Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17-25 Aralık darbe girişimlerinin Türkiye'ye maliyetinin 120 milyar dolar olduğunu söyledi. Erdoğan, 17-25 Aralık darbesinde başarısız olanların ümitsizlik içinde yeni bir takım operasyonları devreye almak için uğraştıklarını ve uğraşmaya devam ettiklerini belirterek, “17-25 Aralık iddiaları bağımsız Türkiye mahkemelerinde yargılanmış ve kurgulanan oyun o mahkemeler tarafından zaten bozulmuştur. Şimdi bir başka oyunun kurgulanmasına yargı içindeki bir takım odakların siyaseti dizayn etme girişimlerine ve arzularını öyle umuyorum ki izin verilmeyecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7. Büyükelçiler Konferansı’na katılan büyükelçiler ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda öğle yemeğinde bir araya geldi.
CUMHURBAŞKANI BÜYÜKELÇİLERE SESLENDİ
Büyükelçilere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılında Türkiye’nin etkinliğini, ağırlığını, itibarını dünya genelinde artırırken bir yandan da aktif dış politikanın ekonomiyi, siyaseti, sosyal yaşamı daha da özellikli bir noktaya getirmesi için gayret sarf edeceklerinin altını çizdi.
7. Büyükelçiler Konferansı’nın Ankara ve Çanakkale’de yapılmış olmasının önemli manalar ihtiva ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz temmuz ayından itibaren coğrafyamızı köklü şekilde değiştiren ve şekillendiren 1. Dünya Savaşı’nın yüzüncü yıl dönümünü idrak etmeye başladık. 1. Dünya Savaşı’nda yaşanan önemli hadiseler kapsamında ilk olarak önceki gün Sarıkamış Harekatı’nı ve orada verdiğimiz şehitlerimizi yad ettik. Yaklaşık 30 bin insanın iştirak ettiği, genciyle, yaşlısıyla bu törenler gerçekten çok ama çok anlamlıydı. Şimdi sırada Çanakkale Zaferi’mizin 100. Yıl dönümü var. İnşallah bu yıl sadece Mart ayında değil bugünden başlayarak yıl sonuna kadar çeşitli etkinliklerle Çanakkale Zaferimizi bütün boyutlarıyla hatırlayarak ve hatırlatacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nisan ayında önemli bir zaferin Kut’ul Ammare Zaferi’ni de şaşına yaraşır bir şekilde yad edileceğini sözlerine ekledi.
“BİZ ASLA YENİLMİŞ BİR MİLLET DEĞİLİZ, MUZAFFER BİR MİLLETİZ”
2015 yılı içerisinde 1915 olaylarının da 100. Yıl dönümü belli çevreler tarafından yoğun bir şekilde gündeme taşınacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunun idraki içerisindeyiz. 2015 sadece yıl dönümü etkinlikleri boyutuyla değil belli hadiselerin daha iyi tartışılması ve anlaşılması içinde bir fırsat teşkil edecek. Ülkemizin dışarıya açık tüm pencereleriyle, yer yüzüne dağılmış tüm insan gücümüzle, araçlarımızla gerçeklerin anlaşılması tarihin doğru okunması için bu yıl ve sonrasında azami gayret içersinde olacağız. Bir kere burada şunu özellikle vurgulamak isterim, 1. Dünya Savaşı’ndan Osmanlı Devleti, evet yenilerek ve toprak kaybederek çıkmıştır. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti 1. Dünya Savaşı’nın ardından yapılan istiklal mücadelesiyle büyük bir zaferin üzerine inşa edilmiştir. Biz asla yenilmiş bir millet değiliz, muzaffer bir milletiz. 77 milyonun her bir ferdinin işte bu duyguya, bu özgüven, bu bilince sahip olması son derece önemlidir. Özellikle bizim yeryüzünde temsilcimiz olan büyük elçilerimizin böyle bir duyguyla hareket etmeleri gerekmektedir. Sizler tarihiyle büyük, medeniyetiyle büyük özellikle de istiklal mücadelesi ve o mücadelenin ardından kazandığı zaferiyle büyük bir devletin elçilerisiniz. Bizim hiçbirimizin üzerinde Mondros anlaşmasının, Sevr anlaşmasının izi, gölgesi, baskısı olamaz. Mondros Anlaşması Osmanlı’nın Devleti’nin yaptığı bir anlaşmadır. Sevr ise yeni kurulan Cumhuriyetimizin yırtıp attığı bir anlaşmadır.”
