1996 yılından beri taş tehlikesi yaşadıklarını dile getiren Muhtar Gör, gerekli yerlere başvurmalarına rağmen bugüne kadar köylerinin afet kapsamına alınmadığından yakındı. Özellikle karların erimesi ve yağmurların başlamasıyla tepeden koparak gelen taş sayısında bir hayli artış olduğunu aktaran Ethem Gör, “Yağmurların başlamasıyla korku dolu günler yaşamaya başlıyoruz. Köy halkımız adeta taş nöbetine çıkıyor. Yaptığımız girişimlerden şu ana kadar bir netice alamadık. Mağdur durumdayız. Bazı köy sakinlerimiz ev ve ahırlarını boşaltarak ya komşularında kalıyor ya da kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda ikamet ediyor. Devletimizin bir an önce bu mağduriyetimizi gidermesini bekliyoruz” dedi.
Taş tehlikesi nedeniyle komşusundan aldığı emanet çadırı evinin bahçesine kuran ve geceleri nöbet tutan köy sakinlerinden Hüsnü Kaya ise, “Taş korkusu nedeniyle geceleri nöbet tutmak için bu çadırı kurdum. Ailem yatınca ben çadırda nöbet bekliyorum, ben yatınca da ailem bekliyor. Devletimiz, Suriye’den gelenlere yardım edecek güce sahipken bizlere neden sahip çıkmıyor, Suriyelilere her türlü imkanını seferber eden devletimiz bizleri neden görmezden geliyor, anlamak mümkün değil. Bizler bu ülkenin vatandaşıyız. Böylesine korku ve tehlike içerisinde yaşamamız mı gerekiyor?” şeklinde konuştu.
Evinin bahçesinde öğle saatlerinde odun kırarken kaya parçasının düştüğünü ve çok korktuğunu söyleyen Veysel Kaya, ilçe kaymakamlığına bir dilekçe ile müracaat ederek yaşadıkları sorunu dile getirdiğini belirterek, “Kaymakamlıktan gelip baktılar ve Erzurum’a yönlendirdiler. Erzurum’dan da mühendisler gelip durumumuzu gördüler ve 5 evin taş tehlikesi yaşadığını diğer evler için bir tehlike oluşturmadığını söylediler” diye konuştu.
Veysel Kaya 2-3 günde bir tepedeki kayalıklardan koparak gelen büyük taş parçalarının diğer evleri de etkilediğini öne sürerek ancak mühendislerin raporlarında yazdıkları 5-6 haneye ev yapılabileceğini söylediklerini kaydetti.