Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 2016 yılı Kutlu Doğum Haftası teması ve etkinliklerin ayrıntılarını İstanbul’da basın mensupları ile paylaştı.
İstanbul’da Eyüp Bahariye Mevlevihanesi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının çeyrek asır önce “Hz. Peygamber’i Anmaktan-Anlamaya” şiarıyla başlattığı Kutlu Doğum Haftası geleneğinin, kalplerde var olan peygamber sevgisini harekete geçirdiğini ve bu geleneğin sadece ülkemiz sınırları içinde değil, dünyanın çeşitli yerlerinde, millet varlığımızın bulunduğu her ülkede bir bilgi ve irfan ziyafetine, bir kardeşlik şölenine, bir manevî yenilenme haftasına dönüştüğünü kaydetti.
Sözlerine bu akşam idrak edilecek olan Regaib Kandil'inin ve Üç Aylar'ın tüm İslam alemine barış ve huzur getirmesi temennisinde bulunarak başlayan Başkan Görmez, "Aziz milletimizin Regaib Kandil'ini tebrik ediyorum. Kandilimizin, acılar içerisinde kıvranan coğrafyamıza ve bütün İslam alemine barış ve huzur getirmesini Allah'tan niyaz ediyorum. Regaib Kandil'i her sene arzularımızı, isteklerimizi ve tutkularımızı gözden geçirmemiz gerektiğini bizlere bildirmek için gelir. Bugün yaşadığımız bütün sorunların, acıların temelinde insanın bitmek tükenmek bilmeyen hırsları, arzuları, istekleri var. Regaib Kandil'i her sene rağbetimizin sadece Allah'a yönelik olmasını bildirmek için gelir. Ben, Regaib Kandil'inin bütün insanlığın yanlış tutkularından uzaklaşmasına vesile olmasını, rağbetimizin sadece Rabbimize yönelik olmasını niyaz ediyorum" dedi.
KUTLU DOĞUM HAFTASI TEMASI 'HZ. PEYGAMBER, TEVHİD VE VAHDET...'
Bu yılki Kutlu Doğum Haftası ana temasının 'Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet' olarak belirlendiğini kaydeden Başkan Görmez, insanlığa, İslam alemine ve Türkiye’ye ‘İnsanlığı yüceltmek için, gelin birlik olalım’ çağrısında bulunduklarını belirtti.
İslam’ın ve bütün ilahi dinlerin en temel ilkesi olan ‘Tevhid’ başlığı altında ‘İman’, ‘Eman’ ve ‘Vahdet’ kavramlarının ele alınacağını belirten Başkan Görmez, bütün hafta boyunca ‘İnsanlığı yaşatmak için, İnsanlığı diriltmek için, insanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım’ çağrısında bulunacaklarının da altını çizdi.
Başkan Görmez, 2016 yılı Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinden ve temanın içeriğinden bahsettiği basın toplantısında şu hususların altını çizdi;
“İNSANLIĞI YÜCELTMEK İÇİN GELİN BİRLİK OLALIM…”
Peygamberimizi Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde onun yeryüzüne getirdiği değerleri, onun yeryüzüne getirdiği çağrılarını Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bütün milletimizle, coğrafyamızdaki bütün kardeşlerimizle, Müslüman kardeşimizle, yurt dışındaki millet varlığımızla birlikte her sene kutluyoruz ve her sene ayrıca bir başlık altında idrak ediyoruz. Bu sene ‘Gelin birlik olalım’ çağrısı etrafında, Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet konusunu ele almaya karar verdik. ‘İnsanlığı diriltmek için, insanlığı yaşatmak için ve insanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım’ çağrısında bulunacağız. Sevgili Peygamberimizin bütün insanlığa olan bu çağrısını kutlu doğum ikliminde yenilemeye çalışacağız.
