AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile tam bir uyum içinde olduklarını belirterek, "Cumhurbaşkanımız ile aramızdaki bu uyumun bozulmasına hiçbir şekilde izin vermeyiz" dedi.
GURUP TOPLANTISI
TBMM Grup toplantısında konuşan Davutoğlu, son 10 gün içinde 5 il, Avrupa'da 4 şehirde temaslarda bulunduklarını hatırlatarak, kendileri vatandaşlarla buluşup dünyanın yatırım öncüleri, finans kuruluşları ve önemli liderleriyle bir araya gelirken, "Türkiye'de birilerinin Ankara'nın dar koridorlarında küçük hesaplar içine girdiğini" söyledi.
BAKANLAR KURULU TOPLANTISI
Geçen hafta Cumhurbaşkanı başkanlığında Bakanlar Kurulu'nu topladıklarını, bunu hemen istismara yöneldiklerini belirten Davutoğlu, buradan hareketle kendilerince küçük hesapları tahrikleri başlatmaya ve sürdürmeye çalıştıklarını kaydetti. "Bu kürsüden ve bir çok kürsüden de defaatle söyledim; Cumhurbaşkanımız ile tam bir uyum içindeyiz ve Cumhurbaşkanımız ile aramızdaki bu uyumun bozulmasına hiçbir şekilde izin vermeyiz" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
BİZİM SİYASETİMİZ VEFA SİYASETİDİR
"Bizim siyasetimiz vefa siyasetidir. Bir dava ahlakı ve devlet geleneği içinde hareket ederiz. Bu sabah dahi Bahçeli, muhtemelen de de öğleden sonra Kılıçdaroğlu aynı konuda istismar yapmaya çalışacaklar. Biz bütün bu kadrolar olarak yola birlikte çıktık ve istikametimiz de bellidir. Bu istikamet büyük ve yükselen güç Türkiye istikametidir. Bu istikametten bizi kimse koparamaz.
Cumhurbaşkanımızın Bakanlar Kurulu'na ihtiyaç hissettiğinde, talep etmesi halinde başkanlık etmesi anayasal bir yetkidir ve bu daha önceki Cumhurbaşkanları tarafından da kullanılmıştır. Şimdi de aynı bizim kurucu genel başkanımız ve bu kürsüden bize yıllarca hitap etmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, Cumhurbaşkanımızın bizimle bu kadar yakın temas ve çalışma temposu içinde olmasından daha doğal bir şey yok. Kıskanmasınlar, kıskanmasınlar... Kimse herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanımız ile benim, Başbakanlık ya da Bakanlar Kurulu arasında ihtilaf çıkacağı ve buradan hareketle de Türkiye'de siyasi kriz olup, onlara alan açılacağı hesabı içine girmesinler. Biz onların bildiği siyasetçiler değiliz. Biz onların bildiği devlet adamları değiliz. Biz hem dava ahlakını hem de devlet geleneğini aynı kararlılıkla sürdürürüz.
Yine bu çerçevede bir yetki çatışması olduğundan bahisle birtakım istismarlara kalkıştılar. Cumhurbaşkanımız ile yaptığımız Bakanlar Kurulu toplantısı, tam bir istişare, fikir zenginliği içinde cereyan etmiştir ama bütün hesap sorma ve sorumluluk anlamında muhatap Bakanlar Kurulu'dur. Bu konuda olmaz ama ola ki eleştirilecek bir husus olursa hiçbir şekilde Cumhurbaşkanımız ilzam edilemez. Hesap verecek olan biziz. Cumhurbaşkanımız ile istişare ederek bu kararlı yola devam edecek olan biziz. Buradan herhangi bir şekilde siyasi istismar konusu çıkarmaya kimse yeltenmesin. 27 Ağustos'taki olağanüstü kongremizde ifade ettiğimiz gibi bu kutlu yolun yolcuları arasında hiçbir fitneye izin vermeyiz. Kararlı şekilde yolumuza devam ederiz."
