Başbakan Ahmet Davutoğlu, toplumsal kültürü bilmeyen, yabancılaşmış bazı aydınların "Esselamu Aleykum" demeyi basit, halkın verdiği selam olarak gördüklerine işaret eden Davutoğlu, yukarıdan baktıklarını ve başka şeyler söylediklerini kaydetti.
STK TEMSİLCİLERİNE SESLENDİ
STK temsilcilerine seslenen Davutoğlu, Malatya’da karşılaştıkları muhabbetle büyük bir huzur bulduklarını ve gördükleri destekle de geleceğe dönük güvenlerinin arttığını dile getirdi.
Gittiği illerde o şehirle ilgili bir tanımlama yaptığını ve Mardin’e “Medeniyetimizin büyük Şehri”, Konya’ya “Medeniyetimizin merkez şehri”, İzmir’e “Ufuk şehir”, Bursa’ya “Ulu şehir”, Diyarbakır’a “Mürşit Şehir”, Erzurum’a “Kale Şehir”, Kırşehir’e “Tohum şehir” dediğini hatırlatan Davutoğlu, her birinin tarih içerisinde bir karşılığı olduğunu vurguladı.
Davutoğlu, geçen hafta ziyaret ettiği Samsun için “Meşale şehir” ifadesini kullandığını belirterek, “Malatya’yı da gelirken düşündüm, bir çok isim aklımdan geçti ama ‘Destan Şehir’ demek aklıma geldi” dedi.
Milletler nesilden nesile aktardıkları kültürel unsurlarla ayakta durduklarını ve o kültürel unsurların millete bir ortak bilinç verdiğini dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:“Eski köy odalarında Anadolu’nun her yerinde Seyyit Battal Gazi Destanı okutulurdu. Belki tarihi gerçeklik olarak birçok unsuru tartışılabilir ama Battal Gazi üzerinden öylesine bir, şimdi bile dikkat ederseniz çizgi filmlerde Batılılar olmayan böyle tamamıyla sürrealist hiçbir gerçekliği olmayan tiplerle bir bilinç uyandırırlar, aslında köy odalarımız bunu yapardı. Hazreti Ali cenkleriyle, Battal Gazi destanlarıyla sıradan insanda bir bilinç uyandırırlardı. Bu anlamda Malatya bu kimlik sadece Seyyid Battal Gazi değil, destanlaşan birçok ismin mekanı burası. Ama zamanla bence o destanlaşan isimler o halka da bir etik, bir tutum bir tavır zerk ediyorlar, yansıtıyorlar. Gerçekten bu çerçevede ben Malatyalıların ki bugün bir çok vesileyle teşekkür ettim tekrar teşekkür edeceğim çok husus var o destansı kahramanlardan üretilmiş bir ortak kimliği neredeyse var ki hiçbir şeyden yılmayan bir Malatyalı kimliği var benim zihnimde.”
Malatyalı’yı düşündüğünde aklına ne kadar zorluk olursa olsun aşıp geçme iradesine sahip hiçbir şeyden yılmayan korkmayan, boyun eğmeyen, inandığı yolda kararlı bir şekilde giden bir kültürün aklına geldiğini söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:“Biraz bugün yine konuşmamda daha tabi soyut olarak ifade ettim ama biraz daha detaya inmek bağlamında, tarihi kimliğimiz itibarıyla ‘Seyyitlerle Horasan erenlerinin sentez edildiği yer’ dedim, bilmiyorum dikkat çekti mi? Çünkü Malatya daha Hicri 40’lı yıllarda fethedilmiş ashabın ayağının değdiği bir topraktır, tabiinin ayağının değdiği bir topraktır. Bu anlamda sadece Seyyid Battal Gazi açısından değil seyyitlerin toprağıdır bir irfan, hikmet, inanç merkezidir ve o asırlar boyu da Bizans’la İslam arasında el değişmiştir. Dolayısıyla direnmeyi, direnip tekrar kazanmayı bir bilinç olarak kültüre yerleştirmiştir.”
