ANKARA (İHA) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, dünyada 1980’li yıllardan itibaren ticari boyut kazanan organik tarımın günümüze kadar hızlı bir gelişim gösterdiğini, organik tarımın Türkiye’ye de önemli imkanlar sunduğunu bildirerek, “İlaç ve gübrenin en az kullanıldığı, kimyasallarla toprağın en az kirlendiği Doğu Anadolu Bölgemiz, olağanüstü organik tarım potansiyeline sahip” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünya nüfusundaki hızlı çoğalma ve beslenme alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte gıda maddelerine duyulan ihtiyacın yoğun bir şekilde arttığını, gıda maddelerine olan talebin karşılanabilmesi amacıyla; birim alandan daha fazla ürün alabilmek için tarımsal alanlarda kimyasal girdilerin kullanıldığı konvansiyonel üretime geçildiğini belirtti. Konvansiyonel üretimde kimyasal mücadele yapılması ile kimyevi gübrelerin bilinçsiz ve aşırı kullanılması sonucunda ekolojik dengede bozulmalar meydana geldiğini vurgulayan Bayraktar, bundan dolayı çevre ve insan sağlığı üzerinde de olumsuz etkiler ortaya çıkmaya başladığına dikkat çekti.
“ORGANİKTE HER AŞAMA KONTROL ALTINDA, ÜRÜN SERTİFİKALI”
Şemsi Bayraktar, konvansiyonel üretimde verimin daha fazla olmasına rağmen, yaşanan bu gibi sorunlar nedeniyle özellikle gelir ve eğitim seviyesi yüksek olan gelişmiş ülkelerin, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığına zarar vermeyen bir üretim modeli arayışı neticesinde kimyasal maddelerin kullanılmadığı, kontrollü bir üretimi öngören “organik tarımsal üretim” faaliyetinin ortaya çıktığını bildirdi. Bayraktar, bu üretim sisteminde her aşamanın kontrol altında olduğunu, elde edilen ürünün de sertifikalandırıldığını belirtti.
İnsan sağlığının önemi ve çevre bilincinin giderek arttığı günümüzde, gerek güvenli gıda tüketimi, gerekse diğer canlılara zarar vermeyen, daha kontrollü bir üretimi öngören organik tarımsal üretim faaliyetinin giderek ön plana çıktığına dikkat çeken Bayraktar, “Yalnız ülkemizde organik tarımsal üretim faaliyetleri tüm ülke nüfusunu besleyecek düzeyde değildir. Bu nedenledir ki konvansiyonel tarımsal üretimin devam etme zorunluluğu vardır. Konvansiyonel üretim ile organik üretim birbirlerinin alternatifi olmayıp, farklı üretim tekniklerinin uygulandığı üretim şekilleridir” dedi.
“ORGANİK TARIM TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK BİR AVANTAJ OLARAK ORTAYA ÇIKTI”
Bayraktar, dünyada çevre koruma, hayvan ve bitki sağlığına dönük kırsal kalkınma politikaları ile gıda güvenliğini sağlamaya yönelik yaklaşımların öne çıktığı bir dönemde, organik tarımın Türkiye için büyük bir avantaj olarak ortaya çıktığını belirtti.
Şemsi Bayraktar, insanların organik tarımsal üretime başlamasında etkili olan faktörler dikkate alındığında, Türkiye’nin sahip olduğu bu avantajı değerlendirmek, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla çevre ve insan sağlığına dost tarım uygulamaları hususunda tedbirleri almanın ve organik tarımsal üretimi yaygınlaştırmanın öncelikli hedef olması gerektiğini vurguladı.
“BÖLGELER ARASINDA DOĞU ANADOLU İLK SIRADA”
Dünyada 1980’li yıllardan itibaren ticari boyut kazanan organik tarımın, günümüze kadar hızlı bir gelişim gösterdiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemizde başlangıçta sözleşmeli yetiştiricilik şeklinde Ege Bölgesi’nde yoğunlaşan üretim, daha sonra ülke genelinde yaygınlaşmıştır.
Organik tarım yapılan alanların dağılıma baktığımızda, ilaç ve gübrenin en az kullanıldığı, kimyasallarla toprağın en az kirlendiği, Doğu Anadolu Bölgemiz ilk sırada yer almaktadır. Bölge olağanüstü organik tarım potansiyeline sahiptir. Bu bölgemizi sırasıyla Ege, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz ve Marmara bölgeleri izlemektedir.
