Güneş Vakfı’nın düzenlemiş olduğu Geleneksel Cuma Konferanslarının bu haftaki konuğu ‘‘Ekmeğimizle Oynamayın’’ isimli sunumuyla, Gıda Mühendisleri Odası Erzurum Temsilcisi ve Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Murat Karaoğlu oldu.
Karaoğlu, Güneş Vakfında gerçekleştirdiği konuşmasında, günümüzde ekmeğin çok fazla saldırıya maruz kaldığını, en temel besin kaynağımız olan ekmek hakkında çok fazla bilgiye sahip olmadığımıza değindi. İnsanın uyku hariç günün her vaktinde bir şeyler tükettiğini belirten Karaoğlu, dolayısıyla aldığımız gıdalar hakkında bir takım şeyleri bilmemizin, vücudumuza karşı sorumluluğumuz olduğunu dile getirdi.
Karaoğlu, “Bize sunulan bütün nimetlerin temel kaynağı topraktır, toprağın bize sunduğu en değerli besin maddesi ve tarihide en eski olmakla birlikte buğday ve buğdaydan elde edilen tahıllar, tahıllardan elde edilen ürünlerdir” dedi. Buğdayın bulunduğumuz coğrafyadaki önemine dikkat çeken Karaoğlu “Bizim için buğday tokluk, çokluk, varlık ve yaşamı çağrıştırmaktadır. Orta Amerika yerlileri için mısır, Çinliler için pirinç, Güney Amerikalılar için patatesin taşıdığı kutsal anlam bizim coğrafyamızda buğday için geçerlidir” dedi.
“Türkiye’de ekmek öpülüp başın üstüne koyulur, bir tuzun birde ekmeğin hatırı güdülür” diyen Karaoğlu, buğdayın ve ekmeğin tarihçesinden bahsetti.
Tahılların beslenmedeki önemine dikkat çeken Karaoğlu, çok kolay bir şekilde her coğrafyada üretilebileceğini ve muhafazasının oldukça kolay olduğunu belirtti. Karaoğlu tahıl ve buğdaya acımasızca eleştiri yapan kişiler için “Bir gün Çanakkale’deki gibi ayağınızda çarık bile olmadan savaşmak zorunda kalırsanız, bulgur çorbası sizi akşama kadar savaştırırsa tahıl ve buğdaya bu kadar yüklenirken vicdanınızın sızlaması gerekir” dedi. Ülkemizde çok ciddi bir buğday üretiminin olduğunu söyleyen Karaoğlu, dünyada ilk 10 ülkenin içinde olduğumuza dikkat çekerek, dünya nüfusunun büyük bir kısmının enerji ihtiyacını tahıllar ile karşıladığını sözlerine ekledi.
Karaoğlu, beyaz undan yapılan ekmeğe yapılan eleştiriler için ise tüketirken problem olan durumun ihtiyaçtan fazla enerji sağladığı için olduğunu söyledi. Fakat eskiden insanlar için bunun sorun olmadığını, insanların tembelleştiğini ve gelişen teknoloji ile oturduğu yerden bütün işlerini halledebildiklerini, fiziksel aktivitelerin nerdeyse yok denilecek kadar az olmasının faturasını ekmeğe kestiklerine dikkat çekti. Tahıl ürünlerinde sorun yok sorun tercihlerimizde diyen Karaoğlu tam buğday unu veya tam tahıl ununu tercih etmemiz gerektiğini söyledi.
Karaoğlu, verdiği bilgilerin bir duyum veya varsayım olmadığını, yapılmış çalımalar ve ispatlanmış araştırmalar sonucu ortaya çıkan veriler olduğunu söyleyerek, tam tahıl ürünleri kalp hastalıkları riskini %25, sindirim sistemi ile ilgili olan hastalıkları riskini %21 ve şişmanlığı ise %47 oranında azalttığını vurguladı.
Buğdayın yanı sıra diğer tahıl ürünlerinin de önemine değinen Karaoğlu, çavdar, yulaf, arpa belki çok daha değerli tahıllar ama buğdayın içinde bulunan glütenden dolayı biraz daha ön planda olduğunu söyledi.
Bir tüketici olarak bilmemiz gerekenleri anlatan Karaoğlu eskisi gibi birden fazla un çeşidinin olmadığını, sadece ekmeklik unun olduğunu bunun özelliğinin de lif miktarının arttırılıp, katkının yasaklanması olduğunu söyledi fakat ambalajlı raf ürünleri için durumun farklı olduğunu bu ürünler için özel amaçlı bir unun kullanıldığını da sözlerine ekledi.
Karaoğlu konuşmasının sonuna gelirken “Medyada Un ve Ekmek” konusuna değindi. Buradaki en temel sorunun bu konu ile ilgili konuşan kişilerin %100’ünün bu konuda uzman olmadığını söyledi, bu kişilerin amaçlarının haber, reklam, para, ülke ekonomisine zarar vermek, glütensiz ürünlere teşvik etmek ayrıca bu ürünleri üreten üreticilere rant kapısı sağlamak ve kendi uzmanlık alanlarında bir şeylerinin olmaması olarak yorumladı.
Konferansın ardından Güneş Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, vermiş olduğu kıymetli bilgiler dolayısıyla Sayın Prof. Dr. Murat Karaoğlu’na teşekkürlerini ileterek vakfın yayınlarından III. Uluslararası Türk Şöleni Bildirileri kitabını takdim etti.