Türkiye Diyanet Vakfı, kuruluşunun 40. yıldönümü dolayısıyla özel bir program düzenledi. Türkiye Diyanet Vakfı konferans salonunda düzenlenen “Uluslararası İyilik Ödülleri Töreni” programına Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de katıldı.
GÖRMEZ’İN SUNUMU
Çeşitli kategorilerde bu yıl ilk defa verilen iyilik ödülleri töreninde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Türkiye Diyanet Vakfının hizmetlerinin evrensel bir iyilik hareketine dönüştüğünü ifade etti.
TÜRKİYE DİYANET VAKFI
Türkiye Diyanet Vakfının Türkiye’de ve dünyanın dört tarafında, mağdur ve mazlumlara 40 yıldır milletin şefkat ve merhamet elini uzattığını belirten Başkan Görmez, “Türkiye Diyanet Vakfı bugün yurt içinde 996 şubesi ve 102 ülkedeki faaliyetleriyle Türkiye’nin dünyadaki iyilik hareketine dönüşmüştür. Türkiye Diyanet Vakfı, ülkemizde ve dünyanın dört tarafındaki mağdur ve mazlumlara 40 yıldır milletimizin şefkat ve merhamet elini uzatmaktadır” dedi.
Dünyada iyiliğin egemen kılınmaya ihtiyaç olduğunu vurgulayan Başkan Görmez, “Onların vereceğimiz ödüle ihtiyacı yok, bizim iyiliği egemen kılmaya, marufu bütün insanlığa tanıtmaya ihtiyacımız var” diye konuştu.
“Bizleri yeryüzünde iyilik, bir ve ihsan, hayır ve marufu egemen kılmak için gönderen yüce Rabbimize selamlar olsun” diyen Başkan Görmez’in konuşmasından bazı satır başları şöyle;
“BİZİM İYİLİĞİ EGEMEN KILMAYA İHTİYACIMIZ VAR…”
Bizlere yeryüzünde iyilik, birr ve ihsan, hayır ve marufu egemen kılmak için gönderen yüce Rabbimize selamlar olsun. Üzülerek belirteyim, kötülük önde görülüyor dünyada. Alemi İslam’da dahi kötülük iyiliğin önünde görülüyor. Hep birlikte marufu egemen kılmak durumundayız. Bu vesileyle Diyanet Vakfımız bu haftayı bundan sonra ‘İyilik Haftası’ olarak kutlamaya karar vermiştir. İçinden bazılarına sembolik olarak ödül verecektir. Aslında onların bizim vereceğimiz ödüle ihtiyacı yok, bizim iyiliği egemen kılmaya, marufu bütün insanlığa tanıtmaya ihtiyacımız var.
“İSLAM MEDENİYETİNDE İYİLİK VAROLUŞUN GAYESİDİR…”
İslam medeniyetinde iyilik varoluşun gayesidir. Rabbimiz bize yeryüzünde iyi insan olalım, egemen kılalım diye gönderdi. Ancak, sadece iyi olmak yeterli değil. İyiliğe öncü, örnek olmak, iyilikte yardımlaşmak, kötülükle mücadele aynı zamanda iyi olmanın iyilerin vazifelerindendir. Kötülükle mücadelenin en etkili yolu iyilik yapmaktır. Kötülükleri iyilikle ortadan kaldırırsanız en azılı düşmanları en sıcak dostluklara dönüştürürüz. ’İyilik yapana iyilik kötülük yapana iyilik yaparım’ diyorsanız sıradan insan olmaktan çıkarsınız diyor Resulü Ekrem.
"HAYIRSEVERLİKLE SPONSORLUK AYNI ŞEY DEĞİLDİR…"
Modern zamanlarda iyilik, ilahi aşkın metafizik boyutunu zaman zaman kaybetmek durumunda kalıyor. İletişim dünyasında kötülüğün haber değeri iyiliğin haber değerinin önünde görülüyor. Bütün medya mensubu arkadaşlarımdan rica ediyorum, kötülüğü haber değeri önde görüldüğü için iyiliğin haber değeri görülmediği için insanlık bunu yaşıyor. Biz, Müslümanlar için de iyilik iki tehlike ile karşı karşıyadır. Hayırseverlikle sponsorluk aynı şey değildir. Hayırseverliğin temelinde sadece Rabbimizi hoşnut etmek vardır.