"HİÇKİMSE ÖZEL YAKINIM DEĞİL"
Davutoğlu, konuşmasını sürdürürken, slogan atan izleyicilere, "Konya'ya da bütün Türkiye'ye de selamlar. Artık benim için Konya ile herhangi bir vilayet arasında hiçbir ayırım yoktur. 81 vilayetin hepsindeniz, hepsine canımız feda. Geçen bir arkadaşımız bir mesaj getirdi, 'bir yakınınızmış' diye. Ona şunu söyledim; 'bundan sonra benim 77 milyon yakınım var. Hiçkimse özel yakınım değil. 77 milyon yakınım, 77 milyon kardeşim var. Herhangi birisi yakınım derse yanlış yapar. Bu anlamda Konya'ya da bütün güzel vilayetlerimize de selam olsun" karşılığını verdi.
"GENEL KURUL'UN ORTAK AKLINI TEMSİL EDEN BİR KARARDIR"
Konuşmasında Dört eski Bakan ile ilgili TBMM Soruşturma Komisyonu Raporu'nun geçen hafta Genel Kurul'daki görüşmelerine işaret eden Davutoğlu, raporun oylanmasıyla ilgili spekülasyonlar yapıldığını kaydetti. "Soruşturma Komisyonu Raporu, TBMM Genel Kurulu'nda teyit edildi. Bu ne anlama geliyor? Bir kere şu anlama geliyor; 17-25 Aralık operasyonlarının bir darbe teşebbüsü olduğunun Genel Kurulumuzca da tescil edildiği anlamına geliyor" diyen Davutoğlu, birincil mahkemeden alınan takipsizlik kararının Genel Kurulca da tescil edildiği anlamına geldiğini belirtti.
Davutoğlu, şöyle konuştu: "Birincil mahkemelerde alınan takipsizlik kararında herhangi bir siyasi boyut olmadığı gibi, Soruşturma Komisyon Raporu'nun TBMM Genel Kurulu'nun onaylamasında da herhangi bir siyasi boyut yoktur. Tamamıyla hukukidir. Bu konuda kim hukuka uygun davranmıştır? AK Parti davranmıştır. Yasal ve anayasal çerçeve der ki Soruşturma Komisyonu'nda bulunanlar herhangi bir ihsası reyde bulunamaz. Yine bu yasal çerçeve der ki TBMM'de oylama yapılırken kimse, herhangi bir grup kararı alamaz, yönlendirmede bulunamaz ve herkes kendi özgür iradesiyle karar verir. Biz Soruşturma Komisyonu esnasında hiçbir AK Parti'li yetkili; ne komisyon üyesi, ne genel başkan olarak ben veya parti yetkilimiz ihsası reyde bulunmadı. Hiçbir şekilde. Halbuki diğer partilerin üyeleri, ihsası reyde bulundular. Suç işlediler. Soruşturma Komisyonu neden vardır? Bir olayın olup olamadığını, bir suçun işlenip işlenmemiş olduğunu araştırmak için vardır. Baştan kararınız belliyse niye o komisyona katılıyorsunuz? Bizden bir ihsası rey olmadı. TBMM Genel Kurulu'nda da oylamada da hiçbir şekilde baskı, yönlendirme yapmadık çünkü bu yasal suç olurdu ama diğerleri baskıyla, yönlendirmeyle, birtakım kendi aralarındaki çalışmalarla belli kanaate doğru Genel Kurulu yönlendirme çabasına girdiler. Dolayısıyla bizim TBMM Genel Kurulu'nda çıkan bu karar, Genel Kurul'un ortak aklını temsil eden bir karardır."
