Son yıllarda televizyon dizisi haline getirilen edebi romanların, günlük kaygılar içerisinde ticari birer mal gibi harcandığı öne sürüldü. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdoğan Erbay, Türk edebiyat tarihinin önemli romanlarından olan “Aşk-ı Memnu”, “Çalıkuşu”, “Yaprak Dökümü” ve “Yeşil Gece” isimli romanların, dizi haline getirildikleri televizyon kanallarında verilmek istenen mesajlardan uzaklaştırıldıklarını söyledi.
SANAT NOSYONU YOK EDİLİYOR
Erbay, sanatın, toplumun ruh dünyasını doyurmak, kültürel anlamda hem taşıyıcı, hem de yönlendirici olmakla varlığını devam ettirebileceğini kaydederek, “Hayatı çeşitli görüntüleriyle zenginleştiren sanat eseri, insan varlığının erdemlerini geliştirip yaşananı daha tahammül edilebilir hale dönüştürmekle göz önünde bulunur” dedi. Önemli edebiyat eserlerinin son yıllarda televizyonlarda dizileştirildiğini anlatan Erbay, söz konusu dizilerde, sanatın misyonunun göz ardı edildiğini belirtti.
EDEBİ ESERLER, TÜKETİME KURBAN EDİLİYOR
Dizilere konu olan edebi romanların, günün tüketimine kurban edildiğini vurgulayan Doç. Dr. Erbay, Aşk-ı Memnu, Çalıkuşu, Yaprak Dökümü ve Yeşil Gece gibi eserlerde okuyucuya sunulan tiple, dizilerde bu tipleri canlandıran karakterler arasında uçurumlar bulunduğuna dikkat çekti. Erdoğan Erbay, “Eserde okuyucunun önüne konulan tip ve karakterlerle neredeyse hiçbir benzerlik taşımayan, roman veya hikayedeki mesajı ve ağırlığı üstlenmeden, rol ile rolü oynayan arasında asla kapatılamaz bir farkın bulunduğunu görmek çok üzüntü vericidir. Dizilerin alındığı eserlerle aynı olması elbette beklenemez, ancak misyon açısından eseri daha güzele ve daha iyiye doğru çekmek varken, sıradanlaştırarak gözden düşürmek, eserlerin taşıdıkları devir özellik ve yargıları da ortadan kaldırarak, neticede hazin bir tablo haline gelmektedir” şeklinde konuştu.
DİZİLERİN YAŞAMA ETKİSİ
İnsanların, günlük yaşamlarını kendi yapıp-etmelerinden hareketle yaşamak yerine, dizilerin ya da evlilik programlarının peşinden koşmakla geçirdiğini vurgulayan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdoğan Erbay, şunları söyledi: “İnsanımız, zamanını ve emeğini boşa harcadığının farkında değildir. Okumak ve yazmak, ya da daha genel bir ifadeyle, güzel ve faydalı işler yapmak adına vakit bulamadığından şikayet eden insanlar, gündelik hayatlarının büyük bir kısmını, başkalarından ödünç alınmış, sıradan fikirlerle heba edip gitmektedirler. Bu nedenle insanımızın vakit geçirirken, televizyon izlerken seçici olması, kendisini geliştirecek programlar ve yapımları takip etmesi, çağdaş ve münevver topluma yakışacak davranışlar olacaktır”