“BİR BASKI ARACI OLARAK KULLANMAK İSTEYENLER VAR”
Osmanlı Devleti’nin yenilmiş olmasının tam yüz yıl boyunca Türkiye Cumhureyeti’nin bütün fertleri, kurumları üzerinde bir baskı aracı olarak kullanmak isteyenlerin olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin özgüvenini kırmak istediklerini, ‘siz yapamazsızı, siz başaramazsınız, size istikameti biz çizeriz, sınırları biz çizeriz, sizin gündeminizi de biz belirleriz’ dediklerini kaydetti.
“17-25 ARALIK DARBE GİRİŞİMİNİN TÜRKİYE’YE MALİYETİ 120 MİLYAR DOLAR”
İçeride manda ve himaye özlemini kalplerinden atamayanların, yenilmişlik duygusu içerisinde olanların bu verilen role harfiyen uyduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maalesef milleti de arkalarından taşımak istediler. Allah’a hamd olsun. Bu aziz millet Türkiye’ye ve kendisine biçilmek istenen role mahkum olmadı. Çizilen rota ve istikametin esiri olmadı. Şuanda gerçekleştirdiğimiz reformlarımızla, büyüyen ekonomimizle, aktif, cesur dış politikamızla biz işte Türkiye ve millete biçilen bu yüzyıllık darbe adımlarını solunumu, bu dar elbiseyi yırtıyor bize takılan zincirlerden, prangalardan bir bir kurtuluyoruz. Son dönemde başımıza gelen hadiselerin hiçbiri tesadüfi değildir. Son dönemde yaşadığımız badirelerin hiçbiri Türkiye’nin kendi iç dinamikleriyle ortaya çıkmış hadiseler değildir. Bölücü terör, gezi olayları, 17-25 darbe girişi, diğer bazı teşebbüsler Türkiye’ye istikamet çizmek amacıyla kurgulanmış, gerek dışarıdan, gerek içerisindeki maşalar tarafından sergilenmiş olaylardır. Bunu sizler gayet iyi farkındasınız. Bizler bunun karşısında ne yapıyoruz veya ne yapacağız. Aslı olan bu… Bütün bu hadiselerdeki yegane amaç o eski Türkiye’yi, o kontrol altındaki bağımlı, ezik, özgüveni eksik, gündemi belirlene bilir Türkiye’yi geri getirmektir. Ekonomisi bir türlü şahlanamayan, demokrasisi bir türlü gelişemeyen yani kısır bir döngü içinde enerjisini sürekli yitiren eski Türkiye’yi diriltmek için bütün bu oyunlar kurgulanmış ve sahnelenmiştir. 17-25 aralık darbe girişimini yolsuzluk iftirası üzerine kurguladılar. En mütevazi hesaplama ile,17-25 Aralık darbe girişiminin Türkiye’ye maliyeti ne oldu biliyor musunuz? 120 milyar dolar… Eğer başaralı olsaydılar, eğer azmettikleri gibi başbakanı ‘dönemin başbakanı’ yapabilselerdi inanın bu maliyet kat kat fazla olacaktı. Çünkü o zaman arzuladıkları eski Türkiye’yi inşa etmiş, o eski faiz yükünü, enflasyon yükünü, daralan ekonominin, küçülen ihracatın yükünü yeniden Türkiye’ye, yeniden millete yüklemiş olacaklardı. Eskiden olduğu gibi Türkiye faiz lobilerinin, kan lobilerinin, savaş lobilerinin servetlerine servet kattıkları bir ülke olacaktı” ifadelerine yer verdi.
“YENİ OPERASYONLARI DEVREYE ALMAK İÇİN UĞRAŞIYORLAR”
17-25 Aralık darbesinde başarısız olanların ümitsizlik içinde yeni bir takım operasyonları devreye almak için uğraştıklarını ve uğraşmaya devam ettiklerini kaydetti.
4 eski bakan üzerinden kurgulanmak istenen sürecin 17-25 Aralık darbe girişimini yaşatmaya yönelik tamamen umutsuz bir süreç olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orada başaramadılar acaba burada başara bilir miyiz? O zaman Başbakanım… Başbakan olarak eski Türkiye özlemi içerisinde olanlar illa bununla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulalım dedikleri zaman arkadaşlarımızla oturduk, istişare ettik, ‘kuralım’ dedik. Bizim bundan kaçınacak bir yanımız yok, kurduk. Kurduktan sonra komisyon çalıştı nihayet dün komisyon karının verdi. Bütün çalışmalar sonrasında, bilirkişi raporları vs. bunlar alınarak bir karar verildi. Bu adeta bir ara karar. Bundan sonraki süreç tabiî ki parlamento. Nihai kararı Genel Kurul’da verilecek. Ama dert bu mu, dert başka. Acaba buradan biz ne elde edebiliriz. Bunun gayreti içerisindeler” diye konuştu.
