ERZURUM (İHA) - Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü’nün organize ettiği “Bütün Yönleriyle Erzurumlu İbrahim Hakkı Sempozyumu” üç gün süren çalışmasını tamamladı. Kültür ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansın bugün yalpan son oturumunda konuşmacılar sempozyumu değerlendirdi.
Sempozyum Koordinatörü Doç. Dr. Cengiz Gündoğdu “Bütün Yönleriyle Erzurumlu İbrahim Hakkı Sempozyumu”na Türk üniversitelerinden ve kültür çevrelerinden 85 bilim adamının katıldığını ve 68 tebliğ sunulduğunu söyledi.Gündoğdu, tebliğlerin kısa sürede yayınlanarak bilim ve kültür çevrelerine kazandırılacağını kaydetti.
DEĞERLENDİRME OTURUMU
Değerlendirme oturumunun başkanlığını İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği (İKÖPAB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç yaptı.
Kılıç, çok başarılı bir sempozyum gerçekleştirildiğini belirterek Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’a ve sempozyum düzenleme kuruluna teşekkür etti.
Son yıllarda üniversitelerin gerçekleştirdiği sempozyumlarla Türk milletinin varlığını dayadığı ana damarlardan biri olan Anadolu erenlerini bilimsel seviyede tanımaya ve halka da tanıtmaya başladıklarını, bunun son halkasının “İbrahim Hakkı Erzurumî” olduğunu söyledi.
İ. HAKKININ EVRENSEL GÖRÜŞLERİ
Kılıç, İbrahim Hakkı’nın fikirlerinin ve görüşlerinin bugünde geçerli olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:“İbrahim Hakkı’nın görüşlerinin yaygınlık kazanabilmesi için Erzurum’dan başlayarak Mesnevi okumaları gibi, ülke genelinde Marifetname okumaları da yapılmalıdır. Ehliyetli kişiler bu okumaları yapmalı ve dinleyicilere şerh etmelidirler. Marifetname’nin özellikle üçüncü bölümü (Fen Bölümü) çok iyi anlaşılmalı ve topluma anlatılmalıdır. Bu bölümdeki mesajlara millet olarak ihtiyacımız çok fazla. Ayrıca İbrahim Hakkı’nın başta Marifetname olmak üzere tüm eserleri toplu halde yayınlanmalıdır. Eğer tüm eserleri toplu halde elde olursa bilim ve sanat adamları bundan istifade edecek; anlama, anlatma çabası artacaktır.” Kılıç, sempozyumda verilen konserlerde seslendirilen güfteleri İbrahim Hakkı’ya ait olan müzik eserlerinin bir CD’de toplanmasını de istedi.
Üniversiteler bünyesindeki araştırma merkezlerinin çok güçlü yapılar olmadığını ifade eden Kılıç,, "Selçuk Üniversitesi'ndeki Mevlana Araştırma Merkezi, Mevlana Enstitüsü; Malatya'da Niyazi Mısri Araştırma Merkezi, Niyazi Mısri Enstitüsü haline getirildi. Bütün bu etkinlikleri koordine edebilmek açısından Üniversite bünyesinde İbrahim Hakkı Erzurumi Entitüsü olması bir zarurettir. İkinci olarak eserlerin ilmi bir şekilde ve bir külliyat halinde neşrolması gerekir. Bunu şahsen olmazsa olmaz bir şart olarak görüyorum. Üçüncüsü ise Erzurum'da bu düzeyde bir sempozyum ilk defa yapılıyor. Bugüne kadar bu tür değerler ihmal edilmiş. Bu sempozyumun her sene veya iki yılda bir tekrarlanması gerekir. İran'da Şirazi için 5 yılda bir büyük bir sempozyum yapılıyor. Dördüncü husus ise Marifetname derslerinin yapılması. Cemalletin Serdar 1940'lı yıllarda yazdığı bir makalede diyor ki: 1938-40'lı yıllarda Hasankale başta olmak üzere Erzurum ve çevresinde Marifetname'yi ezbere bilen Marifetname hafızları vardı. Bu da bu mirasın bu güne kadar nasıl hüsnü kabul gördüğü, nasıl hazmedildiğini ortaya koyuyor. Zaten böylece bir medeniyet oluşturmuşuz. Dolayısıyla günümüzde de bu eserlerden faydalanılması gerekiyor." diye konuştu.
