İnşaat Mühendisleri Odası Erzurum Şubesi Başkanlığı, 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümü nedeniyle 17 Ağustos Pazar günü deprem gerçeğine dikkat çekmek için, Yakutiye kent meydanında fotoğraf sergisi açacak.
İMO Erzurum Şube Başkanı İlhan Tohumcu, depreme karşı vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla Yakutiye Kent meydanında 10:00 ila 18:00 saatleri arasında “Fotoğraf Sergisi ” yapılacağını söyledi.
Tohumcu, “ 17 Ağustos Depreminin 15. yıl dönümü nedeniyle İnşaat Mühendisleri Odası Erzurum Şubesi Yakutiye kent meydanında resim sergisi açacağız. İnşaat Mühendisleri Odası depremi unutmama, unutturmama ısrarını sürdürmektedir. İMO, güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar da depremi unutmamaya, unutturmamaya, siyasi iktidarın görev ve sorumluluğunu hatırlatmaya kararlıdır. Bu salt, yapı üretim sürecinin asli unsuru olan meslek mensuplarının örgütü olmaktan kaynaklanmaktadır; toplumsal, kamusal sorumluluğun bir gereğidir. İnşaat Mühendisleri Odası insanın refahını ve mutluluğunu temel almakta, güvenli ve sağlıklı yapılarda yaşamayı taviz verilemez temel bir hak olarak görmekte, yapı üretim sürecinin kâr esasına göre düzenlenmesine karşı çıkmakta, barınma hakkı kavramını, güvenli, sağlıklı ve nitelikli barınma hakkı olarak genişletmekte, mesleki-politik hattını bu görüşüne uygun oluşturmaktadır.” dedi
TÜRKİYE BİR DEPREM ÜLKESİDİR
17 Ağustos’ta meydana gelen Gölcük merkezli depremi hatırlatan Tohumcu, “Başta Gölcük ve İzmit olmak üzere İstanbul’dan Sakarya’ya, Yalova’dan Bolu’ya oldukça geniş bir bölge depremin yıkıcılığına tanık oldu. On binlerce insan hayatını kaybetti, yüzbinlerce insan yaralandı; insanlar evsiz, hastanesiz, okulsuz kaldı; ülke ekonomisi telafi edilmesi mümkün olmayacak ölçüde ağır bir darbe aldı. Deprem bilinen ancak yok sayılan pek çok gerçeği gün yüzüne çıkarttı: Tarih boyunca Anadolu coğrafyası sayısız depremle sarsılmış olmasına rağmen 1999 yılında depreme hazırlıksız yakalanmak başlı başına tuhaflığa işaret ediyordu. Anlaşıldı ki ülkemizde yapı stoku güvenli ve sağlıklı olmaktan uzaktı. Pek çok yapı kaçaktı ve mühendislik hizmeti almadan inşa edilmişti. 20 milyon olarak tahmin edilen yapı stokunun büyük oranlarda yenilenmesi, güçlendirilmesi gerekiyordu. İlgili mevzuat yetersizdi, yapı üretim süreci denetlenmiyordu, yapı malzemeleri nitelikli değildi. Toplumda deprem bilinci yoktu, afet anına ve afet sonrasına ilişkin merkezi, bütünlüklü planlama mevcut değildi. Bu sorunlar aynı zamanda deprem sonrası süreçte tartışma başlıkları olarak gündeme dâhil oldu. Özellikle tartışmalar yapı denetimi sistemi üzerinde yoğunlaştı. Türkiye bir deprem ülkesidir, bir başka ifadeyle ülkemiz yer kürenin önemli deprem kuşaklarının üzerinde bulunmaktadır. Topraklarının ve nüfusunun büyük bir bölümü değişik derecelerde deprem tehlikesini yaşamaktadır. Büyük kentlerimiz ve sanayi tesislerimiz risk altındadır. Bilinen ifadeyle; deprem bir doğa olayıdır. Doğa olayı olan depremin ülkemizde doğal afet gibi yaşanması ve bir türlü önlem alınmaması sorunun kaynağını oluşturmaktadır. Defalarca yineledik, Marmara Depremi’nin 15. yıldönümünde bir kez daha tekrarlamak istiyoruz: İnşaat mühendisliği her zeminde ve her şart altında güvenli ve sağlıklı yapı üretebilen ve bunu örnek uygulamalarla kanıtlayan bir bilim dalıdır. Doğa olaylarının doğal afet durumuna geçmemesi ancak her yapının mühendislik hizmeti almasını sağlayacak bir sistem kurmaktan geçmektedir. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları “kader” gibi değerlendiren yaklaşım terk edilmeli, yer hareketlerine ve zemine uygun yapı üretmenin depremi tehlike olmaktan çıkartacağı gerçeği görülmelidir.” Diye konuştu
“Ülkemizi, kentlerimizi, yapılarımızı depreme karşı hazırlamanın iki temel yolu bulunmaktadır.” Diyerek açıklamasına devam eden Tohumcu, “İlki mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi, güçlendirilmesidir. İkincisi ise yapı üretim sürecinin denetlenmesidir. İlki, mevcut olumsuzluğu azaltmayı amaçlamaktadır. İkincisi ise geleceği kazanmakla ilgilidir. 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 15 yıl geçmesine karşın hâlâ bu sorunları yaşıyor olmamızın, depremin her yıl dönümünde aynı sorunlara temas ederek kamuoyunun karşısına çıkıyor olmamızın nedeni bu anlayıştır. Ancak unutulmamalıdır ki insanımızın canı, emek vererek sahip olduğu değerleri, sermaye gruplarının kâr hırsına kurban verilmeyecek önemdedir. Bu nedenle İnşaat Mühendisleri Odası; güvenli ve sağlıklı yapılaşma sağlanana, yapı denetimin kamusal özelliği belirleyici olana, mühendislik hizmeti almadan üretilmiş tek bir yapı kalmayana kadar susmayacaktır. “dedi