"BİZ TARİHTE ÖZNEYDİK, GELECEKTE DE ÖZNE OLACAĞIZ"
Malatya’nın nihai fethinin de Malazgirt Savaşı’ndan 14 yıl önce gerçekleştiğini hatırlatan Davutoğlu, şunları söyledi:“Yine biraz el değiştirdi ama sonra öyle bir kültürel kimlik buraya nüfuz etti ki bir tarafta İslam inancının köklü birikimiyle hem tasavvufi, hem ilmi birikimi yan yana iç içe buradaki dini kültür ve medeniyet kimliğini dokudu. Sadrettin Konevi’den, Muhiddini İbn-i Arabi’den gelen bir çizgi, öbür tarafta köklü medrese geleneğinin içinde olduğu ilim geleneğinin Niyazi Mısri’den günümüze kadar gelen ve yakın dönemde de hiç şaşırtıcı bir şey değildir ki bu kimlik siyasette, bilim hayatında tamamıyla özne olma iradesine sahip olan iş hayatında Malatyalıları çıkardı. Ben şu tabire büyük önem veririm ve bizim şu anki mücadelemizi de bununla izah ederim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ve milletimiz itibarıyla tarihte özne olmak, yani tarihi akış gidiyor bir yere doğru ‘ben bunu seyredeyim’ dememek. Ya da tarihi akış giderken bir şekilde ‘ona sürüklenip gideyim’ dememek, önüne çıkıp ‘tarihi akış bu yönde değil de şu yönde gitmeli’ diye irade sergileyebilecek özgüvene sahip olmak. Bizim 12 yılda gerçekleştirmek istediğimiz temel şey, birçok devrim yaptık, birçok büyük dönüşümler gerçekleştirdik ama en önemli şey şu oldu,her bir vatandaşımıza şunu aşılamaya çalıştık, ‘Biz tarihte özneydik, gelecekte de özne olacağız’. Bizi kimse edilgen kılamaz, bizi kimse pasif konumda tutamaz, eleştirebilir, mertçe mücadele edebilir ama dönüp de ‘Sen benim oyunumun parçası olacaksın’ deme cüretini kimse gösteremez bize. Farklı oyunlar, farklı hedefler üzerinde tartışılabiliriz.”
Kendisinin Malatyalılık da bu özü gördüğünü ve kendisini Malatya’ya özel bir şekilde yakın hissettiğini dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:“O direnç ve kimlik hep olmuştur yani Turgut Özal’ın Türk siyasetinde açtığı çığır o özne olma çabasının bir şeyiydi. İlk sivil cumhurbaşkanı Malatya’dan çıktı. Aynı şekilde ilim hayatında da ‘Sait Hocalar’ diye bizim yakından takip ettiğimiz üç Sait hocanın birbirleriyle olan ilişkisi Malatya kültüründeki o şeyleri hep hala tatlı bir tebessüm hem de güzel bir hatıra olarak anılır. Hamido nesne olabilir mi? Hamido, Hamido’ydu, bizim gençliğimizde Malatya derken Hamido diye bir yiğit akla gelirdi. Yani hiçbir şekilde bir şey empoze edilemeyecek kadar yürekli, ayakta, kararlı yaptığı, aldığı kararları yürütme iradesine sahip. Ya da Ahmet Kaya bir sanatçı olarak boyun eğdirilebildi mi, ya da edilgen kılınabildi mi?”
Malatyalı’nın temel özelliğinin tarihi birikiminden gelen hür iradesi olduğunu söyleyen Başbakan Davutoğlu, bugün Malatya’da bu iradeyi bir kez daha gördüğünü dile getirdi.
Halkın ilgisi nedeniyle valilik önünde bir kez daha miting yaptıklarını hatırlatan Davutoğlu, “Orada gördüğümüz muhabbet aslında yine hem Malatya’nın AK Parti’ye ve bizlere duyduğu muhabbetin bir yansımasıydı ama aynı zamanda ben gizli bir sesi de orada hissettim, son üç dört gün içinde yaşananlara Malatyalı ortak bir tepki verdi” dedi.Malatya’ya olayların hiç yaklaşamadığını belirterek tebrik eden Davutoğlu, Malatya’nın sosyal dokusunun iç içe geçmiş son derece sağlam bir doku olduğunu vurguladı.
Davutoğlu, şunları söyledi:“Bu provakatörlerin nüfuz etmeye bile niyet edemedikleri bir yapı ama aynı zamanda Malatyalı duruşuyla, vakarıyla bir anlamda da şunu söylemiş oldu bütün Türkiye adına, ‘Biz burada nasıl seyitlerle Horasan erenlerini buluşturmuşuz ve bu sentez buralarda oluşmuş, bir taraftan bütün Ortadoğu’dan o irfan kültüründen gelen Seyit geleneğinin içinde, bir taraftan da Horasan erenleriyle gelen Türk-Kürt her unsur burada böyle güzel bir barış harmanı oluşturmuş, bu harmanı korumak lazım’. Ben bunun bugün korunmuş olduğunu görmekten büyük bir mutluluk duydum.”
ŞİMDİ BİZİM VAZİFEMİZ
“Şimdi bizim vazifemiz esas itibarıyla hem Türkiye’de hem Malatya’da bu özne olma iradesini ayakta tutmak” ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti:“Nasıl ‘Turgut Özal cumhurbaşkanı olamaz’ dediler, Turgut Özal cumhurbaşkanı olduğunda, Allah rahmet eylesin, neredeyse köşkü ona dar etmeye çalıştılar ve selam vermemeye çalıştılar, onu oraya hapsetmeye çalıştılar, Sayın Cumhurbaşkanımız için de bu sefer halk tarafından doğrudan seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak bu sene yine ‘Konuşmayacağız’ dediler hatırlarsanız ana muhalefet partisi. Bir tek ‘Savaş olursa konuşurum’ dedi, hatırlarsanız. Halbuki halkın iradesiyle tertemiz bir seçim yapılmış, bu irade tertemiz sandığa yansımış, bu iradeye saygı duyacaksınız, siz saygı duymazsanız bu millet saygı duymayı size öğretir. Bu irade Anadolu, Rumeli, Trakya tüm bu topraklarda üreyen kararlı bir irade. İşte eğer o zaman Turgut Özal pes etseydi bugün bu cumhurbaşkanlığı seçimini bu kadar kararlı bir şekilde yapmamız da zor olabilirdi. Malatyalılar pes etmedi, Türkiye pes etmedi, etmeyecek.”
MİLLİ İRADEYİ HAKİM KILMA ZAMANI
Davutoğlu, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin hazır bulunduğu yemekte yaptığı konuşmada, şimdi siyasi olarak milli iradeyi hakim kılmanın vakti olduğunu belirtti.
Türkiye'nin etrafındaki 7-8 ülkede fiilen yönetim olmadığını işaret eden Davutoğlu, "Fiilen yönetilemez ülke durumuna düşmüş durumdalar. Suriye, Irak, Libya, Yemen, Ukrayna, Gürcistan'ın önemli bir kısmının zaten fiilen kontrol altında olmaması, bir çok ülke... Türkiye eğer bir istikrar adası olarak bütün bu ateş çemberinin ortasında dimdik ayaktaysa, Malatya'da bugün gördüğüm her kardeşimizin yüzünde bir tebessüm, bir ümit varsa, karamsarlık değil, kendi seçtiği kişiye dönük bir ümit, beklenti, güven varsa işte Türkiye'yi ayakta tutan şey budur" diye konuştu.
Davutoğlu, bir ülkeyi büyük doğal kaynakların, coğrafi büyüklüğün ya da dış desteklerin ayakta tutamayacağını dile getirerek, şunları söyledi:"Bir ülkeye yüz milyarlarca dolar, avro aksa dışarıdan ayakta tutmaz. Bir ülkeyi ayakta tutacak şey o ülkeyi idare edenlerle o ülke halkı arasındaki görünmez muhabbet bağıdır, rıza bağıdır. Bugün Malatya'da bunu görmekten mutluyum. Eğer bu varsa her türlü tuzak bozulur. İşte bu olduğu için geçen sene ağır tahriklerle bir takım şeyler bahane edilerek Gezi olayında sokağa çıkan kitleler, son derece masum görünüm altında uluslararası kampanyalar yürütüldü ama milletin rızası onu idare edenlerle birlikte olduğu için o oyun bozuldu. Onun için 17 Aralık'tan sonra 25 Aralık'tan sonra bir çok senaryolar üretildi ama biz onurlu bir şekilde 30 Mart'ta halkımızın seçime gittiğini, oyunu kullandığını, 'ben bu insanlardan razıyım' dediğini gördüğümüz zaman Ankara'da rahat oturabildik."
