Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Birileri laf yapar biz iş yaparız. Çünkü biz, evlad-ı fatihanız. Biz, kadırgaları karadan yürüten fatihin torunları olarak dedik ki, dedemiz Fatih kadırgaları karadan yürüttü öyleyse biz metroyu denizin altından yürüteceğiz dedik. Ve bunu başardık. Hizmet bu. Lafla peynir gemisi yürümüyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'daki programının ardından Tekirdağ'a geldi. Tekirdağ'da vatandaşlarla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı döneminde Tekirdağ'a yaptığı yatırımlardan bahsetti.
BİZ BU MİLLETİN HİZMETKARIYIZ
Tekirdağ'da 42 ayrı eserden oluşan hizmetlerin Tekirdağ'a ve Türkiye'ye hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, "Bu yatırımların şehrimize kazandırılmasında emeği geçen hükümetimizi, bakanlıklarımızı, kurumlarımızı, tüm yüklenici firmaları, bürokrat, mimar, işçi hepsini kutluyorum, tebrik ediyorum. Biz, 81 vilayetimizin hepsine, 78 milyon insanımızın hepsine aynı nazarla bakıyoruz. Zira biz yaradılanı Yaradan’dan ötürü seviyoruz. Ve biz bu milletin hizmetkarıyız. Geçtiğimiz 12 yılda bu anlayışla doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine ülkemizin her karış toprağına emek verdik, yatırım yaptık. Kimsenin kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine bakmadığımız gibi hayat tarzına da karışmadık. Sadece Türkiye’yi büyütmenin, geliştirmenin, kalkındırmanın, birleştirmenin gayreti içerisinde olduk. Bunun en yakın şahidi Tekirdağ’dır. Şöyle 12 yıl öncesine gittiğiniz zaman İstanbul-Tekirdağ- Gelibolu bu hattaki hatta Edirne, bu güzergahtaki yollarımızın halini biliyorsunuz. Kardeşlerim, 12 yılda yaptığımız toplam yatırım ne biliyor musunuz? Eski rakamla söylüyorum yaklaşık 9 buçuk katrilyon. Bunları Tekirdağ’a başbakanlığım döneminde yaptık. Biraz önce Araştırma Uygulama Hastanesi ve fakülte binaların açılışını Namık Kemal Üniversitesi’ni Tekirdağ’a kim kazandırdı? Biz kazandırdık. Bugün üniversitemizin 26 binin üzerinde öğrencisi var. Bölgemizin önde gelen eğitim öğretim kurumları arasında yerini aldı. 2002 yılında Tekirdağ’da ne kadar bölünmüş yol vardı biliyor musun? 79 senede Tekirdağ’a yapılan bölünmüş yol 87 kilometreydi. Biz buna 12 yılda 230 kilometre bölünmüş yok ilave ettik. Halep oradaysa arşın Tekirdağ’da. Yine biraz önce açılışını yaptığımız Tekirdağ- Muratlı demiryolu, şehrinizi Marmaray üzerinden tüm Türkiye’ye bağladı. Şimdi ey Tekirdağlı kardeşlerim artık raylı sistemle Anadolu’ya gitmek mümkün. Marmaray, Asya’yı Avrupa’ya bağlıyor. Bakın burası çok önemli. Birileri laf yapar biz iş yararız dedik. Çünkü biz, evlad-ı fatihanız. Çünkü biz, kadırgaları karadan yürüten fatihin torunları olarak, dedik ki dedemiz Fatih kadırgaları karadan yürüttü öyleyse biz metroyu denizin altından yürüteceğiz dedik. Ve bunu başardık. Şu ana kadar milyonlarca insanımız istifade etti. Ama bitmedi. Şimdi inşallah önümüzdeki yıl Avrasya Tüneli’ni bitiriyoruz. O da denizin altından. O da bitmedi şimdi 3. proje geliyor. Ama bu arada bir başka adım daha attık. Nedir o? Boğazın üzerinde 2 köprü var. Yetmez dedik. Başbakanlığım döneminde başlattığımız Yavuz Sultan Selim Köprüsü var. Şu anda Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşallah bu yılın sonuna büyük ihtimalle yetişiyor. 4 gidiş, 4 geliş, ortasından da yüksek hızlı tren geçecek" dedi.
"LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMÜYOR"
Lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevgili kardeşlerim, hizmet bu. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Şimdi İstanbul’dan başlayıp Tekirdağ’dan geçerek Kırklareli ve Edirne’ye uzanacak hızlı tren hattının alt yapı çalışmalarını yapıyoruz. Aynı şekilde Tekirdağ’ı Çanakkale’ye oradan Balıkesir’e bağlayacak otoyolla ilgili hazırlıklar devem ediyor. Bugüne kadar Tekirdağ böyle hizmet gördü mü? İnşallah şimdi bir de tabi köprüyle Çanakkale geçişini yapacağız. Onlar da etüt safhasında, onun da çalışmaları yürüyor. Bu arada Trakya Gelişim Projesi sulamadan ağaçlandırmaya kadar pek çok alanı kapsayan 10 katrilyon liralık bir yatırım. Ergene’yi tertemiz hale getirecek bu proje adım adım uygulanmaya başlandı. Sağlıkta inşallah şu anda üniversitemizin hastanesi ve bir de bu ay içerisinde adımı atılacak olan şehir hastanesi. Bu şehir hastanesi çok önemli. Şehir hastanesiyle inşallah Tekirdağ’ımız çok farklı bir konuma yükselecek. Farkımız bu. Biz hizmet için yola çıktık. Bugünlere yaptığımız yatırımların, eserlerin üzerinde yükselerek geldik. Şimdi önümüzde 2023 hedeflerimiz var" ifadelerini kaydetti.
“2023'TE İHRACATI 2 TRİLYONA YÜKSELTMEYİ HEDEFLİYORUZ"
Türkiye'nin 12 senede kat ettiği yolu örneklerle açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakınız milli gelirimizi 2002 yılı sonunda göreve geldiğimizde 230 milyar dolardan aldık, 800 milyar dolara çıkardık. Önümüzdeki dönemde bu rakamı 2 trilyon dolara yükseltmeyi hedefliyoruz. Sene 2023. Hedef bu. Milletimizin desteğiyle, Tekirdağ’ın desteğiyle inşallah bu hedefe de ulaşacağız" diye konuştu.
"BİZ BU YOLA EĞİTİM, SAĞLIK, ADALET, EMNİYET İÇİN ÇIKTIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmanın devamında, "Şimdi eski Türkiye koalisyonunu kurmaya çalışıyorlar. Hatırlıyorsunuz dimi eski Türkiye’yi. 1970’lerin, 90’ların Türkiye’sini. Gençler o günleri bilmez. Şöyle 1-2 örnekle eski Türkiye’yi anlatayım. Hastalandığınızda ne yapıyorlardı biliyor musunuz? İzlediniz mi televizyonlarda? Ama şimdi aile doktorunuza gidiyorsunuz. O gidilen hastanelerin hali. İşte şurada Kırklareli’de bir anne babayı izledim o televizyonda. Yavrusuna maalesef serumu yanlış taktılar ve bunun neticesinde de o kızımızın kolunu kesmek zorunda kaldılar. Ve o zamanın SSK Genel Müdürü de işte malum. Şu anda muhalefetin başında. Değerli kardeşlerim hastaneler rezalet, hijyen diye bir şey yok ve doktor hakeza. Biz bu yola çıkarken eğitim, sağlık, adalet, emniyet diye çıktık. Ulaşımı bunun üzerine bina ettik, enerjiyi bunun üzerine bina ettik, tarımı bunun üzerine bina ettik. Ama bir şey söyledik. Dedik ki halk içinde muteber nesne yok devlet gibi. Olamaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Ecdadımız Kanuni, bir devleti feda ederim diyor bir sağlıklı nefes için. Biz böyle bir ecdadın torunuyuz. Tabi ki sağlıkta büyük adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Gayretle, koşarak inşallah daha ileri bir Türkiye’yi, daha demokrat bir Türkiye’yi, özgürlüklerin ülkesi olan bir Türkiye’yi inşa etmenin, ihya etmenin gayretindeyiz. Bakınız 2002 yılında bizin ihracatımız neydi? 36 milyar dolar. Şimdi ne biliyor musunuz? 158 milyar dolar. Sanayinin, tarımın ticaretin şehri Tekirdağ, bunun ne anlama geldiğini çok iyi bilir. Tekirdağ’a hemen bir adım ötede kim var? Yunanistan. Yunanistan’ın şehirleri arasında adeta asırlık fark vardır. Şimdi Tekirdağ’ın, Edirne’nin, Balıkesir’in oralarda eksik hiçbir şeyi olmadığı gibi tam tersine şimdi fazlası var. Bunların hepsi son 12 yılda yaşandı. Ben partilerin vaatlerinde, projelerinde Türkiye’nin tüm bu kazanımlarının üzerine ne koyacaklarını görmek istiyorum" dedi.
