Millî Tarım Projesi tanıtım toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerinin durdurulması tartışmaları hakkında “Şu anda Avrupa’da terör örgütünün ajanları cirit atıyor. Onlara her türlü desteği vereceksiniz, ondan sonra kalkıp Türkiye’ye ‘Avrupa Birliği ile ilgili müzakereler durdurulabilecek’ diyeceksiniz. Ben de Cumhurbaşkanı olarak diyorum ki, yılsonuna kadar sabredelim, ondan sonra millete gidelim” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, tarımda verimliliği artırmak amacıyla geliştirilip uygulamaya sokulan ‘Millî Tarım Projesi’nin tanıtım törenine katıldı. Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen tanıtım töreninde; Başbakan Binali Yıldırım, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile bazı bakanlar da hazır bulundu. Türkiye’nin pek çok bölgesinden gelen çiftçilerin de iştirak ettiği törende Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“TOPRAĞA SIRTINI DÖNEN İNSAN, EN BÜYÜK İHANETİ KENDİSİNE YAPMIŞ OLUR”
‘Millî Tarım Projesi’nin Türkiye’ye, millete ve özellikle çiftçilere hayırlı olması temennisinde bulunarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aşık Veysel’in dizelerine atıfta bulunarak, “Sadık yârimiz olan toprağa hak ettiği değeri vermezsek, sadece kendimizin, kendi neslimizin değil, topyekün insanlığın geleceğini tehdit altına sokmuş oluruz. Toprağa sırtını dönen insan, en büyük ihaneti kendisine yapmış olur” dedi.
İlk insan Hz. Adem’den bu yana insanoğlunun hayatta kalmasını ve gelişmesini sağlayan hususların başında, tarım ve hayvancılık konusundaki başarısının geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü, tarım ve hayvancılık, bu işle meşgul olan kişilerin ürünlerini sadece kendi şahsi ihtiyaçlarını karşılamak için değil, tüm insanlığa sunmak için yürüttükleri faaliyetlerdir. Hayatımızı sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz ürünlerin, hizmetlerin belli meslek grupları tarafından yürütülmesi, bizlere başka alanlara yönelme ve oralarda derinleşme imkânı sağlar” diye konuştu.
“TARIM, İNSANLIĞIN VARLIĞINI SÜRDÜREBİLMESİNİN OLMAZSA OLMAZIDIR”
Tarımın, insanlığın varlığını sürdürebilmesinin ‘olmazsa olmazı’ olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Tarım Projesinin; ‘Havza Bazlı Üretimi Destekleme’ ve ‘Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme’ adıyla iki başlık altında hayata geçirildiğini ve projeye hep birlikte sahip çıkılması gerektiğini söyledi.
Anadolu’nun, dünyanın en kadim tarım ve hayvancılık coğrafyası olmasına rağmen, bugün Türkiye’nin, her iki konuda da olması gereken yerin çok uzağında bulunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Topraklarımız var ama doğru planlama yaparak, yeterli teknik destek sağlayarak hakkıyla değerlendiremiyoruz. Meralarımız var ama et fiyatları almış başını gidiyor. İhtiyacımızı karşılayabilmek için ithalat yapmak zorunda kalıyoruz” görüşlerine yer verdi ve bunun kabul edilebilir bir manzara olmadığını söyledi.
“DOĞAL GÜBREYE DÖNMEK DURUMUNDAYIZ”
Azotlu gübre ile toprakların mahvedildiğine işaret ederek, bu gübrenin doğallıktan uzak olduğunu ve pek çok hastalığın temelinde bu tür gübrelemenin yattığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bu reformla birlikte biz doğal gübreye dönmek durumundayız. Doğal gübreye dönerken de yapmamız gereken işlerin başında bana göre, çöp atıklarını kompost gübreye çevirmek suretiyle gübrelemede bunları rahatlıkla kullanabiliriz. Bunları kullanmak suretiyle de bu kimyevi azotun tehdidinden bütün tarımsal gıdalarımızı kurtarabiliriz. Bunun üzerinde çalışmamızda fayda var diye düşünüyorum. Şu anda sadece 30 büyükşehir belediyesi bu konularla ilgili adımları atsa, kompost gübre üretimini hızlandırsa buradan çok büyük nimet elde ederiz” görüşlerine yer verdi.