"BU RÖPORTAJIN BİR İBRET VESİKASI OLARAK SAKLANMASINI TAVSİYE EDİYORUM"
Davutoğlu, dikkat çekmek istediği bir başka konuya işaret ederek, şunları kaydetti:"Nasıl bir koalisyonla karşı karşıya kaldığımız hususunda... Hani şu Hazreti Peygamber'e hakaret eden karikatürü basan gazete var ya. Hani Ergenekon, Balyoz davalarına sahip çıkan o gazete var ya... Bir kaç gündür dönemin savcısı... 'Dönemin Başbakanı' dedikleri Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugünün Cumhurbaşkanı'dır, ama o, dönemin savcısıdır. O dönemin savcısıyla röportaj yapıyorlar. Nasıl bir koalisyon? Ergenekon, Balyoz, paralel çete yan yana ve arkalarında CHP. Bu röportajın bir ibret vesikası olarak saklanmasını tavsiye ediyorum. Son 1,5 yıldır işte böyle bir koalisyonla biz bir mücadele içindeyiz. Biz milletle beraberiz, onlar ise sadece AK Parti'ye zarar vermek için bütün şer odakları yan yana... Bütün şer odakları yan yana olsun, biz hayır yolundan ayrılmayacağız. Biz memleketin hayrı ve doğruluğu istikametinden ayrılmayacağız. Herhangi bir şekilde grubumuz içinde bunun ihtilaf konusu olduğu hususunda kimse spekülasyona kalkışmasın. AK Parti grubu doğru olanı yapmıştır. Eğer AK parti grubu blok olarak bir yönde hareket etmiş olsaydı, bu sefer de diyeceklerdi ki 'talimatla oy kullandılar.' Hayır. Bu Grubun bütün değerli mensupları, onurlu milletvekillerimizin hepsi kanaatlerini beyan ettiler, oylarını kullandılar. Hepsine de buradan saygıyla, selamla, kararları dolayısıyla takdirlerimi ifade ediyorum. Nihayetinde de AK Parti Grubu çoğunluğuyla bütün bu teşebbüslerin bir ihanet, darbe teşebbüsü olduğunu ortaya koydu. "
Davutoğlu, bir izleyicinin "onlar batan bankaların hesabını versinler" diye laf atması üzerine, "Daha çok hesap soracağımız husus var onlardan, daha hesap soracağız" karşılığını verdi.
12 yılın Türk siyasi hayatı için uzun iktidar dönemi olduğunu belirten Davutoğlu, "Ama tarih için daha bizim yolumuzun önsözündeyiz. İnşallah daha nice 10 yıllar bu kervan yürüyecek ve hesap sorulması gereken herkesten de gerekli hesaplar sorulacak" dedi.
AL BAYRAK ALTINDA KARDEŞLİK SLOGANLARI
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, son iki hafta içinde yaptıkları ziyaret ve faaliyetlere bakıldığında, AK Parti'nin siyaset felsefesindeki farkı herkesin görebileceğini ifade etti.
Ahmet Davutoğlu, iki hafta içinde yurt içinde Aydın, Muğla, Tekirdağ, Diyarbakır ve Batman'ı ziyaret ettiklerini, yurt dışında da Brüksel, Zürih ve Londra'da bulunduklarını anımsattı. Avrupa'nın ve Türkiye'nin her bir köşesinde vatandaşlarla bir araya geldiklerini belirten Davutoğlu, "Bu sadece bir siyasi buluşma değil, gönüllerin buluşmasıydı" dedi.
Davutoğlu, şöyle devam etti:"Afyon'da bizi yiğit efeler karşıladı, zeybeklerle. Demirci Mehmet Efendi ve bütün Yörük Ali Efe'nin yiğitleri karşıladı, bağırlarına bastılar. Biz de onları bağrımıza bastık. Çünkü Misakı Milli'yi andığımız bu günlerde eğer Egeli efeler olmasaydı, istiklalimizin meşalesi de yanmayacaktı.
Oradan Muğla'ya geçtik. Muğla'da yörük Türkmen obalarıyla bir kez daha buluştuk. Şahidi Hazretleri'nin huzuruna çıkarken ki hiç unutmadığım bir manzaradır, bir tekerlekli sandalyede, 90 yaşındaki bir nine, bizi yolda karşıladı. Geçeceğimizi duymuş. 'Yaklaşık 1 saattir sizi bekliyorum kuzum' dedi. Türkmen lehçesiyle 'kuzum' dedi, sarıldı ve dua etti.
