AK Parti tarafından Pazar günü gerçekleştirilen Milli iradeye Saygı mitinginin yankıları devam ediyor. Başbakan Erdoğan’ın Milli İradeye Saygı mitingindeki vurguları oldukça yoğun dikkat toplarken, mitingin başlangıcındaki selamlama bölümü vatandaşın ilgisini çekti.
İLÇE İLÇE SELAM
Başbakan Erdoğan’ın mitinge başlangıç bölümünde: “Buradan, bu Coşkulu İstasyon Meydanı’ndan Aşkale’yi selamlıyorum, Aziziye’yi selamlıyorum, Çat, Hınıs’ı, Horasan’ı, İspir’i, Karaçoban’ı selamlıyorum, Karayazı’ya, Köprüköy’e, Narman’a, Oltu’ya, Olur’a selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Palandöken’e, Pasinler’e, Pazaryolu’na, Şenkaya’ya, Tekman’a, Tortum’a, Uzundere’ye, Yakutiye’ye, oralardaki tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. “ selamlamasını değerlendiren vatandaşlar, ilk kez bir Başbakanın ilin tüm ilçelerini kucaklayıcı ifade kullandığını, bunun da halkın gönlünde kalıcı yer ettiğini kaydettiler.
ERZURUM BİR İLKİ DİNLEDİ
Başbakan Erdoğan’ın yine bir ilki gerçekleştirerek Erzurum’un manevi mimarlarını yad etmesini büyük bir memnuniyetle karşılayan vatandaşlar, “Başbakan Erdoğan, “ Erzurum’da bir kez daha Alvarlı Efe Hazretlerinin, İbrahim Hakkı Hazretlerinin, Solakzade Hazretlerini, Şükrü Paşa’yı, Hacı Salih Efendi Hazretlerini, Nene Hatunu rahmetle, minnetle yad ediyorum. Kardeşlerim, Kafkas cephesinin, doğu cephesinin, Allahu Ekber Dağları’nın tüm gazi ve şehitlerine, Erzurum’un efsanevi kumandanı Kazım Karabekir’e buradan bir kez daha rahmet niyaz ediyorum.Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun, mekanları cennet olsun, Allah onlardan razı olsun diyorum. “ vurgularıyla halkın değerlerini, bu şehrin kanaat önderlerini zikrederek bizimle aynı değerleri paylaştığını bir kez daha ortaya koydu. Bizimle yüreğini paylaştı.” diyerek Başbakan Erdoğan’a teşekkür ettiler.
ÖNCEKİLER ERZURUM’U BİLMİYORDU
Erzurum’a daha önce gelen siyasilerin Erzurum’un manevi değerlerini sadece ‘dadaş ‘ kelimesiyle ifade ettiklerine dikkat çeken vatandaşlar, Erdoğan’ın Erzurumlunun muazzez ecdadını isim isim zikrederek, halkın değerlerini yürekten paylaştığını ortaya koyduğunu, bunun da Erzurum adına onur verici bur durum olduğunu kaydettiler.
ERZURUM SADECE İKİ İSİM Mİ?
Vatandaşlar, “Daha önce gelenler sadece dadaş kelimesini kullanıyor, Erzurum’un tek değeri olarak Nenehatun’u zikrediyorlardı. Başbakan Erdoğan ise Erzurum’u gerçekten bildiğini, dadaşların kanaat önderlerini gerçekten tanıdığını bir kez daha ortaya koydu. Biz, Sayın Başbakanın Erzurum’a sadece sıradan bir il gibi bakmadığını değer verdiğini böylelikle bir kez daha gördük. “dediler.
ERZURUM’U BERCESTE TARİF
Başbakan Erdoğan’ın, “ Ve bugün biz çok anlamlı bir günde dedim, evet, bu gece Leyli-i Berat, Berat Gecesinin gündüzünde şimdi sizlerle bir aradayız. Anlamlı bir gün, çünkü Erzurum mülki İslam’ın kilididir, çünkü Erzurum ehli ihamın derbendidir, yani kalesidir, yani ehli imanın muhafızıdır. Merhum Alvarlı... (Ya Allah Bismillah, Allahu Ekber” sesleri) Hazret ne güzel söylemiş, Erzurum kilidi mülki İslam’ın Mevla’ya emanet olsun Erzurum. Erzurum derbendi ehli imanın, Mevla’ya emanet olsun Erzurum. Evet, 100 yıl önce Erzurum’un zor gününde nasıl dünya Müslümanlarının eli semaya kalktıysa, inanın bugün de aynı şekilde tüm dünya Müslümanlarının elleri semaya kalktı. 100 yıl önce nasıl dünyadaki tüm kardeşlerimiz, tüm dostlarımız bizim için seferber olduysa, inanın bugün de dünyadaki tüm dostlarımız, tüm kardeşlerimiz bizim için seferber oldu.” ifadelerinde Alvarlı Efe
Hazretlerinin beyitlerine yer vermesi geniş ilgi ve hayranlık uyandırdı.
ERZURUM TARİFİ HAYRANLIK UYANDIRDI
Erdoğan’ın Erzurum’u en güzel tarif eden lider olduğunu belirten vatandaşlar, Başbakan’In “Erzurum nedir bilir misiniz? Erzurum’da yer Allahu Ekber’dir, Erzurum’da gök Allahu Ekber’dir, Erzurum dağ Allahu Ekber’dir. Bu Allahu Ekber’i hiç kimse sarsamaz. “ tarifinin emsalsiz olduğu görüşünde birleşti.
