Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen ‘Yurtdışı Din Hizmetleri Konferansı’ Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in Başkanlığını yaptığı değerlendirme oturumuyla sona erdi.
“Yurtdışı Din Hizmetlerinde Yeni İletişim İmkânları ve Eğitim Paradigmalarımız” başlığı altında toplanan ve dört gün süren konferansın değerlendirme oturumunda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, sözlerine Şırnak’ta terör saldırısı neticesinde şehit olan üç askerimize rahmet dileyerek başladı. Son günlerde gelen şehit haberlerine değinen Başkan Görmez, “Üzülerek belirtmeliyim ki son günlerde her konuşmamız acı haberlerle başlıyor. Az evvel üç askerimizin şehit edildiğini öğrendim. Bundan büyük bir üzüntü duydum. Şehitlerimize Allah'tan rahmetler diliyorum. Allah milletimizi, ülkemizi, memleketimizi bir an önce bu acılardan kurtararak bu acılara son verme iradesini milletçe göstermemizi nasip etsin.
Dün Göynük'teki askerimizin cenaze namazına katıldım. Orada da ifade ettim. Şehitler bizim şahitlerimizdir. Şehitlerimiz şahidimiz olsun ki, Göynük ile Şemdinli, Şemdinli ile Göynük kardeş olmaya devam edecektir” dedi.
Son yıllarda İslam dünyasında yaşanan gelişmelere de değinen Başkan Görmez, şu hususların altını çizdi:
“İSLAM’IN ANA YOLU MODERN ZAMANLARDA FARKLI CEPHELERE BÜRÜNEN BİRTAKIM DİNİ ANLAYIŞLAR TARAFINDAN İŞGAL EDİLMİŞTİR”
İslam’ın ana yolu şimdi modern zamanlarda farklı cephelere bürünen birtakım dini anlayışlar tarafından işgal edilmiştir. İslam’ın ana yolu, kendi içinden ortaya çıkan harici ve dahili etkenlerle ortaya çıkan birtakım nevzuhur yeni dini akımların, hareketlerin, anlayışların tehdidi altındadır. İslam’ın üzerinden bu tehdidi nasıl kaldırabiliriz, bunun üzerinde durmamız gerekiyor. DAİŞ denilen bir illet bütün İslam dünyasını kuşattı ve İslam’ı tehdit etmeye başladı. Yayınladıkları kitaplara ve o kitaplarda serdedilen düşüncelere bakacak olursak, Resulü Ekrem'in bu çağa taşıdığı rahmet mesajından bizatihi o rahmet mesajını taşıyan rivayetleri okuyarak nasıl uzaklaştıklarını hep birlikte acı acı müşahede ediyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışında yürüttüğü hizmetlerin önemine de değinen Başkan Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
“DİYANET’İN YURTDIŞI HİZMETLERİ ÜÇ KAVRAM ÜZERİNDE ŞEKİLLENİR, İYİLİK, BİLGİ VE BARIŞ”
Geçen sene toplantımızın neticesinde biz bilhassa Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatının yurtdışındaki hizmetlerinin tanımını yapmaya çalıştık. Benzer başka müesseselerin başka dünyaların tarihte ve bugün yaptıkları hizmetlere benzerlik arz etmediğini söyledik. Başka dinler, başka dünyalarda daha çok misyonerlik peşinde olmuşlardır. Oysa bizim çalışmalarımızın herhangi bir misyonerlik boyutu olmaz, olamaz. Bizim medeniyetimizde, geleneğimizde misyonerlik kavramı yoktur. Bu bir misyonumuz olmadığı anlamına gelmez. Her birimizin bütün insanlığa yönelik, yedi kıtada hayır hizmet taşımayı hedefleyen bir misyonumuz olduğu muhakkaktır. Başka dünyalarda bu tür benzer hizmet yürüten devletlerin bir güç olarak bir tesir uyandırmak temayülünde olduğunu ifade etmiştim, oysa biz çerçevemizi iyilik bilgi ve barış kavramlarıyla çizmiştik. Bizim Diyanet İşleri Başkanlığı olarak dünyaya taşıdığımız hizmetler için belirlediğimiz çerçeve üç kavramdan ibarettir, iyilik taşımak… Marufu egemen kılmak, sahip olduğumuz iyiliği, milletimizin iyiliğini, hayırlarını bütün insanlıkla paylaşmak... Bu aynı zamanda bizi bir insani faaliyet olarak öne çıkarıyor. Milletimizin hayır elini bütün dünyaya taşımayı hedeflemiş oluyoruz.
