"Düşünüyorum da, 8 insanımızı şehid edenler, sadece PKK'lı teröristler mi?
Sadece kurşunu sıkanlar mı, fail..
Bu cinayetlerde, aramızda dolaşan sözde sivil gazetecilerin, düşünürlerin, yazarların hiç katkısı yok mu?
Bu cinayetlerde, “Yaparsınız siz... Hakkınızdır sizin.. Devlet de çok baskıcı.. Siz hakkınızı arıyorsunuz” türünden moral destek verenlerin, hiç kusuru yok mu?
Mesela, daha iki gün önce, PKK'dan ömür boyu hapse mahkum edilen bir tutuklunun mektubunu, pişmanlık içeriği ile değil de, sanki bir kahramanı tanıtıyormuş gibi sunan Milliyet'ten Hasan Cemal için, “Bu vahşi saldırıda hiçbir moral desteği yoktur” deme imkanınınız var mı?
Teröristbaşı Apo için “Önderimiz” diyen Aysel Tuğluk'lar, Ahmet Türk'ler, Gülten Kışanak'lar, Sabahat Tuncel'lerle halay çeken Ahmet Hakan'ların, onlarla masada oturup eğlenen Büşra Ersanlı'ların hiç günahı yok mudur?
“İki dilli örnek ülke: Galler” diyerek, Apo'nun avukatı Kerim Yıldız'ın öncülüğünde geziler düzenleyen Ali Bayramoğlu'ların, Ahmet İnsel'lerin, Mithat Sancar'ların, bu asker cenazelerinde, hiç sorumluluğu yok mudur?
İstanbul'da Şehir Tiyatroları'ndaki ballı ekmekleri kesilince kızılca kıyametler kopartan, dün de “Şemdinli, Kamışlı'ya selam duruyor” diye başlık attığı yazısı ile, adeta Türkiye'nin Suriye'ye dönmesini arzuluyormuşcasına, halkı isyana tahrik eden Orhan Alkaya'ların, bu asker şehadetlerinde hiçbir günahı yok mudur?
“Çok vicdanlı çoook. Çok vicdanlı bir Ermeni” diye takdim edilen Hrant'ı tanırsınız. Onun yakın adamı Aydın Engin vardır.. İki gün önce bakın ne yazdı, o Engin: “Bir anı: 1994'de medya patronları (yöneticileri değil, patronları) acilen Ankara'ya çağrıldı. Genelkurmay'daki brifingte tebliğ edildi: Bundan böyle Güneydoğu haberlerinde askerlerimiz şehit düşecek, korucular ölecek, PKK'liler ölü ele geçirilecek...”
Engin, yazısının devamında da “Çatışmalarda 34 PKK'li terörist ölü ele geçirildi, 4 askerimiz şehit düştü” şeklindeki haberleri eleştirip, “Görüyorsunuz savaşta ilk vurulan sadece gerçek değil. Savaşta vicdan da vuruluyor ve kör oluyor...” ifadeleri ile, “PKK'lıların ölü ele geçirildikleri” şeklindeki haberden “vicdansızlık” çıkarması yapıyor..
Şimdi sormamız gerekmez mi, “Askerlerimizin şehid edilmesinde, Engin'in teröristlere verdiği bu desteğin, hiç mi payı yoktur?”
Maya Arakon'un “Neden onlar bunca yıllık Bask sorununu çözdü de biz hala Kürt sorununda gerçekten demokratik bir noktaya varamadık?” diye yazarak, suçu devlette bulan, teröristin hiç kabahati yokmuş gibi sorgulayan yazılarının, asker şehadetlerinde hiç katkısı yok mu?
Nuray Mert'in, “Tarihin hangi noktasında, dünyanın neresinde isyan edenler kusursuz bir yoldan gittiler, isyan ettiklerinin önüne dört dörtlük toplum tasarımları sundular, karşılarındakileri böylece ikna edip evlerine döndüler?” diye yazarak, teröristlerin askerleri katletmesine adeta onay veren yazısının, o hain cinayetlerde hiç mi payı yok?
“PKK'nın Şemdinli'de çok kritik bir hamle yaptığını ve bunun doğru okunmamasının bedelinin çok ağır olabileceğini düşünüyorum. Bu gidişle, şimdilik ‘Arap baharı' ve Suriye ile kıyaslama yapmak abes kaçabilir ancak yakın bir zamanda bir mecburiyet halini alabilir” diye yazan Ruşen Çakır'ın, bu yazıları ile askeleri katleden PKK'ya fikirsel destek verdiği, apaçık ortada değil mi?
Ve..
Belki bunlar kadar önemli..
Bunların manyetik alanına girerek, “Şemdinli'de neler oluyor” diyerek, Başbakan'ı aklınca sıkıştırmaya kalkışan, Şemdinli'de durup dururken, sanki halka bir operasyon düzenlenmiş gibi örgütün ağzı ile kendi genel başkanına sorular soranların, hiç kusuru yok mu?
Tüm bu anlatılanlarda sergilenen eylemler, yazılan yazılar; PKK'nın silahına, kurşun taşımak değil mi?
Evet soruyorum, “8 şehidin katili, sadece tetiğe basan PKK'lılar mı?”
Yoksa onların yanında, PKK'lılara o kurşunları sağlayanlar.. Silahları verenler.. Sınırı geçmelerini sağlayanlar..
Ve en önemlisi o eylemleri düzenlemeleri için onlara moral destek verenler..
Arkalarını sıvazlayanlar..
Yaptıklarının ‘hak arayışı' olduğunu söyleyenler..
Nadiren yakalandıklarında, yargılanıp mahkum edilerek cezaevine konulduklarında, onları “kahraman” gibi gösteren tanıtımları yapanlar..
Bunların hepsi, bu cinayetlerden az veya çok sorumlu değil mi?
Terör örgütünün tüm saldırılarının arkasında, “Devlet yakında bizimle masaya oturacak.
Gazeteciler bizim lehimize yazıyor. Televizyonlar bizi konuşuyor. Avrupa bizi destekliyor.. Bunun sonu, genel aftır. Biraz daha öldürelim. Devleti biraz daha çaresiz bırakalım” yaklaşımı yatıyor..
Sanıyorlar ki, “Daha çok öldürünce, daha kolay af ilan edilecek.”
Yanılıyorlar..
Sıktıkları her kurşun, ne kadar acımasız olduklarını, ne kadar dış devletlerin oyuncağı olduklarını, ne kadar hain olduklarını ispatlıyor..
Onlarla birlikte, işbirlikçilerinin gerçek yüzü de, böylece ortaya çıkıyor!"
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit