ERZURUM (İHA) - AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu, 23 Temmuz Erzurum Kongresi’nin 92. Yıldönümü münasebetiyle bir mesaj yayınladı.
Yavilioğlu, mesajında, “Bugün Erzurum Kongresi’nin 92. yıldönümünü idrak etmekteyiz. 92 yıl önce bugün 23 Temmuz 1919’da tek katlı bir ilkokul salonunda 54 delegenin bir araya gelmesiyle oluşan kongrede alınan kararlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış, işgalci devletler ve onların yerli uzantıları karşısında Anadolu halkı arasında gelişen milli mücadele ruhu canlandırılmış ve özgürlük ve bağımsızlık ateşi yakılmıştır. Mondros Mütarekesi ile işgal edilen bu topraklarda, Erzurum’da toplanan kongre, milli iradeye dayalı kurulacak Türkiye Cumhuriyetinin de ilk adımı olmuştur. Alınan kararlar bölgesel olarak toplanan bu kongrenin önemini tarih sayfalarına “ulusal önemde” yazdırmıştır. Sivas Kongresi kararları, Misak-ı bağımsızlığı Millî kararları, Büyük Millet Meclisi’nin toplanış ve açılış gerekçesi, Mudanya ve Lozan antlaşmalarının savunan ruhu ve cumhuriyetimizin demokrasi ile taçlandırılması mücadelesi, ilhamını Erzurum Kongresi kararlarından almıştır.”dedi.
KARDEŞLİK RUHU ERZURUMLUNUN GENLERİNDE VAR
Kongreye ruh ve değer katan Erzurum’un, 92 yıl önceki aynı birlik ve kardeşlik ruhunu; tarihinde, kültüründe, geleneksel değerlerinde, hatta kültürel genlerinde fazlasıyla taşıdığını kaydeden Yavilioğlu mesajında şöyle dedi, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaktığı özgürlük ve bağımsızlık ateşi her bir vatandaşımızın ruhunda yanmaya devam etmektedir. Bu milleti ortak değerlerinden kopartmak ve kan ve kin üzerine bir çatışma ortamı yaratmak isteyenler Erzurum’u tanımıyorlar demektir. Erzurum; tüm Türkiye’nin ortak genlerinin şifrelerini gösteren etnik, mezhebi, siyasi ve kültürel olarak farklı olana hoşgörü ve saygıyı esas alan ve toplumu bir arada tutan bir çimento olarak yıllarca yaşatmış bir ruhtur. Erzurum, yine aynı ruhla farklılıkları bu hoşgörü çimentosu ile harmanlamış, tarihten, kültürden ve evrensel değerlerden ilham alarak yeniden şekillendirmiş zengin bir geçmiş birikimi ile ortak milli iradenin ve milli hakimiyet inancının sembolüdür. Erzurum Kongresinin 92. yıldönümü bize göstermektedir ki, yine aynı ruha ve inanca sarılırsak çözemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz olamaz.”
MİLLİ İRADE VE CUMHURİYETİ KURAN RUH
Mesajında milli iradenin önemi ve Cumhuriyetin kurulmasındaki rolüne değinen Yavilioğlu şunları kaydetti, “Bağımsız olmayan milletlerin akıbetini; devletsiz, ordusuz ve başsız kalmış bir milletin nasıl kendi kaderini kendisinin yazdığını; üzerindeki üniformayı çıkartan Mustafa Kemal’in sırtına halkın iradesini giydiğinde nasıl Atatürk’e dönüştüğünü; dış güçlere, ellerindeki silahlara, terör ve şiddete, kan ve mürekkebe, para ve medya gücüne güvenenlerin sadece halka güvenerek yola çıkanlar karşısında nasıl kaybettiklerini; Millî irade dışında bir iradeden meşruiyet arayanların sonunu Erzurum Kongresinde görebilirsiniz. Tüm farklılıklarımızla nasıl tek bir millet olduğumuzu; kırmızı rengin, hilalin ve yıldızın ne anlama geldiğini; fedakâr ve cefakâr Anadolu insanının tevazuu içindeki büyüklüğünü; saygıya değer tek şeyin “insan olmak” olduğunu; vatan sevgisinin imandan nasıl kaynaklandığını; bir milleti millet yapan değerlerin neler olduğunu; kadını, yaşlısı ve çocuğuyla bir halkın vatanını iç ve dış düşmanlara karşı savunurken nasıl özgür ve bağımsız bir millet haline geldiğini; halkın ve vatanın özgürlüğü söz konusu olduğunda “halkın iradesi üzerinde hiçbir manda kabul edilemez” kararının ne anlama geldiğini Erzurum Kongresinden öğrenebilirsiniz. Hiçbir manda kabul etmeden halkın iradesinin tecelli etmesinin adı demokrasidir.”