“BUGÜN BÜTÜN İNSANLIK BİR DEĞERSİZLEŞTİRME GİRDABINA GİRMİŞ BULUNUYOR…”
Bu çağrı bütün insanlığa bir çağrıdır. Çünkü gerçekten bugün bütün insanlık bir değersizleştirme girdabına girmiş bulunuyor. Bilhassa soğuk savaşlardan sonra bütün insanlığın yaşadığı en büyük sorun bir değersizleştirme girdabı, bu çok önemli bir konu. İnsanın değersizleşmesi, insanın kendisine değer kazandıran değerleri değersizleştirmesi bugün insanlığın içerisine girdiği bütün bunalımların en önemli sebeplerinden bir tanesi. İnsan sadece kendisini değersizleştirmiyor, maalesef insan kendisine değer kazandıracak yegane ilahi kaynak olan dini de değersizleştiriyor. Din insanlara rahmet getiriyor, insanlar bizatihi dini şiddetin kaynağı haline getirebiliyor. Din insana adalet getiriyor, insanlar bizatihi dinden hareketle adaletsizlikler yapabiliyor. Onun için aslında bunun yolu bütün insana yeniden insanlığını hatırlatmaktan geçer. Bütün peygamberlerin gönderiliş gayesi insana insanlığını hatırlatmaktır. Onlar birer hatırlatıcıdır aynı zamanda. Hatırlattıkları şey insanlıktır. Çünkü Rabbimiz bütün insanları bu değerlerle donatarak yaratmıştır, her insanın fıtratında bütün bu değerler mevcuttur. İşte onun için, ‘insanlığı diriltmek için gelin birlik olalım’, ‘insanlığı yaşatmak için gelin birlik olalım’, ‘insanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım’ çağrısını sevgili Peygamberimizin bu çağrısını, bu Kutlu Doğum Haftası içerisinde bütün dünyada yenilemeyi düşünüyoruz. Her şeyden önce bugün insanlar arasındaki ayrımcılık, Doğu, batı ayırımı, ırk ayrımı, cinsiyet ayrımı, statü ayırımcılıkları bugün bütün insanlığı hala kuşatmış vaziyette.
“TEVHİD, BİR DÜZENLEYİCİ İLKE, BİR VAROLUŞ FELSEFESİ, BİR YARATILIŞ GAYESİDİR…”
Tevhid ve vahdet arasındaki ilişkiyi, ‘gelin birlik olalım’ çağrısını öncelikle bütün insanlığa yaptıktan sonra elbette bir de bölgesel ölçekte bütün İslam alemine sevgili Peygamberimizin çağrısını yenilemek istiyoruz. Bu hafta vesilesiyle bütün Müslümanlara çağrıda bulunuyoruz. Biz Müslümanların da bugün Peygamberimizi yeniden okumaya, yeniden anlamaya ihtiyacımız var. Onun getirdiği değerlerden ne kadar uzaklaştığımızı hep birlikte acı acı yaşıyoruz. Tevhid ilkesi İslam’ın ve bütün ilahi dinlerin Hz. Adem’den, Resulü Ekrem’e kadar bütün ilahi dinlerin, bütün Peygamberlerin yeryüzüne getirdiği en büyük inanç ilkesi tevhid ilkesidir. Rabbimizin varlığı ve birliği, ama sadece soyut bir inançtan ibaret değildir, tevhid aynı zamanda bir düzenleyici ilkedir, bir varoluş felsefesidir, bir yaratılış gayesidir. Tevhid, yeryüzündeki kainattaki ahenktir. Tevhid, bütün kainatın yaratıcıya teslimiyetidir. Tevhid, sadece müminin “La İlahe İllallah” sözünde aranmaz. Tevhid, kainatın her parçasında güneşte, ayda, ağaçlarda, dağlarda, taşlarda aranacak bir ilkedir.