Başbakan Erdoğan’ın, “İşte Dadaşlar, Dadaş, sen burada olduğun müddetçe, sen bizim yanımızda, arkamızda olduğun müddetçe, sen böyle yiğit, mert, dimdik durduğun müddetçe Allah’ın izniyle bu ülkeye hiç kimse dokunamaz, bu ülkeye hiç kimse el uzatamaz.” Sözleriyle de dadaşın ruhunu ifade ettiğini söyleyen vatandaşlar, “Sayın Başbakanımızın güzel hitabetiyle, dadaş vurgu ve tarifleriyle dadaşlığımızı yeniden hissettik ve heyecanlandık” diye konuştular.
KONUŞMANIN TAM METNİ
Vatandaşlar tarafından büyük bir hayranlıkla karşılanan ve dinlenen, Başbakan Erdoğan’ın Erzurum’da işte şöyle konuştu:Sevgili Erzurumlular, sevgili kardeşlerim, sevgili Dadaşlar; bugün bir kez daha sizleri hasretle, muhabbetle selamlıyorum.
Buradan tüm Erzurum’u, Erzurumlu yiğit, mert kardeşlerimi, Dadaşları gönülden selamlıyorum.
Buradan, bu Coşkulu İstasyon Meydanı’ndan Aşkale’yi selamlıyorum, Aziziye’yi selamlıyorum, Çat, Hınıs’ı, Horasan’ı, İspir’i, Karaçoban’ı selamlıyorum, Karayazı’ya, Köprüköy’e, Narman’a, Oltu’ya, Olur’a selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.
Palandöken’e, Pasinler’e, Pazaryolu’na, Şenkaya’ya, Tekman’a, Tortum’a, Uzundere’ye, Yakutiye’ye, oralardaki tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Erzurum’da bir kez daha Erzurum il mitingi yapıyoruz, bölge mitingi değil ha. Birileri burada bölge mitingi yapar, biz Erzurum il mitingi yaparız.
Erzurum’da bir kez daha Alvarlı Efe Hazretlerinin, İbrahim Hakkı Hazretlerinin, Solakzade Hazretlerini, Şükrü Paşa’yı, Hacı Salih Efendi Hazretlerini, Nane Hatunu rahmetle, minnetle yad ediyorum.
Kardeşlerim, Kafkas cephesinin, doğu cephesinin, Allahu Ekber Dağları’nın tüm gazi ve şehitlerine, Erzurum’un efsanevi kumandanı Kazım Karabekir’e buradan bir kez daha rahmet niyaz ediyorum.
Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun, mekanları cennet olsun, Allah onlardan razı olsun diyorum. Sevgili kardeşlerim, sevgili Dadaşlar; bugün burada niye toplandığımızı biliyorsunuz değil mi?
Kardeşlerim, bakınız dün Samsun’daydık, bugün Erzurum’dayız, bunun bir anlamı var. Samsun’dan Erzurum’a, olur ki buradan da Sivas’a gidebiliriz. Sevgili kardeşlerim, bundan yaklaşık 100 yıl önce Erzurum düşman tarafından işgal edildiğinde adeta İstanbul işgal edilmiş gibi, adeta İzmir işgal edilmiş gibi tüm Türkiye gözyaşlarına boğulmuş, tüm Türkiye’yi çok büyük bir hüzün kaplamıştı. Ama o günlerde, o kara günlerde sadece Türkiye değil, sadece bu aziz millet değil, tüm dünya Müslümanları gözyaşları dökmüş, dünyanın her köşesinde Müslümanlar ellerini semaya kaldırıp dualar etmişti. Ve bugün biz çok anlamlı bir günde dedim, evet, bu gece Leyli-i Berat, Berat Gecesinin gündüzünde şimdi sizlerle bir aradayız. Anlamlı bir gün, çünkü Erzurum mülki İslam’ın kilididir, çünkü Erzurum ehli ihamın derbendidir, yani kalesidir, yani ehli imanın muhafızıdır. Merhum Alvarlı... (Ya Allah Bismillah, Allahu Ekber” sesleri) Hazret ne güzel söylemiş, Erzurum kilidi mülki İslam’ın Mevla’ya emanet olsun Erzurum. Erzurum derbendi ehli imanın, Mevla’ya emanet olsun Erzurum. Evet, 100 yıl önce Erzurum’un zor gününde nasıl dünya Müslümanlarının eli semaya kalktıysa, inanın bugün de aynı şekilde tüm dünya Müslümanlarının elleri semaya kalktı. 100 yıl önce nasıl dünyadaki tüm kardeşlerimiz, tüm dostlarımız bizim için seferber olduysa, inanın bugün de dünyadaki tüm dostlarımız, tüm kardeşlerimiz bizim için seferber oldu.
Bakın bugün Viyana’da miting var, Avusturya’da mitingi var. Niye biliyor musunuz? Erzurum’a ses vermek için, dünyaya ses vermek için. Ne diyorlar biliyor musunuz? Siz oyunu milletin bozduğunu bilmiyor musunuz diyor. Gezi yalan, hedef talan, oyun bu. Çünkü talanları bitmişti, AK Parti İktidarıyla talan bitmişti, onun için şimdi Gezi yalan, her taraf talan, dertleri bu; ama bu millet size bu yolu açmayacak.
İşte ne güzel yazmışlar, oyunu millet bozar, finali sandık yazar; olay budur. Eğer yüreğiniz varsa, eğer dürüstseniz, eğer demokrasiye inancınız varsa, milletin iradesine inancınız varsa, o zaman sandık geliyor, 8 ay var, 8 ay sonra buyurun sandığa, orada herkes boyunun ölçüsünü alır, herkes.
