Kent merkezinde yaşayan nüfusun yüzde 80’ine yakın bir bölümünün, özellikle deprem sigortası konusunda gerekli hassasiyete sahip olmadığına dikkati çeken Zafer Taşyürek isimli sigorta acentesi işletmecisi, “Devlet bir imkan sunuyor ve deprem riski altındaki illerde yaşayanlar için hukuki bir kapı açıyor. Ama maalesef halkımız bu imkandan bile faydalanmıyor” dedi.
DEPREM SİGORTASI
Türkiye’nin, 17 Ağustos depreminden sonra tanıştığı deprem sigortasının, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde neredeyse hiç benimsenmediğini ve vatandaşların bu konuda duyarsız kaldıklarını dile getiren Taşyürek, söz konusu bölgelerin de, aslında deprem riski altında bulunan bölgeler olduğunu kaydetti. Düşük miktardaki primler mukabilinde, insanların evlerini ve çeşitli yaşam alanlarını depreme karşı sigortalattırabileceklerine dikkati çeken Taşyürek, “Muhtemel bir depremde yaşam alanları zarar gören ve DASK kapsamında gerekli önlemi almış olanlar, zararlarını kanuni hakları gereği tazmin edebilecekler. Fakat sigorta yaptırmayanlar, bu haktan muaf tutulacaklar” diye konuştu.
ERZURUM’DA KONUTLARIN YÜZDE 80’İ SİGORTASIZ
Deprem Sigortası’nın önemi konusunda Erzurum’da çeşitli bilgilendirme toplantıları düzenlendiğini, bunun yanında kendilerinin de broşürler dağıtmak suretiyle vatandaşı uyardıklarını anlatan Zafer Taşyürek, bu imkanın devlet tarafından sunulduğunu vurgulayarak, “Erzurum deprem bölgesi, bu bilimsel bir gerçek. Üstelik, belediyelerin beyanlarına göre, kullanılamaz halde olmasına rağmen içerisinde yaşam sürdürülen binlerce konut var. Bunların dışında ise, konutların yüzde 80’inde deprem sigortası bulunmuyor. Geriye kalan yüzde 20’lik kısım ise, tapularla ilgili olarak yapılan resmi prosedür gereği depreme karşı sigortalattırılıyor. Bunun dışında kendi isteğiyle gelip deprem sigortası yaptıranların sayısı bir elin parmaklarını bile geçmeyecek kadar az. Sigorta primleri günümüz şartlarında çok komik miktarlar, ama yapıların geleceğini garanti altına almak açısından bu meblağları ödemeye değer diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu.