Bayburt merkeze bağlı Oruçbeyli köyü Kuran Kursu’nda hafızlık eğitimlerini tamamlayan 8 hafız düzenlenen törenle mezun oldular.
64 öğrencinin öğrenim gördüğü ve 2014 yılı Diyanet İşleri Başkanlığı Erzurum Eğitim Merkezinde yapılan hafızlık sınavında başarıyla mezun olan 8 öğrenci için Oruçbeyli Kuran Kursunda yapılan Kuran icazeti ve hafızlık mezuniyet törenine Vali Yusuf Odabaş, Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Uğurlu, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Selçuk Coşkun, Vali Yardımıcı Abdulhamit Karaca, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof.Dr. Ali Erbaş, bazım kurum amirleri ve vatandaşlar katıldı.
Kuran Kursu Yöneticisi Eşref Haşlak ve Dernek başkanı Ferit Battal’ın hoş geldiniz konuşlarının ardından, Alaattin Birol isimli kurs öğrencisi tarafından Kuran-ı Kerim tilaveti yapıldı.
İl Müftüsü Kemalettin Aksoy ve D.İ.B Genel Müdürü Prof.Dr. Ali Erbaş tarafından yapılan açılış konuşmalarında hafızlığın önemine değinildi.
Günün önemine binaen bir konuşma yapan Vali Yusuf Odabaş; "Kuran-ı Kerim’in insanlık âlemini şereflendirmesinin üzerinden geçen 1400 yıl sonra 2014 yılında hep beraber idrak etmiştik. Bu ilahi mesaj bin dört yüz dört yıl önce kâinatın (s.a.v) Allahın adıyla oku) bize ilk emri okumaydı. İşte onun için biz Kuran hafızlarımızın okumasına ehemmiyet veriyoruz. Çünkü kuran-ın ilk emri okudur. o emir nazil olmaya başlayınca Kuran o andan itibaren bütün insanlığı kucakladı. Sıcaklığıyla, hikmetiyle, nuruyla tüm âlemleri kucakladı, doğru yolu gösterdi. onun tepliğcisi Muhammed-ül-Emîn biz onun doğumunu kutlu doğum olarak kutluyoruz. O insanlığa rehber olarak gönderildi. Onun doğumunun kutlanmasına ihtiyacı var mıydı? Hayır, onun buna ihtiyacı yok. Aksine bizlerin ve bütün insanlığın kurtuluşu için onun doğumundan ebediyetine kadar intikalini ve bütün hayatını bilmeye, anlamaya getirdiği Kuran ve sünnetini öğrenmeye, öğretmeye, yaşamaya ve yaşatmaya ihtiyacımız var. Onun hiçbir zaman kutlanmaya ihtiyacı yok bizim ihtiyacımız var, Onu anlamaya getirdiklerin öğrenmeye, sünnetini öğrenmeye ve yaşamaya ihtiyacımız var. O İslamiyeti tebliğ etmenin yanında örnek bir insandı. Hayatıyla yaşantısıyla ders çıkarılacak nebiler nebisiydi. Muhammed-ül-Emîndi, İnsanlığın en hayırlı olanıydı. Allah onu en son Peygamber olarak onu yeryüzüne indirdi ve Cenabı Allah bu kâinatı onun için yarattı.
Demek ki; bu kadar önemli, kutsal, kâinatın doğru yolu bulması için Cenabı Allah tarafından gönderilen Peygamber efendimizin ona tebliğ edilen Kuranı mutlaka bizimde anlamaya, öğrenmeye, ezberlemeye ve ezberletilmeye ihtiyacımız var. O nedenledir ki; biz bu kuran hafızlarına, hafızlığına ve bu törenlere ehemmiyet veriyoruz. Kuran hafızlığının zor olduğunu biliyoruz. Bu Kuran hafızı olan gençlerimizi huzurlarınızda tebrik etmek istiyorum, onların ailelerini, annelerini ve babalarını tebrik etmek istiyorum. Çok değerli çocuklar yetiştirdiler, Kuran hafızı olmalarını sağladılar, keşke bizde Kuran hafızı olabilseydik. Ama günümüzde ve günümüzden evvelki günleri hatırlayalım, Kuran okuyan kardeşlerimizin bir zamanlar kuran okumasının yasaklandığı 28 Şubat’ın ülkedeki estirdiği o soğuk rüzgârları hatırlayalım. O zaman ben İstanbul’da Milli Eğitimden sorumlu Vali Yardımcısıydım, o gün kesintisiz eğitim yapılmak isteniyordu.
