Prof. Dr. Öztaş, Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında bir takım etkinliklerin gerçekleştirildiği bu günlerde, insanların toprak kaybına karşı mutlaka bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
TOPRAK KAYBININ BOYUTU BÜYÜK
Türkiye’de erozyon nedeniyle yaşanan toprak kaybının, korkutucu boyutlarda olduğunu aktaran Öztaş, “Türkiye’de her yıl 500 milyon ton toprağın erozyon nedeniyle kaybedildiği ifade ediliyor. Halbuki gerçek bunun da çok üzerindedir. Erozyon toprak için kanserdir ve bu kanser bizi içten içe kemirmektedir” şeklinde konuştu.
Amerika Birleşik Devletleri’nin, sahip olduğu yüzölçümü itibariyle bile Türkiye’deki kadar erozyon sorununun bulunmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Öztaş, ABD’de, erozyonla mücadele merkezlerinin sayısının hayli yüksek olduğunu belirtti. Bu merkezlerin, toprağın korunması yönünde çok çeşitli çalışmalar yaptıklarını, bunun yanında insanları da bilinçlendirdiklerini dile getiren Öztaş, Türkiye’de ise durumun tam tersi olduğunu ifade etti.
EROZYONLA MÜCADELE VE TOPLUMSAL BİLİNÇ
Türkiye’de erozyonla mücadele konusunda gerek bireysel, gerek kurumsal anlamda kimsenin üzerine düşeni yapmadığını öne süren Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taşkın Öztaş, “Türkiye’de erozyon konusunda çok bilinçsiziz. Güncel toprak çalışmamız yok. Yanı sıra tarımda başarı, eğitim, araştırma ve yayımda olur; biz de o da yok. Bu açıdan çok yetersiz durumdayız. Toprağı nasıl kullanacağımızı, nasıl işleyeceğimizi bilmiyoruz. Meraları ve orman alanlarını hoyratça kullanıyoruz. Meralarda aşırı ve erken otlatma yapıyoruz. Bu ve bunun gibi daha bir çok unsur, toprağımıza bulaşan kanser illetini her geçen gün biraz daha büyütüyor” diye konuştu.
EROZYON ÖNCELİKLİ SORUN
Türkiye’nin en öncelikli sorununun erozyon olduğu gerçeğinin artık kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Öztaş, şöyle konuştu: “Erozyonla mücadele konusunda önce toprakla iç içe olan kesimin bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Ekim sürecinden hasat dönemine kadar olan sürede toprak nasıl kullanılmalıdır, bir kere bu insanlara öğretilmelidir. Erozyona davetiye çıkaran yağışlar konusunda nasıl davranılması gerektiği, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından iyi anlatılmalı, bu sorumluluğun altına herkes girmelidir”