Kardeşler, milletimin tamamına sesleniyorum, siz bizi iktidar yaptınız, ancak siz indirirsiniz, milletten başka kimse indiremez. Ve biz 2 güç tanırız; bir, Hak, iki, halk, bunun dışında güç tanımayız.
Ve Türkiye’deki bu son olaylar, çirkin gösteriler karşısında Kuala Lumpur’dan, Yani Malezya’dan Cezayir’e, Lahor’dan Sana’ya, Angola’dan Berlin’e, Somali’den Üsküp’e, Gostivar’dan Saray Bosna’ya, Zenitsa’dan New York’a kadar kardeşlerimiz sokaklarda bizim için gösteriler yaptılar; Allah hepsinden razı olsun. Onlar çok uzak diyarlardan bizlere seslerini gönderdiler, desteklerini gönderdiler, dualarını gönderdiler. Biz de şimdi buradan, Dadaşlar diyarından, Erzurum’dan onlara sesimiz göndereceğiz.
Ankara’da toplanan yüz binler yeri göğü inlettiler, İstanbul’da toplanan milyonlar seslerini en uzak diyarlara gönderdiler, Kayseri’de önceki gün, Samsun’da dün kardeşlerimiz nidalarıyla düşmanı çatlattılar. Bugün ben sizlerden, Dadaşlardan öyle bir haykırış bekliyorum ki, bütün Doğu, Güneydoğu, batı, kuzey, güney, tüm yeryüzü sizi duysun.
Hayır mıyız? Biraz bana ses az geliyor. Hazır mıyız?
Erzurum, Dadaşlar, demokrasiye sahip çıkıyor muyuz? Sandığa sahip çıkıyor muyuz? Milli iradeye sahip çıkıyor muyuz? Türkiye’ye sahip çıkıyor muyuz? Bizimle misin Erzurum? Bir miyiz? Beraber miyiz? Kardeş miyiz? Hep birlikte Türkiye miyiz Erzurum? İşte bu, işte Erzurum. Halep oradaysa arşın Erzurum’da.
İşte Dadaşlar, Dadaş, sen burada olduğun müddetçe, sen bizim yanımızda, arkamızda olduğun müddetçe, sen böyle yiğit, mert, dimdik durduğun müddetçe Allah’ın izniyle bu ülkeye hiç kimse dokunamaz, bu ülkeye hiç kimse el uzatamaz.
Erzurum nedir bilir misiniz? Erzurum’da yer Allahu Ekber’dir, Erzurum’da gök Allahu Ekber’dir, Erzurum dağ Allahu Ekber’dir. Bu Allahu Ekber’i hiç kimse sarsamaz.
Kardeşlerim, onlar tweetlerle varsın saldırsınlar, onlar varsınlar Facebook’larla saldırsınlar, evvel Allah benim vatandaşımın, benim Dadaşımın iradesi var iradesi. Bu iradenin üzerinde biz irade demokraside tanımıyoruz, demokraside güç milli iradedir. Bunlar önce milli iradeye saygı duymayı öğrenecekler, bunun başka çıkışı yok. Öyle Taksim Meydan’ında kalkıp da Gezi’yi bahane ederek ortaya çıkanlar sandıkta bunun cevabını alacaklar.
Kardeşlerim...
Tabi ön taraf anlamıyor ne dediklerini. Ben söyleyeyim, “çapulcular nerede, dadaşlar burada” diyorlar.
Evet, bir milyon yalan haber yayınlasınlar bunlar tutmaz. Bunu yapmadılar mı? Tweetlerle sadece bu işi yaptılar, zannettiler ki bu yalan haberlerle bu iş tutacak. Sadece sizin yalan haberleriniz yatsıya kadar sürer ve yatsıda bu mum ne yapar? Söner. Hepsi bir araya gelsin, üzerimize yürüsünler, Allah’ın izniyle biz ya Fettah der bu tezgahların hepsini altüst ederiz.
Şundan hepiniz emin olun: Millet en başından itibaren bu oyunu gördü ve bu oyunu bozdu. Bunlar milletin hiç sesi çıkmaz, çıkmayacak zannediyordu, bunlar biz yakarız, yıkarız, istediğimizi yaparız, ama millet sesini çıkarmaz diyorlardı. Çünkü bunlar milleti her zaman aşağıladılar, koyun dediler aşağıladılar, göbeğini kaşıyan adam dediler aşağıladılar, bidon kafalı dediler aşağıladılar, şu anda makarnacı, kömürcü diyerek milleti aşağılamaya devam ediyorlar.
Sevgili Dadaşlar, Zahide nineyi gördünüz değil mi? İşte Zahide nine Erzurumlu Nene Hatunun evladıdır. Burada Aziziye tabyasında Nene Hatun nasıl kahramanca vatanını savunduysa, Zahide nine de İstanbul’da Taksim Meydan’ında çıktı, o Vandallar, barbarlara, yağmacılara karşı mertçe, yiğitçe, korkmadan, çekinmeden söyleyeceğini söyledi. Utanmadan, alçakça bu terbiyesizler Zahide nineye para teklif ediyorlar, kalabalığın arkasına geç, sana para verecekler diyorlar. Kendileri satılık ya, Zahide nineyi de öyle zannediyorlardı. Zahide nine ne dedi? Ben bu devletin emekli memuruyum dedi, benim param var dedi ve o duruşundan taviz vermedi.