“KURGULANAN OYUN BAĞIMSIZ MAHKEMELER TARAFINDAN BOZULMUŞTUR”
Parlamentonun şuanda özellikle soruşturma komisyonun almış olduğu, üzerinde çalışılmış bu karar neticesinde nihai kararının en ideal, en adil şekilde vereceğini ve Türkiye’nin bu tür oyalama süreçleri içerisinde, üzerinde spekülasyonların yapılacağı bir ülke olmayacağını, olmadığını da bu parlamentonun göstereceğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-25 Aralık iddialarının 30 Mart ve ardından 10 Ağustos seçimlerinde millet tarafından zaten yargılandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Millet karını da sandıkta vermiştir. Asıl önemlisi 17-25 Aralık iddiaları bağımsız Türkiye mahkemelerinde yargılanmış ve kurgulanan oyun o mahkemeler tarafından zaten bozulmuştur. Şimdi bir başka oyunun kurgulanmasına yargı içindeki bir takım odakların siyaseti dizayn etme girişimlerine ve arzularını öyle umuyorum ki izin verilmeyecektir.”
“TÜRKİYE, HİÇBİR KİMSENİN PARMAK SALLAYARAK BÜYÜK BİR KİBİR İÇERİSİNDE SUÇLAYACAĞI, İTHAM EDECEĞİ BİR ÜLKE DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, paralel yapının paraları nerelere savurduklarını bildiklerini söyledi. Erdoğan, “Çok büyük hezimet yaşayan bu paralel yapının kendisini kiralayacak yeni efendiler aradığını, bu amaçla da ülkesine, milletine ihaneti uluslararası medya üzerinden gerçekleştirmek istediğini de görüyoruz. Nerelere, nasıl paralar savunduğunu da biliyoruz. Nerelerde nasıl kendilerine yemek masaları ayırt ettiklerini bunu da biliyoruz. Bütün olayların altında yatan gerçek nedir, oralarda kendileri için lobiler oluşturmak, kulisler yapabilmek. Arkadaşlar, biz onlardan daha güçlüyüz. Öyleyse şuanda Milli Siyaset Belgesi içerisinde yer almaya namzet olan bu paralel yapı artık dünyada gereken yere oturacaktır. Milli Güvenlik Kurulu bununla ilgili tavsiye karını almıştır. Hükümetimiz, Bakanlar Kurulu’ndan bunu geçirmiştir ve şimdi 2015 Milli Siyaset Belgesi içerisinde de yerini alacaktır. Bu artık böyle bir örgüttür” dedi.
Büyükelçilere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 12 yılda siyasetin üzerindeki tüm vesayet sistemlerini ve kurumlarını eksiz hale getirdiğini, siyasetin ve siyaset dışı kurumlarında asli vazifelerini dönmelerini temin ettiğini vurguladı.
“Buradan geri dönüş asla olamaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset dışı kurumların, siyaset dışı güç odaklarının siyaseti tehdit etmelerine, siyaseti şantaj, montaj gibi yollarla korkutmalarına, ürkütmelerine asla göz yumulamayacağını dile getirdi.
“BATIDA MEDYA VE BAZI ODAKLAR TÜRKİYE’YE KARŞI YOĞUN BİR ALGI OPERASYONU İÇİNDELER”
Yeni Türkiye’nin inşasının, Türkiye’nin artık tüm kurumlarıyla tüm kurallarıyla normalleşmesinin yaydan fırlamış bir ok gibi geri döndürülemez şekilde hedefine ilerleyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşanan badireler karşısında gösterdiği kararlılıkla Türkiye büyüklüğünü bütün dünyaya göstermiştir. Türkiye üzerinde yapılmak istenen operasyonlar, ameliyatlar milletin gücü karşısında erimiştir, bundan sonrada erimeye mahkumdur. Mevcut sorunları da aşarak başlayan süreçleri ilerleterek artık enerjimizi yapay sorunlardan ziyade güçlü ekonomiye, güçlü dış politikaya, güçlü ve müreffeh toplumun inşasına yoğunlaştırmak zorundayız. Bakınız büyükelçilerimizin Türkiye üzerinde yapılmak istenen bütün bu operasyonlara karşı son derece dikkatli gereken bir süreçten geçiyoruz. Özellikle batıda medya ve bazı odaklar Türkiye’ye karşı yoğun bir algı operasyonu içindeler” dedi.