Cumhurbaşkanı seçimi öncesine çok şeyler söylendiğini vurgulayan Davutoğlu, ama yine milletin iradesini konuşturduğunu ve bu rızanın önemli olduğunu anlattı.
"NİYET FARKLI"
Davutoğlu, Türkiye'de 4 gündür de başka bir oyun oynanmaya çalışıldığına dikkati çekerek, Türkiye'nin sınırları dışında yaşananlara ulusal güvenlik gerektirirse gerekenin her zaman yapılacağını ve kimseye de sorulmayacağını ifade etti.
Suriye halkının 3,5 yıldır varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla, scud füzeleriyle katledildiğine işaret eden Davutoğlu, yapılanları bütün dünyanın seyrettiğini, Suriye halkına bir tek Türkiye'nin sahip çıktığını vurguladı.Başbakan Davutoğlu, bugün de IŞİD terör örgütünden kaçanların Türkiye'ye sığındığını, birilerinin çıkıp buna rağmen Türkiye'yi eleştirmesinde iyi niyet ve objektif bir bakış açısı bulmanın mümkün olmadığını kaydetti.Davutoğlu, "Niyet farklı. Niyet, dışarıda ve içeride birtakım güçlerin ki, biz onları biliyoruz, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlığı, kaosu Türkiye'ye yayma çabasıdır. Biz buna izin vermeyiz, bu millet buna izin vermez" diye konuştu.
"HİÇBİRİSİNİN ARASINDA FARK GÖZETMEDİK"
Açık ve net sorular sormanın vakti olduğunu, herkese sorumluluk düştüğünü belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:"Niye bütün bu süreçte hiç kimsenin sesi çıkmadı da şimdi hepsi birden, içeride ve dışarıda tezkereye 'hayır' veren partiler de dışarıda bazı yayın organları da 'Türkiye müdahale etsin, tepki göstersin diye ortak? Biz bunu yine değerlendiririz ve bu kardeşlerim bizim kardeşlerimiz. Biz, bize gelene etnik, mezhebi kimlik sormayız. Hepsi bizim kardeşimiz. Akçakale'nin karşısındaki Telabiyat'taki Arap da Hatay'ın Yayladağ'ın karşısındaki Bayırbucak'taki Türkmen de bizim Suruç'un karşısındaki Kobani'deki Kürt kardeşimiz de bizim için azizdir ama aynı ölçüde azizdir. Birilerine susarken diğerleri için tepki göstermek doğru değil. Onların hepsi bizim akrabamızdır ve hepsine biz aynı muameleyi yaptık. Allah da millet de tarih de şahittir ki hiçbirisinin arasında fark gözetmedik çünkü bizim kültürümüzde, dinimizde, ahlakımızda mazlumun arasında fark gözetmek yoktur.
Onun için şimdi konuşan Batılı ülkeler, birtakım Batılı liderler ev, köylerinde, başkentlerinde otururken biz üç günde 140 bin, iki haftada 200 bin Kobanili Kürt kardeşimizi misafir ettik. Onların 3,5 yıl içinde kabul ettiği, bütün Avrupa'nın toplam kabul ettiği mülteci sayısı 138 bin. Biz bir hafta, 10 gün içinde 200 bine yakın kardeşimizi kabul ettik. Hepsi Kürt kardeşimiz. Türkiye'deki Kürt vatandaşlarımızın akrabaları. Aynı şekilde Halep'ten kaçanları da biz kabul ettik ama Halep'te Arap da var, Kürt de var, Türkmen de var. Rakka'da aynı şekilde. Oraları rejim bombalarken sesi çıkmayanlar, Kürtler orada katledilirken, rejimle işbirliği yapanlar, nasıl şimdi bize dönüp eleştiri hakkını kendilerinde görüyor. Oradaki, Halep'teki Kürt kardeşlerimizi de savunan biziz. Rejim saldırdığında da IŞİD saldırdığında da. Bizim için zulmün adı, kimliği olmaz. Mazlumun da adı, kimliği olmaz."
