AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Gelin, İstanbul'dan, İstanbul'un her semtinden bir barış grubu oluşturalım. Annelerin barışı. İstanbul'dan hareket edecek olan bu barış kervanı, bütün Türkiye'yi kuşatsın" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bulunduğum makam gereği, vaktinde 'Bu kadına haddini bildirin' diyen bir başbakanın bu topraklarda hükmetmesi dolayısıyla bütün kadınlarımızdan özür diliyorum. Onun adına da özür diliyorum" dedi.
KADIN ONURU
Davutoğlu, AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları Kongresi'nde yaptığı konuşmada, kadının onurunun hiçbir gerekçeyle çiğnenmesine izin vermeyeceklerini belirtti.
"Bulunduğum makam gereği, vaktinde 'Bu kadına haddini bildirin' diyen bir başbakanın bu topraklarda hükmetmesi dolayısıyla bütün kadınlarımızdan özür diliyorum. Onun adına da özür diliyorum" diyen Davutoğlu, bir daha hiçbir başbakanın, hiçbir kadın için böylesine bir ifade kullanmayacağını söyledi.
HER BİRİNİZİN ONURU, BİZİM ONURUMUZDUR
AK Parti'ye bugüne kadar oy vermemiş olanlar da dahil olmak üzere tüm seçmen kadınlara seslenen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Hiç merak etmeyin, ister bize oy verin ister vermeyin, her birinizin onuru bizim onurumuzdur. Her birinizin özgürlüğü, bizim özgürlüğümüzdür. Birileri propaganda yapıyor. Vaktinde de Sayın Cumhurbaşkanımız, belediye başkanı olduğunda 'Belediye otobüslerinde, trenlerde başörtüsü zorunluluğu gelecek, şunu yapacaklar, bunu yapacaklar, hayat tarzına müdahale edilecek' diye korkular yaymaya çalıştılar. Hiç korkmayınız. Biz öyle köklü bir medeniyetten geliyoruz ki ne olursa olsun, tek bir kadının, hangi gerekçeyle olursa olsun, 1 saniye dahi onurunun çiğnenmesine, hayat tarzına müdahale edilmesine önce biz karşı çıkarız. Bu tür korkular yayarak AK Parti'ye yönelik kadın teveccühünü azaltmak isteyenler, bilsinler ki 12 yıllık iktidarımız şahittir, Türkiye, kadınlarımızla ilgili her türlü ilerlemeyi bu iktidar döneminde yaşadı. 2004 Anayasa reformunda kadın-erkek eşitliğini getirdik. Anayasaya koyduk. 'Kadınlar ve erkekler eşittir ve devlet bu eşitliğin gereğini yapmakla yükümlüdür' maddesini koyduk. 2005'te Medeni Kanun'da, Ceza Kanunu'nda, İş Kanunu'nda kadınlar lehine düzenlemeler yaptık. 2010 referandumunda pozitif ayrımcılığı getirdik. Şimdi kadın hakları savunucularına soruyorum, bütün bu reformları getiren AK Parti'yi savunma konusunda niçin tereddüt edersiniz? Niçin mahalle baskısı altında hala sanki AK Parti'yle birlikte kadın hakları zedelenecekmiş gibi düşünürsünüz? Biliniz ki kadın haklarının savunucusu, AK Parti'dir ve AK Parti olacaktır."
KADIN İSTİHDAMI
Davutoğlu, kadın istihdamında olağanüstü gelişmelerin kendi dönemlerinde yaşandığını söyledi.
Özgecan Aslan'ın öldürülmesiyle özdeşleşen kadına yönelik şiddete değinen Davutoğlu, "O cinayetin ertesi günü Antalya Kadın Kolları kongremizdeydim, orada da söyledim, geçen hafta Mardin Kadın Kolları'nda da söyledim ve dedim ki 'En namert el, kadına uzanan eldir. En namert kişi, kadına şiddet uygulayan kişidir.' Bir an öfkeyle eşine ya da başka bir kadına şiddet uygulamaya kalkan, gerçekten eğer psikolojik anlamda bir rahatsızlık geçirmiyorsa durmalı ve düşünmeli" ifadelerini kullandı.
