Eğitim-Bir-Sen’in ev sahipliğinde gerçekleşen “Yükseköğretime Bakış 2019: İzleme ve Değerlendirme Raporu” Memur-Sen Genel Merkezi konferans salonunda düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı.
Programın açılış konuşmasını yapan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın, sendika olarak, eğitim çalışanlarının teveccühüne mazhar olmanın gayreti içinde olduklarını belirterek “Bizler, niceliğimizin bir neticesi olarak sahip olduğumuz yetkiyi, nitelikli çalışmalarımızın etki sahasıyla birleştirerek ülkemizin geleceğini belirleyecek olan eğitim sistemimizin sorunlarını ve bu sorunlara çözüm önerilerimizi ortaya koymayı hayati buluyoruz” şeklinde konuştu.
Bir sistemin çok katmanlı ve karışık sorunlarının tek yönlü okunduğunu dile getiren Yalçın, “Bu bağlamda, eğitim sistemini çok yönlü bir şekilde izlemenin, değerlendirmenin ve veriye dayalı çözüm önerileri sunmanın büyük bir ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Eğitime ilişkin odak analizler, araştırmalar, raporlar hazırlayıp projeler yürütürken, veriye dayalı bilimsel bir bakış açısıyla çalışma hayatının ve eğitim sisteminin temel sorunlarını ve çözüm önerilerini ele alıyor; yerelin birikimiyle dışımızdaki dünyanın müktesebatını uygun bir şekilde birleştirerek çözüm önerileri sunuyoruz. Zira ancak bu şekilde insanlık tecrübesini kucaklayacak bir model geliştirmenin mümkün olduğuna inanıyoruz” dedi.
“BİLİM POLİTİKALARININ DAHA FAZLA TARTIŞILMASINA KATKIDA BULUNMAYI HEDEFLİYORUZ”
Eğitim sisteminin verimliliğinin ve etkinliğinin izlenmesi ve sorunların sağlıklı bir zeminde konuşulabilmesi için 2016 yılından itibaren eğitime ilişkin izleme ve değerlendirme raporları yayımladıklarını belirten Yalçın, “Bu kapsamda, Eğitime Bakış 2016, Eğitime Bakış 2017 ve Eğitime Bakış 2018 izleme ve değerlendirme raporlarımızı üç yıldır düzenli aralıklarla yayımladık. Yükseköğretime ilişkin olarak da Yükseköğretime Bakış 2017 ve Yükseköğretime Bakış 2018 raporlarını geçen iki yılda yayımladık. Bu raporlarımızı İngilizceye de çevirerek, uluslararası aktörlerin ve araştırmacıların istifadesine sunduk. Bugün ise Yükseköğretime Bakış 2019: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nu kamuoyuyla paylaşıyoruz. Etkin, verimli ve kaliteli bir yükseköğretim sisteminin tesis edilmesine yardımcı olmak gayesiyle üç yıldır düzenli yayımladığımız bu çalışmaları önemsiyoruz. Bu izleme ve değerlendirme raporuyla yükseköğretim ve bilim politikalarının daha fazla tartışılmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
“HEM ÇALIŞMAYAN HEM DE OKUMAYAN 18-24 YAŞ ARASI GENÇLERİN ORANININ EN YÜKSEK OLDUĞU ÜLKE TÜRKİYE’DİR”
Türkiye’nin toplumsal talebi karşılamak ve genç nüfusunun niteliklerini artırabilmek için yükseköğretime çok önemli yatırımlar yaptığını anımsatan Ali Yalçın, “2018’de açılan üniversitelerle birlikte üniversite sayısı 200’ü aşmıştır. Türkiye, son yıllarda yükseköğretim sistemini oldukça hızlı bir şekilde büyüterek, açık öğretim dahil, öğrenci sayısı itibarıyla Avrupa’nın en büyük yükseköğretim sistemi haline gelmiştir. Ancak, Yükseköğretime Bakış 2019’da vurgulandığı üzere, Türkiye yükseköğretim sisteminde yüz yüze öğrenim gören öğrenci sayısı 2018 yılında ilk kez azalmıştır. Ayrıca, OECD ülkeleri içerisinde hem çalışmayan hem de okumayan 18-24 yaş arası gençlerin oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir” diye konuştu.
