Kas erime hastalığı nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum olan üniversite öğrencisi Erhan Karaman, yazdığı şiirler ve diğer sosyal etkinliklerle başarıdan başarıya koşuyor.
Yazdığı şiir kitabı, arkadaşlarıyla kurduğu müzik grubu ve yaşam enerjisiyle kendinden söz ettiren genç şair Erhan Karaman, kendisine ‘engelli’ gibi davrananlara “Ben bile kendimi engelli gibi görmüyorken başkaları neden öyle görsün ki?” diyor. Biyomühendislik bölümünde okuyan Karaman, hayatından imkânsız sözcüğünü çıkararak, azmetmenin zaferini yaşayıp engelleri aşıyor.
Şiir yazan, beste yapan, gitar çalan hayat dolu birisi olarak kendini tarif eden Erhan Karaman, “Kas erimesi hastalığına yakalandığımı öğrendiğinde henüz ilkokula bile gitmiyordum. Ayakkabı numaram 30, boyum 1,5’tan biraz kısa, sesim fazlasıyla tiz, saçlarım fazlasıyla kısaydı. Zamanla hastalığın getirdiği yürüme, koşma gibi temel ihtiyaçlarımı, düşüp ayaklarım burkulduğunda kuzenlerimden aldığım yardımla aşmaya çalıştım. Doktorlar hastalıktan kaynaklı olarak o zaman 20 yıl ömür biçti bana. Şimdilerde arkadaşlarımla birlikte kurduğumuz müzik grubunda gitar çalıyorum.” dedi.
Kendine yaşam felsefesi olarak, “Acını sevmezsen yaşayamazsın.” metodunu öngördüğünü belirten Erhan Karaman, “İkinci şiir kitabımı tamamladım. Herkesin dünyaya geliş amacı vardır diye düşündüm bugüne kadar. Bu dünya bazen ağır sınavlardan da meydana geliyor ki, her sınavın bir ‘ağırlığı’ vardır. Ben ağırlığını kendimi gözümde büyütmüyorum. Öncelikle ben bir insanım ve insan eksik demektir, bana göre. Şüphesiz O’nun verdiklerini göz ardı edip vermedikleri için isyan edemem. Ben küçücüğüm ve dua ederim. Karınca gökyüzüne âşık olmuş misali. Hastalığı bahane edip kaçmadım. Yaşamındaki engelleri aşmak konusunda büyük tecrübeler kazandım.” diye konuştu.
Öncelikle bir engelliye engelli gibi davranılmaması gerektiğini ifade eden Karaman, “Sen engellisin seni daha az üzeyim, sen engellisin bunu yapma şunu yap” gibi bizi hayattan soyutlayan davranış biçimlerine. Ben zaten hastalığımla ‘yaşamayı’ öğrendim. Siz de bunu görseniz iyi olur.” İnsanların ona hiç fark yokmuş gibi davranması, dahası ‘hastalığı’nı unutması onu farksızlığa sürüklüyor. Böylece yaşamın içinde insanlarla bir bütün içinde yaşayabildiğine inanıyor. “Ben asla kimseden farklı olduğumu düşünmedim, yanlış yaptıysam kendime hep kızdım. Hastalığımı bahane edip bir şeylerden kaçmadım. İnsanlar isteyince başarıyor. Ben istedim.” dedi.
İstedi ve başardı. Lise yıllarındaki hedefini başarıyla hayata geçirdi. Bir şiir kitabı yazdı: “Savaşk.” Yazmaya başlama serüvenini şöyle anlatıyor: “Yavaş yavaş yazdıklarımı biriktiriyor, bunun yanında okuyor, ‘sevmek’ kelimesini öğrenmeye çalışıyordum. Çünkü okumak bir yandan da yaşamaktır, yazmaktır. İnkar edilemez bu. ‘Savaşk’ kitabının kapağını lise üçte bitirmiştim. Ama kitap üniversite ikideyken basıldı.”
“Artık daha güçlüyüm, / Kimseyi umursamıyorum, / Sesim gittikçe açılıyor, / Ayaklarım hala küs, / Ama kollarım göğü tutabilir kalemim varken. / Dün şiir kitabım çıktı, parfümü çok hoş; çok sevdim. / Artık ayaklarıma bende küsüm, olmasa da olur. / Rabbim var yeter. / Bugün 21 yaşındayım. Ölmedim doktor? Hala tırtılım. / Dayım bana bir ayakkabı aldı, / Giydim. / Oldum şair.”
“Asla vazgeçmedim”
Bir düşünürün “İnsanlar öldükleri zaman değil, adları anılmadıkları zaman ölürler” sözünü nirengi yapmış genç şair. Bu yüzden bir hayata bir eser bırakma çabasında olduğunu ifade ediyor. “Çünkü ben” diyor, “vaktiyle çok düştüm, asansörsüz okullarda okudum, asansörsüz evlerde yaşadım, kışın okula gidemediğim de oldu, düşüp ayağımı kırdığım da, hayallerime zor ulaştım ama asla vazgeçmedim.”
Vazgeçmedi. Sabretti. Direndi. Hayata karşı kendine özgü bir felsefe geliştirdi. Sımsıkı tutundu hayata; insanlardan, doğadan, ağaçlardan, çiçeklerden ama ille de sanattan, şiirden ve müzikten aldığı güçle “Ben de varım” dedi bu hayatta. “Çünkü ben gitar çalmak istediğim ilk zamanlar, gitarı kaldıramayacak kadar güçsüzdüm ki, gitar çalanlar bilir akor basmanın zor olduğunu. Ben yapabilmek için haftalarımı, aylarımı verdim. Çok yavaş ilerledim belki ama ilerlediğim bir gerçekti.”
“İçerik ve kapak hazır”
Hayatındaki tüm zorluklara göğüs geren Erhan Karaman ikinci şiir kitabını yazdı. Kitabına “Ne Şiir Şeysin Sen” adını veren genç şair “Şiirde benimsediğim kurgu-şiir yolunda ilerleyeceğim. Çünkü ben bazı şeyleri yaşamak için yaşama şekli olarak başka şeyler benimsedim. Hayal kurmak çok renkli, çok hisli ve çok adımlı bir şey. Ben bunun ardından tatlı bir tebessüm ile sürükleniyorum” diyor.