Daha sonra Tekirdağ'a gittik. Orada bizi evladı fatihanın çocukları, torunları, Rumeli lehçesi ile karşıladı. Başımızın üzerinde yerleri var. Tekirdağ'da cumhuriyetçilik hususundaki yaklaşımımızı vatandaşlarımızla paylaştık.
Diyarbakır ve Batman'a gittiğimizde de bu sefer Seyit çocukları, evladı Resuller, Kürtçe ile Arapça ile bizi karşıladılar. Onların da başımızın üzerinde yerleri var. Allah onlardan da Egeli efelerden de Muğlalı Türkmen obalarından da Diyarbakırlı, Batmanlı Kürt ve Zaza yiğitlerinden de razı olsun. Hepsine de selam olsun buradan.
Avrupa'ya gittiğimizde, Brüksel'de, Zürih'te vatandaşlarımızla buluştuğumuzda, bütün salonlar al bayrakla doluydu. Brüksel'de, Afyon'dan, Emirdağ'dan çok vatandaşımız olduğu için onlara selam verdiğimde, salondan tek tek 'Diyarbakır da burada, Trabzon da burada, Edirne de burada' diye seslendiler ve bütün Türkiye'ye o salondan selam verdiler.
Türkiye'nin her bir köşesinde vatandaşlarımızla buluştuk, her bir köşesinde onlarla dertleştik. Avrupa'nın her bir köşesinde ise onların ne kadar güzel bir birlik ve beraberlik içinde olduklarını gördük. Bizim siyasetimiz, birlik siyasetidir, bizim siyasetimiz vahdet siyasetidir, bizim siyasetimiz yürek ve gönül siyasetidir. İşte bunu anlayamazlar. Bir yörük Türkçesi ile yapılan duayı, bir Horasan duasını, Diyarbakır'da Kürtçe 'Seyidim' diyerek bana sarılan bir dedenin duasını bir arada düşünemez onlar. Onların zihinleri bunu idrak edemez. Bizim zihinlerimiz ve gönüllerimiz ise Türkiye'nin doğusunu, batısını, kuzeyini, güneyini birleştirir ve tek bir yürek, tek bir bilek yapar. İşte Misakı Milli'nin gerçek anlamı budur.
Tekirdağ'daki evladı fatihan ile Diyarbakır'daki evladı Resul arasında biz bir ayırım gözetmeyiz. Onlarla karşılaştığımızda aynı yürekle konuşuruz, aynı dille konuşuruz ve onları tek bir hedefe, bu milletin gelecek vizyonuna yöneltme konusunda da hiçbir ayırım gözetmeyiz. Vatandaşlarımız arasında ayrım gözetmediğimiz gibi onların istikballeri konusunda hiçbir farklı vizyon ortaya koymayız. Muğla'da ne söylersek, Diyarbakır'da onu söyleriz. Aydın'da, Tekirdağ'da ne konuşursak, Batman'da onu konuşuruz.
Her yerde dua aynı. Her yerde AK Parti kadrolarına beslenen ümit aynı. Biz bu ümitleri boşa çıkarmayacağız. Kim ne ayrımcılık yaparsa yapsın, kim ne bölücülük yaparsa yapsın, onun karşısında kale gibi, Toroslar gibi, Kaçkarlar gibi dimdik duracağız ve milletin birliği, beraberliği, vahdeti demeye devam edeceğiz."