Türkiye’nin bugün tarımsal hasılada Avrupa’da bir numara olmasının, gerçek potansiyelin kullanıldığı anlamına gelmediğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bölgesini ve hatta tüm dünyayı doyuruyor olması gereken Türkiye’nin, gıda ve et ithalatı yapıyor olması, ortada bir sorun olduğunun ifadesidir. İnşallah, Millî Tarım Projesiyle, bu sorunların çözümü konusunda önemli bir adım atmış oluyoruz. Yeni destekleme modeli sayesinde, ülke olarak, aslında imkânlarımız yeterli olduğu hâlde, plansız-programsız iş yapılması sebebiyle sık sık karşılaştığımız ‘arz açığı’ veya ‘arz fazlası’ sıkıntısının geride bırakılacağına inanıyorum. Aynı şekilde hayvancılıkta, illerimize ve hayvan türlerine göre belirlenen teşvik modelinin de, fiyatların dengelenmesi ve ithalatın önlenmesi noktasında beklentilerimizi karşılayacağına da inanıyorum ve bunu temenni ediyorum.”
“ENFLASYON HEDEFLERİNE ULAŞAMAMAMIZIN EN ÖNEMLİ SEBEBİ GIDA FİYATLARIDIR”
Enflasyon hedeflerine ulaşılamamasında en önemli sebebin gıda fiyatları olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlı’da halkın bol ve hesaplı gıdaya erişimini sağlayan ‘iaşecilik’ sistemini hatırlattı ve “Bizim de, günümüz şartlarına uygun bir anlayışla, vatandaşımızın gıda konusunda eksiklik yaşamasının önüne gececek, fiyatları dengede tutacak bir sistemi kurmamız gerekiyor. Bunun için, Peygamberlerin mesleği olan çiftçiliği ve çobanlığı, teknolojinin tüm imkânlarıyla destekleyerek, doğru planlamayla, yönlendirmeyle, bilgilendirmeyle teşvik ederek, ülkemizde hak ettikleri konuma getirmeliyiz” diye ekledi.
Çobanlık mesleğinin hafife alınmaması gerektiğinin, bu mesleğin felsefesini anlamayan ve psikolojisini yaşamayanın insan yönetemeyeceğinin altını çizerek kendisinin de bir çoban olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında,“ Sevgililer sevgilisi hadisi şerifinde şöyle diyor: ‘Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden mesulsünüz’ buyuruyor. Mesele bu. Bunu anlayan anlar, anlamayan anlamaz. Anlamayanların geldiği durum belli zaten, biz işimize bakalım” değerlendirmesinde bulundu.
“GİTTİĞİMİZ HER YERDEKİ KARDEŞLERİMİZE, GÜCÜMÜZÜN YETTİĞİNCE YARDIM ELİNİ UZATIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Tohum toprağa düşmeden, can bulmaz. Toprağa düşen tohumdan kaliteli ürün istiyorsanız, gübresinden suyuna kadar tüm ihtiyaçlarını karşılamınız gerekir. Aynı süreç devletlerin, milletlerin hayatlarında da geçerlidir. Anadolu Selçuklu, Büyük Selçuklu’nun Sultan Alparslan’la bu topraklara attığı tohumların üzerine inşa edilmiştir. Osmanlı, Anadolu Selçuklu’nun bu topraklarda besleyip güçlendirdiği tohumların izi takip edilerek kurulmuş bir devlettir. Cumhuriyet de, Osmanlı’nın geniş bir coğrafyaya yaydığı zengin tohum varlığından elimizde kalan bakiye üzerinde vücut bulmuştur. Ecdadımız, her dönemde, gittiği her yerde, toprağın altını bereketli kılmanın, üzerini de mamur etmenin çabası içinde olmuştur. Bu şekilde geniş bir coğrafyada atılan o sevgi, dostluk, kardeşlik tohumları, aradan asırlar geçse de canlılığını sürdürmektedir. Sadece biraz suya, biraz gübreye, biraz emeğe; velhasıl sevgi, dostluk, kardeşlik tohumlarının yeniden yeşertilmesine ihtiyaç vardır.”