Kesintili eğitim yapmak için Sultan Ahmet’te bir miting düzenledik, o gün Allaha şükür iki milyondan fazla insan orada toplandı. Neydi o? kesintisiz eğitim olmasını isteyenlere karşı eğitimin kesintili olmasını istiyorduk. Niye istiyorduk? Çünkü kuran kursuna gelmek isteyen öğrencilerimiz ilkokuldan sonra kuran kursuna gelebilsinler ilk okuldan sonra İmam Hatip Liselerinde kuran okuma ihtiyacını karşılayabilsinler İmam Hatip Lisesine gidebilsinler diye o zaman iki milyondan fazla insanımız orada toplandı. Ama ne oldu ve kesintisiz istedikleri bu durum gerçekleşmiş oldu. Arada belki yirmi yıl kurna eğitim, kuran kursu eğitimi ve İmam Hatip Lisesi eğitimi kesintiye uğradı. Ne diyor Cenabı Allah; onlar istemeseler de biz nurumuzu tamamlayacağız. Onlar istemediler ama Cenabı Allah lütfetti yeni gelen hepimizin seçtiği seçebildiği iktidarlar ve hükümetler bu durumu değiştirdi. Değiştirdi de ne oldu? Evet dört artı dört artı dört sistemi geldi isteyen istediği yerde çocuğunu okutabilme imkanı geldi. Böylece ilk okuldan sonra isteyen İmam Hatip Ortaokuluna isteyen Düz Ortaokula isteyen Kuran kursuna çocuklarını verebilme imkânına kavuştu, lisede meslek lisesine verebilme imkanı bütün ülkemizin insanlarını ve gençlerinin önüne koyuldu. Dolayısıyla vatandaşın eğitim hürriyeti sağlandı. Daha evvelki dönemde bu hürriyet vatandaşımızın elinden alınmıştır. Asıl niyet belliydi, kuran okutulmamalıydı Peygamber efendimizin hayatı öğretilmemeliydi, Arapça öğretilmemeliydi, niye öğretilmemeliydi? Çünkü kuranın Arapça olduğunu biliyorlardı. Gençler Arapçayı,kuranı öğrendiği zaman imanlı ve inançlı olacaktı, anarşist olamayacaktı, ülkesini bölmek için parçalamak için bir takım dış güçlerin egemenliği ve kontrolü altına girmeyecekti, vatansever bireyler olacaktı. Onun için bunlar kurana karşılar, kuranın öğrenilmesine karşılar, Arapçanın öğretilmesine karşılar, Peygamber efendimizin hayatının öğrenilmesine ve öğretilmesine karşılar.
Evet oradan günümüze gelmek istiyoruz, bu gün hepimizin malumudur ki, ilimizde yatılı kuran kurslarımız var, gündüzlü okuyan kuran kurslarımız hafızlık yetiştiren kuran kurslarımız var. Görüyorsunuz bunlar kuranı hıfz etmiş, imanlı inançlı yarın hepimize bu kuranı okuyacak, öğretecek ve öğrendiklerin yaşatacak gençlerimiz. Bu gençlerimizin sayılarını Cenabı Allah artırsın sizlerin desteği daha fazla olsun. Ben geldikten sonra bütün ortaokulların bünyesinde İmam Hatip sınıfları açtık, ortaokula giden her öğrenci istiyorsa İmam Hatip sınıfına gidebilecek, istiyorsa ortaokul sınıfına kaydolabilecek. İmam Hatip sınıfı ile ortaokul sınıfı arasında bir fark var mı? Var. Fark nedir? Birisinde ortaokulda kuran, Arapça ve Siyer-i Nebi seçmeli olarak öğretiliyor. İmam Hatip sınıfındaki öğrencilere ise bu üç ders zorunlu olarak öğretiliyor. Bizim vatandaşımız ortaokuldaki öğrencisine bu derslerin kuran, Arapça ve Siyer-i Nebi derslerini zorunlu olarak öğretilmesini istiyor. Öyle ise neye biz bu okular da bu sınıfları açmıyoruz? İl Milli Eğitim Müdürümüze talimat verdik. Bütün ortaokullarda bu sınıfları açtık.
Sizden istediğimiz madem böyle bir imkan var bütün çocuklarımız ortaokula giden bütün yavrularımız, o yaşta kuranı öğrencisin Siyer-i Nebi öğrensin Peygamber efendimizin hayatın öğrensin, onun manasını öğrenebilmek için Arapçayı öğrensin ondan sonra isterse Fen Lisesine gider isterse Sosyal Bilimler lisesine gider, isterse meslek liselerine gider isterlerse İmam Hatip liselerine gider. İmanlı, inançlı kuranı öğrenen gençten hiç zarar gelir mi? Gelmez. Gelmediğine göre çocuklarımızı mutlaka eğer İmam Hatip sınıfına veremiyorsak seçmeli dersler olarak kuranı ve Peygamber efendimizin hayatını öğrenmesi için bu dersleri çocuklarımıza seçtirelim. İşte bize bu imkanı getiren bu imkanı sağlayan başta Büyük Millet Meclisimize, hükümetimize ve bu kararın alınmasında öncülük eden yardımcı olan öğrencilerini vererek bu okullarda okutulmasını sağlayan herkese huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Sevgilerimi saygılarımı iletmek istiyorum. Bu halkımızın eğitim ihtiyacını, din eğitim ihtiyacın yasaklamakla bir yere varamayacaklarını buradan açıklamak istiyorum.
Evet, bu insanımız çocuklarını dini öğretilmesindeki hassasiyetini gösterirse bu çocuklarımız küçük yaşlarda dinini öğrenecekler. Öğrendiklerin yaşayacaklar yaşatacaklar belki öğrenmeden geri kalmış olan, bizlere de öğretecekler. Dolayısıyla inaçlı, imanlı gençlerimizin sayısı çoğalacak, bu gençlerin sayısı çoğaldığı zaman ülkemizdeki anarşistlerin sayısı azalacak, onlarada İslamiyet öğreteceğiz. Onlarda devletine, milletine ve ülkesine sahip çıkan faydalı birer insanlar olacaklar. Bu programa katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum. Gençlerimize sağlık afiyet ve başarılar diliyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” Diyerek konuşmasını tamamladıktan sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof.Dr. Ali Erbaş katkılarından dolayı hediye takdim etti.
Kuran Kursunu başarı ile bitirerek mezun olan öğrencilere hediyeleri Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Uğurlu, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Selcuk Coşkun ve Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Ali Erbaş tarafından verildi.