AHMET TOPALANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e yönelik eleştirileri için, "Sayın Kılıçdaroğlu siyasetin edebî yanını, adap yönünü hâlâ anlayamadı. Önce eleştiri ve hakaret kelimelerini iyi öğrenmesi lazım. Kılıçdaroğlu tabii sürekli hakaretle yatıp hakaretle kalktığı için bu tür hakaretlere de herkesin aynı şekilde katlanması gerektiğini ifade ediyor" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Slovenya ve İtalya'ya yaptığı ziyaretin ardından Ankara'ya döndü. Esenboğa Havalimanı'nda ziyaretlerle ilgili bir açıklama yapan Başbakan Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in ABD'ye yaptığı ziyareti sorması üzerine Erdoğan, "Genelkurmay Başkanımızın ABD'ye yaptığı bu ziyaret şüphesiz ki, Silahlı Kuvvetlerimize oradan yapılan bir davettir ve Genelkurmay Başkanımız da bu davetle icabetle bu ziyareti gerçekleştiriyor" dedi. NATO zirvesinin bu yıl ABD'nin Chicago eyaletinde gerçekleşeceğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Genelkurmay Başkanımızın, ABD'ye bu ziyaretinden daha doğal, daha tabi bir şey olamaz" diye konuştu.
KILIÇDAROĞLU'NUN, GENELKURMAY BAŞKANI'NA ELEŞTİRİLERİ
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e yönelik eleştirilerini değerlendirdi. Başbakan Erdoğan, "Sayın Kılıçdaroğlu siyasetin edebî yanını, adap yönünü hâlâ anlayamadı. Önce eleştiri ve hakaret kelimelerini iyi öğrenmesi lazım. Eleştiri nedir, hakaret nedir? Kılıçdaroğlu tabii sürekli hakaretle yatıp hakaretle kalktığı için bu tür hakaretlere de herkesin aynı şekilde katlanması gerektiğini ifade ediyor, iddia ediyor. Bir defa kimsenin kimseye hakaret yetkisi yoktur, böyle bir hakkı da yoktur. Eleştiri yapabilirsin, zaten bu eleştirileri herkes her zaman yapıyor. Ama kalkıp da Türkiye'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başında bulunan paşa ki, bunu, olayı sadece Genelkurmay Başkanı olarak değerlendirmek yanlış olur. Genelkurmay Başkanı'ndan al, diğer paşalara, geçmişte ölmüş olan ki, Gazi Mustafa Kemal'e kadar. Çünkü orada isim verilmiyor zaten, 'paşa' deniliyor. 'Paşa' denildiği zaman bu ta oraya kadar dayanır, yaslanır. Orada yapılan benzetme, talihsiz bir benzetmedir. Ama bu zat ne yazık ki, bütün kaleminden hep pislik akan bir zat olduğu için bu tür şeyleri hep yapıyor. Ve burada Sayın Kılıçdaroğlu, önce o makamlarda bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin mensuplarına sahip çıkması gerekirken, 'niye cevap verdi' diyor. Ne yapacaktı? Şu ana kadar 1 yılı dolduruyor Genelkurmay Başkanımız, ben bugüne kadar Genelkurmay Başkanımızın sitesinde bir kaç cevap vardır. Ama bundan önce gün geçmiyordu, hafta geçmiyordu ki cevaplar yoktu. O
zaman Kılıçdaroğlu neredeydi? Neden o zaman kalkıp da bu noktada en ufak bir değerlendirme yapmamışlardı? O zaman hep sustular, neden? Bunun da cevabını vermeleri lazım. Ve bence şuanda paşaların bu işin hukuki yönünde de haklarını aramaları lazım. Bakın daha önce bir başka gazete, böyle bir hakaret, bu denli bir hakaret söz konusu değildi. Böyle bir yazı orada yazılmıştı, kalktılar, bütün paşalar dava açtılar ve davayı da kazandılar. Ama burada hakaret var, orada onbaşılık, generallik gibi bir şey söz konusuydu. Ama burada ise dikkat edin, bir köpekle benzetme yapıyorsun. İşi buraya getiriyor. Sayın Kılıçdaroğlu muhalefet etsin, ben şuanda hem Başbakan sıfatıyla konuşuyorum, hem AK Parti Genel Başkanı olarak konuşuyorum. Bu tür bir hakarete hem o makamın, hem o makamda bulunanların eyvallah etmemesi gerekir ve verilen cevap da aslında gayet kibar bir cevaptır. Kelimeler seçilmiştir, cümleler seçilmiştir. Ben de okudum o cevabı, arkadaşlarımla da değerlendirmesini yaptım. Ama tamamıyla bu noktada bu tür
şeyler cevapsız kalmamalı diyorum. Ben aslında Milli Savunma Bakanıma da söyledim, 'gerekirse görüşün, siz de bu cevabı verebilirsiniz' dedim. Çünkü aynı zamanda oraya bağlı olduğu için onları da ilgilendirir. Yapılmış olan budur. Hakaretle eleştiri aynı değil, bunu bir defa iyi öğrenmeleri lazım" ifadelerini kullandı.