“İSLAM DÜNYASINDA BUGÜN DOĞRU BİLGİYE EKMEK VE SU KADAR İHTİYACIMIZ VAR”
İkinci kavram bilgidir. İslam dünyasında, Afrika'da, Asya'da, Balkanlarda dünyanın her tarafında bilhassa bizim hizmet alanlarımızda bugün doğru bilgiye ekmek ve su kadar ihtiyacımız var. Doğru bilgi ve o doğru bilgi çerçevesinde sağlıklı bir din eğitimi... Bu tecrübelerimizi dünya ile paylaşmanın son derece önemli olduğunu ve bütün insanlığa hizmet olduğunu düşünüyoruz. Bu ikisi beraberinde bir barış getiriyor. Dünyada selam ve barış kıtlığı söz konusudur. Yeryüzünde barışı egemen kılmak Kur’an'ın bütün insanlığa yönelttiği bir görevdir. Bunlarla birlikte hayır, iyilik ve bilgiyle beraber aynı zamanda hem yüreklerimizdeki hem de tarihimizdeki barışı sevgiyi ve merhameti yeryüzüne yaymak son derece önemlidir.
“YENİ İLETİŞİM YOLLARI MARİFETİYLE İNSANIN İSLAM İLE İLİŞKİSİNİ KURAN DOĞRU BİLGİYİ ÖRTMEK YALAN YANLIŞ BİLGİLERLE O KANALLARI DOLDURMAK GİBİ BİR KÖTÜLÜKLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Bu sene belirlediğimiz ana başlığımız “Yurtdışı Din Hizmetlerinde Yeni İletişim İmkanları ve Eğitim Paradigmalarımız”, iki hayati kavramdan ibarettir. Bugün bütün İslam dünyasında bu iki kavram üzerinde durulması gerekiyor. Yeni iletişim imkanları derken elbette gaye ve maksadımız bilhassa yeni iletişim kanalları marifetiyle İslam’ın aydınlık yüzünü karartmak, insanın İslam ile ilişkisini kuran doğru bilgiyi örtmek, yalan yanlış bilgilerle o kanalları doldurmak gibi bir kötülükle karşı karşıyayız. Allah'a giden yolları kapatanlar, Allah'a giden yolları karartanlar yalan yanlış bilgilerle kirletenler… Bu husus son derece önemlidir.
“İNSANLARLA ALLAH ARASINDA, İNSANLARLA DİN ARASINDA DOĞRU BİLGİYİ YENİDEN İNŞA ETMELİYİZ”
Cami, okul ve ailenin klasik üç büyük müessese olarak toplumun din konusunda bilgilendirdiği ve kimliğini inşa ettiği yerler olmaktan çıktığı, bunların önüne yeni iletişim yollarının geçtiğini hep birlikte görerek stratejimizi buna göre çizmemiz gerekiyor. Camiler, okullar, aile müesseseleri bizim için son derece önemlidir. Bu müesseselerin gücünü kaybetmemesi için çalışmalıyız. Toplum kimliğini bu müesseselerle değil, yeni iletişim yollarıyla inşa etmeye çalıştığını görüyoruz. İnsanlarla Allah arasında, insanlarla din arasında o doğru bilgiyi yeniden inşa etmek için o yeni iletişim kanallarını kurmanın da çabası içinde olmalıyız.
Dört gün süren konferansa Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yöneticileriyle birlikte 45 ülkeden temsilci katıldı.