Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemiz elini taşın altına fazlasıyla koymuştur. Açık ve net söylüyorum yeni bir göç dalgası yaşanması halinde artık biz bunu tek başına göğüsleyemeyeceğiz” dedi.
CUMHURBAŞKANI KONUK LİDERLERE SESLENDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı'na katılan konuk bakan ve heyet başkanları onuruna aksam yemeği verdi. Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen yemekte konuk liderlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası toplum geçmişte emsaline az rastlanır bir göç ile karşı karşıya kalmış bulunuyor. Bugün dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 68 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyonu aşkın mülteci bulunuyor. Bu sayı ekonomik nedenler yanında açlık, kıtlık, iç savaşlar, terör saldırıları ve siyasi belirsizlik gibi nedenlerle her geçen gün artıyor. İnsanlar sadece daha iyi bir iş, daha yüksek hayat standartları için değil hayatlarını devam ettirmek, çocuklarına bir lokma ekmek için güç ediyor. Çıkılan bu umut yolculuğu maalesef çoğu zaman ölümle, felaketle sonuçlanıyor. Son 6 senede 18 binin üzerinde kişinin hayatını kaybettiği Akdeniz’i büyük bir mülteciler mezarlığına dönüştüren macera hevesi değil, bu çaresizliktir. Sahra Çölü’nün cehennem sıcağında solup giden hayatların her birinin gerisinde büyük bir dram, acı bir hikaye vardır. Kaderlerini derme çatma botla azgın dalgaların insafına bırakanlar bunu adrenalin tutkusundan değil umutsuzluktan yapıyor. Bu insanları açık hava hapishanelerine ve toplama kampı tarzı gibi yerlere hapsetmek vicdanlara sığmaz. Bu insanların dramları üzerinden siyaset yapmak çok daha utanç vericidir. Filistinli mültecilere verilen yardımları kesmek, onları yokluk ve yoksullukla terbiye etmeye çalışmak da insanlık dışıdır” dedi.
“MEVCUT DÜZEN İNSANLARI GÖÇE İTEN SORUNLARA HİÇBİR ÇÖZÜM ÜRETEMİYOR”
Göçün güvenlik boyutu da olan insani ve siyasi bir mesele olduğunu aktaran Erdoğan, “Bu meselinin özünde adalet açığı ve empati eksikliği vardır. Daha yüksek duvarlar inşa etmenin, daha fazla dikenli tel çekmenin düzensiz göçü önlemek için çözüm olmadığı aşikardır. Gelir adaletsizliğinin bu derece kesinleştiği bir yapıda göçü tamamen bitirmek mümkün değildir. Mevcut düzen ne çatışmalara ne istikrarsızlığa ne de insanları göçe iten sorunlara hiçbir çözüm üretemiyor” ifadelerini kullandı.
“CEZAYİR, RUANDA KATLİAMINI BİZLER UNUTAMAYIZ”
Batı'ya da göndermede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Açık ve net söylüyorum acaba Afrika’nın altını, elması, bakırları, kromları kimler tarafından sömürüldü? Kimler tarafından oralardan alınıp ülkelerine taşındı? Yeri geldiği zaman katliamlar kimler tarafından yapıldı? Bunlar hep gizleniyor, konuşulmuyor. Cezayir, Ruanda katliamını bizler unutamayız. Buralarda yüzler, binler değil, yüz binler, yeri geldi milyonlar öldürüldü” dedi.
“3 MİLYON 600 BİN SURİYELİ MÜLTECİ BENİM ÜLKEMDE”
Türkiye'de 3 milyon 600 bin Suriyeli mülteci olduğunu ifade eden Erdoğan, "Şu anda benim ülkeme gelenler acaba zevkle mi geliyor? Varil bombaları üzerine yağdığı için, işte bu katil Esed'in o bombaları yağdırdığı için evlerini, barklarını terk etmek zorunda kaldılar. Onun için 3 milyon 600 bin Suriyeli mülteci benim ülkemde. Onlara ev sahipliği yapmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
“AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERE DESTEK NOKTASINDA OECD RAKAMLARINA GÖRE DÜNYANIN BİR NUMARASI TÜRKİYE'DİR”
Hiçbir ülkenin günümüz dünyasında bu sorunlara coğrafi uzaklık, yakınlık merceğinden bakma lüksü olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Az gelişmiş ülkelere yönelik donörler toplantısı yapıyoruz. Dünyanın en zengini diyenler, 'dünyada bir numarayız' diyorlar. Hayır değilsin. Milli gelire oranla az gelişmiş, en az gelişmiş ülkelere destek verme noktasında OECD rakamlarına göre söylüyorum dünyanın bir numarası Türkiye'dir. Milli gelire oranla söylüyorum” dedi.
