karşı belli terörist organizasyonları himaye etmiştir ama görülmüştür ki bu himaye eninde sonunda bir bumerang gibi dönüp tekrar dolmuştur ve sonuç olarak bütün terör örgütlerinin bir safta olduğu, bütün devletlerin bir safta olduğu bir anlayışa kavuşulmadan bu küresel terörle mücadele etmenin imkanı olmadığı, küresel terörü mağlup etmenin imkanının olmadığı görülmektedir.”
TÜRKİYE UYARMIŞTI
Brüksel saldırılarının sorumlularından İbrahim El Bakraoui hakkında Türkiye'nin Belçika'yı uyardığını hatırlatan Ömer Çelik, Türkiye'nin sunduğu istihbari bilgilere daha fazla önem gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Belçika'nın Türkiye'nin El Bakraoui'nin iadesine ilişkin gerekçesini dikkate alması gerektiğini vurgulayan Ömer Çelik, Belçika yetkililerinin yaptığı açıklamaya göre ise saldırganın bir takım adli kayıtlara bakılarak serbest bırakıldığını ifade etti.
"Bu şahıs hepimizin içini acıtan, Brüksel'de hepimize karşı yapıldığını varsaydığımız kanlı bir terör eylemine imza attı." diyen Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:"Dolayısıyla Türkiye tam bu bölgenin merkezinde bir ülke olarak terörle mücadele konusunda da deneyimli bir ülke olduğu için, Türkiye böyle bir uyarıda bulunduğu zaman bununla ilgili olarak Türkiye'den daha fazla bilgi istenebilir ya da bu uyarıyı yapan ülke Türkiye olduğu için daha büyük bir hassasiyetle üzerine gidilmesi gerekirdi. Sadece bir takım dosyalara bakılarak bu işlerin değerlendirilmemesi gerekir, daha başka çapraz testlerin ortaya çıkması gerekir. Biz Türkiye olarak bize bildirilen her türlü istihbari bilgiyi bu bakımdan ciddiye alıyoruz ve ciddi bir şekilde değerlendiriyoruz. Bu bir kere daha göstermiştir ki teröre karşı daha yakın bir işbirliği gerekmektedir. Bu teröristlere karşı mücadele açısından daha yakın bir işbirliği gerektirmektedir. Türkiye bu saldırıdan dolayı büyük bir üzüntü duymaktadır. DAEŞ ile mücadelemiz sürmektedir."
Terör saldırılarına karşı uyarıda bulunmaya devam edeceklerinin altını çizen Ömer Çelik, uyarıların ciddi bir işbirliği çerçevesinde daha çok dikkate alınmasını istediklerini kaydetti.
Ömer Çelik, Belçika hükümetine ve halkına başsağlığı diledi.
SARRAF'IN ABD'DE TUTUKLANMASI
İş adamı Rıza Sarraf'ın ABD'de tutuklanmasının Türkiye ile ABD'nin ilişkilerini nasıl etkileyeceğine ilişkin soruya ise Ömer Çelik, konuyu ABD'deki bir savcının tasarrufu olarak değerlendirdi.
Bu konuda bir değerlendirme yapmayı düşünmediğini ifade eden Ömer Çelik, şunları söyledi:
"İbretle izlediğim şudur, ABD'deki bir tasarruf üzerinden Türkiye'nin iç siyasetinin nasıl dizayn edilebileceğine, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve bazı arkadaşlarımıza karşı nasıl karşıtlık üretilebileceğine dair hastalıklı bir faaliyet var. Bunun dünden itibaren Türkiye'de haber, yorum yapılma biçimlerine baktığınızda, oradaki açıklamalarla, oradaki bir savcının bir tasarrufu olarak değerlendirilmesi gereken bir olay, Türkiye'nin neredeyse iç siyasetini, Türkiye'nin içindeki bazı olayları dizayn edecek bir tasarrufmuş gibi, hatta aynı kişiler Türkiye, İran, ABD ilişkilerini şekillendirecek bir uluslararası ilişkiler teorisi bile buradan üretmeye kalktılar. Maalesef herhangi bir olayı değerlendirirken nedensellik bağı olmayan ve hastalıklı bir takım muhalif çabalara lojistik unsur üretmeye çalışan gerçek bağlamından koparılmış haber ve yorumlar yapılıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde bir savcı böyle bir tasarrufta bulunmuş. Bununla ilgili yapacağım bir değerlendirme yok benim."