Partisinin kadın kolları kongrelerinin geçen hafta Dünya Kadınlar Günü'ne, bu hafta da Çanakkale Şehitlerini Anma Günü'ne denk geldiğine işaret eden Davutoğlu, "Çanakkale şehitlerini anarken, evlatlarını, gencecik fidanlarını Çanakkale'ye gönderen annelerimizi düşünelim. O annelerimiz ki o ninelerimiz ki yetiştirdikleri o fidanları, kendisinin torunu olacak kadınların, kızların bu ülkede onurlu bir şekilde yaşaması için gönderdi. Çanakkale şehitlerine ahdolsun, Çanakkale şehitlerinin huzurunda söz veriyoruz. Bu ülkede özgür ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiçbir zayıf, hiçbir güçlü tarafından ezilemeyecektir. O şehitlerin torunları olan kadınlarımız, kızlarımız, her türlü şiddet karşısında devletimizin teminatı altında olacaktır" diye konuştu.
KADINA ŞİDDET
Başbakan Davutoğlu, kadına yönelik şiddet konusunda 2006 yılında Ulusal Eylem Planı'nı açıkladıklarını, 2009 ve 2012 yıllarında bu planın revize edildiğini, 2012-2015 Eylem Planı'yla kadına yönelik şiddet konusunda önemli adımlar attıklarını, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerini kurduklarını, kadın koruma merkezlerini artırdıklarını, 2012'de çıkarılan özel bir kanunla kadına yönelik şiddet konusunda yasal bir çerçeve oluşturduklarını aktardı.
Geçen hafta da Mardin'de 2016-2019 Kadına Yönelik Şiddete Karşı Ulusal Eylem Planı'nı açıkladıklarını bildiren Davutoğlu, eğitim faaliyetlerine ağırlık vereceklerini, 81 ilde tüm memur, sağlık çalışanı, emniyet mensuplarını bu eğitimden geçireceklerini, bu konudaki çalışmaları destekleyeceklerini söyledi.
Davutoğlu, her ilde kadına yönelik şiddet komisyonları kuracaklarını, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gereken tüm adımları atacaklarını belirterek, "Şiddeti önlemenin öncelikli yolu, bilinçlenmektir, şuurlanmaktır" dedi.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MİLLETİMİZİ SEFERBERLİĞE ÇAĞIRIYORUM"
"Şiddete karşı hep birlikte omuz omuza verecek miyiz?", "Şiddeti kardeşiniz uygulasa bile ona karşı dimdik duracak mıyız?", "Kadına ve çocuğa karşı şiddet söz konusu olduğunda, sizler 'harekete geçin' dediğimizde harekete geçmeye hazır mısınız?" şeklindeki sorularına salondan "Evet" cevabını alan Davutoğlu, kadınlardan hiç kimsenin kendilerine şiddet uygulamasına izin vermemelerini isteyerek, "Şiddet uygulayanlara karşı da millet-devlet birlikteliğiyle, Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen hafta himayesine aldığı şekilde, benim bizzat takip edeceğim bir seferberlik şeklinde, hepinizi bu seferberliğe çağırıyorum. Çanakkale seferberliğinin 100. yılında kadına yönelik şiddete karşı da milletimizi seferberliğe çağırıyorum" diye konuştu.