Açık öğretimin, yüz yüze eğitimden faydalanması mümkün olmayan veya uzaktan eğitimi tercih eden kişiler için önemli bir imkan olduğunu ve hizmet sunmaya devam etmesi gerektiğini dile getiren Ali Yalçın şöyle konuştu:
“Yükseköğretim sisteminde açık öğretimdeki öğrenci sayısı yüz yüze öğrenim gören öğrenci sayısını geçmiş durumdadır. Hatta Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ndeki öğrenci sayısı Türkiye’deki tüm lisans ve ön lisans programlarındaki öğrenci sayısından fazladır. Açık öğretim öğrenci sayısının aşırı artışı, yükseköğretim sisteminin genel imaj ve kalitesini tehdit eden bir boyuta dönüşmüştür. Öte yandan, açık öğretime yerleşen öğrenci sayısının azaltılmasına yönelik alınan kararlara rağmen, açık öğretim sistemindeki öğrenci sayısı hızlı bir şekilde artmıştır. Dahası, yüz yüze öğrenim gören öğrenci sayısı 2018 yılında ilk kez azalmıştır.”
“TÜRKİYE’DE KRONİK BİR ÖĞRETİM ÜYESİ AÇIĞI VARDIR”
Nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine özel önem verilmesi gerektiğini aktaran Yalçın sözlerine şu şekilde devam etti:
“Türkiye’de yükseköğretimden mezuniyet oranları son yıllarda oldukça hızlı bir artış eğilimindedir. Bu artışa rağmen, gerek 25-34 yaş arası gerekse 25-64 yaş arası baz alındığında, Türkiye, yükseköğretim mezun oranının en düşük olduğu OECD ülkelerinden biridir. Buna ilaveten, yüksek lisans ve doktora mezunları açısından bakıldığında, Türkiye’deki mezun sayıları ilk on büyük ekonomiye sahip olan ülkelerin mezun sayılarından oldukça geridedir. Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünler üretebilmesi ve ekonomide bir sıçrama yapabilmesi için yüksek eğitimli ve kalifiye uzman sayısının artırılması gerekmektedir. Bunun için lisans, yüksek lisans ve doktora mezunu sayısının acilen artırılması gerekmektedir. Buna ek olarak, yükseköğretimde yaşanan büyümenin nitelikli bir yönelimle sürdürülebilmesi amacıyla doktora mezunu öğretim üyesi sayısını artırmayı temin edebilecek programların daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Raporumuzda da kapsamlı bir şekilde vurgulandığı üzere, Türkiye’de kronik bir öğretim üyesi açığı vardır. Türkiye’nin, yükseköğretim sisteminde en büyük on ekonomiye sahip ülkelerin ortalaması standartlarında bir eğitim verebilmesi için, en az 91 bin öğretim elemanına ihtiyacı vardır. Bu açığını kapatılması için acil bir seferberlik başlatılmalıdır.”
“Yükseköğretim programlarında gerekli değişiklikleri yapması gerekmektedir”
Türkiye’de genç işsizliğin her geçen gün artmakta olduğunu belirten Yalçın, “Genç işsizlik oldukça ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaya başlamaktadır. Bunun için öncelikle yükseköğretim sistemindeki aktörlerin piyasa ile daha uyumlu beceri ve niteliklere sahip bireylerin yetiştirilmesi için, yükseköğretim programlarında gerekli değişiklikleri yapması gerekmektedir” dedi.
Açılış konuşmasının ardından Doç. Dr. Zafer Çelik, hazırlanan raporun sunumunu ve tanıtımını gerçekleştirdi.