Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, HSYK ile ilgili gerekli değişikliklerin komisyonda yapıldığını ifade etti.
Brüksel temasları çerçevesinde AB Konseyi Başkanı Herman van Rompuy, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AB Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'la 4'lü zirvede bir araya gelen Başbakan Erdoğan, ortak basın toplantısında bir gazetecinin HSYK'ya yönelik değişikliklerle ilgili sorusunu cevapladı. Erdoğan, "HSYK ile ilgili bize daha önce bazı tavsiyeler oldu, bu tavsiyeler istikametinde zaten gerekli değişiklikler de komisyonda yapıldı. Bunu da özellikle bilmenizi istiyorum" dedi.Erdoğan ayrıca, AB ile üyelik sürecinde yeni fasılların açılmasına ilişkin bir soruya, "Bildiğiniz gibi 22. fasıl çözüldü. Şimdi tabi önümüzde 23, 24 gibi önemli fasıllar var. Enerji ile ilgili yine önemli bir fasıl var. Güvenliğe yönelik fasıllar var. Bu konularda gerek AB bakanlığımız, dışişleri bakanlığımız ve bununla ilgili tüm teknokrat, bürokrat arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürecekler" şeklinde cevap verdi. Erdoğan ayrıca, "Şu anda atılmış adımlar inanıyorum ki birbiri ardınca gelecektir. Ve bu konularda da bir ortak iradenin oluştuğunu görmek bizleri ayrıca memnun etmiştir" dedi.
"KUVVETLER BİRBİRİNE MÜDAHALE EDERSE, ORASI DEMOKRATİK BİR ÜLKE OLMAKTAN ÇIKAR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kuvvetler ayrılığı tartışmalarına ilişkin olarak, "Kuvvetler birbirine müdahale etmeye kalkarsa, orası demokratik bir ülke olmaktan çıkar" dedi.
Brüksel temasları çerçevesinde AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AB Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'la 4'lü zirvede bir araya gelen Başbakan Erdoğan, ortak basın toplantısında bir gazetecinin kuvvetler ayrılığına ilişkin sorusunu cevapladı. Erdoğan, "Bir defa demokratik parlamenter sistem içerisinde kuvvetler ayrılığı noktasında kimsenin bir şüphesi olmaz, olamaz. Ancak kuvvetlerin birbirine müdahalesi de söz konusu olamaz. Eğer kuvvetler birbirine müdahale etmeye kalkarsa, orası demokratik bir ülke olmaktan çıkar. Ve buralarda yasamanın kendi görev alanı bellidir onu yapar, yürütmenin görev alanı bellidir onu yapar, yargının da görev alanı bellidir onu yapar. Ama yargı, yürütme veya yasamaya kalkıp da tahakküm edemeyeceği gibi, yürütme de yargıya tahakküm edemez. Aynı şekilde yasamanın da belirlenen çalışma alanı dışına çıkması söz konusu olamaz" dedi.
Başbakan, "Şu anda Türkiye'de yapılan budur. Bunun dışındakilerin hepsi de dezenformasyondur veyahut da bazı çıkar çevrelerinin, biliyorum ki onların çıkarlarına yönelik bazı engellemeler varsa, bu onları rahatsız etmiş olabilir, bunun için de bazı kulplar da takabilirler. Bu noktada bazı fitne, fesat, iftira gibi şeylerin içerisine girebilirler" diye konuştu.
Erdoğan ayrıca, "Güçlenen bir Türkiye var. 10 yıl öncesi Türkiye ile bugünün Türkiye'si farklı. 10 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye'nin şu an milli geliri 820 milyar dolara ulaşmıştır. Bunun yanında yine aynı Türkiye, gerek faiz oranlarında, gerek enflasyonda çok farklı bir konuma gelmiş, artık tek haneli rakamlara ulaşmıştır. Ve artık dünyanın 18. büyük ekonomisidir. Bu tabii ki onları rahatsız etmektedir. Bundan dolayı ülkemizle ilgili olumsuz girişimler vardır. Ama biz, Sayın Herman'ın da ifade ettiği gibi kendi aramızda da birçok konuları gayet güvene dayalı olarak görüştük ve bu görüşmelerimizi bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla devam ettireceğiz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, The Guardian muhabirinin sorusuna ilişkin olarak da, "Eğer tercümede bir sıkıntı yoksa, tahkikat bakanlığı gibi bir ifade kullanıldı. Böyle bir bakanlığın kurulması veya böyle bir bakanlık söz konusu değil. Zaten iletişimdeki sıkıntı ne yazık ki birçok dezenformasyonun kaynağı oluyor. TBMM'de veyahut da komisyonumuzda böyle bir görüşme yapılmamıştır, böyle bir şey de kesinlikle yoktur" yanıtını verdi.
"BEŞAR GİDERSE YERİNE KİM GELECEK SORUSUNDAN BIKTIK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye krizi konusunda "Beşar giderse yerine kim gelecek sorusundan bıktık" dedi.