"HEPSİ BİZİM KARDEŞİMİZ"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kobani'ye her türlü insani yardımı yaptıklarını ve bunu HDP'li milletvekillerin çok iyi bildiğini dile getirdi.
Bazen bu yardımları yaparken imkanları da zorladıklarını belirten Davutoğlu, şunları söyledi:"Bu yardımları yaparken diğer kardeşlerimize yaptığımız gibi hiçbir fark gözetmedik ama öyle bir kışkırtma yaptılar ki bazı Güneydoğu Anadolu'daki vilayetlerimizde, büyükşehirlerimizde. Dış bağlantılı geniş kampanyalar yürüttüler. Sanki Türkiye ile IŞİD arasında işbirliği varmış da Kürtler'e dönük bir takım katliamlara Türkiye sessiz kalmış hatta destek vermiş gibi. Onu söyleyenler, müfteridir. İster ana muhalefet partisi lideri söylesin, ister HDP'nin o provokatif tweet atanları söylesin, müfteridirler. Bu halka, bu ülkeye iftira ediyorlar. Getirsinler belgelerini, getirsinler... Ama bu yolla Türkiye'de istikrarsızlık çıkarmaya çalışmak önce demokrasiye inanması gereken bu partiler için büyük bir zillettir."
Her iki partinin de tezkereye hayır dedikleri için kendi içlerinde de büyük bir çelişki yaşadığını dile getiren Davutoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Kobani için tezkere çıkaralım" dediğini hatırlattı.
"ÜLKENİN HER BİR SANTİMETREKARESİNE GİDECEĞİZ"
"Peki Kobani'de katledilenler, şehit edilenler bizim kardeşimiz de Carablus'ta Türkmenler, Halep'te şehit edilen Kürtler, Araplar, İdlib'te şehid edilenler bizim kardeşimiz değil mi? Niye şimdi hatırlıyorsunuz? Hepsi bizim kardeşimiz" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları söyledi:
"Açık ve tekrar söylüyorum; Kobani de Tel Abyad da Resulayn da Haseke de Carablus da Bayırbucak da Halep de İdlib de Humus da bize tarihi emanettir çünkü oralardan gelenler bizim atalarımızla birlikte Çanakkale'de de savaştılar, Yemen'de de şehit düştüler. Bunların arasında bir fark gözetmeyiz. Bu yoldan çıktılar dikkat ediniz. Türkiye'deki güya, 'Türkiye dışındaki Kürtlerin haklarını savunuyoruz' derken Türkiye içindeki Kürtler'e de büyük zulümler yapıldı. 4 gün içinde evler basıldı, talan edildi, binalar yakıldı, yıkıldı ve şunu göstermeye çalıştılar 'burada bizim dışımızda kimseye hayat hakkı yok."
Olaylarda AK Parti'nin bütün teşkilatlarına saldırıldığını açıklayan Davutoğlu, "Bu mu demokrasi? Eğer şunu derlerse; 'bizden başka kimsenin hayat hakkı yok' bilsinler ki ben Başbakan olarak, bakanlarım, milletvekillerim bu ülkenin her bir santimetrekaresine önümüzdeki aylarda gideceğiz kimse de buna engel olamaz. Gittiğimiz her yerde de bu bayrağı dalgalandıracağız" diye konuştu.
Bu ülkeye aidiyet beklediklerini kaydeden Davutoğlu, "Bu ülkenin meclisinde milletvekili olmuş, bu milletin oylarıyla gelmiş olanlar o aidiyeti hissedecekler" dedi.
Davutoğlu, son günlerde Türkiye'de yaşanan olayların sorumlularının peşine düşüleceğini söyledi.
