Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğünce düzenlenen Atatürk Kültür Merkezi alanıyla ilgili akademik toplantıda, alana milletin kültürünün yansıması gerektiğini dile getirdi.
Fonksiyonlarının üniversitelerdeki akademisyenler tarafından belirleneceğini kaydeden Bakan Güllüce, ne olursa olsun alanın Anadolu'nun mayasını yansıtacağını ifade etti.
Bakan Güllüce, geçmişte alanla ilgili kültür, değer ve kutsallarından kaçış projelerinin yapıldığını ve bunun da kısmen tuttuğunu vurguladı.
DEĞERLERİMİZ
Bakan Güllüce: "Ardahan Üniversitesi, Muş Üniversitesi ya da Bozok Üniversitesi dediği zaman çok önemi yok da bilmem nereden, isim vermiyorum, onlar daha makbul hale geliyor. Bu kendinden kaçış, bu kendini reddini terk etmek lazım. Her eylemimizde de bunun önemli olduğunu ve buna dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kurtuluş Savaşı'nı yansıtması lazım. Bin yıldan beri bu topraklardayız. Bu bin yılı da yansıtması lazım. Mesela ulularımızı ve bunların düşüncelerini yansıtması lazım. Bu kadar fonksiyonu nasıl yükleyeceğiz diyorsanız üniversiteler zaten zoru başarmak için varsınız. Hacı Bektaş'ı, Yunus'u, Mevlana'yı, Horasan erenlerini, Hacı Bayram Veli'yi yansıtması lazım. Onlarca yüzlerce bu toprağın sesini yansıtmış, bize ses vermiş, ruh vermiş, kimya vermiş, gönül dünyamızı yüceltmiş nice ulular var. Burayı, bu uluların en kristalleşmiş şekilde yansıması gereken alan olarak görüyorum."
“HERKESİN GELECEKTEN BEKLEDİKLERİ EŞİT OLMALI”
Bakan Güllüce, yerli düşüncenin önemine değinerek, bu konuda ağırlığın da Anadolu'da olması gerektiğini düşündüğünü dile getirdi.
"Coğrafya kaderdir" sözünün değiştirilmesi gerektiğine dikkati çeken Güllüce, "Coğrafyanın kader olmaması lazım. Herkesin kaderi de eşit, istikbalden beklediklerinin, gelecekten beklediklerinin eşit olması lazım. O yüzden merkezden uzak coğrafyalarda olanların hem hocalarının hem üniversitelerinin hem de öğrencilerinin kaderi de merkezde olanlar kadar eşit olmalı. Cumhuriyet'in kavramı da bu zaten, sınıfsız, imtiyazsız bir yönetim anlayışı" dedi.
“İSTANBUL'UN İÇME SUYUNA KADAR FRANSIZLAR YAPMIŞLAR”
Alana gelenlerin, Sultan Alparslan'ın da Gazi Mustafa Kemal'in de yansımalarını görebilmesi gerektiğini aktaran Bakan Güllüce, şöyle devam etti: "Ankaramızın planını kendimiz yapamamışız. Ne kadar zor durumdaymışız, ne kadar gelişememişiz, üniversite hocalarımız ne kadar azmış veya yokmuş. İstanbul'un bildiğiniz gibi içme suyuna kadar Fransızlar yapmışlar. Üniversite 3. sınıftaki bir öğrencinin bile yapacağı kalibredeki işleri bile o zaman Fransızlara yaptırmışız. O günlerin niye öyle olduğunu da iyi tahlil etmek lazım. Bin yıl bu topraklarda garnizon insani olarak yaşadık. Bu toprakları korumak için milyonlarca insanımız, gencimiz şehit oldu ve ne üretmeye ne bilime zaman ayırabildik. Bunun tahlilini de iyi yapmak lazım. Niye öyle oldu diye de kınamamak lazım."
Bakan Güllüce, artık bir çok güzelliklerin yaşandığı bir Türkiye bulunduğuna dikkati çekerek, "Yüzlerce üniversitesi olan, 17 bin profesörü olan bir Türkiye'de yaşıyoruz. Bu çok önemli bir rakam. Eskiden imar planları yabancılara yaptırılırken bugün 17 bin profesöre sahip bir ülkeyiz. Artık kendi savunma sanayini yapmaya kalkan, uçak yapmaya niyetlenen bir Türkiye var. Dünyanın 10. büyük ekonomisine soyunmuş, hedeflemiş, bunu başaracağım diye çırpınan bir Türkiye var. Bunun olmaması için bazı fesat yuvalarının fesatlıkları da var. Ama biz omuz omuza verdiğimizde, birlik ve beraberlikte olduğumuz sürece Anadolu mayası bu fesatlıkları aşmaya yetecektir" ifadelerini kullandı.