ULUDAĞ’IN DEĞERLENDİRMESİ
Uludağ Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Uludağ ise değerlendirmesinde İbrahim Hakkı’nın hür bir ortamda, hiçbir minnet altında kalmadan bilim ve hikmetle meşgul olduğunu, başarısının arkasında başkentti İstanbul’dan ve Osmanlı’nın önemli bilgi merkezleri olan Kahire, Bağdat ve Şam’daki medrese ortamından uzakta olmasının önemli bir etkiye sahip olduğunu hatırlattı.Atatürk Üniversitesi’nin düzenlediği sempozyumla Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya karşı bir kadirşinaslık yaptığını söyledi.
İ.HAKKI’DAN DAHA ÇOK YARARLANMALIYIZ
“Bu gün artık İbrahim Hakkı’dan daha çok istifade etmenin yollarını araştırmayız” diyen Uludağ, İbrahim Hakkı’nın eserlerinin popüler eserler olduğunu, her devirde okunmaya devam edeceğini ifade etti.Uludağ, İbrahim Hakkı ile ilgili bugüne kadar yurt içinde ve dışında yapılan doktora, yüksek lisans ve bilimsel makalelerin toplanmasını ve Atatürk Üniversitesi’nde kurulacak “İbrahim Hakkı Kütüphanesi”nde bir araya getirilmesini istedi.
Uludağ, İbrahim Hakkı’nın Arapçayı ve Farsçayı çok iyi bildiğini hatırlatarak, “Fakat o, Türkçe yazdı. Türkçe yazarak gelişen Türkçeye büyük bir katkı sağladı. Bu noktaların üzerinde de daha geniş durulmalıdır” diye konuştu.
İ. HAKKI’NIN İNSANA BAKIŞI
Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Osman Türer ise değerlendirmesinde, Erzurum’un tarihsel olarak bir ilim ve irfan şehri olarak bilindiğini, bu özelliğinin bugünde Atatürk Üniversitesi’yle en üst seviyede devam ettiğini anlattı.
İbrahim Hakkı’nın hayata ve insana bakışının “muhabbet/sevgi” temelli bir bakış olduğunu ifade eden Türer, “Onun hayata bakışını en iyi özetleyen eseri Tevfiznâme’dir. Tevfiznâme bugünde birçok insanın cebinde taşıdığı, masasında, gözünün önünde tuttuğu, okuyarak rahatladığı bir muhabbet levhasıdır; Türk insanı Tevfiznâme ile bir an önce tanışmalıdır, çünkü hepimizin ona ihtiyacı var ” dedi.
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Görgün de konuşmasında, yaklaşık 700 yıl boyunca Anadolu aydınlanmasını sağlayan bilim ve irfan geleneğinin büyüklerinin Türk milleti tarafından tanınmadığını ileri sürdü.
KENDİ DEĞERLERİMİZİ ANLATAMIYORUZ
“Bugün Türk eğitim sisteminde Türk bilim ve düşünce adamları yok. Düşünce ve Bilim Tarihi’nde, Üniversitelerimizin felsefe bölümlerinde, İlahiyat fakültelerimizde, kendi değerlerimizi anlatmıyoruz. Haliyle ‘genç nesil, geçmişi neden tanımıyor?’ diye yakınmaya hakkımız yok” diyen Görgün, Türk düşünce tarihinin yeniden yazılması erken dönemlerden başlayarak okullarda öğretilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
KEMİKLİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ
Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli de değerlendirmesinde, Anadolu kültür geleneğinde merkezin ilim ve irfan sahipleri olduğunu hatırlatarak, uzun süredir unutulan bu gerçeğin, üniversitelerin adlarına enstitüler kurdukları öncüleri gün yüzüne çıkarmaya başladıklarını bunun çok önemli bir gelişme olduğunu, Türk milletinin kendini tanımasında bu çabanın önemli sonuçlar ortaya çıkaracağını ifade etti.
Kemikli, “Bu sempozyum Atatürk Üniversitesi’ne yakışır mahiyette bir bilimsel faaliyet oldu. Bu sempozyumun devamı mutlaka yapılmalıdır” temennisinde bulundu.