"KİMSE BİZE MİLLİYETÇİLİK DERSİ VERMEYE KALKMASIN"
Ahmet Davutoğlu, dualar nasıl ortaksa, sembollerin de sloganların da ortak olduğunu belirterek, "O kadar memnun oldum ki büyük bir heyecanla döndüm bütün bu yurt dışı yurt içi seyahatlerden. Biraz önce bir arkadaşımız, 'Epey yoğun bir tempo, inşallah yorgun değilsiniz' dedi. Yorulmak mümkün mü? Muğla'da, Tekirdağ'da, Aydın'da, Diyarbakır'da, Batman'da o heyecanı o coşkuyu gördükten sonra yorulmak, durmak bize yakışır mı? Avrupa'daki Türkler ayaktayken oturmak bize yakışır mı?" diye konuştu.
Davutoğlu, şöyle devam etti:"Sabah Bahçeli'yi dinledim. Bir sembol var ki vurgulayacağım, al bayrak. Aydın'da, Muğla'da ve Tekirdağ'da al bayrak AK Parti kongre salonunu ne kadar güzel bir şekilde süslemişse, Diyarbakır'da da Batman'da da aynı şekilde süslemiştir. Zürih'te, Brüksel'de de al bayrak her yerdeydi. Al bayrağı her yere götüren tek bir parti var, AK Parti kadrosu. O al bayrağa canımız feda. Ruhumuz o al bayraktan beslendi, o al bayrağı ayağı kaldıracak. Kimse bize milliyetçilik dersi vermeye kalkmasın. Milliyetçilik dersi verecek olanlar, o al bayrağı önce ülkenin her yerinde dalgalandıracaklar, sonra da dünyanın her yerinde dalgalandıracaklar.
Cumhurbaşkanımız Somali'ye gidiyor, buradan eleştiriler geliyor. Ben Avrupa'ya gidiyorum eleştiriler geliyor. Ey Bahçeli, biz hayatımızı o al bayrağa vakfetmişiz. Somali semalarında da Zürih semalarında da Brüksel semalarında da o al bayrağı biz dalgalandırıyoruz biz. Rahatsız olmuşlar. 28 Şubat gazetelerini açın bakın. 'Hilal operasyonu' diye Türk Baasçılara, Türk demekten de haya edeceğim şekilde, bayrağımızdan hilali kaldırmak... Hilal İslam'ın sembolü ya, kaldırmayı düşünenler çıktı. Baksınlar gazete arşivlerine, kendi devri iktidarlarında yaşandı bunlar. Aynı şekilde bölücü örgüt de Kürt kardeşlerimizin gönlünden o al bayrağı silmeye çalıştı. Biz ise ne yaptık? Diyarbakır'da, Batman'da Kürt ve Zaza yiğitleriyle, Aydın'da, Muğla'da Efelerle, Türkmenlerle, Yörüklerle, Tekirdağ'da evladı fatihan ile o al bayrağı semaya taşıdık. Hiç kimse de bu konuda bizimle herhangi bir şekilde yarışmaya kalkmasın. Keşke Sayın Bahçeli, tabi gelemez ya. Şimdi 'gelemez' deyince Tunceli aklıma geliyor, bu sefer durmak istiyorum. Çünkü yol açtığı sonuçlar belli. Hadi gelmedin ama bari televizyondan seyret. O Diyarbakır, Diyarbekirli yiğitlerin al bayrağı, AK Parti kongresinde binlerce kardeşimizin katıldığı kongrede nasıl dalgalandırdıklarını gör. Batmanlı genç kızların al bayraktan nasıl bir koridor oluşturduklarını gör. Biz o sevdayı Türkiye'nin her yerine nakış nakış işlemişiz.
Nasıl Alpaslan'ın ordusunda Türk obaları, Kürt obaları, Zaza obaları, Anadolu'nun bütün obaları yan yana, bu ülkeyi bize vatan kılmak için savaşmışsa, nasıl Selahaddin Eyyübi'nin ordusu Kudüs'e doğru yürürken, aralarında Türkmen obaları, Kürt aşiretleri, Arap aşiretleri yan yanaysa, nasıl Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Yemen'de omuz omuza, son nefeslerinde Kelime-i Şehadet getirirken, onlar yan yana durmuşsa, işte bir daha söylüyorum, Allah şahittir ki bu vatanın bu evlatları arasına fitne sokulmasına izin vermeyeceğiz. Hiçbir şekilde izin veremeyeceğiz.