TEVHİD İLKESİNİN MÜSLÜMANLARA KAZANDIRMAK İSTEDİĞİ ÜÇ ÖNEMLİ İLKE…
Tevhid ilkesinin düzenleyici ilke olarak Müslümanlara kazandırmak istediği üç önemli prensip, ilke vardır. Birisi imandır, iman beraberinde eman getirir, yani güven. Yeryüzünde mümin aynı zamanda sadece inanan değil, aynı zamanda güven toplumunu inşa eden insan demektir. Ama biz imanı kaybettiğimiz için emanı da kaybettik, güven toplumlarını kaybettik. Güveni, emanı, yeniden inşa etmek için imanla, eman arasındaki ilişkiyi yeniden kurmamız gerekiyor. İkinci büyük ilke, selamdır barıştır, barışta ancak İslam ile olur. İslam zaten barışı tahakkuk ettirmek, barışı gerçekleştirmek demektir. Selam olmazsa, barış toplumları olmazsa İslam’da olmaz. İslam’ın varlığını biz inşa ettiği barış toplumundan anlarız. Üçüncü ilkesi ise vahdettir. Birlik ilkesidir. İşte bu Kutlu Doğum Haftası için belirlediğimiz ana tema, tevhidle vahdet arasındaki ilişkidir. Kâinattaki vahdet, insanlar arasındaki sosyal hayattaki vahdet ve kalplerindeki tevhidin nasıl bir araya geleceği üzerinde yeniden durmak ve İslam dünyasına kaybettiğimiz emanı, güveni, selamı, yani barışı, vahdeti, yani birliği yeniden birlikte nasıl inşa ederiz? Sevgili Peygamberimizin bütün insanlığa getirdiği güven toplumunu, barış toplumunu ve birlik toplumunu birlikte nasıl inşa ederiz? Bugün İslam coğrafyası özellikle kaos dönemlerinden sonra adeta bir kaos teolojisi üreterek o teolojiden şiddet üreterek mezhep, meşrep kavgaları, farklı etnik yapılar arasındaki kavgalar, güç savaşları, kendi coğrafyamızı küresel güçlerin çatışma alanı haline getirerek, kendi çocuklarımızı her gün kaybetmeye devam ediyoruz.
“ÜLKE OLARAK BİZİM BİRLİĞE İHTİYACIMIZ VAR…”
Kutlu Doğum Haftasında elbette kendi ülkemizde, kendi vatandaşlarımıza, kendi kardeşlerimize yönelik de çağrımız olacak. Çok derin birtakım siyasi kutuplaşmalar içerisinde toplumumuzun, milletimizin farklı kesimlerinin birbirini üzmeye devam ettiğini müşahede ediyoruz, aynı süreçler içerisinde ülkemizin içerisinde nice yavrularımızı şehit veriyoruz. Ankara’da, İstanbul’da bombalar patlıyor, Güneydoğu’muzda nice şehirlerimiz adeta birtakım insanlar tarafından adeta işgal edildi. Büyük zorluklardan geçiyoruz. Eli kalem tutacak nice çocuklarımız dağlara götürüldü ve orada adeta bir katillik eğitiminden geçtiler. Bütün bu süreçleri düşünerek aynı zamanda bizim birliğe ihtiyacımız var, bizim o birlik ruhunu yeniden inşa etmeye ihtiyacımız var. Hep birlikte insanlığı yüceltmek için birlik olalım çağrısını aynı zamanda birbirimize yöneltmemiz lazım, ama bunu sadece bir retorik, bir söylem olarak değil gerçekten kalplerimizi birbirine açarak biz neden bu hale geldik sorusunun cevabı üzerine durarak.
“DÜNYAYI DAHA YAŞANILABİLİR BİR EV KILMAK İÇİN YOĞUN BİR ÇABA İÇERİSİNDE OLMALIYIZ…”
Bu gece Regaip Kandili ve inşallah ülkemizin her tarafında, 85 bin camimizde Regaip Kandilini milletimizle birlikte idrak edeceğiz ve hep birlikte üç aylara girmiş olacağız, kadim ismiyle haram aylara girmiş olacağız. Bu kandil vesilesiyle çağrım şudur: Bu mübarek aylar içerisinde hep birlikte her birimiz bireysel olarak önce kendi varlığımızı, kendi varlık gayemizi, kendi yaratılış sebebimizi gözden geçirerek birbirimize olan sevgiyi, saygıyı, muhabbeti gözden geçirerek, dünyayı birbirimize daha yaşanılabilir bir ev kılmak için yoğun bir çaba içerisinde olmalıyız.
Nasıl ki 14 asır önce sevgili Peygamberimiz geldi ve insanlığı diriltti, gelin insanlığı diriltmek için yeniden birlik olalım. Nasıl ki sevgili Peygamberimiz 14 asır önce geldi ve insanlığı yaşattı, insanlığı yeniden yaşatmak için gelin birlik olalım ve insanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım.
Kutlu Doğum Haftasının milletimize ve bütün insanlık âlemine, Sevgili Peygamberimizin insanlığı getirdiği merhametin yeniden bütün yüreklere yerleşmesine vesile olmasını diliyorum.
Başkan Görmez, toplantının sonunda hafta boyunca düzenlenecek etkinlikler hakkında kamuoyuna bilgi verdi.