Urartu Kralı II. Rusa tarafından Van Gölü'ne hakim bir tepe üzerinde yaptırılan Ayanis Kalesi'nin kıyısında başlatılan su altı arkeolojik çalışmalarda Urartu izleri aranıyor.
Rusa tarafından Van Gölü'ne hakim bir tepe üzerinde yaptırılan, süslemeleri, mimari yapısı ve kalıntılarıyla Urartular dönemine ait önemli bilgilerin elde edilmesini sağlayan Ayanis Kalesi'ndeki kazı çalışmaları 30 yıldır sürüyor. Ayanis Kalesi'ndeki kazı çalışmalarına yeni bir boyut kazandıran Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, kalenin 50 metrelik kıyısında bir çalışma başlattı. Çalışma kapsamında Erzurum Atatürk Üniversitesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi’nden 5 kişilik ekip oluşturuldu. Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında oluşturulan ekip, Van Gölü’nde sonar cihazıyla tarama yapıyor. Şu ana kadar 5 kilometrekare alanı tarayan ekip, göle tüplü dalış yaparak su altı görüntüleme ve belgeleme yapıyor.
“URARTULAR GÖLE YABANCI BİR UYGARLIK DEĞİL”
Açıklamalarda bulunan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, Van yöresinin tarih, kültür ve arkeoloji açısından çok zengin bir coğrafyaya sahip olduğuna dikkat çekti. Urartuların Van Gölü’ne yabancı bir uygarlık olmadığını ifade eden Prof. Dr. Işıklı, “Ayanis Kalesi kazıları yaklaşık 30 yıldır devam etmektedir. Biz de bu kazıları yeni projelerle zenginleştirmeyi düşünüyoruz. Bu kapsamda öncelikle Van Gölü'nün iki noktasında 7. yüzyılda Urartuların en büyük krallarından biri olan 2. Rusa, iki büyük kale kuruyor. Bunlardan biri Ayanis Kalesi diğeri de Adilcevaz'da bulunan Kef Kalesi'dir. Bu iki kale göl üzerinde muhakkak bir iletişim halinde olmalıdır. Bildiğimiz gibi Urartular Van Gölü civarında yerleşmiş bir uygarlık. Bu nedenle Urartular göle yabancı bir uygarlık değil. Gölü kullanmışlar. Elimizdeki arkeolojik veriler de bunu gösteriyor” dedi.
“AYANİS KALESİ, KEF KALESİ İLE İLETİŞİM HALİNDEYDİ”
Tuşba ilçesindeki Ayanis Kalesi ile Adilcevaz ilçesindeki Kef Kalesi’nin göl üzerinde bir iletişimi olduğunu dile getiren Işıklı, “Bununla ilgili deneysel bir çalışma yaptık. Karadan Kef Kalesi'ne ulaşmak o dönemin koşullarıyla en az 3 günlük bir yolculuk ama göl üzerinden yarım günde bu mesafeyi alabilirsiniz. O yüzden bu pratik hareketten yola çıkarak Urartuların Van Gölü'nü kullandığını düşündük. Buradan yola çıkarak ülkemizde su arkeolojisi konusunda önemli çalışmalara imza atmış olan Uludağ Üniversitesi Su Altı Arkeoloji'ye iletişime geçtik. Araştırmanın neticelerini aldıktan sonra bunu farklı noktalarda da daha da ileri aşamaya götürmeyi düşünüyoruz. Çünkü Van Gölü son derece zengin bir coğrafya" diye konuştu.
“AYANİS KALESİ’NİN VAN GÖLÜ’YLE BAĞLANTISINI ANLAMAYA ÇALIŞTIK”
Bursa Uludağ Üniversitesi Su Arkeolojisi Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Serkan Gündüz ise, bugüne kadar Van Gölü’nün çevresinde birçok Urartu çalışması yapıldığını, ancak daha önce bu çalışmaları suya entegre edilmediğini söyledi. 5 kişilik bir ekiple çalışmalarına 2 yıl önce başladıklarını belirten Gündüz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk hedefimiz Ayanis Kalesi’nin kıyı şeridinde iki koyu taramaktı. Ayanis Kalesi’nin Van Gölü’yle bağlantısını anlamaya çalıştık. İlk olarak kıyı şeridinde kültür varlığının izlerine ilişkin bir çalışma gerçekleştirdik. Bu sene ise yoğun olarak sonar cihazıyla çalışıyoruz. Böylelikle yükseltileri daha net algılıyoruz. 50 metrelik bir alan içinde çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Göl tabanı yoğun olarak düz bir zeminden oluşmaktadır. Fakat belirlediğimiz 5-6 noktada su altı ana verileri söz konusundur. Bu noktalarda scuba (tüplü) dalış yöntemiyle görüntüleme ve fotoğrafla belgeleme yapıyoruz.”
Daha önce Bitlis’in Adilcevaz ilçesi kıyılarında bir kalenin ortaya çıkarıldığını anımsatan Gündüz, kalenin ortaya çıkmasıyla birlikte su altının orta çağ ve sonrası döneminde daha zengin olduğu gibi bir tanım oluştuğunu, böylece Urartu’nun gölle bağlantısıyla ilgili bir proje geliştirdiklerini kaydetti.