O GÜN ORADA 'TEK VATAN' YERİNE TEK DİNİ SÖYLEMİŞ OLDUM. BU BİR DİL SÜRÇMESİDİR"
Başbakan Erdoğan, Bahçeli'nin Başkanlık sistemine yönelik olumsuz açıklamalarına merhum Türkeş'in yazdığı ve burada başkanlık sistemini savunduğu '9 Işık' adlı eserinden bölüm okuyarak cevap verirken, 28 Şubat süreciyle ilgili dalga şeklindeki operasyonlardan ise kendilerinin de rahatsızlık duyduklarını belirtti.
Bir gazetecinin, Başkanlık sistemiyle ilgili muhalefet partilerinden eleştiriler geldiğini ve MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Başkanlık sisteminin uygun olmadığı yönünde açıklamalar yaptığını hatırlatması üzerine Başbakan Erdoğan, "Demokrasinin bir tartışma rejimi olduğunu kavramamız öğrenmemiz
lazım. Her şeyi tartışmalıyız, konuşmalıyız. Ve bundan da çekinmemeliyiz" dedi.
Yeni anayasa çalışmaları içerisinde başkanlık veya yarı başkanlık sisteminin tartışılabileceğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Biz gayet rahatız. Niçin diğerleri bu konuda hemen isyan ediyorlar, hop oturuyor, hop kalkıyorlar? Olmazsa olmazımızdır diye bir şey söylemedik ki. Arkadaşlarımızdan öyle bir şey ortaya çıkmış değil. Şuanda veriler toplandı, yazılma dönemine gelindi. Bu yazılma döneminde de bu çalışmalar yapılıyor. Bundan bu kadar ürkmeye, korkmaya gerek yok. Ama Sayın Bahçeli'den böyle bir açıklama geldiği zaman tabi benim aklıma hemen merhum Alparslan Türkeş'in açıklaması geliyor. '9 Işık' eserinde bu konuyla ilgili açıklaması var. Ben şimdi sayın Bahçeli'ye bunu hatırlatacağım, hem de MHP'ye gönül vermiş tüm kardeşlerime hatırlatacağım" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan daha sonra, merhum Alparslan Türkeş'in '9 Işık' eserinden bahsettiği 'Başkanlık' ile ilgili bölümü gazetecilere okudu. Başbakan Erdoğan'ın okuduğu bölüm ise şöyle:
"Milliyetçi Hareket tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Tük milleti dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde, kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır. Kuvvetli ve hızlı icra, icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür. Bunun için, tarih ve töremize uygun olarak Başkanlık sistemini savunuyoruz. (Bakın ben söylemiyorum. Alparslan Türkeş söylüyor, merhum...) İcrayı Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık olarak ikiye bölemeyiz. Her konuda bütünleşmeci olduğumuza göre icranın başında da bütünleşmeci olmalıyız. Türk tarih felsefesi ve tarihinde icra organı hiçbir zaman bölünmemiş, yani tek bir başkan tarafından yürütülmüştür. 9 Işık, Bilge Oğuz Yayınları, sayfa 273. (Başka birşey söylemeye gerek yok herhalde)"
" 'TEK DİN', DİL SÜRÇMESİDİR"
Başbakan Erdoğan, daha önce yaptığı ve yeni anayasa süreciyle ilgili olarak 'Tek din' şeklindeki açıklamalarının eleştiri aldığı yönündeki bir soruya ise, "Bir dil sürçmesidir ve eleştirileri yapanlar haklıdır" dedi. Başbakan Erdoğan, kendisinin sürekli söylediği 4 başlık olduğunu ve bunların 'Tek millet', 'Tek bayrak', 'Tek vatan' ve 'Tek devlet' olduğunu söyleyerek, "O gün ben orada 'tek vatan' yerine tek dini söylemiş oldum. Bu bir dil sürçmesidir. Bunu farklı yere çekmelerine gerek yok, çünkü
bunların bu şekilde bizim bunu nasıl söylediğimiz zaten partinin kuruluşundan bu yana bellidir ve onu ben böylece düzeltmiş olayım. İşin aslı budur'' diye konuştu.
