Erzurum’daki ahşap ve düz dam örtülü camilerin, sanat ve kültür tarihi açısından büyük önem taşıdığı bildirildi. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Aktemur, Erzurum şehir merkezi ve çeşitli ilçelerdeki ahşap ya da düz dam örtülü tarihi camilerin, pek fazla bilinmese de, sanat tarihi açısından büyük bir değere sahip olduklarını söyledi. Kente ve o dönemin mimari üslubuna ilişkin en önemli bilgileri veren bu tür tarihi yapıların, korunması ve yaşatılmasının şart olduğunu vurgulayan Aktemur, dönemin en sağlam mekanlarından olan söz konusu camilerin sayısının, hayli fazla olduğunu kaydetti.
Hacı Cuma Camisi, Taş Mescid Camisi, Yukarı Habib Efendi Camisi, Aşağı Habib Efendi Camisi, Ali Paşa Camisi, İhmal (Topçuoğlu) Camisi, Köse Ömerağa Camisi, Kasımpaşa Camisi, Tahta Camisi, Taş Camisi ve Kemhan Camisi’nin, Erzurum’da üzeri ahşap ya da dam örtülü olan ve sanat tarihi açısından büyük öneme sahip bulunan ibadethaneler olduğunu aktaran Ali Murat Aktemur, bu camiler arasında 500 yıllık olanların bile bulunduğuna dikkati çekti.
//ALİ PAŞA CAMİSİ
Erzurum’daki Ali Paşa Camisi’nin, bulunduğu mahalleyle aynı adı taşıdığını ve 1562 yılında dönemin Erzurum Valisi Ali Paşa tarafından yaptırıldığını bildiren Aktemur, “Ali Paşa Camisi, ahşap direkli son cemaat yerine sahiptir. İl merkezindeki düz dam örtülü cami örneklerinden biridir. Caminin kuzeybatı köşesinde yer alan düzgün kesme taş, kaideli ve tuğla gövdeli minaresi ile, dikdörtgen planlı, ahşap tavanlı cami beden duvarları arasındaki üslup farkı, yapının 1693’te tamamen yenilendiğini, sadece minarenin orijinal kaldığını göstermektedir” diye konuştu.
Ali Paşa Camisi’nin, mevcut haliyle kaba yönünün taş malzeme ile örüldüğünü, dikdörtgen planlı, ahşap destekler üzerine içten ahşap tavanlı, dıştan sac kaplamalı ve kırma çatılı bir mimariyi yansıttığını belirten Aktemur, doğu ve batı duvarlardaki dikdörtgen formlu ve ahşap kasalı pencerelerin, Erzurum yapılarının genelinde olduğu gibi, iklimden dolayı içeriye doğru genişleyen düzende yapıldığını ifade etti. Avlunun dış köşesinde iki yüzlü çeşme ve içte şadırvan düzenlemesi bakımından da Ali Paşa Camisi’nin, Erzurum cami mimarisinde özel bir yere sahip olduğunu vurgulayan Aktemur, “Yapı duvarlarındaki lambri ve fayans kaplamalar, dıştan duvarların kalın sıvayla kaplanması yapının orijinal tarihi kimliğini yansıtmasına engel olmaktadır. Dolayısıyla tüm bunların temizlenerek, orijinal dokunun ortaya çıkarılması, duvar aralarındaki ahşap hatılların ömrünü uzatmak maksadıyla verniklenmesi yapının tarihi ve sanatsal yönünün ortaya çıkmasını sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
//İHMAL CAMİSİ
Halk arasında İhmal Camisi olarak bilinen ibadethanenin ise, Topçuoğlu adıyla anılan Abdullah İbn-i Ebubekir tarafından, 1715 yılında yaptırıldığını açıklayan Yrd. Doç. Ali Murat Aktemur, “Erzurum’daki dikdörtgen planlı ve düz dam örtülü camilerden biridir. Ahşap direkler üzerine düz tavanlı son cemaat yerinin sağındaki merdivenle mahfile çıkılır. Son cemaat yerinden düz atkı taşlı kapıyla harime giriş sağlanır. Ahşap kapı kanatları boyanmış olup, işlemeli demir tokmaklarıyla dikkati çeker” dedi.
Dikdörtgen tasarımlı harimin, dört ahşap ayak üzerine düz tavanlı ve dıştan kırma çatılığı olduğunu söyleyen Aktemur, camideki mukarnas kavsaralı taş mihrabın sağında, ahşap minberin yer aldığını ve minberin, sade geometrik motiflerle süslü olduğunu dile getirdi. Aktemur, “Doğu ve batı duvarlardaki pencereler, dikdörtgen formlu, içe doğru mazgal şeklinde genişleyen pencere düzeninde yapılmışlardır. Güneyde, alt hizada mihrabın sağ ve solunda birer, üstte ise üç adet pencere açılmıştır. Üsttekiler mazgal türünde, alttakiler ise dikdörtgen formlu büyük pencere özelliği gösterirler” diye konuştu.
//HACI CUMA CAMİSİ
Erzurum’da sanat ve kültür tarihi açısından önemli bir yere sahip olan camilerden birisinin de, Hacı Cuma Camisi olduğunu söyleyen Aktemur, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Erzurum Evkafı Fihrist Defteri’nin 1173 numarasında, Hacı Cuma Camisi’nin vakıf tedavül kayıtlarının bulunduğunu, bu kayıtlara göre, yapının 1630 yılında Karayazıcızade Abdullah İbn-i Seyit Ahmet tarafından yaptırıldığının ileri sürüldüğünü kaydetti. Hacı Cuma Camisi’nin, Erzurum’daki dikdörtgen planlı, ahşap tavanlı ve ahşap minareleri olan Osmanlı camilerinden biri olduğunu aktaran Aktemur, “Yapıya kuzey yönde yer alan, taş kaideler üzerine altı ahşap direğin taşıdığı düz dam örtülü son cemaat yerinden geçtikten sonra girilir. Harim kısmının kuzeybatı köşesinde, iç mekandan ulaşılan ve duvar arasına yerleştirilen merdivenle çıkılan ahşap gövdeli minare yerleştirilmiştir. Dikdörtgen tasarımlı harim kısmının ahşap kirişlemeli tavanı, dört ahşap ayak üzerine oturtulmuştur. Kuzeye yerleştirilmiş olan Kadınlar Mahfili, güneye bakan ahşap korkulukları ve iki ana taşıyıcı arasına denk gelen bölüme etrafı ahşap korkuluklarla sınırlandırılmış kare tasarımlı özel bölümüyle dikkat çekmektedir. Bu bölüm, öne doğru ahşap konsollar üzerine çıkıntı yapmaktadır” şeklinde konuştu.
//ERZURUM CAMİLERİ
Söz konusu camilerin, mimari üsluplarının yanında, dönemin el işlemeciliği becerisine ait bilgiler de aktardığını anlatan Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Aktemur, şöyle konuştu: “Erzurum, esasen başta aşağı tarihi cami ve mescidlerle örülüdür. Halk, tarihi camileri sadece belli başlı yapılardan ibaret bilse ve görse de, durum bunun tam tersidir. Şehrimizdeki çok önemli kültür ve sanat eserleri arasında bulunan belli başlı camilerin yanında, ahşap veya düz dam örtülü olan çok sayıda tarihi camimiz de mevcuttur. Bu yapıların gözetilip korunması, gelecek nesillere aktarılması, aslında şehrin kültürel ve sanatsal yapısının himaye edilmesi anlamını taşıyacaktır”