Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, araştırmacı yazar Mehmet Dağıstanlı tarafından Milli Mücadele kahramanlarından Kara Fatma anlatıldı.
Milli Mücadele’yi araştıran, bu toprakların vatan olmasında emekleri geçen, kanlarını döken, şehit olan, gazi olan vatanseverlerin hayatlarını romanlaştıran araştırmacı yazar Mehmet Dağıstanlı, bu sefer de Ayvalık Belediyesi’nin katkılarıyla Badavut’ta konferans verdi. Dağıstanlı; Kocaeli, Bursa, Balıkesir, İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunda milisleriyle görev alan, fakat sonradan adı unutulanlar listesine geçen Erzurumlu Üsteğmen Kara Fatma’nın destanlaşan hayat hikâyesini slayt eşliğinde anlattı.
Yoğun ilgi gören konferansta; seyirciler arasında Bursa’nın eski valilerinden Orhan Taşanlar, Ayvalık’ta tiyatro dersleri veren, oyuncu, yönetmen Yıldırım Yılmazer, şair Güven Kırma, eğitimciler, iş insanları, tatil yapmaya gelenler ve Badavut sakinleri yer aldı. Konferansta Milli Mücadeleye katılan günümüzde isimleri unutulmaya yüz tutan Halime Çavuş, Ayşe Çavuş, Kılavuz Hatice, Gördesli Makbule, Çete Ayşe, Emir Ayşe Efe, Çalırcalı Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, Seyit Onbaşı tek tek anıldı.
Asıl ismi Fatma Seher olan yiğit direnişçinin eşi Yüzbaşı Ezdeşin Bey'in Sarıkamış’ta şehit olduğunu anlatan Mehmet Dağıstanlı, “İstanbul İngilizler tarafından işgal edilince, o günün zor şartlarında Sivas’a gider. Mustafa Kemal Paşa Sivasta’dır ve kongre hazırlığı yapmaktadır. Fatma Seher, Paşa ile görüşür ve görev ister. Paşa, Fatma Seher'in bu korkusuz, cesur, gözü kara oluşundan dolayı ona ‘Kara Fatma’ diye hitap eder ve bir pusula yazarak İstanbul’a gönderir. Kara Fatma oğlu Seyfettin, 12 yaşlarındaki evlatlığı Fatma; kardeşleri Mehmet Çavuş, Deli Sülo; arkadaşları Laz Tahsin, Topkapılı Pire Mehmet, Zeynep, Ayşe isimli milisleriyle 480 kişiyi bulan müfrezesini kurar ve bölgede sivil halka kan kusturan Rum ve Ermeni çetelerle çatışmaya girer.” dedi.
Dağıstanlı, Kara Fatma’nın Anadolu’ya silah sevkıyatı yaptığını, yakalandığını, 19 gün esir kaldığını, işkence gördüğünü, ama konuşmadığını, öldü diye bırakıldığını anlatarak, “Ancak Kara Fatma, daha sonra intikamını almıştır. 25 Yunan subayını esir almış, ikinci esaretinde Yunan Generali Trikopis ile karşılaşmış, ününün bütün Anadolu’da ve Yunan askerleri arasında duyulmuştur. Evlatlığı Fatma’nın parmaklarını şarapnelin parçalamış, kendisi de göğsünden ve vücudunun her yerinden yara almıştır” ifadelerini kullandı.
Dağıstanlı, Kara Fatma’nın milli mücadele yıllarında düzenli ordu kurulduktan sonra bölük komutanı olduğunu ve Balkan, Sakarya, İnönü, Dumlupınar, Başkomutanlık Muharebeleri’ne katıldığını anlattı.
Cumhuriyet kurulduktan sonra köşesine çekilen Kara Fatma’nın, kendisine layık görülen İstiklal madalyasını alıp göğsüne taktığını, ancak yaptığı hizmetlerden dolayı bağlanan emekli maaşını, "Ben, bütün mücadeleleri vatanım ve milletim için yaptım, bir beklentim yok" diyerek maaşı Kızılay'a bağışladığını kaydeden Mehmet Dağıstanlı, “Hayatının son günleri yalnızlık, yoksulluk içinde geçen Üsteğmen Kara Fatma, bir ara Beyoğlu’nda Rus manastırı denilen yerde kalır. 1954 yılında TBMM kendisine emekli maaşı bağlar. Hastadır, hastalığı artar. Darulaceze’ye kaldırılır. 1955 yılı Temmuz ayında rahmetli olur” diye konuştu.