Garin K. Hovannisian isimli bir yazarın, sözde Ermeni soykırımını yaşayan bir ailenin hikayesini anlattığı kitapta, Babakan Erdoğan’ın; ‘Oe Minute’ diyerek çıkıştığı Washington Post yazarı David Ignatius’un görüşlerine de yer veriliyor.
//ERMENİLERİN YALAN SÖYLEME HASTALIĞI
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu, Ermenilerin, sözde soykırım yalanının peşinde koşmaya devam ettiklerini söyledi. Ermenilerin, yine Türkler aleyhinde atağa kalktıklarını anlatan Konukçu, Garin K. Hovannisian isimli bir yazarın “Gölgelerin Ailesi/ Cinayetin Yüzyılı” adlı bir kitapla sözde soykırım yalanını bir kez daha gündeme taşıyacağını belirtti. Kitabın, ABD'nin en ünlü yayın evlerinden birisi olan Harper Collins'de yayınlanacağını dile getiren Konukçu, kitaptaki ilginç rastlantılara da dikkat çekti. Konukçu, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı bir oturumda, ‘One Minute’ diyerek çıkıştığı Washington Post Gazetesi yazarı David Ignatius'un da bir önsözü eserde yer alıyor. Yine aynı sakız çiğneniyor. Türklerin katlettiği ileri sürülen 1 milyon 500 bin Ermeninin hikâyesi dile getirilmiş.” dedi.
//“TARİH BELGELERE DAYANIR, ANCAK..”
Eserin oluşmasını sağlayan kişinin Garin K. Hovannisian olduğunu belirten Prof. Dr. Konukçu, “California'daki Los Angeles Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Richard Hovannisian’ın torunu olduğu anlaşılan G. K. Hovannisian’ın yine kendine göre subjektif suçlamaları devam ettirilmektedir. Kaspar ailesinin başına gelenler, torun tarafından kamuoyuna sunuluyor. Elazığ kökenli bir aileden olan hikâye anlatıcısı, yine her Ermeni gibi hayali ithamlar ile Türkleri suçlamaktadır. Erzurum ile de yakınlığı olan Hovannisian, torun temsilci, görüldüğü gibi Erzurum'un Ermeniler tarafından kullanılan Garin adını taşıyor. Prof. Dr. R. Hovannisian da, yeri geldikçe Erzurum ilişkileri üzerinde durmuştur.” diye konuştu.
“Gölgelerin Ailesi” kitabının gerçek bilime kattığı bir şey olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Konukçu, “Kitapta, sözde soykırım ve öldürülenler, 1,5 milyon Ermeni kaybı yine tekrarlanıyor, Tarihi kaynaklara dayanmaktan ziyade, belleğinde kalabilmiş bir olayı, genelleştirerek, soykırımla bağdaştırıyor. Bu arada Garin K. Hovannisian, öğretim üyesi olan dedesinin propagandasını yapmaktan da geri kalmıyor. Acındırma havası yarattığı gibi, gerçekleri şahsileştirme yolunu tercih ediyor.” dedi.
//YALANA VE İFTİRAYA DEVAM
Kitapta, Elazığ, eski ismiyle Harput'taki kırım hareketinin aile çevresindeki kalıcı etkileri vurgulanmakta ise de, genelleme yapılmasının, eserin taraflı oluşunu hissettirdiğini anlatan Konukçu, “Zaten Washington Post muhabiri David Ignatius da bunun farkına varmış olacak ki, kitap için; ‘modern tarihin araştırılmamış en büyük hikayelerinden birisi’ diyor. Belirtildiği gibi, eser ‘hikaye’ olmaktan öteye gidemiyor. Tarih ise, belgeler ve yorumlarla bilimsel nitelik taşımaktadır. Eğer, hikâyeler ile süslenirse, roman olmaktan ileriye gidemez. Kaldı ki, soykırım çerçevesinde sadece Türklerin suçlanması, tarihe karşı işlenmiş büyük bir haksızlık ve cinayettir.” ifadelerini kullandı.
//HOVANNISIAN’IN ATALARININ İŞLEDİĞİ İNSANLIK SUÇLARININ HESABINI KİM VERECEK?
Doğu Anadolu'da Sivas ve Arpaçay, hatta doğusunda Ermenilerin, Hovannisian'ın atalarının işledikleri insanlık suçlarının hesabını kimin vereceğini ise merak ettiğini vurgulayan Konukçu, “Bu bölgelerde 1 milyon 500 bin Ermeni’nin sözde soykırımına rahmet okutacak sahneler yaşanmıştır. Osmanlı Arşiv Belgelerinden gerçekleri öğrenmek her zaman mümkündür. Bir de ‘1. Dünya Savaşındaki Türk soykırımı dile getirilmek isteniyor. Bu, hikâyenin oluşturulmasında öteye beriye serpiştirilmiş, gerçek dışı anlatımlardan da anlaşılmaktadır. Bu savaş sırasında karşı devletlerin özellikle Rus, Fransız ve İngilizlerin ortadan kaldırdıkları veya kaldırttıkları Türkler, kendi insanları hakkında niçin bir serzenişte bulunmuyor? Kâzım Karabekir’in, en iyisi hatıratı olan “Erzincan ve Erzurum'un Kurtuluşu”, "Sarıkamış_Kars ve Ötesi”ni dikkatle okumak gerekir. Prof. Dr. R. Hovannisian'ın, yani G. K. Hovannisian'ın dedesinin ünlü bir dünya tarihçisi olup olmadığına da, merhum Prof. Dr. Yuluğ Kurat’ın eserlerini okuduktan sonra karar verilmelidir.