"İSTANBUL'UN HER SEMTİNDEN BİR BARIŞ GRUBU OLUŞTURALIM"
Başbakan Davutoğlu, çözüm sürecine kadınların yapacağı katkıya da değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugünler, imtihan günleridir. Hepimiz imtihan halindeyiz. İmtihanın en büyüğü de Türkiye'de çözüm süreciyle ilgili imtihandır. 2005'te Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır konuşması sonrasında, geçtiğimiz yıllarda başlattığımız milli birlik kardeşlik projesi, daha sonra çözüm projesi, şimdi 2 hafta önce ilan edilen silahları terk etmek çağrısıyla ileri bir aşamaya geldi. Çözüm süreci, şefkat ve merhametin sürecidir. Çözüm süreci, bütün milletimizin malıdır ama en fazla da annelerin malıdır, anaların malıdır. Çünkü çözüm sürecinden önce 30 yıl şehit annelerinin yüreğine düşen acıyı biz biliriz. O 30 yıl içinde bu topraklarda geleceğe, istikbale yürümesi gereken gençlerin dağlara çıkarılıp nasıl yitirildiğini, biz biliriz. Sizden özellikle rica ediyorum. İstanbul demek 'Türkiye'nin hülasası' demektir. İstanbul demek 'Türkiye'nin özeti' demektir, 'aynası' demektir. Bu salonda Diyarbakırlılar da var Bursalılar da Şanlıurfalılar da var Edirneliler de Trabzonlular da var Muğlalılar da Rizeliler de var Konyalılar da Bitlisliler de var Ankaralılar da... Bütün bir Türkiye'yi temsil eden bu salona hitap ederek, hatta bu salonda istirham ederek, annelerimize sesleniyorum: Çözüm sürecine sahip çıkınız."
Diyarbakır'da çocukları dağa çıkarılan annelerin Ankara'ya yaptığı ziyareti hatırlatan Davutoğlu, "Ankara'ya geldiler, bizleri ziyaret ettiler. Gözleri değil yürekleri ağlıyordu, gözleri değil gönülleri darlanıyordu. Her birinin gözüne bakmaya, neredeyse dayanamadım. O gözlerde ıstırap gördüm, 4 çocuk babası olarak, o gözlerde evlat acısı gördüm. Biz bu evlat acısına kayıtsız kalabilir miyiz? Yoğun çabalarla o dağlara çıkarılan o ateş hattına götürülen gençler, birer birer dönmeye başladı. Diyarbakır annesi Güleser Hanım, 3 gün sonra oğlu Ramazan Toy'un düğününü yapacak, bizi de davet ediyor. Ben isterim ki o dağlara çıkarılan ve ateş hattına sürülen gençlerle şehitlerimizin anneleri, şehitlerimizin anneleriyle Diyarbakır anneleri el ele versinler, 'Yeter bu fitne' desinler, 'yeter bu acı' desinler. Hangi kökenden, hangi mezhepten olursa olsun bir çağrım var burada: Gelin, İstanbul'dan, İstanbul'un her semtinden bir barış grubu oluşturalım. Annelerin barışı. İstanbul'dan hareket edecek olan bu barış kervanı, bütün Türkiye'yi kuşatsın" değerlendirmesinde bulundu.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Davutoğlu, çözüm sürecini istismar etmek isteyenlerin, sabote etmeye çalışanların çıkacağını kaydederek, salonda bulunan annelere, "Çözüm sürecine sahip çıkacak mısınız?", "Bizi bölmek isteyenlere, ayrıştırmak isteyenlere karşı 'inadına birlik', 'inadına kardeşlik' diyecek misiniz?", "El ele verip bu ülkenin gençlerini korumanız altına alacak mısınız?" diye sordu. "Evet" cevabını alan Davutoğlu, "Biz sizlere güveniyoruz. Kim sabote etmek isterse istesin onların karşısında biz dimdik duracağız inşallah. Bu dik duruşumuz, çözüm süreci bağlamında da bütün milli meselelerde de sürecek. Türkiye'yi bölmek isteyen, Türkiye'de halkın arasına fitne sokmak isteyen herkes, bir kez daha bilsin ki AK Parti kadroları ayaktayken, bu ülke bölünmeyecek. Bu ülkenin gençleri arasına fitne sokulmayacak" dedi.
