Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr.Savaş Eğilmez, Musul’un Daiş’in elinden geri alınması için çok ciddi hazırlıklar yapılırken, şehrin politik arenada kurtarılmasının, savaş alanında kurtarılmasından daha zor olduğu belirtti.
TESPİTLER
Irak’taki bütün güçlerin ve onların dışardaki patronların Musul’un kendileri tarafından kontrol edilmesi için pozisyon almaya çalıştıklarını belirten Dr.Savaş Eğilmez, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin desteğindeki Sünniler, İran’ın desteklediği Şiiler, ABD’nin yatırım yaptığı Kürtler Musul’un geleceği için kendilerinin patron olduğu büyük hayaller kuruyorlar. Problemin Daiş’in bölgeden püskürtülmesi gibi gözükürken, aslında asıl sorun Daiş’den sonra bölgenin kimin kontrolünde olacağıdır. Musul operasyonunun bir türlü başlamama nedeni de Musul’un kim tarafından yönetileceği konusunda henüz bir konsensüs sağlanamamasıdır. 24 Mart’ta Irak liderleri Musul’u Daiş’den geri almak için birlikte hareket etme noktasında deklarasyon yayınlasalar da yaklaşık bir ay sonra şehrin Güney Doğu kırsalındaki bazı gruplar, bu ittifaktan ayrıldılar. Devam eden sonraki ayrılıklar da gösteriyor ki yakın bir gelecekte bir operasyon olması mümkün gözükmüyor. ABD, 2015 baharında bir saldırı organize etmiş, hatta bunun için Musul çevresindeki Daiş karşıtı güçlere ciddi bir silah yardımı da yapmıştı. Bu yardımın yanın sıra Iraklı liderlere Daiş’e karşı en kısa sürede harekete geçilmesi için baskı yapsa dahi henüz bir sonuç alamamıştır. Musul, Suriye ve Kuzey Irak Kürt yönetimi bölgelerinin sınırında bulunan Ninova (Nineveh) eyaletinin başkenti ve birden fazla etnik unsurun yaşandığı en büyük bölgedir. Buradaki Sünniler Daiş’den sonra Şii militanların ve peşmergenin durumu suiistimal edip kendilerine karşı olan taciz ve baskı politikasının artarak devam edeceğinden endişeliler. İnsan hakları grupları sık sık Kürt ve Şii militanların Ninova eyaletinde Daiş’den temizlenen bölgelerde, Sünnilere karşı kötü muamele ettiklerini rapor ediyorlar. Yine bu raporlara göre, Şubat ayından beri Kuzey Irak’ta peşmergeler, Sünni evleri buldozerlerle yıkıp yakıyorlar. Bu durum Sünnilerin ittifaka karşı güvenlerinin sarsılmasına neden olup geleceğe yönelik endişelerini artırıyor. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan insan hakları izleme örgütünün raporuna göre; Kürtler, Ninova eyaletinde Daiş’den temizlenen bölgelere Sünnilerin dönmesine izin vermeyerek, yerlerine başka bölgelerden gelen Kürtleri yerleştiriyorlar. Geri dönen Sünnileri güvenli bölge dedikleri kamplarda toplayarak, özel mülklerine ve değerli eşyalarına el koyup Kürt örgütlere dağıtıyorlar. Asırlarca Musul yöneten Türkler, bugün de Musul’un geleceğini belirleyecek en önemli aktör durumundalar. Tarihten gelen bağlar, Türkiye’yi Musul probleminin çözümünde belirleyici bir konuma yükseltmektedir. Geçtiğimiz aylarda Türkiye, yüzlerce asker ve 20 tanktan oluşan zırhlı bir müfrezeyi Musul’un 16 km kuzeydoğusunda bulunan Başika’ya gönderdi. Irak merkezi hükümetinin büyük itirazına rağmen, Türk askeri Musul’un hemen yakınındaki güçlü varlığını halen devam ettirmektedir. Türkiye, bu müfrezeyi göndermeden öncede söz konusu bölgede danışman ve eğitimci statüsünde az sayıda askeri bir birlik bulunduruyordu. Türk subayları, 2009 yılından Mayıs 2015 tarihine kadar Musul’u yöneten ve bölgenin en güçlü şahsiyetlerinden biri Esil Nuceyfi komutasındaki 6 binden fazla milisi eğitiyorlar. Bütün bunların yanında Türkiye, Kuzey Irak Kürt yönetimini de etkisi altında tutup bölgedeki nüfuzunu artırmaya devam etmektedir. Türkler tarihi mirası, kültürel bağları ve yapılan anlaşmalarla da Musul’un geleceğinde önemli bir unsur olacaktır. Türkiye Musul çevresindeki güçlü askeri varlığı ve siyasal tercihleriyle, bölgedeki tüm aktörlere kendisinin dikkate alınmadan herhangi bir kararın alınamayacağı, alınsa dahi uygulamada başarıya ulaşamayacağını net bir şekilde ifade ediyor.”