//ŞİİR GELDİ BENİ BULDU
Şair Hanifi İspirli, şiire nasıl başladınız sorusunu “şiir geldi beni buldu” şeklinde cevapladı. İspirli şiire olan ilgisinin ise ilkokul öğretmeni tarafından keşfedildiğini söyledi.
“Şaire göre şiirin tanımını yapmak zordur. Şiirimin karşılığını Valeria tanımlar. Şiir, sadece kağıda yansıyan, elle yada tuşlarla dökülen cümleler değildir. Şairler hastalıklı tiplerdir. Bunu marazi durum olarak söylemiyorum. Farklı duruşları olmasa zaten şiir çıkmaz. Bu anlamda söylüyorum. Bu yüzden şairlerle iletişim kurmak zordur; ancak zamanla şairin çok sıcak bir insan olduğu görülecektir.”diyen İspirli diğer konularda ise şunları söyledi:
“Yazılan kafiyeli cümleleri şiir, bunları yazanları ise şair olarak görmem. Şiir süslü kelimeler ve anlaşılmayan cümleler değildir. Şiir medeniyetimizi, tarihimizi yansıtmalı. Hiç değilse asgari bir insana onun varlık sebebini; aşk ile olsun, insan olarak olsun, kültürel anlamda olsun kendinde hissetmeli. Şair gelenekten haberdar olmalı. Şair Atilla İlhan 20 yıl önce Bir tanışma esnasında bana; “Osmanlıca biliyor musun?” diye sormuştu. Bu soru ile anlatmak istediğini çözdüğümden bu yana eski bir şiiri anlamak için geleneğin önemini daha fazla önemsemeye başladım. Gelenekten kopan şair olamaz. Nazım Hikmet o yüzden önemlidir ve şiirin bir tarafında her zaman en üstte duracaktır. Sezai Karakoç, dünya şiirinin yaşayan en büyük ismidir. Geleneği anlamak isteyenlerin bu iki ismi mutlaka tanıması gerekiyor. Erzurum’da şiir çalışmalarına yeterince katkı yapılmadığını görüyoruz. Şiir geceleri tanınmış şairler davet edildiği için ilgi görüyor. Hakikat şu ki, o şairler artık güzel şiirler yazmıyorlar. Ama popüler kültürün bir yansıması olarak genç şairler onların arasında kaybolup gidiyor. Şiir şölenlerine daha çok şair dostlarla buluşmak için katılıyorum. Şiir şölenleri için şiir yazanlar bile var. Geniş kitlelerin şiiri anlaması çok özel çaba göstermeye gerek yoktur. Şiir biraz özeldir. Şiir gecelerine güzel şiirleri dinlemek yerine popüler olmuş şiirleri dinlemek için geliniyor.”
//ŞAİR OLMAK YA DA ŞAİR DOĞMAK
Hanifi İspirli şair olmakla ilgili bir soruyu da şöyle cevaplandırdı; “Şiir dünyasında şair geçinen şiir hırsızları var’ diyen İspirli; başkasının şiirini kendisine mal eden edenlerin bu ucuzculuktan vazgeçmeleri ve öncelikle iyi bir okuma yapmalarını gerekir. Hayatında, yaşının sayısı kadar kitabı okumamış, eline bir divan almamış, elifi tanımayan; ‘batıdan, doğudan birkaç şair ismi say!’ dendiğinde susup kalacak tipler türedi. İnternet şaircikleri bunlar. Oradan buradan mısralar çalıp, alt alta getirip; hatta büyük bir cüret ile kitap olarak bile yayınlayanları var. Şiir, bu kadar basit değil. Ama onlarında bir süre sonra kaybolacağı kesin. Has şair, şiirini uzun soluklu planladığı için, belki onlarca yıl sonra anlaşılacaktır.”
Hanefi İspirli, Birey yayıncılıktan yeni çıkan son kitabı ile ilgili olarak ise şunları söyledi: “Hiç kimse, isimli yeni şiir kitabımı diğer şiir kitaplarıma oranla çok daha fazla önemsiyorum. Şiir hem esin hem de bir işçilik demektir. Şiir bir sabır işidir. Şiir yaratıcının şaire verdiği bir lütuftur. Şair yaratıcıya inanmamış olsa bile farkına varmadan bir arayış peşindedir. Bir şiiri iyi anlamak için şiirde geçen tarihi olayları, imgeleri iyi bilmek gerekir. Bu anlamda da şiir tahlillerinin çok da isabetli olmadığı kanaatindeyim. Şairin o an ki ruh hali ve kendi birikimi ile var ettiği anlam dünyasına bir başkası ne kadar nüfuz edebilir ki? Gençlerin elinden tutmak gerek. Şiir mutluluğu devamlılıkta arayan bir sanattır.” şeklinde konuştu.
Hanifi İspirli şiir tadında gerçekleşen söyleşinin sonunda kitaplarını imzaladı.