İşte bunlar var ya, bu kadar seviyesizler, İşte bunlar bu kadar terbiyesizler, bunlar güya sosyalist, ama milleti böyle tahkir ederler. Bu sosyalist geçinenler var ya, bunları şöyle arayın, çoğu şimdi Bodrum’dadır ha, yatlarındadırlar bunlar. Evet evet, bunların çoğu, İstanbul’dan tanırım bunları, sözde sanatçılarını da tanırım, sözde aydınlarını da tanırım, bunlar, o çığırtkanlık yapan var ya, mesele gezi parkı değil, hala anlamadın mı diyen var ya, bunlar yeri geldiği zaman Boğaz’a karşı viskiyi yudumlamasını da çok iyi bilirler. Bunların sosyalist mosyalist, geçin bunları, geçin bunları. Dünyada halkını, milletini tahkir eden, aşağılayan tek sosyalist bunlar mı zannediyorsunuz? Hiç alakası yok. Eğer sosyal adalet arıyorsanız AK Parti’dedir, AK Parti’dedir. Ve bu oyunu biz bozduk...
Bir gün Almanya’nın eski Şansölyesi Schröder bana bir gün dedi ki, Türkiye’deki CHP’den sosyal demokrat olmaz dedi, gerçek sosyal demokrat sizsiniz aslında dedi. Ben de kendisine dedim ki, biz sosyal demokrat değiliz, sosyal adaletçiyiz dedim, muhafazakar demokratız dedim.
Bu değerli kardeşlerim, şimdi bakıyorsunuz bir dayanışmadır gidiyor... Değmez değmez, niye yorulalım ya, ne gerek var? O daha Genel Müdür, Genel Başkan olamadı, değmez.
Sakın benim devletimin o asil, yürekli genel müdürleri bundan alınmasın ha. Bu SSK’yı batıran genel müdürlerden, bunu iyi bilin. Maskeler artık tek tek düşmeye başlamıştır, foyalar artık ortaya çıkmıştır, bidon kafalı dedikleri, koyun dedikleri, makarnacı, kömürcü dedikleri, oyunu parayla satar dedikleri millet, Ankara’da İstanbul’da, Kayseri’de, Samsun’da, bugün Erzurum’da, Türkiye’nin 81 vilayetinde bunlara karşı sesini yükseltti. Millet bunlardan illallah ediyor, millet sabrediyor, millet itidalle hareket ediyor, ama bunlardan yaka silkiyor. Daha da sabredeceğiz, itidalden hiç taviz vermeyeceğiz. Bu millete yaraşan ağır başlılıktır, dadaşa yaraşan ağır başlılıktır, ağır başlılıktan vazgeçmeyeceğiz.
Dün işte burada bir partinin genel başkanı vardı değil mi? (“Yuh” sesleri) Kardeşlerim, bakınız ağzından çıkan ifadeleri kulağı duymuyor, bu ülkenin Başbakanını seversin sevmezsin, ama hakaret etme, o bir insani ağza yakışmayacak ifadeleri kullanmak asla bir siyasetçiye yakışmaz. Ama ben onlara onların ağzıyla cevap vermeyeceğim, çünkü Erzurumlu Dadaşım bilir, kem söz sahibinindir. Günü gelecek, vakti, zamanı gelecek, sandıkta bunlardan hesap soracağız.
Şimdi burada dün bizi Teo Pehlivan’a benzetmiş. Ya Teo Pehlivan sensin ya, çünkü bugüne kadar girdiğin hiçbir müsabakadan netice alamadın, yenildin yenildin hala... Ya asıl Teo Pehlivan sensin. Demek ki hikayeyi ona yanlış anlatmışlar.
Değerli kardeşlerim, 3 haftadır ağız birliği yaptılar, dikkat edin, polis şiddetinden bahsediyorlar. Şu anda yeni yeni görüntüler ortaya çıkmaya başladı, bu gözü dönmüşlerin polisimize nasıl azgınca saldırdıkları, polisimizin nasıl sabırla sadece savunmada kaldığı görüntülerle çok açık ortada. Siz hiç merak etmeyin, bunları en küçük detayına kadar deşifre etmeye devam edeceğiz, internette nasıl tertipler kurduklarını deşifre edeceğiz. İçerideki medyayla, uluslararası medyayla nasıl bir tertip hazırladıklarını deşifre edeceğiz. Tüm yalanlarını, tüm iftiralarını, tüm ahlaksızlarını tek tek deşifre edeceğiz.
İşte bakın, müftü eşiyim deyip ortaya çıkan şahsın CHP ilçe başkanının eşi olduğu, bar işletmecisi olduğu, tahrik etmek için, tahkir etmek için böyle bir rol üstlendiği ortaya çıktı, maskesi anında düştü. Dedim ya, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Foyası anında meydana çıktı, karanlık ilişkileri, irtibatları tek tek ortaya dökülmeye başladı. Göreceksiniz, ortalık duruldukça, ortalık sakinleştikçe bunların başka irtibatları, başka ilişkileri, başka tezgahları da tek tek ortaya çıkacak. Bunların hepsinden hukuk içinde hesabımızı soracağız.
Şimdi bunlar en başından beri ne diyor? Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyorlar değil mi? Şimdi orada duracaksın, Kurtuluş Savaşının kahramanlarına, yiğitlerine, şehitlerine, gazilerine biz bu hakareti ettirmeyiz. Kurtuluş Savaşının askerleri camiyle ayakkabıyla girip içki içmiyordu, bilakis camiye ayakkabısıyla girip içki içenleri denize döküyordu. Şimdi bunların hepsinin görüntülerini tek tek çıkartıyoruz, bunların hesabını soracağız. Eğer biz o şehitlerin, o gazilerin torunuysak bunun hesabını soracağız.
