Devlet-tiyatro ilişkisi üzerine konuşan Doç.Dr. Bünyamin Aydemir, “Devlet Tiyatrosu sil-baştan ele alınmalıdır. Zira artık yama tutmaz bir haldedir” dedi.
Zaman zaman ülke gündemini meşgul edip çeşitli tartışmaların merkezinde yer alan “devlet-tiyatro ilişkisi” konusu Atatürk Üniversitesinde yapılan bir oturumla yeniden ele alındı. Yürütücülüğünü Doç.Dr. Bünyamin Aydemir’in yaptığı oturumda devlet ile tiyatro ilişkisi dünya ve Türkiye tarihinden verilen örneklerle tartışıldı.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi tiyatro sahnesinde gerçekleştirilen oturumda Sahne Sanatları Bölümü Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı Başkanı Doç.Dr. Bünyamin Aydemir, Erzurum Devlet Tiyatrosu eski Müdürü Sezai Yılmaz, konu üzerinde akademik çalışmalar yapan yüksek lisans öğrencilerinden Semiha Gürlevük, Erkan Canli ve Ali Özdemir konuşmacı olarak yer aldı.
“DEVLETLER HER DAİM SANATI ARAÇSALLAŞTIRMIŞLARDIR”
Çok sayıda akademisyen, öğrenci ve davetlinin katıldığı söyleşide Doç.Dr. Aydemir, yüz yıllardır dünyanın çeşitli coğrafyalarında devlet ile sanatın ve tiyatronun sancılı bir ilişkisi olduğunu belirterek, özellikle yeni kurulan devletlerde ve uluslaşma inşasını yeni gerçekleştiren ülkelerde sanatın devlet tarafından araçsallaştırıldığını, sanatçıların ise devlet politikasını halka tanıtma ve kanıksatmada ciddi roller üstlendiklerini anlattı. Tarihsel süreçte bu türden uygulamaların ve ilişki biçiminin oldukça olağan olduğunu dile getiren Doç.Dr. Bünyamin Aydemir, bu durumun günümüzde hala devam ettiğini, ancak biçim değiştirdiğini söyledi.
“Özgürlükçü sanat ve demokratik kabullerin gerektirdiği sanata ve sanatçıya saygınlık gibi kavramların gereği olarak devletler artık sanatı ve tiyatroyu daha dolaylı, daha sinsice ve çok daha gizli, kendini açık etmeyen yöntemlerle kullanıyor” diyen Aydemir, “hatta öyle söylenebilir ki, günümüzde olduğu kadar hiçbir dönemde devletler sanatı ve tiyatroyu bu denli kendi amaçları ve projeleri doğrultusunda kullanmamış, araçsallaştırmamışlardır. Çağdaş dünyanın kitleleri manipüle etme ve onları kontrol altında tutmada en önemli silahı sanat ve tiyatrodur. Çağdaş devletler sanat ve tiyatroyu neredeyse medya organlarından bile daha etkin kullanılmaktadırlar dedi.
“DEVLET TİYATROSU ARTIK YAMA TUTMAZ BİR HALDEDİR”
Doç.Dr. Aydemir, Devlet Tiyatrosu üzerine de görüş ve değerlendirmelerde bulundu. Devlet Tiyatrosu kurumunun artık işlemez hale geldiğini ve bu kurumdaki çürümüşlüğün onarılamaz boyutlara ulaştığını söyledi. Gerek kurum yapısallığı, gerekse uygulamadaki sağlıksız işleyişin bu kurumun silbaştan ele alınmasını gerektirdiğini vurgulayan Doç.Dr. Bünyamin Aydemir, “Artık küçük küçük dokunuşlarla bu kurum iyileştirilemez. Sistem köklü bir şekilde değiştirilmeli ve daha rantabl hale getirilmelidir. Dileğimiz, Devlet Tiyatrosunun yama tutmaz bu halinden bir an önce kurtarılmasıdır” dedi.
“YAPISAL DÖNÜŞÜM ŞART”
Söyleşide söz alan Erzurum Devlet Tiyatrosu eski müdürü Sezai Yılmaz ise tiyatroların kurumsal yapılarındaki sorunlardan bahsederek, yapısal ve idari anlamda çok çeşitli sorunlarla iç içe olduklarını, sistemin yenilenmesinin ve çağa uygun bir yapısal dönüşümün başlatılmasının elzem olduğunu dile getirdi. Konuşmasında öğrencilere Devlet Tiyatrosunun yapısıyla ilgili bilgiler de veren sanatçı Yılmaz, üniversitelerde yürütülen derslerde anlatılan tiyatro ile dolaşımda olan tiyatro arasında çok ciddi farklar olduğunu ve öğrencilerin mezun olduktan sonra bu ikilik arasındaki uyumsuzluğu bir an önce ortadan kaldırmaları gerektiğine dikkat çekti.
ÖĞRENCİLER DE KONUŞTU
Söyleşide söz alan Ali Özdemir, devlet-tiyatro ilişkisini Antik Çağ, Ortaçağ, Rönesans, Aydınlanma çağı ve 20. Yüzyıl gibi süreçlere ayna tutarak ele aldı. Erkan Canli ise devlet-tiyatro ilişkisini, son yüzyıldaki gelişmeleri anlatarak irdeledi. Özellikle Avrupa ülkelerindeki örneklere değinen Canli, hem devlet kurumlarını, hem de özerk sanat kurumlarını değerlendirdi. Söyleşide son sözü alan Semiha Gürlevük ise günümüz Türkiyesi’ndeki uygulamalara değinerek, devlet-tiyatro ilişkisini belirleyen başat etkenin maddi gereksinimlerden kaynaklı olduğunu anlattı.