"IŞİD, İSLAMI TEMSİL EDEMEZ"
Vatandaşlardan, bu oyunları bozmak için yarın gördükleri komşularına, karşılaştıkları dostlarına, arkadaşlarına, tanımıyorsa bile sokaktakine selam vermesini ve kucaklamasını isteyen Davutoğlu, şöyle konuştu:"Oyunu bozacak olan budur. 'Nerelisin' diye sormasın. Etnik kimliğin, mezhebin, kimliğin ne diye sormasın. Alevi, Sünni, Kürt, Türk karşılaştıkça 'bu ülke bizim Allah'ın selamı üzerine olsun' desin ve kucaklasın, bağrına bassın, oyunu bozacak olan budur. Buradan bir kampanya gibi şey yapıyorum. Selam haftası ilan edelim. Selam hem barış demektir hem karşılıklı selamlaşmaktır. Bütün Türkiye'de bir hafta selam haftası ilan edilsin. Bu fitnebazlara karşı en etkili olacak şey budur. Büyükşehirlerimizde, özellikle İstanbul'da, bir Diyarbakırlı ile bir Edirneli veya bir Iğdırlı ile bir İzmirli aynı apartmandadır. Kapıları açtıklarında karşı kapıyı çalsınlar veya karşılaştıklarında 'Selamün aleyküm' desinler. Benden sana zarar gelmez, senden bana zarar gelmez. İslam budur. İslam selam dinidir. IŞİD, İslamı temsil edemez. Biz gördüğümüzde selam verirken, aslında selamla birlikte karşı tarafa şunu da söyleriz; Benden sana zarar gelmez. Senin canın, malın benim için azizdir. Benim canım, malım da senin emniyetin altındadır."
"SELAM, İNSANLIK TARİHİNİN EN BÜYÜK ŞİFRESİDİR"
Davutoğlu, toplumsal kültürü bilmeyen, yabancılaşmış bazı aydınların "Esselamu Aleykum" demeyi basit, halkın verdiği selam olarak gördüklerine işaret eden Davutoğlu, yukarıdan baktıklarını ve başka şeyler söylediklerini kaydetti.
Selamın, insanlık tarihinin en büyük, en güzel ve en yaygın şifresi olduğunu aktaran Davutoğlu, konuyla ilgili seneler önce Hindistan'da yaşadığı bir olayı da anlattı. Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Benden sana zarar gelmez, selam olsun. Şimdi Diyarbakır'da selam verme vaktidir. Batman'da, Mardin'de, Şırnak'ta, Hakkari'de, Van'da, Malatya'da, İstanbul'da, İzmir'de, Türkiye'nin her yerinde selam verme vaktidir. Bu oyunları bozacak olan şey gördüğümüz kardeşimize adını, memleketini, mezhebini sormadan 'Selam olsun, Esselamu Aleykum' demektir. Emin olun bunun şifası budur. Kim ne oyun kurarsa kursun bu tuzağı bozacak olan da bu selamlamadır. Bu şekilde gönlümüzü açacağız. Yüreklerimizi birbirimize açacağız ve bu oyunu bozacağız. Ama birileri hala bir oyunun peşine düşerse de Türkiye'nin gücünden, kudretinden kimsenin şüphesi olmasın. Bütün vatandaşlarımız sabırla, vakarla bu gelişmeleri takip etsin."
Davutoğlu, Türkiye'yi her türlü tedbiri alarak Suriye, Irak, Ukrayna, Mısır ya da başka bir ülke haline getirtmeyeceklerini vurguladı.
"HUZUR VE SÜKUNU TEMİNAT ALTINA ALACAĞIZ"
Bu ülkede huzur ve sükunu teminat altına alacaklarına işaret eden Davutoğlu, "İşte o zaman bugün Malatya'da gördüğümüz bu muhabbet hali ve birbirine bu kenetlenme yeni bir anlam kazanacak" dedi.
Davutoğlu, Malatya'nın 12 yıldır kendilerine büyük destek verdiğini anımsatarak, bütün Malatyalılara tek tek teşekkür etti.
Malatya'ya yaptıkları yatırımlar hakkında bilgi veren Davutoğlu, sağlık, turizm, alt ve üst yapı alanlarında da yatırımların devam edeceğini söyledi.