“BUNLAR SAMİMİ DEĞİL, DÜRÜST DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, batı medyasında Türkiye’deki hadiseleri ilişkin olarak çok sayıda haber, yorum adeta Türkiye’nin demokrasiden nasibini almamış bir ülke gibi gösterme gayretlerinin kendilerinin dikkatini çektiğini vurguladı.
Yanlı, taraflı hatta tüm bu haberlerin yalan olduğunu gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:“Dürüst değiller, samimi değiller. Geliyorlar, bizimle oturuyorlar, konuşuyorlar kendilerine gerekli cevapları veriyoruz. Belgeleri gösteriyoruz. Bütün bunlara rağmen yine bildiklerini okuyorlar. Niye? Bunlar samimi değil, dürüst değil. Onun için ben büyükelçilerimizden özellikle şunu istiyorum; bunların karşısında dik durun. Bunların karşısında onların yaptıkları ahlaki olmayan bütün asparagas haberleri, bu yalan haberleri bunların yüzüne yüzüne çalmanız lazım. Siz 77 milyon Türk milletinin birerer orada temsilcisi, misyon temsilcisisiniz. Burada asla taviz vermemeniz geriyor. Çünkü bu bizim için çok çok önemli. İşte bakıyorsunuz bir haşhaşi grup kalkıyor buralarda senatolarında, parlamentolarında her türlü yalana dayalı, her türlü haberi, her türlü oralarda kumpaslar vs. bunları büyütüyorlar. Bunu bozacak olan kim? Birinci derecede siz değerli büyükelçilerimiz olacaksınız. Bize ulaştırılması gereken ne ise o bilgileri, belgeleri bize aktarın. Biz gümbür gümbür bunları konuşuruz. Kim olursa olsun konuşuruz. Geri adımları atmak gibi asla bir lüksümüz olamaz. Üzerlerine üzerlerine gideceğiz. Bu milletin tarihinden bir sorumluluğu var. Bir gücü var. Bunu bir kenara koyamayız ve kimse bizim gündemimizi belirleyemez. Biz dünyada artık gündem belirlemeye, bu gündemi belirleyenler arasında yer alan ülkeler konumundayız. Bunu böyle bileceğiz.”
“NERELERE, NASIL PARALAR SAVUNDUĞUNU DA BİLİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok büyük hezimet yaşayan bu paralel yapının kendisini kiralayacak yeni efendiler aradığını, bu amaçla da ülkesine, milletine ihaneti uluslararası medya üzerinden gerçekleştirmek istediğini de görüyoruz. Nerelere, nasıl paralar savunduğunu da biliyoruz. Nerelerde nasıl kendilerine yemek masaları ayırt ettiklerini bunu da biliyoruz. Bütün olayların altında yatan gerçek nedir, oralarda kendileri için lobiler oluşturmak, kulisler yapabilmek. Arkadaşlar, biz onlardan daha güçlüyüz. Öyleyse şuanda Milli Siyaset Belgesi içerisinde yer almaya namzet olan bu paralel yapı artık dünyada gereken yere oturacaktır. Milli Güvenlik Kurulu bununla ilgili tavsiye karını almıştır. Hükümetimiz, Bakanlar Kurulu’ndan bunu geçirmiştir ve şimdi 2015 Milli Siyaset Belgesi içerisinde de yerini alacaktır. Bu artık böyle bir örgüttür. Büyük elçilerimizin mevcut tüm personelleriyle gerçeklerin duyulması, duyurulması için daha gayretli olmaları gerektiği açıktır. Basın özgürlüğü üzerinden terör hadiselerine, polisin müdahalesi üzerinden teröre karşı alınan tedbirler üzerinden Irak ve Suriye’deki terör örgütleri üzerinden Türkiye karalanmak, kötülenmek isteniyor. Bakıyorsunuz, bir tahşiye olayı çıkıyor ve bu olaydan dolayı bir operasyon hemen olay nereye saptırılıyor, basın özgürlüğü. Basın özgür değilmiş? İddiayla konuşuyorum, ne Avrupa’sın da ne de diğer ülkelerde, batının genelinde Türkiye’deki kadar özgür bir medya yoktur. Ne yazılı, ne görsel. Bunların hepsini bizde gittik, gezdik, gördük. Sıkıysa siz oralarda kalkın aynen bizde olduğu gibi Cumhurbaşkanına, başbakana saldırın. Saldıramazsın. Almanya’da yapın aynı şeyi, yapamazsınız. Fransa’da yapın, yapamazsınız. Oranlar itibariyle bizdeki gibi diyorum. ABD’de, Rusya’da yapamazsınız. Bu gerçekleri sizler en az benim kadar biliyorsunuz” şeklinde konuştu.
