3'üncü yılına gören Bilge Yazarlar Projesi'nin ilk ders açılışına katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bilgi kaynakları ve bilgiye erişme imkanlarının değiştiğini belirterek, "Saatlerce okuyarak elde edildiğimiz şeyi iki dakikalık bir sosyal medya videosuyla çocuklarımız belki bizden daha analitik bir biçimde yorumlayabilecek kaynaklara erişiyorlar. Bu konuda bir tedbir almamız ve çocuklarımızın okuma alışkanlıklarıyla ilgili adımlar atmamız gerekiyordu. Çocuklarımızın okuduklarını anlama ve anlama becerilerini yazmaya dönüştürme üzerine bir adım attık" dedi.
3 yıldır devam eden Bilge Yazarlar Projesi'nin ilk ders açılışı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Tarihi Salon’da Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in konuşmasıyla gerçekleştirildi. Bakan Tekin, modern toplumun temel problemlerinden birinin insanların birbirlerini dinlememesi ve anlamaması olduğunu belirterek, "Birbirleriyle sağlıklı iletişime geçmiyorlar. Bu da toplumda kaotik iklimi ortaya çıkartıyor. Peki neden böyle davranıyorlar? Demek ki bizler eğitim sürecine dahil ettiğimiz gençlere okuma, anlama, dinleme ve kendisini ifade etme ya da konuşma becerileri konusunda yeterince katkı veremiyoruz. Yaz aylarında aslında hayata geçirdiğimiz uygulamaların odağında toplumdaki bu ortamı çözebilecek kendi görev alanımızla ilgili formüller, projeler üretmek var. Bunun ana gerekçesinin çocuklarımızın ana dil becerilerinin yeterince gelişmemesi olduğunu tespit ederek, daha önceki çalışma dönemimizdeki verilerden de hareketle bunu ilkesel olarak ortaya koyduk ve bunun üzerinden hareket etme kararı aldık" diye konuştu.
"Bilgi edinme ile ilgili referanslarımız bizimle yeni kuşak arasında çok değişti"
Kitle iletişim araçlarının da çocukların okuma alışkanlıklarını değiştirdiğini ifade eden Bakan Tekin, şunları kaydetti: "Eskiden öğretmenlerimizin herhangi bir verdiği yıllık ödev ya da benzeri şeyleri hazırlamak için il halk kütüphanelerinde ansiklopedilerin önünde kuyruk beklerdik. Ansiklopediden ilgili maddeyi bulurduk. Fotokopi makinesi de yok ya orada okuyup not almaya çalışırdık ya da oradaki metni olduğu gibi defterimize geçip, gidip onu ödev formuna dönüştürürdük. Dolayısıyla bilgi edinme ile ilgili referanslarımız bizimle yeni kuşak arasında çok değişti. Çocuklarımızın bizim kadar sadık, sürekli, istikrarlı bir okuma alışkanlıklarının olmadığını tespit etmemiz lazım. Bilgi kaynakları, bilgiye erişme imkanları çok değişti. Saatlerce okuyarak elde edildiğimiz şeyi iki dakikalık bir sosyal medya videosuyla çocuklarımız belki bizden daha analitik bir biçimde yorumlayabilecek kaynaklara erişiyorlar. Bu konuda bir tedbir almamız ve çocuklarımızın okuma alışkanlıklarıyla ilgili adımlar atmamız gerekiyordu. Çocuklarımızın okuduklarını anlama ve anlama becerilerini yazmaya dönüştürme üzerine bir adım attık."