“SÖZÜN DURDUĞU, YÜREKTEN YAPILAN İYİLİKLERİN SİMALARA TEBESSÜM ŞEKLİNDE TECELLİ ETTİĞİ BİR GÜNDEYİZ…”
Başbakan Davutoğlu ise törende yaptığı konuşmada şu hususlara değindi;
“Öyle anlar vardır ki dilden çok yürek, gözler, ifadeler konuşur. İşte böyle bir andayız. Söylenecek sözün durduğu ve yürekten yapılan iyiliklerin simalara tebessüm şeklinde tecelli ettiği an içindeyiz. Rabbimize Hamdolsun. Medeniyetleri birbirinden ayıran bazı temel vasıflar vardır. Bazı inançlar insan doğasını kötü olarak görürler. Bu, felsefeye de yansır. İlk inanç telakkisi böyle bir inancın yansımasıdır. Felsefede doğal hal diye felsefecilerin aktardığıyla, insan doğal haliyle kötüdür, insan insanın kurdudur. Birinin var olması için diğerinin yok olması gerekir. Bu felsefi akımlar ile insanı doğuştan masum görmenin ötesinde eşrefi mahlukat gören, insanı yeryüzünün halifesi gören, bizim inancımız ise işte tam bu zihniyetin karşısındadır. Bizim için insan doğası gereği iyidir, yaratılmışların en şereflisidir. İster bir iyiliği yapmış olmuş olsun insanın bu doğası değişmez. Onun için biz, en kötü anlarda en olumsuz zamanlardan dahi insanoğlunun bir an içinde o doğasını keşfedeceğine inanırız. İyilik bizim için insanın doğasında olan ve her an tecelli edecek olan haslettir. Dünyaya bakış da medeniyetleri birbirinden ayırır. Bazı medeniyetler için dünya ıstırap mekanıdır. Bazıları için ise dünya hedonizm zevk dünyasıdır. Zevk ki haz sadece bedeni bir haz halinde telakki eden bir hal almıştır. Bizim için iyi ile kötülüğü ayırt edebilme kudreti o insana verilmiştir. İnsan o kudretle hem kendi geleceğini hem dünyayı şekillendirebilir.
“GÜZELİ YAYGINLAŞTIRARAK YENİ BİR TOPLUM İNŞA EDEBİLİRİZ…”
Medya o kadar güzel bir imkan ki, bir güzel olay üzerinden merhametin, şefkatin, iyiliğin sözcüsü de olabilir bir olumsuz olayın üzerinden nefreti de körükleyebilir, düşmanlığı da zemin hazırlayabilir. Onun için buradan medya mensuplarımıza bir kez daha sesleniyorum, güzeli yaygınlaştıralım. Güzelliklerin bilinmesine, iyiliklerin bilinmesine öncülük edelim. O zaman göreceğiz ki bunun üzerinde aslında yeni bir toplumun inşa edilmesi imkanı doğar. Her gün haberleri izliyoruz, o haberlerde iyilik kahramanları yok, katiller, soyguncular var, trafik canavarları dediğimiz sorumsuzca araba kullananlar var. Tabii normal akan hayatta kötülük dikkat çektiği için oraya dikkat çekiliyor, halbuki o anda o kötülük işlenirken nice kahramanlar da bu iyilikleri işliyorlar.
Türkiye genelinden 500 iyilik hikayesi arasından seçilerek uluslararası iyilik ödüllerine layık görülenler ise, Özgecan Aslan’ın babası Mehmet Aslan, engelli çocuklarının eğitimi ve yetişmesi için seferber olan Hüseyin Başyiğit ailesi, “Sen Olsan Ne Yapardın? TV programı, tek başına hareket edecek durumda olmayan çocukları sepetli bir bisikletle dışarı çıkaran ve geceleri evsizlere bisikletle sıcak çorba dağıtımı yapan Engelsiz Pedal Derneği, camide büyük bir akvaryum yaptırarak çocukların ilgisini çeken ve hayvan sevgisi aşılayan Yusuf Dede Camii İmamı Naci Şengün, yaklaşık 20 yıldır Ankara’da Pazartesi ve Perşembe günleri 100 kişilik yemek pişirerek yetim, dul, engelli ve yaşlı kişilerin evlerine dağıtan TDV Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) gönüllülerinden Fatma Bilezikçi oldu.
Programda ayrıca Diyanet İşleri Eski Başkanları ve Türkiye Diyanet Vakfı kurucularından Dr. Lütfi Doğan ve Dr. Tayyar Altıkulaç ile yine vakfın kurucularından Yakup Üstün ve Ahmet Uzunoğlu'na da "Vefa ödülü" takdim edildi.
Ödül almaya layık görülenlere ödüllerini Başbakan Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Görmez ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam takdim etti.