Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Savaş Eğilmez, Suriye’deki gizli aktörün İran olduğunu söyledi. “Arap baharının tetiklediği değişim süreci Ortadoğu’nun jeopolitik yapısında köklü değişikliklere yol açarak bölgesel ve küresel aktörlerin Ortadoğu politikalarını yeniden değerlendirmelerine neden oldu.” diyen Dr. Savaş Eğilmez, “Bu değişim süreci bölgedeki tek müttefiki olan Suriye’ye gelene kadar İran jeopolitik çıkarlarına hizmet ederken, Suriye’deki muhtemel bir değişim İran’ın jeopolitik çıkarlarını tehdit ettiğinden İran, Arap baharı Suriye’ye geldiğinde farklı bir tavır almıştır.” diye konuştu.
Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Savaş Eğilmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son on yılda Ortadoğu’da İran ve Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Mısır, Ürdün gibi İran karşıtları arasında kamplaşma ve soğuk savaş ortaya çıkmıştır. Böyle bir ortamda İran’ın savunma stratejisinde Suriye ve Hizbullah ile geliştirdiği ittifak ilişkisi önemli bir yer edinmiştir. İran’ın savunma stratejisinde kritik öneme haiz olan Suriye’de ortaya çıkan isyanın, İran’ın dostu Esed yönetiminin devrilmesini talep etmesi ve bölgedeki karşıtlarının da isyancılara destek vermesi İran yönetiminin isyancılara karşı Esed’e destek vermesine neden olmuştur. İran, Beşar Esed’in batmasını önlemek ve onun konumunu korumasını sağlamak için ağır bedeller ödemeyi göze almış durumda. Ekim ayı içerisinde nerdeyse her gün Suriye de iki İranlı asker yaşamını yitirdi. Üstelik bu askerlerin içerisinde generalinden, yüzbaşısına rütbeli askerler de mevcut. Ekim ayı, Suriye’de faaliyet gösteren İran Devrim Muhafızları personeli için kanlı bir bilançoyla bitti. Çatışmaların başladığı günden beri, Suriye’de resmi rakamlara göre 156 yerel kaynaklara göre 400 den fazla kayıp veren İran Devrim Muhafızları, bunların 54 ünü Ekim ayında kaybetti. Bu rakamlar, Tahran’ın özellikle son haftalarda Suriye’deki aktif varlığını güçlendirdiğini ve oyunun içerisinde daha sıcak bir pozisyon aldığını gösteriyor. İran’ın kayıplarının yaşandığı bölgelerin haritası çıkarıldığında ise ilk göze çarpan noktanın Devrim Muhafızlarının daha çok Halep ve çevresinde faaliyet gösteriyor olmasıdır. Her fırsatta Esad’ın kalmasını istediklerini ve onun yerine başkasının gelmesine izin vermeyeceklerini ısrarla dile getiren İran’ın, bunu sağlamak için birçok şeyi göze alabileceğinin en önemli kanıtlarından biri de son bir ayda verdiği askeri kayıplardır. İran yönetimi Suriye’deki gelişmeleri bölgesel gerginlikler ve hesaplaşmalar üzerinden okurken, Türkiye’nin Suriyeli rejim muhaliflerinin yanında yer alması, iki ülkenin karşı taraflarda durmasıyla sonuçlanmış durumda. Şimdilik Türkiye ile İran yöneticileri Suriye meselesi ile ilgili birbirlerini hedef alabilecek açıklamalardan uzak durmaya çalışsa da iki tarafın keskin duruşları, bir noktadan sonra karşı karşıya gelmelerine neden olacaktır. Türk kamuoyu Rusya-Suriye ilişkisini yakından takip ederken İran’ın Suriye’deki konumu ve faaliyetlerini gözden kaçırmaktadır. Türk Devleti bu durumla ilgili mutlaka bir, hatta birden fazla strateji geliştirmiştir. Ama Türk kamuoyu ve sivil toplum örgütleri de Türkiye ve İran’ın Suriye meselesinde tamamen zıt kutuplarda olduğuna dikkat etmesi gerekmektedir. İran’ın amaçlarından biri Türkiye’yi Suriye meselesinde oyunun dışında tutmaktır. Bunun içinde elinden geleni yapacaktır.”