Kurtuluş Savaşının kahraman yiğitleri başörtülüye el uzatmıyor, tam tersine başörtüsüne uzanan elleri kırıyordu. Kahramanmaraş’ta böyle olmadı mı? Sütçü İmam harimi namusumuza el uzandı diye ben size namaz kıldırmam, Cuma’yı kıldırmam demedi mi? Biz onların torunlayız ya, bunun hesabını soracağız.
Kurtuluş Savaşındaki askerler Türk Bayrağı yakmıyordu, tam tersine kanlarıyla Türk Bayrağı yapıyor, Türk Bayrağı için canlarını ortaya koyuyor, hatta Yunan Bayrağını bile yerden alacak kadar vakar gösteriyordu. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız.
Kurtuluş Savaşının askerleri kendi halkına savaş açmıyor, halkı için savaşıyordu.
İstiklal Savaşının askerleri kendi polisine saldırmıyor, halkıyla, milletiyle, kardeşiyle istiklale ve istikbale yürüyordu.
Kurtuluş Savaşının askerleri kendi ülkelerini, kendi şehirlerini yakıp yıkmıyor, vandallık etmiyor, tam tersine yakıp yıkanlarla, kırıp dökenlerle mücadele ediyordu.
Kardeşler, şu Taksim Meydanı’na çıkanlar, Türkiye’nin değişik yerlerinde, Başkentimiz Ankara’da, İzmir’de parti teşkilatlarımıza varıncaya kadar, esnaflarımıza varıncaya kadar, kamu binalarını yakıp yıkanlar bunlar değil mi? Bu vandallar değil mi? Bu barbarlar değil mi? Bu insanlıktan nasibi almamışlar olanlar değil mi?
Ama ben burada özellikle gençliğimize bir şey hatırlatmak istiyorum, bu oyuna çok kötü geldiniz. Sizi çevre diye aldattılar, sizi yeşil diye aldattılar, siz de bu tezgahın içine düştünüz ve sizi kullandılar. Ve değerli kardeşlerim, bak şimdi karşımda benim binlerce genç var, bu gençler nerenin genci? Bu gençler bu ülkenin gençleri değil mi? Kızlarıyla, erkekleriyle bu gençler kimin genci? O tweet atanlar, Facebook’larda dolaşanlar, televizyonlarda yorum yapanlar, bu gençleri nereye koyacaksınız söyler misiniz? Oralara yürüyenler halk, peki burada 100 bin yaklaşık insan var; burası ne, burası halk değil mi, burası millet değil mi? Ha, Dadaşlar bunların adresini şaşırttı.
İstiklal Savaşındaki askerlerimiz, Türkiye’nin kahraman neferleri hiçbir zaman işgalcilerin yanında durmuyor, milletiyle birlikte işgalcilere karşı canlarını ortaya koyuyorlardı. Yapılan Kurtuluş Savaşının aziz şehitlerine, aziz gazilerine çok büyük hakarettir bu yaptıkları.
Sevgili kardeşlerim, sevgili Erzurumlular; Gazi Mustafa Kemal kendi halkını, kendi ülkesini gidip de başka ülkeler şikayet eden, oralarda ağlayan, başka ülkelerle kirli ittifakların içine giren bir lider değildi. Bu Genel Müdür bizi Almanya’ya şikayet ediyor, bizi Hollanda’ya şikayet ediyor. Eğer zerre kadar senin ferasetin varsa, millete git millete. Millete git, ha, millet sana bakalım ne diyor. Onun için de 8 ay var, 8 ay sonra sandıkta her şey meydana çıkacak. Ne diyeceksen orada de.
Bak, şimdi ne diyor Cumhuriyet Halk Partisi, ne diyor? Biz Atatürk’ün partisiyiz diyor, biz Cumhuriyetin en eski partisiyiz diyor. Peki yaptıkları ne? Her fırsatta Türkiye’yi bazı ülkelere şikayet etmek, Türkiye’nin düşmanı olan rejimlerle işbirliği yapmak. Atatürk’ün partisi dedikleri partiyi getirdiler Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapan bir parti konumuna düşürdüler. Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu parti dediler, en azılı terör örgütlerine kol kanat gerdiler.
Kardeşlerim, Taksim Meydanı’nda Atatürk Kültür Merkezi vardır. Atatürk Kültür Merkezinde teröristlerin pankartlarıyla, illegal örgütlerin, legal örgütlerin ve Başbakana hakaret içeren o paçavralarla ne yazık ki onu yan yana koydular.
Bitmedi, Cumhuriyet Anıtı, Atatürk Anıtında yine aynı şekilde bölücülerle Atatürk’ün posterini ve Türk Bayrağını yan yana koydular. Nerde ulusalcılar, nerede bu Cumhuriyet Halk Partililer, niye bunları indirmediler? Orada 3 gün, 4 gün, 5 gün bunlar kaldı. Yurt dışından döndüm, baktım ki hala onlar orada duruyor, artık tahammül sınırlarını aşmıştı. İçişleri Bakanıma şunu söyledim: 24 saat içerisinde Atatürk Kültür Merkezini temizleyeceksiniz, 24 saat. Meydanı temizleyeceksiniz ve anıtı temizleyeceksiniz, arkasından da Gezi Parkını temizleyeceksiniz dedim.
Diyorlar ki, polise talimatı kim verdi? Ben verdim, ben verdim, evet. İşgal kuvvetlerini mi izleyecektik? Dünya zil takıp oynasın diye bunu mu seyredecektik?