DEMOKRASİ VURGUSU
Demokrasinin, Cumhuriyetimizi kuran Erzurum Kongresindeki Milli hakimiyet ve Milli irade taleplerinin nihai amacı olduğunun altını çizen Yavilioğlu, “. Bu yüzden demokrasi cumhuriyetimizin vazgeçilmez ve asli kaynağıdır. Ama demokrasimizi ayakta tutan en asli unsur ise halkımızın kendi iradesine sahip çıkma kararlılığıdır. Ortadoğu’daki gelişmeler de göstermektedir ki demokrasiyi var eden ve yaşatan tek şey halkın kendi kaderi ve iradesi üzerinde “manda” kabul etmemesidir. Bizim devletimizin ve milletimizin büyüklüğü de bu kararı bundan 92 yıl önce Erzurum Kongresinde tüm dünyaya ilan etmesidir. Unutmamak gerekir ki demokraside esas olan şey biçimsel kurumlar değil, kültür ve değerlerdir. Demokratik kültür ve değerler kurumların varlık nedenidir. Demokrasinin en önemli değerlerinden biri halk egemenliğine dayanmasıdır. Demokrasilerde halk kendi egemenliğini, seçilmiş temsilcileri aracılığıyla gerçekleştirir. Bilindiği gibi demokrasilerde halkın iradesini temsil etmek üzere siyasal partiler ortaya çıkar ve halk onlar aracılığıyla iradesini yönetime yansıtır. Demokrasilerde yönetimi hangi grubun ya da partinin üstleneceğine, yasaların nasıl olması gerektiğine karar veren halktır. Halk, yönetimi hem belirleme hakkına sahiptir, hem de yönetime aktif olarak katılma şansına. Halk iradesinin tecellisi milli irade olarak ifadesini bulur. Milli irade, bir toplumdaki tüm bireylerin, grupların, toplulukların, partilerin, kısaca herkesin iradesinin toplamından ibarettir. Demokrasinin en vazgeçilmez temel değerleri hiç kuşkusuz insan haklarıdır. Milli irade insan haklarına aykırı herhangi bir karara imza atamaz. Attığında bu meşru olmaktan çıkar. Milli iradenin temsilcisi olan meclis insan haklarına aykırı bir yasa çıkardığında bu yasanın meşruiyeti tartışılır. Bu yüzden hukukun üstünlüğü ilkesi demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından ve değerlerinden bir diğerini oluşturur. Demokrasilerde hukuk en üstün norm olarak kabul edilir. Hukukun en üstün norm olarak kabul edilmesinin temel nedeni hukukun herkes için ve herkesi bağlayıcı bir karaktere sahip oluşundandır. Devletin tüm işleri, eylemleri, süreçleri hukuksal normlarla belirlenir; bu anlamda yönetimde keyfiyete yer bırakılmaz.” Dedi.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Mesajında hukukun üstünlüğüne atıfta bulunan Yavilioğlu, “Hukukun üstünlüğünün bulunduğu toplumlarda yöneticilerin keyfi davranışları söz konusu değildir. Demokrasilerde yöneticilerin yönetimi değil, kuralların yönetimi söz konusudur. Demokrasiyi eşitlik, özgürlük ve barışın teminatı kılan şey meşru muhalefet olgusudur. Demokraside şiddete başvurmadığı sürece alternatif görüşler, düşünceler, öneriler, değerler, yaşam biçimleri, inançlar ve felsefeler serbestçe kendilerini ifade edebilirler. Halkın iradesi ve milletin sinesinden yani bunların tecelligahı TBMM’den başka sorun çözme mercii veya merkezi aramak halkın iradesine karşı çıkmak demektir. Demokrasilerin sağladığı önemli değerlerden biri de özgürlüktür. Demokrasiyle en fazla özdeşleşen değer özgürlüktür. Özgürlük, insan hakları içinde yer alan temel haklardan biri olarak kabul edilir. Demokrasilerde kabul edilen anlayışa göre “özgürlük tektir, ancak kullanımı çeşit çeşittir”. Demokratik anlayışta özgürlük kısaca müdahalesizliği ifade eder. Herkes kendi kendisinin efendisidir; tercihlerinin belirleyicisidir. İnsanların karar ve tercihlerine müdahale edecek onu sınırlandıracak hiçbir güç olmamalıdır. Demokrasilerin sağladığı değerlerden biri de eşitliktir. Eşitlik demokrasinin olmazsa olmaz değerlerinden biridir. Demokrasi her şeyden önce hukuk önünde eşitlik ilkesi başta olmak üzere, herkes için geçerli olan imkân ve fırsat eşitliğini getirmiştir. Toplumda yer alan inançlar ya da sosyal gruplar arasında devlet gözünde bir üstünlük veya ayrıcalık söz konusu değildir. Demokratik idealler açısından hiçbir ayrımcılık veya ayrıcalık kabul edilemez. “ ifadelerini kullandı.