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ
İş adamı Sarraf'ın tutuklanmasının Türkiye ile ABD ilişkilerini olumsuz etkileyeceği yönündeki haberleri de doğru bulmadığını ifade eden Ömer Çelik, şöyle konuştu: "Burada olayı anlamak ya da herhangi bir şeyi haberleştirirken onu bağlamından çıkararak başka bir bağlamlara taşımanın bir faydası yok. Maalesef Türkiye'de böyle birşey var. Birbiriyle nedensellik bağı olmayan olayları birbirine bağlayarak Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı hastalıklı bir muhalefet üretmek, AK Parti'ye karşı hastalıklı bir muhalefet üretmek şeklinde bir tutum söz konusudur. Bu olaylarla Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'nın ya da AK Parti'nin herhangi bir şekilde yan yana anılması dahi söz konusu olamaz."
KÜRESEL TERÖR
Ömer Çelik, "Bütün terör örgütlerinin bir safhada olduğu, bütün devletlerin de aynı safhada olduğu bir anlayışa kavuşulmadan, küresel terörle mücadele etmenin, küresel terörü mağlup etme imkanının bulunmadığını" vurguladı.
Ankara ve İstanbul’dan sonra en son Brüksel’de bir terör saldırısı yaşandığını hatırlatan Ömer Çelik, şunları kaydetti: "Bu vesileyle bir kez daha Belçika’nın yanında durduğumuzu, Belçika yurttaşlarının ve Belçika hükümetinin acısını paylaştığımızı ifade ediyoruz. Bu terör eylemini gerçekleştirenleri de bir kere daha lanetliyoruz. Bu, insanlığın ortak acısıdır. Ankara, İstanbul, Londra, Berlin ya da dünyanın herhangi bir yerinde bütün bu terör örgütlerine karşı topyekun tavır almalıyız."
"PKK, DAEŞ VE DİĞER BÜTÜN TERÖR ÖRGÜTLERİNE İLKESEL YAKLAŞIYORUZ"
"DAEŞ konusunda gösterilen hassasiyetin özellikle Avrupa’daki bazı dostlarımız, Batı’daki bazı dostlarımız tarafından PKK konusunda gösterilmemesi kuşkusuz açık bir çifte standarttır" ifadesini kullanan Ömer Çelik, şöyle devam etti: "Bu, zannedilmesin ki DAEŞ konusunda mücadeleye daha çok yoğunlaşılmasına yol açacak, terör örgütüyle mücadeleyi daha da artıracaktır. Tam tersine siz 'DAEŞ örgütüne yoğunlaşacağız' diye, PKK terör örgütünü görmezden geldiğiniz zaman ya da başka bir terör örgütüne karşı hafifletici sebeplerle yaklaştığınız zaman, aslında terör örgütleri birleşik kaplar teorisi gibi çalışır, biri hemen diğerinin yardımına koşar, o sizin himayenizde rahat şekilde at oynatır, topyekun olarak terörün alanının güçlenmesine dönük olarak belli işbirliği içerisinde toplumsal barışı ve uluslararası düzeni tehdit ederler. Dolayısıyla DAEŞ ile gerçekten mücadele etmek istiyorlarsa birileri burada prensipler konusunda bir karara varmalıdır. Başka terör örgütlerini görmezden gelerek bir başka terör örgütüyle mücadele etmek mümkün değil. Birisi eğer 'DAEŞ ile mücadele edeceğim' diye PKK’yı görmezden geliyorsa ya da 'PKK ile mücadele edeceğim' diye DAEŞ’i görmezden geliyorsa bütün bunlar birbiriyle çelişkili tutumlar olur."
İLKESEL TUTUM
Ömer Çelik, Türkiye’nin terör örgütlerine karşı ilkesel bir tutum içinde olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye, burada belli prensipler temelinde hareket ediyor. Biz PKK, DAEŞ ve diğer bütün terör örgütlerine ilkesel yaklaşıyoruz. Bunların ortaya çıkardığı tehdit karşısında bütün dostlarımızı tekrar dayanışmaya çağırıyoruz. Kuşkusuz isterdik ki İstanbul’daki, Ankara’daki gerçekleşen saldırılara karşı da tıpkı Brüksel’de gerçekleşen saldırılarda olduğu gibi dünya güçlü ses versin. Kuşkusuz bazı kınamalar oluyor ama bütün dünyanın bir araya geldiği ve bunu topyekun olarak tehdit olarak algıladığı şeklinde mesajın güçlü şekilde verilmesi maalesef söz konusu olamıyor. Bu terör örgütlerinin tehdidi altındayken dünyanın çeşitli yerlerinde, PKK’nın birtakım organizasyonlar yapmasına, propaganda çadırlarının kurulmasına müsaade edilmesi bir çifte standarttır. Bu çifte standarttan herkesin her aşamada uzak durması gerekmektedir."