“BU MİLLET HİÇBİR ZAMAN SOYKIRIMDA BULUNMAMIŞTIR”
“Mesafelerin anlamını yitirdiği böylesi bir dönemde Avrupa'nın kaderi Afrika'nın kaderinden, Kuzey Amerika'nın kaderi Güney Amerika'nın kaderinden başka değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yoksulluk, kıtlık, iç savaşlar, siyasi ve ekonomik sıkıntılar gibi sorunlar insan tacirlerine sömürebilecekleri uygun bir zemin oluşturuyor. İnsan kaçakçılığının örgütlü suçlarla uyumlu bir hal aldığını görüyoruz. Terör örgütleri insanları göçe zorlayan sebeplerden ve sonuçlardan çıkar sağlıyor. Güvenliğimizi tehdit eden bu suç örgütüyle koordineli bir mücadele ortaya koymamız şarttır. Göç meselesinin sağlıklı bir zemine oturtulması en çok Batı ülkelerine yarayacaktır. Türkiye göç meselesiyle ilk kez yüzleşen bir ülke değildir. Suriye'den ülkemize sığınan hiç kimseyi zorla geri döndürmedik. Batı'da sözde Ermeni soykırımı adıyla bazı propagandalar yapılıyor. Bu millet hiçbir zaman soykırımda bulunmamıştır” ifadelerini kullandı.
“AB'NİN TAAHHÜT ETTİĞİ 6 MİLYAR AVRO SURİYELİLERE ULAŞABİLMİŞ DEĞİL”
Batı'nın verdiği sözleri tutmadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel İnsani Yardım Raporu'na göre 2017 yılında 8.1 milyar üzerindeki yardımla ülkemiz dünyada ilk sıraya yükseldi. Kendi milli imkanlarımızla harcadığımız rakam BM kriterlerine göre şuan itibariyle 37 milyar doları aştı. AB'nin taahhüt ettiği 3 artı 3 milyar avro Suriyelilere ulaşabilmiş değil. BM Göç ve Mültecilerin gayreti de bir yere kadar geldi ve orada kaldı. Bu süreçte Türkiye'nin tek başına bırakıldığımızı söylemek durumundayım. 8 yıldır 4 milyon insana sahip çıkarken ekonomik durumu bizden iyi olan ülkeler 100-150 göçmeni kabul etmemek için adeta birbirini yiyor. Irkçı partiler mülteci düşmanlığı üzerinden koltuk kapmanın hesabını yapıyor” diye konuştu.
“YENİ BİR GÖÇ DALGASI YAŞANMASI HALİNDE ARTIK BİZ BUNU TEK BAŞINA GÖĞÜSLEYEMEYECEĞİZ”
Suriye'den Türkiye'ye ve Avrupa'ya olan düzensiz göçün önlenmesi için çaba sarf ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye böyle bir yükü ilanihaye taşımak zorunda değildir. Ülkemiz elini taşın altına fazlasıyla koymuştur. Açık ve net söylüyorum yeni bir göç dalgası yaşanması halinde artık biz bunu tek başına göğüsleyemeyeceğiz. İdlib'teki halk, ki 300-400 bin civarındadır, Türkiye'ye girmesi bu olay çok farklı gelişebilirdi. Bunu özellikle burada söylemek zorundayım. Fırat Kalkanı ve Zeytindalı harekatları geri dönüşleri hızlandırmış, 312 bin mültecinin topraklarına geri dönmesini sağlamıştır. Ülkemizin terörden arındırdığı bölgeler Suriye'nin en yaşanabilir, huzurlu alanlarıdır. Güvenli bölge formülü Suriyeli mültecilerin geri dönüşleri için en pratik çözüm yoludur.”