Kardeşlerim, oralar temizlendi, anıt temizlendi, Taksim Meydanı temizlendi, Gezi Parkı temizlendi, şu anda ağaçlar çiçeklerle donatıldı, şimdi Gezi Parkını benim vatandaşımın hepsi gezecek. Belli bir grubun, illegal örgütlerin orası karargahı değil. Benim gençliğim, çocukluğum oralarda geçti, oraları çok iyi bilirim. Ama kusura bakmasınlar, oralar belli bir grubun parkı değildir, tüm halkındır. Ulusal, uluslararası çeşitli ülkelerden gelen turistler buraları rahatlıkla gezmeli. Eğer siz bunlara fırsat vermezseniz, kusura bakmayın... İşte dün yine böyle bir şeye tevessül ettiler, yine meydanı işgal yoluna gitmek istediler, ee, polis bir yere kadar sabretti, uyarı uyarı uyarı, yine çıkmadılar, çıkmayınca meydandan bunları polis çıkartmak zorunda kaldı. Yani polis, siz gerçekten demokratik bir şey yapıyorsunuz da, biz şimdi bu meydanda nasıl yapıyorsak, geldiğiniz siz İstasyon Meydanı’nda bir toplantı yaptınız da burada size su mu sıktı? Burada size biber gazı mı sıktı? Ama sen kalkar da yasaklı olan yerlerde bunu yapmaya yeltenirsen, yani kamu düzenini bozmaya yeltenirsen sana suyu da sıkar, biber gazını da sıkar. Çünkü kimsenin kamu düzenini bozmaya hakkı yoktur. Bu anayasamızda da böyledir, yasalarda da böyledir. Bu ülke demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.
Şu şöyle söylemiş, bu böyle söylemiş... Sevgili kardeşlerim, Avrupa Parlamentosu’ndan bize saldıranlar, onlara onu söyledim, önce dedim siz Yunanistan’a bakın, İngiltere’ye bakın, Fransa’ya bakın, Almanya’ya bakın, bütün oralarda polis ne yapıyor görün. Siz onları görerek bize böyle saldırmanızı, kusura bakmayın, biz yemeyiz, biz yemeyiz.
Ankara’da Türk Bayrağını yaktılar, CHP ne yaptı? CHP ne yaptı soruyorum sizlere? Sadece seyretti. CHP’nin milletvekilleri benim polisime maalesef ana avrat küfretti. Evet, kayıtları var elimizde, kayıtları var. Bir grup yine CHP’li milletvekili utanmadan, terbiyesizce oradaki gençlere para dağıtıyor. Ne kadar bağırırsanız size o kadar daha fazla para vereceğiz anlamına; bunlar bu.
Şimdi yine terbiyesizce Dadaşların bu meydanı parayla doldurduğunu söylüyorlar. Kim söylüyor? CHP’li milletvekili. Ya sen AK Parti’nin burada yaptığı mitingleri izlersen, o zaman buranın her zaman nasıl dolduğunu zaten görürsün. Bunlar şecaat arz ederken sirkatini söyleyenlerden. Çünkü Erzurum’da CHP’ye su yok, bunu biliyorlar, biliyorlar. Bundan sonra da olmayacak zaten, ben buna inanıyorum.
Şimdi buradan sesleniyorum, Reyhanlı’da 53 kardeşimizin şehit eden caniler bunların rehberleri çıktı, bunların mihmandarları çıktı. Kardeşlerim, peki dünya 53 tane vatandaşımız orada şehit edilirken sesini çıkardı mı? Avrupa Parlamentosu sesini çıkardı mı? Hiçbir yerden bir ses duydunuz mu? Bu Genel Müdür sesini çıkardı mı? Çıkarmadı, çünkü bu işin içinde olan mihmandarların bunlarla ilişkilerini kısa bir zaman sonra inşallah onları da açıklayacağız.
Şimdi kalkmış Türkiye’ye Almanya’ya şikayet ediyor, Hollanda’da şikayet ediyor. Eğer bir meselen varsa gel şikayetini millete yap. Bak, millet burada, Erzurum burada, Dadaşlar burada. Eğer söyleyeceğin bir şey varsa bunu gidip Almanya’ya, Hollanda’ya, Suriye’ye, İsrail’e değil, Erzurum’a, millete söyle. Ama bunlar bunu yapamaz, bunların tarihleri boyunca milletle işleri olmadı, bunlar her zaman millete rağmen işbaşında oldular, milletin iradesine de hiçbir zaman saygı göstermediler.
CHP’nin tarihine bakın, tek partili dönemin dışında tek başına iktidarda göremezsiniz, hem yamalı bohça gibi kurulmuş koalisyon hükümetlerinde bunlar sadece orada bir yamadır, hep böyle olmuşlardır. Tek başına gelemediler, onun için sadıktan çıkamıyorlar, bu yollarla çıkmayı deniyorlar. Şimdi CHP göstericilerin arkasına sığınıyor, göstericilerin arkasına saklanıyor, oradan varlık göstermeye çalışıyor.
Yaptıkları ne biliyor musunuz? Polise ağır hakaret...
Bunlar genç, bak, işte bunlar da genç. Ama bu gençler bu yola inanarak girdiler, menfaat karşılığı girmediler. Bu gençler bu yola sadece halka hizmet Hakk’a hizmettir diyerek çıktılar.
Kardeşlerim, işte bu CHP’lilerin işi küfredenlere para vermek, eylemcileri kışkırtmak, eylemcilerin önüne geçip yapıp yıkmalarına imkan hazırlamak. Çıkmışlar Ankara’da caddede gençlerin önüne bağdaş kurup oturmuşlar. Niye? TOMA’lar gelmesinler diye, milletvekilliyiz, dokunulmazlıkları var ya, ondan dolayı orada oturuyorlar. Ya sana yakışan kamu düzenini bozmak değil. Orada oturabilirsin, o hakaret ettiğin polis senin milletvekilliğine nezaket gösterir ama, bu millet seçim zamanında, ha, o zaman sana gereken payı verecektir.