Brüksel temasları çerçevesinde AB Konseyi Başkanı Herman van Rompuy, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AB Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'la 4'lü zirvede bir araya gelen Erdoğan, ortak basın toplantısında bir gazetecinin Suriye'deki işkence ve infazları gösteren fotoğraflarla ilgili sorusunu cevapladı. Erdoğan, "Öncelikle tabii ki bu fotoğraflar öyle zannediyorum ki, Cenevre 2 toplantısını beklentilerimiz istikametinde, olumlu istikamette etkilemesi gerekir. Çünkü bu fotoğrafları görüp de hala buna seyirci kalmak, sorumluluk mevkiinde olan siyasiler olarak, görevlerimizi yerine getirmemenin bir ifadesi olur. Artık burada artık bir adım atılmayacaksa ne zaman adım atılacak, nerede adım atılacak insana bunu sorarlar" dedi.
Başbakan Erdoğan, "Ben özellikle Cenevre 2'nin de ötesine geçiyorum, BM teşkilatının bu işi çok daha farklı ele almasının gereğine inanıyorum. BM Güvenlik Konseyi'nin bu işi çok daha ileri düzeyde ele almasının gereğine inanıyorum. Artık atılması gereken adımları bize sormamaları gerekir. Özellikle Suriye'de 'Beşar giderse, yerine kim gelecek' sorusundan biz bıktık. Demokrasiye inanmış hiçbir lider bu soruyu soramaz. Zira Beşar giderse halkın iradesi iktidar olacaktır" diye konuştu.
"HERHALDE BUNDAN DAHA KÖTÜ BİR SURİYE DÜŞÜNÜLEMEZ"
Erdoğan ayrıca, "Bugüne kadar Suriye'de çok partili dönem yaşanmamıştır. Sadece bir Baas rejimi vardır. Baas’tan başka hiçbir siyasi parti Suriye'de bulunmamıştır. Şimdi çok partili döneme geçmek ve halkın iradesi kimi istiyorsa, onu işbaşına getirmesi gerekir. Herhalde bundan daha kötü bir Suriye asla düşünülemez. Bundan daha büyük bir felaket asla tasavvur edilemez. 150 bin insanın öldürüldüğü Suriye'de hala biz neyi soruyoruz, o giderse yerine kim gelecek, halk kimi istiyorsa o gelmelidir, o gelecek" dedi.
"YARGI TARAFSIZLIĞINDAN SAPARSA, YASAMA BUNU DÜZENLEMEYLE MÜKELLEFTİR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yargının tarasfızlık ilkesinden sapması halinde "ciddi sıkıntılar" doğacağını belirterek, "yasama organının bu sıkıntıları düzenlemekle mükellef" olduğunu söyledi.
Brüksel temasları çerçevesinde AB Konseyi Başkanı Herman van Rompuy, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AB Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'la 4'lü zirvede bir araya gelen Erdoğan, ortak basın toplantısında, kuvvetler ayrılığı konusunda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, "Burada bir konunun üzerinde hassasiyetle durmam lazım. Kuvvetler ayrılığı konusunda demokratik ülkelerin hiçbir tanesinin sorunu yoktur.
Demokrasiye inanmış olan ülkelerin hepsi de, özellikle kuvvetler ayrılığı konusunda hassasdırlar, buna inanırlar. Hukukun üstünlüğü noktasında zaten yine demokrasiye inanmış ülkelerin burada bir problemi yoktur" dedi.
Erdoğan, "Fakat yargının bağımsızlığı derken, eğer yargı bağımsızlığını, tarafsızlık ilkesinden saparak kullanmaya kalkarsa, orada ciddi manada sıkıntılar doğar. Ve bu sıkıntıları aşabilmek için de yargının hem bağımsızlığını, hem de tarafsızlığı ilkesini ortaya koymak ve bunu da tabi belli esaslara bağlamak, yasamanın görevidir" ifadesini kullandı.
Başbakan konuşmasına şöyle devam etti:
"Yasamayı yok farz ederek, yürütmeyi yok farz ederek, eğer yargıyı tamamiyle sorumsuz şeklide değerlendirecek olursak, o ülke yargı devleti olur, demokrasi devleti olmaz. Biz tabi demokratik bir hukuk devletinden yanayız ve bunu özellikle savunuyoruz."
"Halkın iradesinin üstünde bir güç asla kabul etmiyoruz. Halkın iradesinin tecelli ettiği yer de yasama organıdır. Yasama organı bu tür sıkıntılar, aksaklıklar olduğu zaman da bunu düzenleme göreviyle ayrıca mükelleftir. Ve biz bu konularda da özellikle medya üzerinden iletişimden çok, bunu da medya mensuplarının karşısında özellikle söylüyorum, bunu ikili görüşmelerimizde, ilgili sorumlu bakanlarımız vasıtasıyla yapmamız, çok daha isabetli olacaktır diye düşünüyorum."