İ. HAKKI’YA BİLİMSEL BAKIŞ
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu ise değerlendirmesinde Türkiye’de ilmi seviyede İbrahim Hakkı’nın ilk kez Atatürk Üniversitesi’nde ele alındığını, bundan sonra İbrahim Hakkı’nın ülke genelinde daha çok okunacağını ve tanınmaya çalışılacağını söyledi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Çöğenli ise, konuşmacıların yaptığı değerlendirmelerin önemli olduğunu ve hepsine katıldığını belirtti.
BELKIS İBRAHİMHAKKIOĞLU’NDAN TEŞEKKÜR
Son olarak konuşan İbrahim Hakkı’nın torunlarından Belkıs İbrahimhakkıoğlu ise, sempozyumu düzenledikleri için Rektör Koçak’a teşekkür etti. İbrahimhakkıoğlu, “Ailece minnettar kaldık. Bu bir açılış, bir başlangıç, atılan bu adımın yeni açılımlara ve yeşermelere neden olacağını biliyoruz. Bu bilimsel faaliyet için herkese teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
İbrahimhakkıoğlu, İbrahim Hakkı’ya ait aile yadigârlarını Atatürk Üniversitesi’ne veren Mesih İbrahimhakkıoğlu’nun adının kurulacak kütüphaneye verilmesini arzu ettiklerini sözlerine ekledi.
Son olarak konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, katılımcılara teşekkür etti. Koçak, “Her biri 72 koltukla salonlarımızda aynı anda üç oturum sürerken her salon kapasitesinin çok üzerinde dinleyiciyi ağırladı. Sempozyuma, Atatürk Üniversitesi öğrencilerinin, akademik kadrolarının gösterdiği samimi ilgi, öğrencilerin gözlerinde gördüğüm parıltı, beni çok mutlu etti. Ayrıca şehirden de çok sayıda dinleyici oturumları takip etti ve diğer kültürel faaliyetlere katıldı ki, bu da ayrıca beni mutlu eden bir başka konu oldu” diye konuştu.
GÖZLEMEVİ7NİN TEMELİ ATILACAK
İbrahim Hakkı’nın bir hazine olduğunu vurgulayan Koçak, “İbrahim Hakkı başta Marifetname olmak üzere, eserlerinde, fen bilimlerinden sosyal bilimlere kadar, geniş bir yelpazede bize önemli bilgiler aktarmaktadır. Biz, bu bilgilerden istifade etmeye devam edeceyiz” dedi.
50 milyon TL bütçe ile kurulacak olan Erzurum Gözlemevi’nin adının Erzurumlu İbrahim Hakkı Gözlemevi olarak değiştirileceğini, 2012 yılı bütçesine konulan 10 milyon TL’lik bir bütçe ile gözlemevinin temelinin atılacağını açıkladı.
Gözlemevi’nin bir enstitü özelliğine de sahip olacağını hatırlatan Rektör Koçak, İbrahim Hakkı ve Erzurumlu diğer tarihi şahsiyetlerin üzerine çalışmalar yapılacağını sözlerine ekledi.
Mustafa Doğan Dikmen ve Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi’nin İbrahim Hakkı güftelerinden eserleri seslendirdiği iki de konser verilen sempozyumda Rektörlük tarafından akademisyenlere hazırlattırılan Tefvizname, Erzurumlu İbrahim Hakkı Eserlerinden Seçmeler ve Marifet Nameden Öğütler adlı kitaplar katılımcılara ve dinleyicilere hediye edildi.
“Bütün Yönleriyle Erzurumlu İbrahim Hakkı Sempozyumu”na katılan konuklar İbrahim Hakkı’nın doğduğu Hasankale’yi de ziyaret ettiler. Burada Belediye Başkanı’nın verdiği yemeğe katılan konuklar, İbrahim Hakkı’nın doğduğu evi ve aile kabristanını ziyaret etti.
Rektörlük tarafından bastırılan Tvfiznâme’nin hatlarını yazan Yrd. Doç. Dr. Yusuf Bilen, burada, İbrahim Hakkı’nın eserinden özel olarak hazırladığı bir hat çalışmasını ise sempozyumun Onursal Başkanı olan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’a takdim etti.