YILMAZ UZUN
BALIKESİR (İHA) - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de kişi başı yıllık sağlık harcamasının 550-600 dolar olduğunu açıkladı. Sağlıkta ciddi personel sıkıntısı yaşandığını kaydeden Akdağ, buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığının dönüşüm programının dünyaya bir model olarak takdim edildiğini söyledi.
Bakan Recep Akdağ, ''Türkiye'de son yıl içerisinde büyük iş başardık. Tarihi yaşarken veya yazarken bazen ne kadar büyük bir iş başarıldığının farkında olunmayabilir. Türkiye'de tabii ki muhalefet cephesi, kişi veya kuruluşlar bu dönüşümün ruhuna, temeline karşı birtakım dirençler gösterdi. Bir dönüşüm gerçekleştirilirken bunun eleştirilen tarafları olur ama topyekun karşı çıkıldı. Bu hercümerç içerisinde yapılan işin büyüklüğünü vatandaş fazlasıyla fark etmiş durumdadır. Vatandaşımızın 2003'lerin sonunda yüzde 39 olan sağlıktan memnuniyet oranı, 2011 sonunda yüzde 76'lara çıkarılmış durumda. 'Orta derecede memnunum' diyenleri de buna eklerseniz, 'Ben bu ülkede sağlık hizmetlerinden memnun değilim' diyenlerin oranı yalnızca yüzde 12'lerde. Bununla birlikte uluslararası örgütler bunu fark etti. Cenevre'de birkaç gün önce Dünya Sağlık Örgütü'nün toplantısına katıldım. Orada Türkiye Cumhuriyeti'nin Sağlık Bakanlığının sağlıkta dönüşüm programı ile ilgili özel bir oturum düzenlendi. Dünya Sağlık Örgütü bir rapor düzenledi. Türkiye'yi sağlık reformu yapan ülkelerin ilk sıralarına yerleştirdi. Dünyaya da bir model olarak takdim ediliyor" dedi.
"SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAYISI YETERSİZ"
Bunda herkesin payının olduğunu ifade eden Akdağ, "Bunu gerçekleştirirken şu salonda bulunan herkesin şu ya da bu şekilde bir emeği geçmiştir. Bu zaten topyekun yapılabilecek bir iştir. Bu işi kararlı bir Başbakan, kararlı bir hükümet, siyasi bir kararlılık olmasa elbette başaramazdık. Ama yöneticilerimizin, özellikle sağlık çalışanlarının bu işteki hakkını hep beraber teslim etmeliyiz. Bu ülkede sağlık çalışanlarının sayısı maalesef yetersizdir. Bunu artırmak için hükümetimiz döneminde çok ciddi adımlar attık ama bu geçmişten gelen bir yük. Bizden önceki dönemlerde buna hep karşı çıkılırdı. Sağlık çalışanlarının sayısını artırmak gerekmez, denilirdi. Bu artık anlaşılmış durumda. Bu sayı yetersizliği sebebiyle sağlık çalışanlarının üzerinde büyük bir iş yükü var. Bu iş yüküne rağmen büyük bir başarı gerçekleştirildi. Hem de çok büyük para harcamadan bunu gerçekleştiriyoruz. Ülkenin büyümesine paralel bir sağlık harcamasıyla gerçekleştiriliyor. Şu anda Türkiye'de kişi başına 550 dolar civarında bir sağlık harcaması yapılıyor. Bu döviz kuruna göre 600 dolar civarına da çıkabiliyor. ABD'de kişi başına yılda 7 bin 800 - 7 bin 900 dolar civarında sağlık harcaması yapılıyor. OECD ortalaması 3 bin 500 dolara yakındır. Bizimki ABD doları olarak 550-600 dolardır. Bunun satın alma gücüne baktığımızda 900 dolarların biraz üzerine çıkıyor. Doktor ve hemşire sayımız Avrupa ile nüfusa göre kıyaslandığında çok çok az. Doktor sayısında yarı yarıyayız, hemşire sayısında dörtte biriz. Sağlık çalışanlarının bu meseleyi iyi anlaması sayesinde iyi bir programla bugüne kadar geldik" diye konuştu.
"ŞİDDETLE İLGİLİ CİDDİ TEDBİRLER ALIYORUZ"
Akdağ, şunları söyledi: "Elbette yapacak çok işimiz var. Hem dönüşümü tamamlamış değiliz hem de tamamlasanız bile sağlık sektörü sürekli yenilenmek gerektirir. Politikalarımızı insan temelli politikalar olarak geliştirdik. Belli teşhislerimiz oldu, bunlara uygun politikalar geliştirdik, kararlar aldık. Bunların bir kısmı kanuna dönüştü. Bu kadar sağlık hizmetinin vatandaşımız açısından kabul gördüğü bir ülkede vatandaşımızın aslında sağlık çalışanlarına karşı sempatisi de çok iyi. Yetkili sendikanın yaptığı araştırmalarda, vatandaşın sağlık hizmetinden memnuniyet oranıyla sağlık çalışanlarından memnuniyet oranı birbirine çok yakın, yüksek çıkıyor. Peki nasıl oluyor da sağlık çalışanlarına şiddet var? Maalesef her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da şiddete eğilimli insanlar var. Bunların sayısı fazla olmasa bile yaptıkları fiiller müstecir fiiler haline dönüşüyor. Bu hususta çok ciddi tedbirler alıyoruz. Bu tedbirleri gerek koruyucu gerek caydırıcı gerekse eğitim tedbirleri olarak farkındalıkla ilgili tedbirler olarak takip etmeye devam edeceğiz. Açıkça ifade etmek istiyorum; vatandaşın başımızın üzerinde yeri var. Ancak her kim bir sağlık çalışanına el uzatırsa onun bileğini de bükmeye kararlıyız. Devletin bu husustaki gücü gerek emniyeti gerekse yargısıyla mutlaka üzerine düşeni yapacaktır, yapmalıdır. Çünkü inanlara şifa vesilesi olmak için çalışanların şiddete uğraması artık kabul edilebilecek bir şey değildir. Şiddetin hiç bir türlüsünü onaylayamayız. Ama böyle bir şeklini de onaylamam asla mümkün değil.''