Şair ve Felsefeci Hilmi Yavuz, Erzurum’da kitap dostları, üniversite öğrencileri ve akademisyenlerle bir araya geldi. Hilmi Yavuz, Atatürk Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe Bölümleri’nin ortaklaşa düzenlediği ‘İslam’ın Zihin Tarihi’ konulu konferansta konuştu. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği programda konuşan Yavuz, “Türkiye’de İslam hakkında bilgi sahibi olmak bile dinci olmak şeklinde suçlanmak için yeterli bir sebeptir. Ben İslam kültür ve medeniyeti hakkında yazılar yazığım ve konuştuğum için dinci olmakla suçlanıyorum. Bu suçlamadan rahatsız değilim. Ancak bu tavrı yanlış görüyorum” dedi.
KURAMSAL BİLGİ SORUNU
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından Kültür Merkezi’nde düzenlenen “İslam’ın Zihin Tarihi” konulu konferansta yaptığı konuşmada, Yavuz, “bilimsel bilgi çıkarla ilişkili bir bilgi değildir. İslam zihin tarihinin en önemli sorunu kuramsal bir bilgiden söz edilememesidir. İslam bilgiyi hakikatin bir aracı olarak görür. Müslüman filozofları felsefeye karşıdır demek yanlıştır,” açıklamasını yaptı.
YAVUZ GAZALİ’Yİ ANLATTI
Hilmi Yavuz, Müslüman filozofların başında gelen Gazzali’yi felsefenin önünü kapatmakla suçlamanın doğru olmadığını vurgulayarak, “Gazali inkârcı felsefenin önünü kapatmaya çalıştı. Gazali, felsefeye karşı değildir. Onun yaptığı ateist felsefeye engel olmaktır,” diye konuştu.
İSLAM FFELSEFESİ
İslam felsefesiyle Avrupa felsefesinin olaylara yaklaşımının farklı olduğunu ifade eden Yavuz, her medeniyetin kedisine ait bir felsefesi olduğunu, bu hakkın İslam medeniyetine sağlanmamasının yanlış bir yaklaşım olduğunu söyledi.
“Bazı felsefecilere göre felsefe yapmak için şiire, edebiyata, büyük ihtiyaç duyulmakta. Yani felsefe yapmanın temelini şiir, sezgi ve edebiyat oluşturmaktadır,” anlayışının olduğunu hatırlatan Hilmi Yavuz, şöyle devam etti:“İslam temaşayı öne çıkarır. Yani eşyanın gerisindeki hakikati merak eder. İslam medeniyeti bir estetik medeniyetidir. Eşyanın hakikatini ille de bilimsel bilgilerle ispat etmeye gerek yoktur. Hz. Peygamber, bir hadisinde, Müslüman’ın görevinin dünyayı güzelleştirmek olduğunu söyler. Edward Said göre de Kur’an, insana tamamlanmış bir dünya sunmakta olup insana düşen onu güzelleştirmektir. İslam’da tasavvuf, mecaz, istiare ve şiir, insanı hakikate götüren yollardır. Sezai Karakoç’un dediği gibi, hakikat, medeniyetini şiirle temellendirmek mümkündür. Doğruların dile getirilmesinde sadece bilgi gerekmez.”
İSLAM MEDENİYETİ BİR AŞKIN MEDENİYETİDİR
“İslam medeniyeti aşkın bir medeniyetidir,” diyen Hilmi Yavuz, konuşmasını şöyle tamamladı:“Batıda varsa bizde de var veya olması gerekir yaklaşımı bir oryantalist yaklaşımdır. Bu tavırdan soyutlanmak gerekir. Müslüman aydınların artık bu ezik psikolojiden kurtulmaları gerekir. Ne yazık ki Türkiye’de İslam hakkında bilgi sahibi olmak bile dinci olmak şeklinde suçlanmak için yeterli bir sebeptir. Ben, İslam kültür ve medeniyeti hakkında yazılar yazdığım ve konuştuğum için dinci olmakla suçlanıyorum. Bu suçlamadan rahatsız değilim. Ancak, bu tavrı yanlış görüyorum. İslam medeniyetini yeniden inşa etmek için estetiğe önem vermek gerekir. Bunun için ticaret erbabının İslam sanatının ortaya çıkması için katkıda bulunması gerekir. Yani İslam’ın zengin sınıfı İslam medeniyetine sahip çıkmalı. Bu gün Sabancı ve Koç ailesi tarafından koleksiyon ve müze oluşturma şeklinde, kültür eserlerini toplama ve sergileme dönemi yaşanmakta. Kendi müzeleri için toplanmaya başlanan bu eserlerin ileride güzel bir sonuca hizmet edeceğini düşünmekteyim.”
Yavuz, konferanstan sonra, kitaplarını imzaladı.