Rahatsız olanlar çıktı, al bayrağa tevhid bayrağı diye. Evet, tevhid birliktir. Al bayrak bizim için Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sembolü olmak kadar Alpaslan'ın ordularının sembolüdür, Selahattin Eyyubi'nin sembolüdür. Ve bugün de dünyanın her yerinde mazlumların sembolüdür. Avrupa'da onurun, izzetin sembolüdür. Milliyetçilik, vatanperverlik, cumhuriyetçilik, özgürlükçülük ancak ve ancak bu ülkenin sembolünü yüceltmekle olur.IMF memuru karşısında müzakere masasına oturan Türk bürokratın arkasında al bayrak ne anlam ifade ediyordu, Somali'de bir kalemde Somali'yi inşa etmek için 300 milyon doları bir yılda vererek Somali'yi ayağı kaldıranların arkasındaki al bayrak neyi temsil ediyor? Bunu düşünsünler.Biz bu ortak ruhu ve ortak bilinci harekete geçirmeye devam edeceğiz. Ortak dua, ortak kader, ortak tarih, ortak gelecek..."
AL BAYRAK ALTINDA KARDEŞLİK SLOGANLARI
Diyarbakır'da yaptığı konuşmadan hem MHP'nin hem HDP'in hem CHP'nin rahatsız olduğunu belirten Davutoğlu, "Doğru yolda olduğumuzun en iyi işareti budur. Çünkü onlar Diyarbakır üzerinden veya bu konuşmalar etrafında aslında nasıl bir bölücü zihniyete sahip olduklarını ortaya koyuyorlar" dedi.
Davutoğlu, şöyle devam etti: "HDP rahatsız oldu. Çünkü 6-7 Ekim olaylarından sonra, Kobani kışkırtmasından sonra, oraya gelen AK Parti Genel Başkanı olarak, Diyarbekirlilerin beni nasıl coşkuyla karşıladıklarını, binlercesinin salonu nasıl doldurduğunu, nasıl al bayrakları dalgalandırdıklarını, Kürtçe ve Türkçe, nasıl 'Türk-Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir' diye bağırdıklarını gördüler, rahatsız oldular. Diyarbakır'da da Batman'da da bu slogan atıldı, geçen hafta Muğla'da, Aydın'da, Tekirdağ'da da bu slogan atıldı. Şimdi AK Parti siyaseti olmamış olsaydı, biz milleti birleştirmemiş olsaydık, muhtemelen o sloganları atan gençler, bir yerlerde karşılıklı çatışıyor olacaklardı. Şimdi ise hepsi al bayrak altında kardeşlik sloganları atıyorlar. İşte bizim siyasetimizin kardeşlik prensibi budur.
Yine Kürtçe selamlamam dolayısıyla da MHP rahatsız olmuş. Ayrıca başka bir rahatsızlık daha var burada. HDP o bölücü anlayışın artık zemin kaybettiğini görmekten rahatsız, MHP de Türkçe üzerinden sanki Türkçe'ye sahip çıkıyormuş gibi davranarak bazı yerleri tahrik ediyor. Kimse bize Türkçe dersi vermesin. Biz Karamanoğlu Mehmet Bey'in diyarındanız. O Türkçe'yi biz bilir, biz konuşuruz. Dünyaya biz yayarız. Gece gündüz Yunus Emre Kültür Merkezini dünyaya biz yaydık. Sizin döneminizde, bırakın Türkçe'yi dünyaya yaymayı, herhangi bir şekilde, Türkiye içindeki Türkçe eğitim yapacak okullar konusunda bile bütçede ne durumda olduğunuzu herkes biliyor. Ama rahatsız oldu. Neden biliyor musunuz? Onların gönül dili yok, onların beden dili var."