Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "Çevre faslı açılmasa da ülkemiz açısından dünya insanlığı için güzel bir şey yapmalıyız. Biz gururlu, onurlu bir milletiz. Onun için de böyle hesapla muhatap olmak bizi rahatsız ediyor" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Rixos Otel'de düzenlenen "SOER 2015 Avrupa Çevre Durum ve Görünüm Raporu" tanıtım toplantısına, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Avrupa Çevre Ajansı Genel Müdürü Hans Bruynınckx, AB Ekonomi ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Müsteşar François Begot ile bakanlık yetkilileri katıldı.
GÜLLÜCE’NİN SUNUMU
Toplantının açılış konuşmasını yapan Güllüce, Türkiye'nin 2013 yılında Avrupa Çevre Ajansı'na, Avrupa, Çevre, Bilgi ve Gözlem Ağı’na üye olduğunu hatırlatarak, bu üyelik sonucunda Türkiye'nin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini belirtti. Avrupa Çevre Ajansı'nın çevre haritası içinde bulunmayı çok önemsediklerini belirten Güllüce, şöyle devam etti:
"Bu sevindirici bir durum. Avrupa Birliği'ne (AB) uyum sağlamamızı fazlasıyla kolaylaştıracağını düşünüyoruz. 21 Aralık 2009 tarihinde çevre faslı açıldı. Açılan çevre faslı birçok sektörü ilgilendiriyor. Yüksek uyum maliyetlerini de beraberinde getirdiği için bu faslın zor bir fasıl olmasına neden oluyor. Bu nedenle birçok aday ülke için çevre faslı son fasıllardan olmasına rağmen nedense Türkiye'de daha önce açtılar. Sevgili Avrupalı dostlarımız bu işlerde biraz bizi çevre yönüyle mutlu etmesine rağmen böyle hesaplı davranışları bizim de Avrupalı dostlarımıza karşı 'acaba' diye sorular sormamıza oluşturuyor yani 'iyi niyet midir' diye sormamızı düşündürüyor. Artık herkes hesap biliyor, her kol saatinde bile hesap makinası var. 78 milyon insan da bunların bir hesap sonucu bize hesap yapıldığını hesaplıyor. Hesap kelimesini belki fazla konuştum ama bu hoş değil. İyi bir tarafı ne var? Çevre faslı açılmasa da ülkemiz açısından dünya insanlığı için güzel bir şey yapmalıyız. Biz gururlu, onurlu bir milletiz. Onun için de böyle hesapla muhatap olmak bizi rahatsız ediyor. Yoksa çevreyle ilgili gerekenleri o fasıl açılmadan da yapmalıydık, o başka bir konu."
Bakan Güllüce, cumhuriyet tarihinin en büyük çevre atılımını yaptıklarını, bunun da istatistiklerle ortada olduğunu belirtti. Ulusal Çevre Entegre Uyum Stratejisi belgesini hazırladıklarını açıklayan Güllüce, bunu sürekli güncellemeye devam ettiklerini söyledi. Güllüce, kentsel dönüşümle ilgili yeni bir hamleleri olduğunu dile getirerek, mühendislik hizmeti görmeyen yaşlı binaları değiştirmeye çalıştıklarını vurguladı.
"DENGENİN SAĞLANMASI İÇİN KATRİLYONLAR LAZIM"
"Avrupa Birliği’nin çevre konusunda sahip olduğu standartları kendimize de standart olarak seçtik, bu bizim için çok zor bir şey" diyen Güllüce, 1760'lardan itibaren Batı'nın atmosfere yığdığı kirliliği hesap edildiğinde Batılı ülkelerin aradaki dengenin sağlanması için gelişmemiş ya da gelişecek olan ülkelere katrilyon dolarlık yatırım aktarması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye'nin büyük bir fedakarlıkla, sıfır kirleterek sürdürülebilir bir kalkınmayı hedeflediğini belirten Güllüce, "Dünyanın en hızlı kalkınan ülkelerinden birisiyiz ama dünyayı en az kirleterek ve çevre şartlarına en fazla uyarak kalkınmayı hedeflemek çok önemli bir şey" dedi.
Avrupa Çevre Ajansı'ndan iki isteği olduğunu belirten Güllüce, şunları kaydetti:
"İlki 90 milyon avromuz geri gitmiş, kullanılamamış. Biz bunu kullanmak istiyoruz, bize yardımcı olun. Madem bizde buranın üyesiyiz, bu paranın geri gitmesi doğru değil. Bu paranın ülkede tekrar çevre için yatırılabilmesi için gayret gösterelim. İkincisi de biz çevrede ne kadar bilgi ve deneyime sahip olursak bu alanda da etkinliğimiz olur. Dünyanın küresel problemi olan çevrenin bizim aracılığımızla ekonomisi ve çevreyle ilgili bilgi düzeyi az ülkelere de faydalı olabilmemiz için kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Bu yüzden genç, zıpkın gibi çevre mühendislerimizi oralara gönderelim ve eğitim verdirelim. Sayı çok kabarık, rakam telaffuz etmeyeyim. Kapasite artırımı konusunda ilgililer konuşsun. Çevre mühendislerimiz eğitim alıp geldikten sonra biz bunları kısmen Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğu'ya da göndererek dünyaya çevre bilinci yönünde de katkıda bulunmak istiyoruz. Bu faydalı bir şey olacaktır. Sizin çok büyük kaynağınızı oluşturacak bir şey değil."