BARIŞÇI SÜREÇLER
Yavilioğlu mesajında şunları kaydetti, “ Demokrasinin sahip olduğu mekanizmalardan birinin barışçı süreçler olduğu söylenebilir. Tartışma ve katılım imkânı bulunduğu için demokratik sistemlerde toplumsal ve siyasal sorunlar müzakere ve tartışma yoluyla yürütülür. Demokratik siyaset bireylerin veya grupların kendi değerleri ve düşünceleri üzerinden faaliyette bulunması ve bunları sisteme aktarmasını içeren bir mekanizmadır. Bu bakımdan meclisi protesto, terör ve şiddete başvurma demokratik toplumlarda görülmez. Bu yollara tevessül etmek “savaşı kazanalım derken barışı da kaybetmek” demektir. Bu yüzden demokrasinin tek yöntemi diyalog ve müzakeredir. Unutmamak gerekir ki demokrasilerde sorunların çözüm yolu daha fazla demokrasidir. Büyük mücadeleler ve bedellerle elde ettiğimiz bugünkü demokratik düzenimizin Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu bu süreçte de, Erzurum Kongresi’nde alınan hayati kararların ışığında yeniden hatırlanması gerektiği kanaatindeyim. Milli birliğimize ve milli irademize yönelik saldırılarla 92 yıl sonra yine uğraşmaktayız. Unutulmamalıdır ki; bu saldırıları düzenleyenlerin bizim milli değerlerimiz üzerindeki hesapları nasıl değişmemişse bizim de onlara vereceğimiz cevap yine değişmemiştir.”
VATAN TEKTİR, MİLLET TEKTİR, BAYRAK TEKTİR
Mesajının son bölümünde uluslar arası güçlere seslenen Yavilioğlu, “Milli hakimiyetimize gölge düşürmek isteyen uluslararası güçlere yine Erzurum’dan seslenerek diyoruz ki: ‘Manda ve himaye kabul olunamaz’. Milli birliğimize saldıranlara yine Erzurum’dan seslenerek diyoruz ki: ‘Vatan bir bütündür, bölünemez’. Vatan tektir, millet tektir, bayrak tektir. Milli irademiz üzerinde siyasi ve ekonomik vesayet kurmak isteyenlere yine Erzurum’dan seslenerek diyoruz ki: ‘Hiç kimseye hiç bir şekilde ayrıcalık tanınamaz’. Milli hakimiyeti temsil edenler üzerinde vesayet kurmak isteyenlere yine Erzurum’dan seslenerek diyoruz ki: ‘Her türlü müdahaleye karşı milletimizle birlikte karşı koyacağız’. Milli iradenin üzerinde gölge olmak isteyenlere ve halkı ve halkın kararlarını aşağılayanlara yine Erzurum’dan seslenerek diyoruz ki: Milli iradenin temsili sadece ve sadece halkın seçimle görevlendirdiği temsilcilerine aittir”. Ve tüm dünyaya yine Erzurum’dan seslenerek ilan ediyoruz ki: “halkımızın ve onun temsilcilerinin tek varlık ve tek yaşama gayesi vardır, o da: “milli iradeyi egemen kılmaktır”. Milli iradenin egemen kılınması ise demokrasinin tüm ilke ve kurumlarıyla yaşatılması demektir. Milli iradenin tecelligahı ise TBMM’dir. Erzurum Kongresinin bize öğrettiği gibi “demokrasi halkın yönetimi demek değildir, demokrasi özgür halkın yönetimidir. Bu yüzden 92 yıl sonra da aynı kararlılık ve inançla tekrarlıyoruz ve diyoruz ki: “ister dışardan ister içerden olsun, ister silahla olsun isterse tehditle ve şantajla olsun halkımızın özgürlüğü ve eşitliği, vatanımızın tekliği, bayrağımızın birliği önündeki her türlü vesayet, ayrımcılık, ayrıcalık ve manda taleplerini dile getiren odaklarla aynı kararlılıkla mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz”. Bizler millet olarak, Erzurum Kongresiyle birlikte Mustafa Kemal ve arkadaşlarının belirlediği özgürlük içinde birliktelik kaderini yaşatmaya kararlıyız.”dedi.