"PYD’Yİ MARUZ GÖRMEK DAEŞ İLE MÜCADELEYE ZARAR VERECEKTİR"
Terör örgütü PYD ile PKK konusunda da bir çifte standardın söz konusu olduğunu dile getiren Ömer Çelik, şöyle konuştu: "Hiçbir şekilde kuşku yoktur ki PYD, PKK’nın Suriye’deki simetrisidir, aynısıdır. Dolayısıyla birilerinin, orada konjonktürel planlamalar çerçevesinde DAEŞ’e karşı PYD’yi kara gücü gibi kullanmak amacıyla PYD’yi mazur görmesi aslında, onların DAEŞ ile mücadelesine zarar verecektir, DAEŞ ile mücadeleyi zaafa uğratacaktır. Bütün bu terör örgütleri karşısında topyekun duruş gerektirir. Suriye bağlamında baktığımızda orada DAEŞ ile PYD’nin herhangi bir fark yoktur. Bu ikisi arasında fark gözetenlerin kendi çifte standartlarını izah etme mecburiyetleri süregidecektir."
"BİR HİÇ UĞRUNA YOK OLACAKLAR"
Terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlara da değinen Ömer Çelik, Türkiye’nin içerisinde teröristlerin oluşturduğu barikat, hendek, çukur benzeri demokrasi, bir arada yaşama iradesini tehdit eden ilkel davranışlara karşı yürütülen güvenlik operasyonlarının büyük bir titizlikle gerçekleştirildiğini kaydetti.
Operasyonlarda, vatandaşın hassasiyetlerinin üst düzeyde korunarak doğrudan terör örgütleri ve teröristlerin hedef aldığını vurgulayan Ömer Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye’nin bir arada yaşama iradesinin, bunlar tarafından tehdit edilmesine fırsat verilmiyor. Gelinen noktada, vatandaşımız devletin, sadece devlet güvenliği anlamında değil toplum güvenliği anlamında, demokrasi güvenliği anlamında ve bu ülkenin geleceğinin güvenliği anlamında hareket ettiğini net biçimde görmektedir. Bunlara karşı bu operasyonlar kararlı şekilde sürecektir. Bu iş onlar açısından çıkmaz sokaktır. Görüldüğü gibi birtakım basına yansıyan çeşitli değerlendirmelerde olduğu gibi PKK’nın üst düzey savaş lordları bunları Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de ölüme sürerek aslında birtakım uluslararası denklemler içerisindeki kendi siyasi pozisyonlarını korumak amacıyla bu teröristleri kullanmaktadırlar. Dolayısıyla burada şunun da net biçimde görülmesi gerekir ki PKK yönetiminin hesaplarının bir parçası olarak, bu teröristler bir hiç uğruna orada yok olacaklardır.
Bu şekilde, Türkiye’de ulaşılacak bir siyasi amaç yoktur. Geçmişte birileri yanlış biçimde de olsa Türkiye’de siyasi katılma yolları kapalı olduğu için silaha başvurduğunu söylüyordu. Bu yanlış yol, bir yol olsa siyasi katılma yolları kapalı olduğu dönemde siyasetin kapısının kapalı olduğu dönemde bu belli etki alanını kendisine bulabiliyordu. Ama Türkiye’de siyasal katılma yolları açıktır, demokrasi ve meşru bir bağlam içinde herkes her türlü talebi dile getirebilmektedir. Bunun tek istisnası, insanlık suçu olan teröre destek vermektir. Terör, dünyanın her yerinde insanlığa karşı işlenmiş suçtur. Hiç kimsenin hangi sıfata sahip olursa olsun o sıfatların arkasına sığınarak terör örgütlerinin yanında duran ya da onları destekleyen tutum içine girmesi hiçbir şekilde düşünülemez, kabul edilemez."
Kırım’ın ilhakının 2. yıldönümünün geçen hafta geride bırakıldığını, bu konunun kendileri için hassas olduğunu ifade eden Ömer Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti hiçbir şekilde Kırım’ın ilhakını tanımamıştır. Bu çerçevede, Kırım Tatarlarının kimlik haklarının, kültür haklarının, Kırım üzerindeki haklarının korunması konusundaki hassasiyetimizin aynen devam ettiğini belirtmek isterim. Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yanadır. Kırım’ın yasa dışı şekilde ilhakını hiçbir şekilde tanımamıştır ve tanımamaya da devam edecektir" dedi.
"TÜRKMEN DAVASI EN ÖNEMLİ DAVALARIN BAŞINDA GELMEKTEDİR"
Tuzhurmatu’da, Türkmenlere karşı terör örgütü DAEŞ’in kimyasal silah kullanmasına ilişkin de değerlendirmede bulunan Ömer Çelik, şunları söyledi: "Özellikle çocuklarla alakalı olarak can kayıpları meydana geldi. Bir kere daha Türkmen kardeşlerimize, bu saldırı karşısındaki kayıplarından dolayı başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. DAEŞ’in bu saldırılarını da lanetliyoruz, kınıyoruz. Türkiye her zaman Türkmen kardeşlerinin yanındadır, yanında olmaya devam edecektir. Gerek Irak’ta gerek Suriye’de hiçbir şekilde Türkmen davası, yalnız bırakılmayacaktır. Özellikle AK Parti açısından Türkmen davası en önemli davaların başında gelmektedir. Bütün buradaki gelişmeleri de yakın biçimde takip ettiğimizi paylaşmak isterim."
Hükümetin seçim öncesi planladığı reform vaatlerinin gerçekleşme oranına da değinen Ömer Çelik, "Bu reform vaatlerinin yüzde 100’e yakın kısmı gerçekleşti ve hükümet ortaya koyduğu reform takvimini büyük performansla, bu takvimde herhangi bir temel aksama olmaksızın yerine getiriyor. Bu, kuşkusuz hükümetimiz açısından çok büyük bir başarıdır. AK Parti her zaman reform hükümetleri oldular, AK Parti Türkiye’nin değişiminin, dönüşümünün, daha iyiye doğru gidişinin siyasal ve ekonomik dönüşümün ana aktörü olarak yoluna devam etmektedir" ifadesini kullandı.
REFORM TAKVİMİ
Reform takviminin aynı dinamizm içinde sürmesinin büyük önem arz ettiğinin altını çizen Ömer Çelik, "Türkiye’nin etrafında bunca kaos, istikrarsızlık varken, Türkiye değişimini sürdürecektir, kurumlarımız, standartlarını yükseltecektir, yönetim standartlarını yükseltecektir, ekonomik standartlarını yükseltecektir. Tüm bu kaosun ortasında bir istikrar adası olarak sadece bu istikrarı korumakla kalmayacağız aynı zamanda bu istikrarın elementleri olan demokrasimizi ve ekonomimizi ve toplumsal dönüşümümüzü gerçekleştirme konusunda irademizi en yüksekte tutacağız" şeklinde konuştu.
HÜKÜMET PROGRAMI
Hükümet programında yer alan Alevi ve Roman vatandaşlara yönelik çalışmalara ilişkin bir soru üzerine Ömer Çelik, bakanlıkların yaptığı hazırlıkları değerlendirmek üzere Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başkanlığında bir koordinasyon toplantısı yapıldığını bildirdi.
ANADOLUNUN GELENEKSEL İRFAN MERKEZLERİ
Ömer Çelik, Anadolu'nun geleneksel irfan merkezlerine ve cemevlerine hukuki statü verilmesi konusundaki çalışmaların son aşamaya geldiğini, diğer hususlarda zamanı geldiğinde reform takvimi içerisinde gereken değerlendirmelerin yapıldığını söyledi.
DOKUNULMAZLIKLAR
Dün dokunulmazlıklar konusunda CHP ile bir görüşme gerçekleştirildiği hatırlatılan Ömer Çelik, "Görüşmede öncelikle CHP'nin teklifleri, Sayın Başbakan'a iletildi mi? Sayın Başbakan'ın bu konudaki tavrı nedir? AK Parti'nin bundan sonraki tavrı ne olacak? MHP ve HDP kanadından başka bir temas olacak mı?" sorusuna, "Dokunulmazlık, parlamentolara verilmiş bir haktır. Burada meseleyi zaman zaman CHP'nin yaptığı gibi parlamenter sistemin tarihinin, parlamenter demokrasinin tarihinde bir kazanım olarak ortaya çıkmış dokunulmazlık müessesesinin ele alınması olarak algılamamak gerekir." karşılığını verdi.
Ömer Çelik, uzun zamandır Meclis'te fezlekelerin bulunduğunu, son zamanlarda özellikle bazı milletvekillerinin açık ve aleni bir şekilde terör örgütüne destek vermesi çerçevesinde fezlekeler konusuyla ilgili gündemin, siyasetin merkezine yerleştiğini ifade etti.