"KIZLARIMIZIN İLKÖĞRETİMDE OKULLAŞMASI, ŞİMDİ YÜZDE 99,61"
Annelerden ülkenin geleceğine damgalarını vurmalarını isteyen Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Bu dönemde biz, AK Parti iktidarları olarak, kadınlarımızın yetişmesi, kadınlarımızın istihdam alanında en etkin şekilde görev alabilmeleri için olağanüstü faaliyetler yaptık. Bakınız, kızlarımız ve kadınlarımız arasında okur yazar olmayanların oranı, 2002'de yüzde 19,4 iken şimdi yüzde 6,6. Okul öncesi eğitimde yüzde 31,3 iken okullaşma, şimdi yüzde 40,72. İlköğretim, yüzde 87 iken kızlarımızın ilköğretimde okullaşması, şimdi yüzde 99,61. Ortaöğretim, yüzde 45,16 iken şimdi yüzde 76,05. Yükseköğretimde kızlarımızın sadece yüzde 13,53'ü, 2002'de yükseköğretimdeyken, bugün bu sayı yüzde 38,61. Bugün yükseköğretim sınavına giren öğrencilerimizin büyük çoğunluğu kızlarımızdan oluşuyordu. Biz kızlarımızın en iyi eğitimi alması, sosyal hayatta en etkili yerlere girmesini istiyoruz. Haydi Kızlar Okula Kampanyası 2003'te, Ana-Kız Okuldayız kampanyası 2012'de bu hedeflere ulaşmamızı sağladı. Bakınız 919 bin öğretmenden bugün 499 bini hanım kardeşlerimizden oluşuyor. Okul öncesi eğitimde öğretmenlik yapanların yüzde 94'ü kadınlarımız. 760 bin sağlık çalışanından 441 bini kadınlarımız."
Sağlık çalışanı kadınların Tıp Bayramı'nı da kutlayan Davutoğlu, "Özellikle de nöbetlerde bir taraftan yavrularını düşünüp bir taraftan da hastalarına şifa veren kadın sağlık çalışanlarımıza, kadın doktorlarımıza, hemşirelerimize buradan selamlarımı, hürmetlerimi, takdirlerimi iletiyorum" ifadesini kullandı. Davutoğlu, Türkiye'deki öğretim üyelerinin yüzde 41'ini kadınların oluşturduğunu dile getirdi.
3 KATLI TÜNEL DÜNYADA BİR İLK
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İnsanlık tüneli gördü, iki katlısını da gördü ama 3 katlı tüneli insanlık ilk defa İstanbul'da görecek. Dünyada ilk defa 3 katlı tüneli inşa ediyoruz" dedi.
Davutoğlu, AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları 4. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, doğum esnasındaki ölümlere ilişkin istatistiki bilgiler vererek, "Bir istatistik var ki gerçekten yüz akımızdır. 2002'de doğum esnasında, doğum yapan yüz bin kadından 48'ini kaybediyorduk. Şimdi bu oran sadece 15'e düştü. Dünyada, doğum esnasındaki kadın ölümlerinde en büyük başarıyı sağlayan, düşürme bağlamında, Türkiye Cumhuriyeti oldu. Annesini ve eşinin annesini de doğum esnasında kaybetmiş bir kardeşiniz olarak, bu rakam bizim için onur verici bir rakamdır. İnşallah Hakkari'den Edirne'ye, Artvin'den Muğla'ya kadar, doğum esnasında kadınlarımızın hayatlarını kaybetmemesi, bu istatistiğin yüzde sıfırlara kadar düşmesi için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Kadınların iş gücüne katılımının, 2004'te yüzde 23,3 olduğuna işaret eden Davutoğlu, bu rakamın şimdi yüzde 30,8'e çıktığını, istihdamın ise yüzde 20'den yüzde 28'e yükseldiğini dile getirdi.