"ŞİMDİ ASGARİ ÜCRETTE AÇIK ARTTIRMA BAŞLADI"
Muhalefet partilerinin seçim vaatlerinde açıkladığı asgari ücret konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın şimdi asgari ücrette bir açık arttırma başladı. Birisi iktidar hesabı yapmış bin diyor, öbürü bin 400 diyor, birisi çıkmış bin 500, birisi de diyor ki 5 bin. Herhalde oyları asgari ücret 5 bin diye alacaktır. Siyaset dürüstlük ister. Bunlar asgari ücretin ne anlama geldiğini de bilmiyor. Asgari ücret, devletin bir koruma, bir çerçeve anlaşmasıdır. Yani siz o belirlenen asgari ücretin altında işçi çalıştıramazsınız. Bu demektir. Ve o asgari ücret üzerinden bütün SGK primlerini ödersiniz. Bunun ucu açıktır. İster bunu bin 500, 2 bin ne yarsan yap. Ama onun alına inemezsin. Bu bir koruma rakamıdır. Bu bakımdan asgari ücreti bu şekilde belirlerken bir de bunun getirisi, götürüsü var. Siz asgari ücreti kalkar da böyle bin 500, 2 bin bu şekilde ortaya koymaya yönelirseniz bir de istihdamda bu ne getirir ne götürür bunu düşünmek zorundasın. Sadece kötülemek, sadece hakaret, sadece istismar üzerinden maalesef bir seçim kampanyası yürütülüyor. Ben şu anda Anadolu’yu dolaşıyorum, açılışlar yapıyorum ve gittiğim yerlerde de söylüyorum. Diyorum ki belediye, vali, buraların hepsini ziyaret etmek Cumhurbaşkanı olarak benim bir nezaket kuralımdır, yapmam gerekir. Ve tabi burada şu parti, bu parti diye bir şeyi de ayırt etmiyorum. Karabük’te gittim MHP Belediyesi. Sağ olsun ilgi alaka gösterdi, gittim ziyaret ettim, brifing aldım. Çanakkale’de aynı şekilde CHP belediyesi. Brifing aldım ve aynı şekilde orayı da ziyaret ettim. Bugün Tekirdağ'da aynı şekilde. Ve son Siirt, Mardin, Diyarbakır, Batman buraları ziyaret etim. Buralardakiler de herhalde Kandil’den talimat almışlar önce geleceğiz dediler sonra gelemediler. Böyle olunca dedim ki onlar, devlet protokolüne saygı göstermezse, bu nezaketi göstermezse milletin bana vermiş olduğu yetkiye ben ihanet edemem ve oraları da ziyaret edemem dedim ve gitmedim" ifadelerini kullandı.
“MİLLİ SAVAŞ UÇAĞI TASARIMI DEVAM EDİYOR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IDEF Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı açılışında yaptığı konuşmada, Akdeniz’de batan mülteci teknelerine dikkat çekerek, Avrupa ülkelerini eleştirdi. Erdoğan, “Kendilerine sığınmak üzere gelen mülteci gemilerinin Akdeniz’de batmasına ve içindekilerin boğulmasına kayıtsız kalıyorlar. Sorunun çözümü olarak botların limanları terk etmeden batırılmasını teklif eden ülkeler bile var. Biz açık kapı politikası izlerken ne yazık ki onlar sınır kapılarını da gönül kapılarını da sıkı sıkı kapatmış durumdalar” dedi.
IDEF 12. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı Açılışı TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Açılış nedeniyle düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli ve yabancı konuklar ve çeşitli ülkelerin askeri temsilcileri katıldı.
“DÜNYANIN EN GÜÇLÜ GEMİLERİ BU TERSANELERDE ÜRETİLDİ, EN BÜYÜK TOPLAR BURADA DÖKÜLDÜ”
Fuar açılışında konuklara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin 92 yıllık olduğunu ancak askeri kurumlarının çok eski dönemlere uzandığını belirterek, “Bu köklü geçmişte savunma sanayii diye ifade ettiğimiz askeri amaçlı üretim konusunda önemli örnekler vardır. Selçuklu devletinden başlayan, Osmanlı’da devam eden süreçte dünyanın en güçlü savaş gemileri bu tersanelerde üretildi. En büyük toplar bu coğrafyada geliştirildi ve döküldü. 17. yüzyıla kadar bu bölge dünyanın en önemli savunma sanayii merkezi durumundaydı. Daha sonra Avrupa ülkeleri üstünlüğü ele geçirdi. Bilhassa kurtuluş savaşı gibi zor dönemlerde eldeki kıt imkanlar kullanılarak büyük zaferler kazanmamızı sağlayan üretimler yapıldı” diye konuştu.
“TERÖRLE MÜCADELE, KENDİ SAVUNMA SANAYİMİZİ KURMANIN GEREKLİLİĞİNİ GÖSTERDİ”
Cumhuriyetin ilk döneminde savunma sanayii konusunda ciddi bir atılım yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu çabaların yerini dışarıdan alıma bıraktığını görüyoruz. Uçak fabrikaları, tersaneler ve diğer tesisler kapılarına kilit vurularak ihtiyaçlar NATO çatısı altında dışarında tedarik edildi. Kıbrıs çıkarması ve terörle mücadele, kendi savunma sanayimizi kurmanın gerekli olduğunu bize açık şekilde gösterdi. Bu tecrübelerin ardından yoğunlaşan milli savunma sanayi kurma çalışmalarında 2002 yılında dışa bağımlılığımız yüzde 80’ler düzeyindeydi. Bugün savunma sanayi ihtiyacımızın yüzde 54’ünü kendi imkanlarımızla karşılar hale geldik. Amacımız 2023 yılında savunma sanayimizi dışa bağımlılıktan tamamen kurtarmaktır. Dünyanın en büyük savunma sanayi firmaları arasında iki Türk firması da bulunuyor. Savunma sanayiinde üretim gücümüz 5 miyar doları aştı. Savunma sanayimiz en çok araştırma geliştirme teknoloji yatırımı yapan sektör haline geldi” şeklinde konuştu.
“MİLLİ SAVAŞ UÇAĞI TASARIMI DEVAM EDİYOR”
Türkiye’nin milli savunma sanayisindeki gelişimini son dönemde katıldığı projelerinden örnekler vererek anlatan Erdoğan, “16 Mart’ta Aselsan Gölbaşı yerleşkesinde Radar Merkezi’nin açılışına katıldım, Gebze’de Türksat 6A projesinin imza törenine şahitlik ettim. Atak helikopterlerimizin teslim töreninde yer aldım. Milgem Büyükada gemimizin teslim töreninde bulundum. Hürkuş uçağının hangardan çıkış törenine katıldım. Ana muharebe tankımız Altay ile ilgili çalışmalar son aşamaya geldi. İnsansız hava uçakları konusunda birçok proje yürütüyoruz. Milgem Heybeliada gemimiz tamamlanıp hizmete girmişti, Burgazada gemimizin inşası sürüyor. Yüze yakın askeri gemi ve karakol botu tersanelerimizde üretilerek deniz kuvvetlerimize ve sahil güvenliğe teslim edildi. Milli savaş uçağı tasarımı ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Askerimizi mayın tehdidinden koruyan kirpi araçlarından 614 adedi TSK’ya teslim edildi. Seyir füzeleri, güdümlü roketleri kendimiz üretir hale geldik. Uydu sistemlerinin üretim yayında bir uydu fırlatma merkezi kurma çalışmalarını devam ettiriyoruz. Alçak ve orta irtifa hava savunması için üretilen hisar füzelerinin denemeleri başarı ile sonuçlandı. Milli piyade tüfeği üretimi projesini de tamamlamış bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
"SAVUNMA SANAYİİNDE YENİ HEDEFİMİZ ‘ÖZGÜN TASARIM’"
Savunma sanayiinde Türkiye’nin yeni hedefini de açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hazır alımdan ortak üretime, oradan da kısmi tasarım aşamasına gelen savunma sanayimizde bundan sonraki hedefimiz özgün tasarımdır. Sanayi ve teknoloji atılımlarımız elbette sadece savunma sanayii ile sınırlı değil. Yerli çip üretiminden, yerli otomobile kadar geniş bir yelpazeden çalışmalar sürüyor. Türkiye önümüzdeki dönemde daha hızlı büyüyerek inşallah hedeflerine ulaşacak” dedi.
