Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bu yıl hac organizasyonunda görev alacak kafile başkanlarıyla bir araya geldi.
Ankara Kızılcahamam’da düzenlenen toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, hac için zihnen, kalben, ruhen ve ilmen hazırlık yapılması gerektiğini vurguladı. Görevlendirilen kafile başkanlarına hac hizmetlerinin tamamında büyük görevler düştüğünü kaydeden Başkan Görmez, kafile başkanlarını da görevlerini yerine getirirken, kendilerini unutmamaları gerektiği, ibadet heyecanı ve aşkını kaybederek hac ibadetini sıradanlaştırmamaları konusunda uyardı.
Hac ibadetinin hikmeti ve esrarı üzerinde duran Başkan Görmez, konuşmasında şu hususlara değindi;
“HAC GÖREVİNİ YAPARKEN AŞKIMIZI VE HEYECANIMIZI KAYBETMEK BİZİ BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKEDİR…”
Kalbi Kabetullah aşkıyla yanan hocalarım, öncelikle bu görevleri yerine getirirken kendimizi beri tutmamız gereken bir tehlike var. O tehlike, yaptığımız işlerin rutinleşmesi ve sıradanlaşmasıdır. Heyecanımızı ve aşkımızı kaybetmekle karşı karşıya kalmak bizi bekleyen en büyük tehlikedir. Hac ibadetini sıradan bir seyahate, kendi konumumuzu da bir turist rehberine dönüştürmemeliyiz. Aşkımızı ve heyecanımızı kaybetmemek Diyanet İşleri Başkanlığında görev yapan her arkadaşımız için geçerlidir. Hac ibadeti için de diğer ibadetler için de bu son derece önemlidir.
“ZİHNEN, FİKREN, İLMEN VE RUHEN HACCA HAZIRLIK YAPMALIYIZ…”
Haccın sözlük manası ivazsız, garazsız mahza gayedir. İçinde cidal olmayan, fusuk olmayan mahza gayedir. Üzerinde durmamız gereken en önemli husus, bizim ibadete hazırlığımızdır.
Hem birey hem de kafile başkanı olarak kendimizi bu ibadete hazırlamalıyız. Zihnen, fikren, ilmen ve ruhen hazırlık yapmalıyız. Burada bulunan her arkadaşımız kendisini ruhen, kalben, zihnen bu ibadete hazırlamalıdır. Bu son derece önemlidir. Zihnimiz, kalbimiz ve ruhumuz hazır mı? Bir diğer önemli husus ise, fikren, zihnen ve ruhen hazır olmanın yolu ilmen hazır olmayla çok ilgilidir. Tüm kafile başkanlarımız ilk defa hacca gidiyor gibi hareket ederek yeniden bilgilenmelidir. 40 yıllık bir hac tecrübemiz var. Ancak bu tecrübemizden prensipler, kriterler çıkarabiliyor muyuz? Hizmet kalitemizi artırarak yolumuza devam edebiliyor muyuz? Önemli olan budur. Bizim bu çalışmalarımız bir hac semineri değil, bir eğitim programıdır.
“HAC, TURİSTİK BİR SEYAHAT YA DA ZİYARET DEĞİL, İBADETTİR…”
Gözden geçirmemiz gereken üç önemli husus vardır. Bunlardan birincisi, haccı menasik olarak yeniden gözden geçirmeliyiz. İkincisi, haccın hikmeti ve esrarı açısından bütün bilgilerimizi gözden geçirmeliyiz. Üçüncüsü ise, organizasyon bilgimizi ve tecrübemizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Bizim için hac turistik bir seyahat ya da ziyaret değil ibadettir.
Biz bunu kaybedersek çok şey kaybederiz. İlmi hazırlık boyutunun üstünde durmamız gerekiyor.
“HAC, HİKMETİ VE ESRARI BAKIMINDAN CİHADA BENZER…”
Haccın hikmetini ve esrarını çok iyi bileceğiz. Kaybolan hacılarla ilgilenirken haccın hikmetini ve esrarını unutursak haccı kaybederiz. Hacca zihnen, ruhen ve kalben hazırlanırken bir de bedenen hazırlanmak gerekir. Bedenen hazırlanmaktan maksadım organizasyonu en iyi şekilde yapmaktır. Her kafilede iki yüz kişi var. 250’den fazla kafile var. Bu anlamda büyük bir organizasyondur hac. Peygamber Efendimizin haccı, askeri bir harekata benzettiği hadisleri var. Bu anlamda hac bir cihada benzer.
“ÜÇ MODERNİZASYON HAC İBADETİNİN MAHİYETİNİ OLUMSUZ YÖNDE DEĞİŞTİRMİŞTİR…”
Üç modernizasyon hac ibadetinin mahiyetini olumsuz yönde değiştirmiştir.
Birincisi, mekanların modernizasyonu… İnşaat makineleri, kocaman binalar haccı olumsuz yönde etkilemektedir. Hacda beni en çok üzen olaylardan birisi de, tavaf yapan gençlerin, insanların Kabenin karşısında duran o ucube saat kulesinin fotoğraflarını çekip arkadaşlarına göndermesidir. İkincisi ise, vasıtaların modernizasyonu… Son olarak ise, bireyselleşme… Hac ibadetindeki bireyselleşme… Hac bizi toplumsallaştıran bir ibadet iken biz haccı bile bireyselleştiren bir ibadete dönüştürdük. Her ülke ayrı bir yerde haccını yapıyor. Arafat'ta bile birbirimizi görmeden geliyoruz. İnsanlar otellerinde bir ya da iki kişilik odalarında kalıyor. Bu hac ibadetini olumsuz yönde etkileyen kötülüklerden biridir. Haccın esrarı ve hikmeti son derece önemli olduğu halde, İslam alemini ve Müslümanları kuşatan beş illetten biri, ibadetleri şekle indirgemek… Hac da böyle oldu.
“HACILARDAN, ‘İSLAM DÜNYASINDA BU KADAR KAN AKARKEN EFENDİMİZE NE CEVAP VERECEĞİZ’ ŞİKAYETİYLE KARŞILAŞMADIM HİÇ…”
Haccı tekrar nasıl bir eğitime dönüştürebiliriz? Beraber gittiğimiz o hacıları nasıl dönüştürebiliriz? Bunun gayreti içinde olmalıyız. Size gelen şikâyetler genelde otel konforuyla ilgili olacaktır. Şöyle bir şikâyetle karşılaşacağınızı sanmıyorum; ‘İslam dünyasında bu kadar kan akarken biz Efendimize ne cevap vereceğiz orada?’ diye şikâyetler gelmedi hiç. Haccı bir seyahat gibi görmemek ve hacılarımızın öyle görmemesini sağlamak için haccı bir eğitime dönüştürmeliyiz. Haccın esrarını ve hikmetini gençlerimize nasıl anlatabiliriz onların üslubuyla bunun üstünde düşünmemiz gerekir.