Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki 4 lejyonundan birisi ve doğudaki son lejyonu olan 15.Apollinaris’e ait Satala Antik Kentinden 32 yıl önce çıkarılan 132 tarihi eser Gümüşhane’ye getirilerek vatandaşların ziyaretine açıldı.
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesine bağlı Sadak köyü sınırları içerisinde Roma’nın 15. Lejyonunun yaklaşık 600 yıl hüküm sürdüğü bölgede 1986 yılında çıkarılan ve o dönem müze olmadığı için Erzurum’a götürülerek buradaki Arkeoloji Müzesinde sergilenen eserler yazışmaların ardından Gümüşhane’ye getirildi.
Sadece araçlara yüklenmesi 4 saat süren ve Erzurum, Bayburt, Gümüşhane KOM Şube Müdürlüğü ekiplerinin eskortluğunda Gümüşhane’ye getirilen eserler Gümüşhane Müzesinin bahçesine konularak vatandaşların ziyaretine açıldı. Geçtiğimiz yıl başlatılan kazılarda 100 metrekarelik bir alanda toprağın 50 santimetre altında arkeoloji dünyasını heyecanlandıran 2 bin yıllık Roma ve Bizans dönemine ait çok sayıda duvar ve eserin çıktığı Satala, Roma’nın günümüze kadar gelen tek lejyon kalesi olması nedeniyle ayrı bir öneme sahip.
“132 ESERİ ERZURUM ARKEOLOJİ MÜZESİNDEN DEVRALDIK”
Gümüşhane Müzesi Müdürü Arkeolog Gamze Demir, Satala’dan 1986 yılında götürülen eserleri tekrardan topraklarına kavuşturmak için başlattıkları süreci tamamladıklarını belirterek, Erzurum Arkeoloji Müzesi’nde bulunan 23 tane taş eser, 106 tane sikke ve çeşitli arkeolojik malzemelerle 132 eseri müzeden devraldıklarını söyledi.
Eserlerin devri için bir yazışma süreci yaşadıklarını ve eserlerin Genel Müdürlük tarafından Erzurum Arkeoloji Müzesi, Trabzon ve Giresun müze müdürlüklerinden olumlu cevaplar aldıklarını kaydeden Demir, Erzurum’dan eserlerin tamamının geldiğini, Giresun’da ki eserinde teslim alındığını ve son olarak Trabzon Müze Müdürlüğü’nden eserlerin teslim alınacağını belirtti.
Vatandaşların Satala Antik Kentinin eserleriyle artık kendi topraklarında tanışma imkanı bulacağını dile getiren Demir, eserlerin araçlara yüklenmesinin 4 saat sürdüğünü belirterek, “Bu süreçte bize Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane KOM Şube Müdürlüğü eşlik etti. Güvenlik önlemlerinde hiçbir aksaklık çıkmadığı için kendilerine de ayrıca çok teşekkür ediyorum. Özel ekiple geldi. Eskortlar eşlik etti. İl sınırlarında eskortlar devir teslim yaparak geldi. İl Özel İdarenin tahsis ettiği bir kamyonete yüklendi. Kamyonette de gereken bütün önlemleri aldık eserler zarar görmeden gelsin diye. Aracımızın şoförü de çok temkinli idi. Her şey prosedüre uygun olarak gerçekleşti. Biz 3-3,5 saat gibi bir süreçte geldik. Yüklenmesi tam 4 saat sürdü. Her bir eser 10 dakikadan fazla zaman aldı. Erzurum Arkeoloji Müzesinin teknik personeli başındaydı, zimmetlileri başındaydı” dedi.
“TÜM ESERLER İLGİ ÇEKİCİ”
Getirilen eserlerin tamamının ilgi çekici olduğunu fakat lahitin çok göz doldurucu ve doyurucu bir eser olduğunu ifade eden Demir, “Çünkü Satala’nın mezar kültürü ile karşılaşıyoruz. Ölüleri gömmemiz her zaman bir geçiş sürecidir. Bu dünyadan öteki dünyaya. Bu serüven her kültürde farklılaşıyor. Belki de resmi olarak ilk defa Satala’nın gömü tarzını, lahit tarzını öğrenmiş oluyoruz. Mezar taşları çok ilgi çekici. Bilimsel olarak kanıtlanmış Satala’ya ait olduğu. Bunlar da çok ilgi çekici. İmparatorluk bordürü var mezar taşlarında. Roma döneminin en büyük yansıtışı diyebiliriz” diye konuştu.
Erzurum’dan eserlerin tamamının getirildiğini kaydeden Demir, “Giresun’da ki eserimizi teslim aldık. Son olarak Trabzon Müze Müdürlüğü’nden eserlerimizi teslim alacağız. Ondan sonraki süreçte artık Satala bize cevap verecek. Yani eserlerimizi artık kazılardan çıkacak. Bu sene Canca Kalesi çok verimliydi bu konu ile ilgili. Bize inanılmaz bir eser kazandırdı. Canca Kalesi’nin Osmanlı ile sınırlı kalmadığını, döneminin Roma’ya dayandığını belirledik. Gümüşhane’nin tarihinin yeniden yazılması açısından çok önemli. Hitit kaynaklarında görüyoruz, Urartu kaynaklarında görüyoruz ama somut olarak artık ispatlamış oluyoruz” dedi.
Her eserin kendi bölgesinde sergilenmesinin önemli olduğunu ifade eden Demir, “Ama biz müzemizin Arkeoloji Müzesi olarak daha bir devinim kazanmasından yanayız. Bizim şu anki eserlerimiz burada kalabilir ama önümüzdeki yıllarda çıkan eserler konusunda Doç. Dr. Şahin Yıldırım’ın da görüşleri ile birlikte Satala’da bir açık hava müzesi düşünülebilir. Bu olayda insanların fikir birliği çok önemli” şeklinde konuştu.
“SATALA’NIN DOĞU KARADENİZ’DE DEĞİL TÜRKİYE’DE BİR ÖRNEĞİ YOK”
Satala’nın birçok antik kentten daha fazla veri sunacağına inandığını dile getiren Demir, “Doğu Karadeniz’de değil Türkiye’de bir örneği yok. Çünkü lejyon kenti olarak tamamı bir lejyonere ait olan, 15. Apollenaris’a ait olan bir kenti kazıyoruz. Bu diğerlerinden çok çok farklı bir özellik kazandırıyor. Biz Roma’nın tamamı ile askeri sistemi üzerine süreç yürütüyoruz. Yani bir antik kentten beklentilerinizin ötesinde Roma’yı askeri anlamda anlayabileceğimiz bir sistemi var Salata’nın” ifadelerini kullandı.
Müdür Demir, 1887 yılında Satala’dan kaçırılan Afrodit büstünün de British Museum’un kayıtlarına girdiğini belirterek, “Bu dönemde ülkemizin tarihi eserleri tekrar yuvalarına dönmeye başladı Acaba o da döner mi?” şeklindeki soruyu “Biz dönmesi için elimizden geleni yapacağız. Gümüşhane Müze Müdürlüğü olarak biz 3 genç kadından oluşan bir ekibiz. Başardıklarımızın ortada olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte de Gümüşhane’yi gururlandıracak hareketler yapacağımızı düşünüyorum. O yüzden biz Afrodit için gerekli adımları atacağız. Ama süreci bekleyeceğiz. Çünkü bunlar 10 yıl sonra dönütü alınabilecek süreçler. Tabii ki Afrodit’in Anadolu’ya bakmasını değil de Anadolu’dan batıya bakmasını istiyoruz” dedi.
Satala Antik Kentinin bir lejyon kenti olduğunu Roma’nın 4 lejyon kentinden birisi olduğunu hatırlatan Demir, geçtiğimiz yıl bölgede başlatılan arkeolojik kazıya atıfta bulunarak, “Doğu’daki son lejyon olması ile bir de iddia ettiklerimizi ispatlayabileceğimiz en önemli kazı. Antik Roma’da etrafı surlarla çevrili askeri karargah olan ‘castrum’ kazıları var ama ilk defa tamamı ile bir askeri ordugah üzerine yapılan ilk kazı. Türkiye’de bunun uzmanı yok. Doç. Dr. Şahin Yıldırım’ın cesaretine, ekip arkadaşlarına da çok teşekkür ediyorum. Böyle bir kazıyı yürütmek, sürdürmek çok da kolay değil. Bir Antik Kent kazısı gibi değil, sürprizlerle karşılaşıyoruz. Açmalarda da bunun örneklerini gördük, yaşadık. Bize sürprizlerle geri dönmüş oldu Satala. Bizans yapıları ile karşılaştık. Roma’nın o devasa duvarları ile karşılaştık. Ama artık eserlerle birlikte bir lezyon kentinin tamamı ile var olduğunun ispatına gitmiş olduk” diye konuştu.
Demir, bu zorlu süreçte kendilerine destek olan Gümüşhane Vlaisi Kamuran Taşbilek’e, milletvekilleri Osman Akgül ve Cihan Pektaş’a, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Ateş ile katkı sağlayan müze müdürleri ve herkese teşekkür etti.
SATALA ANTİK KENTİ:
Roma İmparatoru Vespasianus’un milattan sonra 71-72 yıllarında doğu eyaletlerinde yaptığı bir düzenlemeden hemen sonra bir sınır kenti şeklinde oluşturulan Satala Antik Kenti, bölgede yüzlerce yıllık bir süre boyunca güçlü surlarıyla adından söz ettirmişti.
Lejyonun kente gelmesi ise milattan sonra. 98-117 yılları arasında hüküm sürmüş olan Roma İmparatoru Traianus tarafından gerçekleştirmiştir. Milattan sonra 2.yüzyılın başında önce Legio XVI. Flavia Firma ve daha sonra kalıcı bir şekilde Legio XV. Apollinaris lejyonlarına ev sahipliği yapmış ve milattan sonra 7. yüzyıla kadar devam etmiştir. Pagan Tanrısı Apollon’a adanan kent yaklaşık 3 bin 500 kişilik subay ve lejyonerden oluşan birliğin bin 500 kadar da yardımcı hizmetler sınıfında görevlisi vardı. Roma İmparatoru Marcus Aurelius bu lejyona sağdık ve vefalı anlamına gelen Latince “Pia Fidelis” adını vermiştir. Satala Antik Kenti’nin bölgede yapılan arkeolojik yüzey çalışmalarında ele geçirilen askeri garnizona ait baskılı tuğlalar ile sikkelerden anlaşılmaktadır. Yorke tarafından üzerinde “Apol” yazan yazıtların bulunması ve ayrıca David French tarafından Satala’ya ait olduğu tespit edilen 5 mezar taşının Apollanaris lejyonunda görev yapan askerlere ait olduğu bilinmekte.