Çalışan kadınlar için, "Annelik mi yapacağız, yoksa mesleğimize mi devam edeceğiz" şeklinde bir ikilem olduğunun altını çizen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Annelik, insanoğlunun en şerefli misyon görevini üstlenen makamıdır. Annelik, o mübarek makam, hepimiz için saygının ve ihtiramın en yücesinin gösterilmesi gereken bir makamdır. Eminim hiçbir kadınımız anne olmak sebebiyle duyduğu mutluluğu, başka bir yerde duymaz ama biz bir açıdan kadınlarımızın aile görevlerini yerine getirmesi için şartları kolaylaştırırken, diğer taraftan da aynı annelerin, toplumda bütün çocuklara annelik yapabilmesi için öğretmen olması, kadın doğumda yeni doğumlara öncülük etmesi ve şifa dağıtmak için doktor olması, kadın hukuku zedelendiğinde, onların hukukunu savunabilmek için avukat, hakim ve savcı olması, milletin hukuku gerektirdiğinde milletvekili ve bakan olması, kadınlarımızın en önemli hakkıdır ve bu hak kadınlarımıza verilmelidir."
"KADINLARIMIZIN O AYDINLIK YÜZLERİNE GÜVENİYORUZ"
Başbakan Davutoğlu, 19 Ocak'ta açıklanan Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Paketi'ne göre, annelik izni sonrasında ilk çocuk için 2, ikinci çocuk için 4, üçüncü çocuk için 6, engelli çocuk için ise 12 ay yarı zamanlı çalışma hakkı tanıdıklarını söyleyerek, "Annelik görevini ilahi bir nimet olarak üstlenmiş çalışan bir kadınımız, 12 aylık annelik izni sonrasında, eğer isterse evinde oturmaya ve sadece yarı zamanlı, 8 saat mesai yerine 4 saat mesai yapıp aynı maaşı almaya hak kazanacak" dedi.
Muhalefet partilerine, bu konuda destek vermeleri çağrısında bulunan Ahmet Davutoğlu, "Böylece kadınlarımız, 'acaba anne mi olsam', mesleğe mi devam etsem' diye bir ikileme girmeyecekler. Eğer anneler, bu izinlerden sonra çocuklarının eğitim dönemine kadar evde kalmak isterlerse onlara da kısmi zamanlı olarak çalışma hakkı veriyoruz. Yani işini kaybetmeden, çocuklarının eğitim yaşlarına kadar evde çocuklarıyla ilgilenebilecekler" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, ilerleyen günlerde genel kurulda konuşulacak kanunla ilgili "Kim olursa olsun, hangi toplum kesiminden veya gelir grubundan gelirse gelsin, her çocuk sahibi olan kadınımıza ilk altını devletimiz, hükümetimiz verecek. İlk çocuğa çeyrek, ikinci çocuğa yarım, üçüncü çocuğa tam altın veriyoruz. Her bir çocuk için artan bir şekilde destekleyeceğiz. Biz kadınlarımıza, kadınlarımızın o aydınlık yüzlerine güveniyoruz. O engin gönüllerine güveniyoruz" diye konuştu.
Kadınların mesleki formasyonlarını devam ettirebilmesi için her türlü tedbiri aldıklarını ve almaya devam edeceklerini vurgulayan Davutoğlu, "Kadınlarımız hem kadınlık onurunun gereği olarak, istedikleri mesleği icra edecekler. Hem de şefkatlerinin gereği olarak annelik görevini ifa edecekler. Biz bunların arasında zıtlık görmüyoruz. İsteyen kadın, istediği yolu tercih edebilir. Hepsine saygılıyız. Hiçbir kadını, aldığı karar, yaptığı tercih dolayısıyla tahkir etmek, ona karşı tavır almak bizim ahlaki ilkelerimize aykırıdır" değerlendirmesinde bulundu.