Şimdi de bu CHP çözüm sürecinin karşısında değil mi? Şimdi çözüm sürecine karşı çıkıyorlar değil mi? Müzakere, pazarlık diyerek sürekli iftira üretiyorlar. Kiminle beraber? MHP’yle beraber. Akil İnsanlar Heyetine karşı eylemler yapıyorlardı. Peki ne oldu? Hakkari’de bir tek Türk Bayrağı dalgalandıramayan CHP son olaylarda da terör örgütleriyle el ele, kol kolla fotoğraf çektirdi, Türk Bayrağının yakılmasın seyirci kaldı, terör örgütlerinin paçavralarına sahip çıktı, polisimize en ağır hakaretleri yaptı, polise şiddet uygulayanların sırtını sıvazladı, terör örgütlerinin paçavralarıyla Türk Bayrağını yan yana salladı.
Şimdi bakın sevgili kardeşlerim, bugün Erzurum nasıl tek yürekse, inanın Türkiye de tek yürek, tek yürek. 76 milyon günlerdir bu barbarlığı, bu yağmacılığı, bu şiddeti hep ibretle izledi, 76 milyon bu çirkin manzaraları çok ciddi rahatsızlık içinde işledi.
Bakın, şu hususun altını özellikle çiziyorum: Bu eylemler neticesinde Türkiye kazanmadı, maalesef kaybetti. Türkiye ekonomik olarak kaybetti, Turizm’de kaybetti, uluslararası gücünde kayba uğradı. Türkiye kaybederken bu eylemlerden dolayı başkaları kazandı. Değerli kardeşlerim, kim? Faiz lobisi kazandı, bazı uluslararası sermaye çevreleri kazandı, Türkiye’nin rakipleri kazandı.
İşte şu anda Brezilya’da aynı oyunu oynuyorlar, Brezilya halkını, Brezilya gençliğini kullanarak farklı bahaneler altında Brezilya’ya zarar vermek istiyorlar. Benim milletim bu oyunu da gördü ve bu oyunu bozuyor. Ancak sokaktaki gençlerin, eylemcilerin de bu oyunu görmelerin, evlerine dönmelerini, Türkiye’ye daha fazla zarar vermekten, Türkiye düşmanları adına taşeronluk yapmaktan artık vazgeçmelerini istiyorum.
Hiç endişem yok, evvel Allah biz dimdiğiz, hiç endişe etmeyin.
Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye sokağa çıkanlar, farkına bile varmadan faiz lobilerinin ücretsiz gönüllü askerliğini yapıyorlar. Bunun artık bir son bulmasını, tekrarlanmamasını bekliyoruz. Sokakta şiddetin, polise karşı saldırıların, hukuksuzluğun, ahlaksızca hareketlerin artık son bulmasını bekliyoruz.
Kardeşlerim, komşuyu rahatsız eden tencere-tava var ya, nedir bu iş? Bu gürültü kirliliğidir, yani çevre kirliliğidir. Bu çevre kirliliğinden artık vazgeçmelisiniz. Yani Taksim Meydanı’nda, Gezi Parkında yeşili bir çevrecilik adına yaparken, unutmayın ki, görüntü kirliliği de çevreciliktir, gürültü kirliliği de çevreciliktir, bunu göreceksin.
Özellikle Türkiye’de bir mezhep gerilimi oluşturmak, Alevi-Sünni gerilimi oluşturmak isteyen alçaklara karşı herkesin azami uyanık olmasını istiyorum.
Değerli kardeşlerim, dikkat edin, hem CHP Genel Başkanı, hem de onun hemşerisi olan milletvekili sabah-akşam bir mezhep gerilimi çıkarmak için çok tehlikeli provokasyonlar yapıyorlar, Alevi kardeşlerim lütfen bu oyuna gelmesin.
Şimdi buradan, Erzurum’dan sesleniyorum, ülkemdeki tüm Alevilere sesleniyorum, Alevi kardeşlerim, Dersim katliamında iktidar hangi partiydi? Cumhuriyet Halk Partisi’ydi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar olduğu bir dönemde böyle bir katliam gerçekleşti. Peki bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisi bu katliamdan dolayı özür diledi mi? Ama Tayyip Erdoğan bir Başbakan olarak özür diledi. Benimle alakası yok, olmamasına rağmen o dönemde bu yapıldığı için özür diledim. Özür diledik de ne oldu? Yine bakıyorsunuz aynı terane devam ediyor. Ama Kılıçdaroğlu çıkıp da, kendi partisinin içinde birbiriyle dalaştılar, ama özür dileyemedi. Bunu ben Alevi kardeşlerimin bilmesini istiyorum. Bu oyunu bozmanız lazım, bu oyuna gelmemeniz lazım.
Bazı ülkelerin CHP’yi, Türkiye’deki bazı medya kuruluşlarını kullanarak burada bir gerilim çıkarma girişimlerini de lütfen herkes görsün ve bunlara aldanmasın. Bu ülkede 76 milyon bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız.
Kardeşlerim, birlikte kurduğumuz, birlikte bugünlere getirdiğimiz bu ülkeyi inşallah hep birlikte yarınlara taşıyacağız. Bakın, işte 30 yıldır devam eden terör şu anda artık bitme noktasına geldi. İnşallah Çarşamba günü çözüm sürecine yönelik akil insanların yaptığı çalışmaların finalini yapacağız, inşallah oturacağız bir değerlendirmesini yapacağız, neler gördüklerini kendilerinden dinleyeceğiz.