“MÜLTECİ GEMİLERİNİN AKDENİZ’DE BATMASINA KAYITSIZ KALIYORLAR”
İstikrar ve güven ortamı içerisinde güçlenen Türkiye’nin bölgesi için de bir umut kaynağı haline geldiğine dikkat çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bölgemizdeki tüm mazlum toplumlara elimizi uzatıyor, dertlerine derman olmaya çalışıyoruz. Bugün dünyada en çok insani yardım yapan ülkelerin başında Türkiye geliyor. Geçtiğimiz yıl 4.5 milyar doları bulan insani yardımla dünyada 3’üncü sırada yer aldık. Bütün bu gayretleri sürdürürken çevremizdeki karışıklıklardan kaçıp gelen milyonlarca insana ev sahipliği yapıyoruz. Ülkemizde bulunan Suriye ve Iraklı kardeşlerimizin sayısı 2 milyon civarında. Suriyeli kardeşlerimiz için yaptığımız harcama 5.6 milyar doları buldu. Buna karşılık Avrupa’da şu anda toplam bulunan sığınmacı 250 bin. Kendilerine sığınmak üzere gelen mülteci gemilerinin Akdeniz’de batmasına ve içindekilerin boğulmasına kayıtsız kalıyorlar. Sorunun çözümü olarak botların limanları terk etmeden batırılmasını teklif eden ülkeler bile var. Bugün Akdeniz, umut yolcularının, kadınların, bebeklerin mezarı oldu. Akdeniz’in acımasız dalgaları, savaştan kaçan binlerce çocuğun hayatını yuttu. Biz açık kapı politikası izlerken ne yazık ki onlar sınır kapılarını da gönül kapılarını da sıkı sık kapatmış durumdalar. Bu şekilde ne kendi ülkenizin ne de dünyanın güvenliğini sağlayamazsınız. Eğer çevrenizde bir ateş varsa oradan sıçrayan kıvılcım sizi de bulur. Çözüm bu yangına sırtınızı dönmek değil, bu yangını söndürmenin yollarını aramaktır. Hiçbir siyaset, diplomasi, çıkar milyonlarca insanın acısından, ölümünden daha önemli olamaz.”
“DÜNYADA SALDIRGANLAR OLDUKÇA, SAVUNMA İÇİN HAZIR OLMAK MECBURİYETTİR”
Erdoğan, fuarın adını da hatırlatarak, “Bu fuarın adı savunma sanayii fuarı. Ülkenizi, vatanınızı, insanınızı savunmak, bunun için her türlü tedbiri almak hem hakkımız, hem de görevimiz. Bu imkanların başka toplumların haklarının gasbı için kullanılması bizim asla kabul etmeyeceğimiz bir davranış. Dünyada saldırganlar oldukça savunma için hazır olmak bir mecburiyettir. Biz savunma sanayimizi sadece kendimiz için değil aynı zamanda dostlarımız, kardeşlerimiz için de güçlendiriyoruz. Bilgi ve tecrübelerimizi dostlarımızın istifadesine sunuyoruz. Sadece ürün satmanın peşinde değiliz. Biz uzun vadeli ortaklıklar kurmayı, ortak projeler geliştirmeyi de hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.