Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) ile Türk Tarih Kurumunun ortaklığında başlatılan Uluslararası Bitlis Tarihi ve İdris-i Bitlis-î sempozyumu sona erdi.
Bitlis Valiliği, Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı (BETAV), Bitlis ve Yöresi Tarih ve Kültür Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİTAM), Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz Belediyelerinin desteği ile üniversitenin ev sahipliğinde düzenlenen sempozyum gezi programları ile sona erdi. Yurtiçi ve yurt dışından birçok bilim insanının katılımıyla gerçekleşen Uluslararası Bitlis Tarihi ve İdris-i Bitlis-î sempozyumu, 2 gün boyunca 4 farklı salonda 100’ü aşkın bildirinin sunulmasının ardından yapılan kapanış ve değerlendirme oturumu ile sona erdi. Sempozyum düzenleme kurulu adına Prof. Dr. Mehmet İnbaşı ve Prof. Dr. Mehmet Demirtaş kapanış ve değerlendirme oturumunun başkanlığını yaptı. Prof. Dr. Demirtaş, yurt içi ve yurt dışından çok sayıda seçkin akademisyeni üniversitede ağırlamaktan onur duyduğunu belirterek, bunun Bitlis ve üniversitemiz için tarihi zamanlar olduğunu söyledi. Sempozyumdan çok önemli sonuçlar elde edildiğini bunun da üniversiteye büyük katkıları olacağını belirten Dmirtaş, sempozyumun bu güne kadar yapılan en büyük faaliyetlerin başında geldiğini ifade etti. Bitlis tarihi ve İdris-i Bitlis-î ile ilgili etraflı ve nitelikli sunumların yapıldığını ekleyen Demirtaş başta katılımcılar olmak üzere katkısı olan herkese teşekkür etti.
Kapanış ve değerlendirme oturumunda yer alan bütün akademisyenler sempozyumun uluslararası özelliğine vurgu yaparak sempozyumun çok başarılı ve nitelikli geçtiğini dile getirerek sempozyum dolayısıyla Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Necip Yardım’a teşekkür ettiler. Türkiye’nin ve Avrupa’nın önde gelen akademisyenleri değerlendirmelerinde, başta Prof. Dr. Mehmet Demirtaş ve Prof. Dr. Mehmet İnbaşı olmak üzere düzenleme kuruluna özellikle teşekkür ederek üniversitenin ev sahipliğine ve misafirperverliğine de vurgu yaptılar.
Sempozyumun uluslararası niteliğinin oldukça önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet İpşirli, “Sempozyumun 9 kuruluş tarafından desteklenmesi çok önemli. Ülkenin her yerinde açılmış olan üniversiteler bulundukları bölgenin tarihine ve coğrafyasına katkı sağlayacak olurlarsa ülkemiz için çok büyük bir kazanç olacak” dedi.
Prof. Dr. İpşirli, genellikle Osmanlı tarihinin merkez teşkilatı, bürokrasisi ve diplomasisinin araştırıldığını ve taşra teşkilatlarının ihmal edildiğini söyledi. Osmanlı taşrası konusunda bilgilerimizin eksik olduğunu dile getiren Prof. Dr. İpşirli: “Yeni üniversitedeki genç hocalarımız taşrayı, Osmanlı eyaletlerini, buralardaki iktisadi, ilmi ve ticari gelişmeleri tez konusu olarak incelerlerse çok büyük kazanç elde ederiz. Böylelikle tarihimizin mozaiğini tamamlama imkânı buluruz” ifadelerini kullanarak sempozyumun başarısından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bu tür sempozyumların desteklenmesi gerektiğini ve her alanda bunu dile getirdiğini belirten Prof. Dr. Feridun Mustafa Emecen, ise “Mahalli idarecilerin bulundukları bölgelerdeki tarihi ve kültürel varlıkların ortaya konulmasına destek vermelerini tavsiye ediyorum” dedi.
Üniversitelerin bu araştırmalara öncülük etmeleri gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Emecen, “Tarihçi arkadaşlarımız Anadolu’nun pek çok yerinde çalışarak yeni bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Şüphe yok ki yapılan çalışmaların içerisinde çok değerli olanları vardır. Bunları bütünleştirici bir yaklaşımla ele alırsak daha iyi sonuçlar elde ederiz” şeklinde konuştu.
Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum diyen Prof. Dr. Geza David, “İdris-i Bitlis-î’nin büyük bir tarihçi olduğunu çoktandır biliyordum ve bu tür sempozyumları önemli buluyorum” ifadelerini kullandı.
Bu seçkin topluluğun buraya gelmesi ve öğrencilerin bütün sunumlara katılmak için bir salondan diğerine koşmasının takdire şayan olduğunu belirten Prof. Dr. İdris Bostan, “Tebliğlerde Bitlis’in ulemasıyla, tarihiyle, geçmişte ve günümüzde çok mümtaz bir yere sahip olması sebebiyle bu üniversitenin burada kurulmasının çok isabetli olduğunu düşünüyorum” dedi.
Mahalli tarih çalışmalarının çok önemli olduğunu dile getiren Prof. Bostan, “Bir üniversiteyi seçkin bir mevkiye yükseltecek olan onun uluslararası düzeyde de çok ciddi araştırmalar yapabiliyor olmasıdır” şeklinde konuştu.
Prof. Bostan, üniversitenin gerçek anlamda faydalı olmasının ilk şartı onun zengin bir kütüphaneye sahip olması gerektiği konusunda tavsiyede bulunarak sözlerine son verdi.
İki gün boyunca bilim şöleni yaşadıklarını ifade eden Prof. Dr. Fahameddin Başar, “Sempozyum, tebliğ sunanlar ve katılanlar açısından çok güzeldi. Sempozyumda Bitlis ve çevresinin tarihi için çok önemli tebliğler yer aldı. Tebliğlere bakıldığında Bitlis’in hemen her dönemine ilişkin Urartular’dan günümüze kadar gelen tarihi, sosyal, ekonomik ve kültürel durumu, Bitlis’in yetiştirdiği ulema, devlet adamları ve önemli şahsiyetleri içeren tebliğler sunuldu” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Halil Çiçek, tebliğlerin toplandıktan sonra üniversite idaresi tarafından genç bir ekibin oluşturularak Bitlis ile ilgili arşiv belgelerinin tespit edilmesi ve BİTAM çatısı altında toplanması gerektiğini dile getirdi. Tebliğlerde çok güzel şeyler öğrendiğini söyleyen Prof. Çiçek, Bitlis ulemasının eserlerinin bir araya getirilerek Türkçeye çevrilip, orijinallerinin de korunması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Sempozyum kitabı düzenlenirken tebliğlerin alanlarına göre bir tasnife tabi tutulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu, kitaba bir indeks eklenmek suretiyle istenilen bilgilere daha kolay ulaşılmasının sağlanacağını dile getirdi.
Sempozyumun genç arkadaşlarımız ve öğrencilerimiz için güzel birer anı olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Ali Ünal, sempozyumların kitapları basıldığı takdirde anlam kazandığını ve 10-15 dakikalık süre içerisinde anlatılan bu ciddi ve güzel çalışmalara kitaptan ulaşarak faydalanabileceğini ifade etti.
Her yönüyle kusursuz bir sempozyum olduğunu anlatan Prof. Dr. Mustafa Öztürk, “İdris-i Bitlis-î Osmanlı’nın ve bu bölgenin büyük bir alimidir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Öztürk metot konusunda uyarılarda bulundu.
Türkiye’de son yıllarda tarihe karşı çok büyük ilgi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Zekeriyya Kurşun, geçmişte içe kapanık bir tarihçilik söz konusu iken şimdi dünyaya açılan bir tarihçiliğimiz olduğunu söyledi. Prof. Kurşun: “Tarihimizi sadece sınırlı bir dönemden başlayarak devam ettirmediğimizi bu sempozyum göstermiştir.” dedi.
Toplamda üç gün süren Uluslararası Bitlis Tarihi ve İdris - i Bitlisî Sempozyumu’nun son gününde sempozyum programı kapsamında 13 Ekim Cumartesi günü gezi programı düzenlendi. Sempozyum, Tatvan’da düzenlenen gala yemeği ile sona erdi.