Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "7 Haziran'da şu, bu ayağa kalkış devam etsin mi etmesin mi? Onurlu, izzetli, şahsiyetli devlet halimizle devam edelim mi yoksa duralım mı? Bundan sonra bu ülkeye emredemeyeceksiniz diyeceğiz, hep de diyeceğiz” dedi. Kadınları da öven Bakan Güllüce, “Eğer kadını üye yapmışsanız, kadını ikna etmişseniz o evin en inatçı delikanlısı da, kızı da, babası da mutlaka sizinle o evde üye olan hanım kardeşimizin siyasi zihniyetine dönüşüyor. Bu yüzden kadın kollarımız ve kadın teşkilatlarımız çok önemlidir” diye konuştu.
Çevre ve Şehircilik Bakanı ve AK Parti İstanbul 1’inci Bölge Milletvekili Adayı İdris Güllüce, eşi Fatma Güllüce ile birlikte Pendik Belediyesi Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen “Kadınlar Buluşması’na” katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Fatma Güllüce, “Şu oluşumu Rabbimin bana bir lütfü ve jesti olarak kabul ediyorum. Çünkü bu daha önceden planlanmış bir toplantı değil. Şu anda sizlerle beraber olmaktan çok mutluyum. Sizi o kadar özlemişim ki. Seçim çalışmalarından ruhum sıkılmış kalmış. O kadar iyi geldiniz. Ayaklarınıza sağlık. Gönlünüze sağlık, hepinize teşekkürler ediyorum. İnşallah zafer kutlamalarını da Allah’ım burada kutlamayı nasip eder. İki gün sonraki seçimin tüm İslam coğrafyasına ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
“HATUN KONUŞUNCA HAKAN SUSARMIŞ”
Eşi Fatma Güllüce’nin ardından bir konuşma yapan Bakan Güllüce, kendi anne babasından örnekler vererek kadınları hem övdü hem önemini anlattı. Bakan Güllüce, “Ananın bu ülkede milletimizin geleneğinde önemi oldukça fazladır. O kadar ki devlette de öyle. Anadolu’da bir söz var. Hatun konuşunca hakan susarmış. Evin reisi aslında erkek falan deniyor ama hatun konuşunca isterse cumhurbaşkanı olsun susarmış. Bunun aksi var mı diye sorsanız. Benim babamı öyle astığım astık, kestiğim kestik, dediğim dedik zannederdim. Ama anamın dediği hiçbir şeyin yere düştüğünü hatırlamıyorum. Anam ne demişse o olmuştur. Şimdi buradan siyasi anlamda bağlamak istiyorum. Bir evde kadın siyaseten istikameti düzgün görebilmiş, ülke gerçeklerini düzgün görebilmiş, geleceği iyi görebilmiş, problemleri iyi fark edebilmişse o evin erkeğini ve diğer fertlerini de bir yola getirmesi düzgün bir hale getirmesi mümkündür. Ben Refah partisi döneminden biliyorum. Eğer kadını üye yapmışsanız kadını ikna etmişseniz o evin en inatçı delikanlısı da kızı da babası da mutlaka sizinle o evde üye olan hanım kardeşimizin siyasi zihniyetine dönüşüyor. Bu yüzden kadın kollarımız ve kadın teşkilatlarımız çok önemlidir. Eğer bugün bir Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı ise, ben buralarda sizin mahallenizin insanı olarak önce belediye başkanı sonra da bakanlık mevkiinde isek öncelikle sizin gayretlerinizle çabalarınızla olmuştur. Hepinizden Allah razı olsun” diye konuştu.
“BUNDAN SONRA BU ÜLKEYE EMREDEMEYECEKSİNİZ”
Bakan Güllüce, AK Parti ve öncesini değerlendirdiği konuşmasına şöyle devam etti:
“2000’i bir hatırlayın. Türkiye Cumhuriyeti’nin o zamanki başbakanı Amerika’nın başındaki adamın karşısına geçti ilkokul çocuğu gibi. Ve o da ayak ayaküstüne atmış. Sanki öğretmen çocuk ilişkisi ya da patron işçi ilişkisi varmış gibi. Bizim o bile kafamızı hep önümüze eğdirdi. Şimdi AK Parti kuruldu. Hükümet olundu. Şimdiki cumhurbaşkanımız, o zamanki başbakanımız Amerika’ya gitti. Ve Amerika başkanıyla karşı karşıya oturuşu var hatırlar mısınız? Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı uzun zamandır tanırım. Ayak ayaküstüne attığını hiç hatırlamam. Ben görmedim. Ama o ayak ayak üstüne atışında ayakkabısının topuğu bile gözüküyordu. Yani biraz mübalağalı bir atış vardı. O zamanlar belediye başkanıyım. Bir kıraathaneye girdim. Bir delikanlı dedi ki ‘Biz hep kafamız önümüzde eğikti. 2 sene önce başbakanımız esas duruşta duruyordu. O (Recep Tayyip Erdoğan) ki ayakkabısının topuğunu gösterdi ya. Altımdan kamyonumu alsa ses çıkartırsam namerdim’ dedi. Bu ne biliyor musunuz? Anadolu çocuğunun 300 yıldır hep kaybeden o kavruk delikanlının içindeki ukdenin dönüşü. Artık ayağa kalkıyoruz diye sevinci. Şimdi 7 Haziran'da şu, bu ayağa kalkış devam etsin mi etmesin mi? Onurlu, izzetli, şahsiyetli devlet halimizle devam edelim mi yoksa duralım mı? Bundan sonra bu ülkeye emredemeyeceksiniz diyeceğiz, hep de diyeceğiz.”