Allah’a hamd olsun, aylardır kötü haberler almıyoruz, aylardır şehit haberleri, saldırı haberleri son helikopter olayının dışında almadık. Türkiye’nin her yanında baharla birlikte çok güçlü kardeşlik filizleri fışkırdı. Artık Cudi Dağı’nın eteklerinde piknik yapan vatandaşlarım var. Kardeşlerim, bu kardeşliği hep birlikte yaşatacağız.
Erzurum’un şunu çok iyi bilmesini istiyorum: Biz sizin başınızı öne eğecek hiçbir girişimin içinde olmayız. Şu Allahu Ekber Dağları’ndaki şehitlerimizin ruhunu incitecek bir adım atmayız. Ne yapıyorsak şehitlerimizden aldığımız ilhamla yapıyoruz. Ne yapıyorsak sizlerden aldığımız yetkiyle, sizin gösterdiğiniz istikamette yapıyoruz. Çözüm süreci birilerinin dediği gibi boğun eğme, müzakere, pazarlık asla değildir. Bu bir demokrasi mücadelesidir ve bu demokrasi mücadelesini verirken bu çözüm sürecinde milli iradeye saygının ne olduğunu göstermek istiyoruz.
Çözüm süreci şiddetin sona ermesi, sorunların şiddetsiz bir ortamda insanca konuşulması, insanca çözülmesi sürecidir. Türkiye’de hem demokrasinin, hem ekonomik büyümenin önünde tek engel kalmıştı, o da terördü. Şimdi biz o terörü Allah’ın izniyle artık Türkiye’nin gündeminden çıkarıyoruz.
Ama ben sizden bir şey istiyorum; demokrasinin ve ekonomik büyümenin önündeki çok büyük bir engeli kaldırıyor, Türkiye’nin ayağına takılmış bir prangayı, terör prangasını söküp atıyoruz. Bundan sonra çok daha fazla demokratik reform yapma imkanımız olacak, bundan sonra çok daha fazla adım atma, çok daha hızlı şeklide ilerleme imkanımız olacak. İnşallah ekonomi bundan sonra çok daha farklı bir şekilde gelişecek, hızlı, istikralı bir şekilde büyüyecek. Hiç endişeniz olmasın, 21’inci yüzyıl bir Türkiye yüzyılı olacaktır. 2023 yılı hedefleri inşallah tutturulacaktır. Ama bunu birlikte yapacağız.
Şimdi Mart 2014 değil mi? Durmak yol, yola devam. Taksim Meydanı’nda birileri duruyormuş. Onlar varsın dursunlar, ama bize durmak haram, biz durmayacağız, yola devam edeceğiz. Onlar zaten hep durdular.
Şimdi bak Erzurumlu kardeşlerim şurada bir karne koymuşlar, duran adam karnesi. O karneyi belki okuyamayanlarınız vardır.
Bu nasıl bir karne; öğrencinin adı Kemal Kılıçdaroğlu, öğrenci velisi CHP, okul adı millet mektebi, karne tarihi 23 Haziran, sınıf 3’üncü sınıf.
Şimdi dersleri sayıyor; çevre sıfır, provokatörlük 10, muhalefet sıfır, milli iradeye saygı sıfır, halka hizmet sıfır, yürüyen merdiven ve seçim sandığını bulma kabiliyeti sıfır. Tek kelimeyle nefis.
Devam etmediği günler, özürsüz olarak çarpı işareti, müebbet muhalefete millet onu mahkum etti.
Sayın veli, öğrencimizin her şeyi ortada, hizmet ve çalışma maalesef genlerinde yok.
Sonuç, doğrudan kaldı.
Kardeşlerim, evet, biliyorum, görüşümüz aktır bizim, duruşumuz diktir bizim, ayrımımız yoktur bizim, duacımız çoktur bizim, yardımcımız Hak’tır bizim.
Evet, Afyonkarahisar’dan yola çıkarken ne demiştik? Şu tablo onu söylüyor, hazır mıyız? Fakat hançerelerinizden gelmesi lazım, hep beraber, tamam. Ama sadece ön taraf. Bu erkeklerin hiç sesi çıkmaz mı? Hep bayanların sesi çıkıyor.
Hazır mıyız?
Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, işte Türkiye. Şimdi geldik şarkımıza, şarkımız neydi bizim, neydi? Güzel.
Hep beraber söyleyeceğiz, şöyle bayrakları bir göreyim, arka taraf, bayrakları bir görelim. Biliyorsunuz bu arada bayrak kampanyamızın devam etmesi lazım belli bir süre, evlerimizin camlarına, balkonlarına bayraklarımızı asıyoruz. Ama bizim bayrağımızın üzerinde herhangi bir işaret olmayacak, bizim bayrağımız şehidimizin kanının rengi, hilal ve yıldız, bunun dışında bayrağımızın üzerinde herhangi bir logo, işaret olmayacak, Bayrak Yasasının amir hükmü de budur; tam.
Sadece şu alandaki bayraklar; 3 hilali de açarız derseniz, o da Osmanlı’nındır, onunla da gurur duyuyoruz.
Hayır mıyız?
Beraber yürüdük biz bu yolarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey sizi hatırlatıyor.
Allah yar ve yardımcımız olsun, yolumuz, bahtımız her daim açık olsun, kardeşliğimiz, muhabbetimiz ebedi olsun.
Günümüz bereketli, geleceğiniz aydınlık olsun diyor, Erzurum dualarını bizden eksik etmesin, Erzurum Mevla’ya emanet olsun ve Leyli-i Berat’ınız mübarek olsun.”