“AB’NİN DURUMU ACINASI BİR DURUMDUR”
Büyükelçilere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi ülkelerindeki ciddi boyuttaki baskıları, ihlalleri, tırmanan tehditleri görmeyenlerin Türkiye üzerinden vicdanlarını rahatlatmaya çalıştığını vurguladı.
Bunların hiçbirini karşı boyunlarını eğmeyeceklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Türkiye, hiçbir kimsenin parmak sallayarak büyük bir kibir içerisinde suçlayacağı, itham edeceği bir ülke değildir. Bu tür alışkanlıkları olanlar artık bundan vazgeçsinler. Eski alışkanlıklarıyla Türkiye’ye parmak sallamaya, Türkiye’yi azarlamaya kalkışanlar karşılarında artık yeni bir Türkiye’nin ekonomisiyle, demokrasiyle, dış politikasıyla büyük bir Türkiye’nin olduğu görsünler. Özellikle AB Türkiye politikasını artık gözden geçirmek durumundadır. Yeterince oyaladılar, yeterince vakit kaybettirdiler. Şuanda AB, çok ciddi tehlikelerle, tehditlerle karşı karşıya iken bunları görmek, bunları bir defa biran önce değerlendirmek, bunlara çare üretmek yerine Türkiye’ye ders vermeye kalkışması inanın acınası bir durumdur. Bakın ırkçı, ayrımcı, özellikle Müslümanları hedef alan faaliyetler Avrupa’da artık gizlenemez bir noktaya geldi. Avrupa Birliği müktesebatının içerisinde bunlara yer var mı? Bunlara karşı durulması gerekmiyor mu? Her gün Müslümanlara yönelik, camilere yönelik alçaksa saldırılar düzenleniyor. Irkçı örgütler bazı batı toplumları necdinde maalesef hergün daha fazla sempati kazanıyor, üstü kabul görüyor. Bizim sürekli vurguladığımız, tedbir alınması için uyardığımız İslamafobi artık Avrupa’da ciddi bir tehdit teşkil ediyor. Romanlara neler yaptığını biliyorsunuz bunların. Eğer bugünde mesele ciddiye alınmazsa bugün de popülizm Avrupa siyasetçilerine esir alırsa AB ve Avrupa değerleri artık tartışma konusu yapılır.”
“IRAK İÇİN PETROL ANLIYORUZ SURİYE İÇİN NE?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye konusundaki duruşunun haklılığı her geçen doğrulandığını ama adını koymadıklarını ifade etti.