28 ŞUBAT OPERASYONLARI
Başbakan Erdoğan, 28 Şubat sürecindeki 4. dalga operasyonları da değerlendirdi. Erdoğan, "28 Şubat'la ilgili bir süreç işliyor ancak, böyle bir dalga, iki dalga, üç dalga, dört dalga filan... Yani bunlar toplumun huzurunu da doğrusu kaçırıyor. Ve bundan bizler de ciddi manada rahatsızız. Yani atılması gereken adımlar atılır, biter geçer. Ama bu dalgalar böyle arka arkaya geldikçe bu dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boğulur. Bu kadar bu iş bence uzatılmamalı" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin 28 Şubat sürecinin mağduru olarak şahsi müdahillik talebinde bulunup bulunmayacakları şeklindeki bir soruya ise, "İddianame kabul edildiği anda, dava başladığı anda, bu işte hakkını arayanlar tabi ki hakkını arayacaktır. Ben de ararım veya aramam. Kararımı, bu süreç başladığında tabi veririm. Onun için şuanda birşey söylemem doğru olmaz" cevabını verdi.
PFDK KARARLARI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir gazetecinin PFDK'nın açıkladığı kararları ve Fenerbahçe taraftarı bir Başbakan olarak Fenerbahçe ve Galatasaray'ın şampiyonluk şansını nasıl gördüklerini sorması üzerine, "Bir taraftan bana Fenerbahçe taraftarısın diyorsun, Fenerbahçe'nin kongre üyesiyim, taraftar olmanın ötesindeyim. Ben bu konuda konuşamam, konuştuğum zaman yanlış olur" dedi.
Erdoğan, PFDK'nın kulüplere yönelik ceza içermeyen kararlarıyla ilgili olarak ise şunları söyledi:
"Sayın Platini'ye söylediğim, UEFA'nın buradaki konuşmasında da söylediğim, orada da var. Söylediğim şey şu; bize göre, ki ben bunu demokrasilerde de savunuyorum, siyasi partiler a ve hyzly icra çısından da bunu savunuyorum. Tüzel kişiler, cezalandırılmamalı, gerçek kişiler cezalandırılmalı. Siz tüzel kişileri cezalandırdığınız zaman, o tüzel kişiliğe gönül veren binlerce, onbinlerce, milyonlarca insanı cezalandırıyorsunuz. Bu tüzel kişilikte, yetkiyi almış, suçu işleyenler varsa onlar cezalandırılsın.
Niye kalkıp da, o tüzel kişilik cezalandırılıyor? Şimdi futbol kulüplerinde böyle kulüp falan kapatma başlamadı, yarın bir de onlar başlarsa bu iş nerelere gider, neler getirir neler götürür bilemem ama siyasi partilerde biliyorsunuz. Artık bu işten gına getirdik. 4 kere, 5 kere kapatılan partiler var. Ne oldu kapattığınız partiler, daha sonra daha da güçlenerek geldi. Artık bunları birilerinin görmesi lazım."