“TÜRKİYE’DE ORGANİK TARIM ALANLARININ PAYI YÜZDE 2,4 DÜZEYİNDE”
Ülkemizde yıllar itibarıyla organik tarımın gelişimine baktığımızda, 1996 yılında 6 bin 790 hektar olan organik tarım alanları, 2011 yılında 424 bin 117 hektara çıkmıştır. Organik tarım alanlarının toplam tarımsal alanı içindeki payı, 2011 yılına gelindiğinde yüzde 2,4’e ulaşmıştır. Organik hayvancılık ise yeni yeni gelişmeye başlamıştır.”
Türkiye’nin, 54,9 milyar dolar olan dünya organik tarım pazarında 16 milyon dolar gibi oldukça küçük bir pay aldığını bildiren Bayraktar, “Dünya organik tarım pazarında payımız binde 2,9’u ancak geçmektedir. Türkiye’nin, çoğu üründe dünya üretiminde yüzde 2-3’ler düzeyinde pay alırken, organik tarımda binde 3’lerde kalması kabul edilebilir bir durum değildir. Ülkemizin, tarımdaki potansiyeline uygun olarak organik tarım pazarındaki payı 5’e, 10’a katlanmalıdır” dedi.
ORGANİK TARIM DESTEKLERİ
Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Üreticilerin organik tarıma yönlendirilmesi, bu üretim dalının benimsenmesi ve yaygınlaştırılması için verilen destekler büyük önem taşımaktadır. Çok sayıda ülkede olduğu gibi ülkemizde de organik tarım desteklenmektedir. Bu kapsamda; organik meyve sebze yetiştiriciliğine, organik tarla ürünleri yetiştiriciliğine, organik anaç sığır-manda yetiştiriciliğine, organik buzağı yetiştiriciliğine, organik anaç koyun-keçi yetiştiriciliğine, organik arılı kovan yetiştiriciliğine, organik alabalık yetiştiriciliğine, organik çipura-levrek yetiştiriciliğine destek verilmektedir.
Organik tarıma yıllar itibariyle verilen desteklere bakıldığında; üreticilere 2009 yılında 6 milyon 349 bin, 2010 yılında 7 milyon 350 bin, 2011 yılında 60 milyon 721 bin, 2012 yılında ise 68 milyon 80 bin lira destek verildi. Görüldüğü üzere son yıllarda taleple birlikte verilen destek tutarlarında da ciddi artış oldu. 2009 yılında 6 milyon 349 bin lira olan organik tarım desteği, 2012 yılında, yaklaşık 11 kat artırılarak 68 milyon 80 bin liraya çıktı. Bu miktar daha da artırılmalıdır. Var olan potansiyel ülkemize önemli katkılar sağlayacak boyutlardadır.”
ORGANİK HAYVANCILIK VE ORGANİK ARILI KOVAN DESTEK TEBLİĞLERİ
Organik üretimin en önemli ayaklarından birisi olan organik hayvancılık için destekleme ödemesi yapılmasına dair tebliğin, 20 Temmuz 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini de hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tebliğe göre; 2013 yılında organik hayvan yetiştiriciliği faaliyetinde bulunan yetiştiricilere; organik anaç sığır, manda, buzağı, anaç koyun, keçi yetiştiriciliği ile organik arılı kovan konularında destek ödemesi yapılacaktır. Organik anaç sığır, manda ve buzağı, anaç koyun ve keçi desteğinden faydalanmak isteyen yetiştiricilerin 7 Ekim 2013 tarihinden itibaren 22 Kasım 2013, organik arılı kovan desteğinden faydalanmak isteyen yetiştiricilerin ise 9 Eylül 2013 tarihinden itibaren 11 Kasım 2013 mesai saati bitimine kadar, tebliğde belirtilen belgelerle birlikte il/ilçe müdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir.
Destekleme ödemesine hak kazanan yetiştiricilere; organik anaç sığır-manda için hayvan başına 150 lira, organik buzağı için hayvan başına 50 lira, organik anaç koyun-keçi için hayvan başına 10 lira, organik arılı kovan için ise kovan başına 5 lira destekleme ödemesi yapılacaktır.”
Bayraktar, genelde organik tarım, özelde organik hayvancılığın yaygınlaştırılması açısından verilen desteklerin yanı sıra, tüketicinin bilinçlendirilmesi suretiyle talebin artırılmasının da önemli olduğunu bildirerek, “Talebin artırılması üreticilerin ürettiği ürünlerin pazar bulmasını sağlayacaktır” dedi.