Bugüne kadar batılı müttefiklere Suriye’deki sorunların DEAŞ ve Ayn-el Arab’la sınırlı tutulmaya çalışılan bir mücadeleyle çözülemeyeceğini, sorunun kökeninde Esed rejiminin zulmünün yattığını ve DEAŞ ancak bunun bir ürünü olarak görülebileceğini sürekli söylediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rejim ürünü olan DEAŞ Irak’ta yıllardır devam eden mezhepçi, bölücü, ayrıştırıcı politikalarla etkileşim içerisine girerek büyük bir tehdit olarak ortaya çıkmıştır. Tabiki durumun bu hale gelmesinde göz ardı edemeyeceğimiz bir diğer etkende uluslararası toplumun kararsız tutumu diğer bir değişle BM’nin harekete geçmedeki yetersizliği oldu. İşte yanılmıyorsam dün NATO’nun eski genel sekreteri Rasmussen bir konuşma yapıyor Gaziantep’te ve oradaki konuşmasında ‘sadece hava harekatı ile bu iş çözülmez, kara harekatının olması’ gerekir’ diyor. Biz bunu başından söyledik. Ta başından söyledik. Kara harekatı olmadan buradan netice alamazsınız dedik. Sadece dostlar alışverişte görsün bu olur, başka bir şey olmaz. Ayn-el Arab’ta biliyorsunuz bir görüşmemiz oldu. Sayın Başbakan ile yaptığımız görüşmede, ‘Niye Kobani, Ayn-el Arab? Bunun sizin için stratejik bir önemimi var?’ Ne dedi biliyor musunuz çok entrensan, ‘Eğer biz buraya şuanda mühimmat desteği vermezsek iki gün içerisinde Kobani düşer’ İki ay geçti. Düştü mü? Gönderdikleri mühimmatında bir kısmı malum DEAŞ’a gitti, bir kısmı oradaki savaşçılara onların geline geçti. Ne oldu? Hala süreç devam ediyor. Kendilerine biz Fransa ziyaretinde sayın Hollande’ye onun da söyledim, ‘Stratejik olan yer burası değil, stratejik olan yer Habep’tir’ dedik. Halep’le ilgili bir çalışmanız var mı dedik ve ertesi gün bir makalede, ‘Halep’in önemini anlattı ve ses getirdi.’ Gerçekçi olmaya mecburuz ama dert başka, hesap başka olunca orada bizim iyi düşünmemiz lazım. Zira Kobani, Afrin, Kamışlı burada başka hesap yatıyor. Stratejik olan bu. Bunu herhalde Türkiye’ye yutacak değil. O zaman atmamız, gereken, yapmamız gerekenleri de biz yapacağız. Niye? Çünkü 950 kilometre Suriye sınırı bizim için düşünülmesi gereken bir sınırdır. Bunu biz kalkıpta şöyle Irak sınırı ile birleştirdiğimiz zaman neredeyse bin 290 kilometre bir sınır meydana geliyor. Burada Türkiye’nin hassasiyeti önemli. Sizin hassasiyetiniz ne? Irak için petrol anlıyoruz. Suriye için ne? Orada da yeni bir yapılanma. İşte burada bütün büyükelçi arkadaşlarımın bu hasiyet üzerinden hareket etmeleri önem arz ediyor” şeklinde konuştu.
“TEMENNİMİZ FİLİSTİN’İN ULUSLARARASI ALANDA HAK ETTİĞİ YERİ ALMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Kudüs başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki saldırganlığını artırarak sürdürdüğünün altını çizerek, Filistin’in vazgeçilmez halkları ve Kudüs’ün korunmasına yönelik görüşlerini içeren bir mektubu BM Güvenlik Konseyi üyelerine ileterek, Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliği koruma yükümlülüğü uyarınca harekete geçmeye çağırdığını anımsattı.
Bu çabalara gelecekte de devam edileceğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistin üzerindeki baskıların sona ermesi için gayret göstermeyi sürdüreceğiz. Çeşitli ülkelerin parlamentolarında Filistin’in devlet olarak tanınması için gelişmeleri doğru yönde atılmış adımlar olarak görüyoruz. Temennimiz Filistin’in daha fazla vakit kaybetmeden, uluslararası alanda hak ettiği yeri almasıdır. Ermenistan’ın kendisiyle ilişkileri normalleştirme yönündeki tüm iradeye rağmen enerjisini sözde soykırım meselesine odaklanarak harcamayı tercih ediyor. Tarihte yaşanmış olayları tek yanlı okuyarak meseleyi siyasallaştırarak sadece kendi hafızasını empoze etmeye devam ediyor. Bu konuda Dışişleri Bakanlığımızın ilgili diğer kurumlarımızla eş güdüm halinde yoğun ve derinlemesine çalışmalar yaptığını biliyorum. 2015 yılında hareket tarzımızla ilgili görüşmelerin büyükelçilerin konferansı ağırlı bir yere sahip olduğunu da görüyorum. 2015 boyunca gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek ilgili tüm kurumlarımız koordinasyon içinde son derece aktif bir biçimde bu iddiaların üzerine gidecektir. Bir başka önemli konu Libya’da çatışmaların sürmesinden ve taraflar arasında siyasi diyalog sürecinin başlayamamasından endişe duyuyoruz” dedi.
Libya’daki kriz ortamından çıkış yolunun kapsayıcı bir siyasi diyalogdan ve milli mutabakattan geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’ya dış müdahalede de bulunulmamasının sorunun çözülmesine yönelik çabaları başarıya ulaşması bakımından büyük önem taşıdığını ifade etti.