Parlamentoda nefret suçunun savunulamayacağını, sistematik bir şekilde en büyük insanlık suçu olan teröre destek verilemeyeceğini belirten Ömer Çelik, "Bu ortaya çıktığı andan itibaren üstelik bu kürsü dokunulmazlığının dışında da bunlar gündeme geliyorsa, buna karşı kuşkusuz parlamentonun onurunun kirletilmesine karşı bir tavır almak gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
"BUNLARIN ZATEN YARGILANMASININ ÖNÜNDE BİR ENGEL YOK"
Ömer Çelik, teröre destek verenlerle ilgili fezlekelerin kaldırılmasının ciddi bir toplumsal taleple gündeme geldiğini kaydetti.
Bu arada başka partilerin "Diğer fezlekeler ne olacak? Özellikle AK Parti'ye karşı siz, kendi milletvekillerinizin fezlekelerinden çekiniyorsunuz?" gibi birtakım argümanların ortaya sürüldüğünü vurgulayan Ömer Çelik, Başbakan Davutoğlu'nun da "Hiçbir arkadaşımız kendisiyle ilgili bir fezleke konusunda herhangi bir çekinceye sahip değildir. Buyrun Meclis'teki fezlekelerin tümünü kaldıralım." cevabını verdiğini aktardı.
Tek tek bu fezlekelerin görüşülmesinin Meclis'in çok fazla vaktini alacağı için bir anayasa değişikliğiyle topluca bunların önünün açılması gerektiğine dikkati çeken Ömer Çelik, şunları söyledi:
"Sürekli geçmişteki AK Parti'li ya da AK Parti'li olmayanların fezlekeleri gündeme getiriliyor. Bunların zaten yargılanmasının önünde bir engel yok, şu anda aktif siyasette değiller. Eğer herhangi bir şekilde birileri, bunlarla ilgili bir süreç başlatma şeyi içerisindeyse bunu sürekli olarak siyasetin gündeminde tutarak, sürekli olarak siyasetin 'sanki bu AK Parti'ye karşı bir tehdit unsuruymuş' gibi kullanmaları anlamsız bir şey. Fezlekelerin bu şekilde kaldırılması ve hepsinin önünün anayasadaki bir düzenlemeyle açılması şu ana kadar çeşitli siyasi partilerin, çeşitli meselelerle ilgili koydukları taleplerin hepsini karşılayan bir meseledir."
"ŞAHSIN VATANDAŞLIĞI BELÇİKA AMA HOLLANDA'DA OTURMA İZNİ VAR"
Brüksel saldırganının, Türkiye'den iki defa sınır dışı edildiği yönündeki haberlerin hatırlatılması ve son gelişmelerin sorulması üzerine Ömer Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu: "Burada bu saldırganın Türkiye tarafından iade edildiği, karşı tarafın bununla ilgili uyarıldığı nettir. Onlar şöyle bir değerlendirmede bulunuyor. Diyorlar ki, 'Bu saldırganın bizdeki kayıtlarında, herhangi bir terör eylemine bulaştığına dair bir bilgi yoktu. Sadece birtakım adi suçlara bulaştığına dair bir bilgi vardı.' Biz bunu, DAEŞ adına bu terör eylemini gerçekleştiren saldırganı yakalamışız, Suriye'ye geçmesine müsaade etmemişiz, bunlara iade etmişiz, hem Belçika hem Hollanda'yı uyarmışız. Çünkü şahsın vatandaşlığı Belçika ama Hollanda'da oturma izni var. Bu herkese gösteriyor ki bir kere daha hem Türkiye'nin içinde hem de dışında 'Türkiye, DAEŞ saldırganlarını koruyor' gibisinden o yalan, kara propagandanın bir kere daha boş olduğu ortaya çıkıyor."
Ömer Çelik, Türkiye'nin birebir elindeki istihbarat bilgileri doğrultusunda Türkiye'ye gelen şahısları iyi değerlendirdiğini, bunun, DAEŞ denilen terör örgütüyle ihtimali bile ortaya çıksa nasıl mücadele ettiğini gösteren bir durum olduğunun altını çizdi.
Ömer Çelik, "Türkiye'nin içinde ve dışında, 'sanki hükümet bu DAEŞ denilen terör örgütünün mensuplarını himaye ediyormuş' gibi, özellikle HDP'ye söylüyorum, propaganda yapanların biraz utanması gerekir. Birileri PKK ile olan yakınlıklarını örtbas etmek için hükümete karşı sürekli olarak 'bunlar DAEŞ ile yan yana duruyor' gibisinden bir kara propaganda faaliyeti içindedirler. Bir kere daha gördük ki iade edilmiş." dedi.