14 yıldır, Balkanlardan Orta Asya’ya, Kuzey Afrika’dan Orta Doğu’ya kadar Türkiye’nin kadim tarihî ve kültürel bağlarının olduğu her yerde, bu anlayışla gönül köprüleri kurmanın çabası içinde olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun, tarihinde asla sömürgecilik utancı bulunmayan bir millet olarak, gittiğimiz her yerdeki kardeşlerimize, gücümüzün yettiğince yardım elimizi uzatıyor, birlikte kazanabileceğimiz projeler teklif ediyoruz. Ülkemizin içinde de, birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirecek adımları attık, bunun için her türlü riski göze aldık, her türlü fedakârlığı yaptık” ifadelerini kullandı.
“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN HER BİRİ BAŞKA BİR KOLDAN, AMA AYNI AMAÇ İÇİN SALDIRIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendileri bu gayretleri gösterirken, birilerinin ısrarla Türkiye’yi terörün, çatışmanın, istikrarsızlığın ateşiyle yakmak için uğraştığına dikkat çekti ve şunları ekledi: “Terör örgütlerinin her biri başka bir koldan, ama aynı amaç için saldırıyor. Kimi silahıyla, kimi fitnesiyle, kimi propoganda gücüyle ülkemize verebilecekleri en büyük zararı vermeye çalışıyor. Her birinin arkasında farklı güçlerin, farklı ülkelerin sileütleri olduğunu elbette biliyoruz. Tabii masa başında bu hesapları yapanlar, milletimizi tanımadıkları için, başka yerlerde tıkır tıkır işleyen planlarının Türkiye’de niçin boşa çıktığını anlayamıyor. Bilmiyorlar ki, bu millet aziz bir millet... Bilmiyorlar ki, bu millet yüce bir millet... Bilmiyorlar ki, bu millet, tarihiyle, kültürüyle, dirayetiyle, cesaretiyle, kahramanlığıyla farklı bir millet... Türkiye’yi devletlerden bir devlet sananlara, Türk Milletini milletlerden bir millet gibi görenlere yanıldıklarını, en son 15 Temmuz’da, hep birlikte bir kez daha ispatladık. 15 Temmuz’da halkımızın her kesimiyle birlikte çiftçi kardeşlerimiz de, ülkelerinin ve milletlerinin bekası söz konusu olduğunda, neler yapabileceklerini tüm dünyaya gösterdiler.”
Darbe gecesi çiftçilerin F16’ların görüşünü engellemek için tarlasındaki mahsulünü yaktığını, traktörleri, biçerdöverleri ve kamyonlarıyla mücadele ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Darbe girişimi sonrası, samanlarını ateşe veren çiftçi kardeşimiz, kendisine zararının tazmini teklif edildiğinde, ‘Biz o samanları Allah için, vatan için yaktık’ diyerek, milletimizin asaletini bir kez daha göstermiştir. Akıncı Üssünün önüne gidip, darbecilerin karşısına dikilen ve çoğunluğu çiftçi olan Kazanlı kardeşlerimizden 9 tanesi, orada şehit olmuştur. Pek çok şehrimizde çiftçilerimiz, darbecilere katılmak isteyenlere engel olmak amacıyla, traktörleriyle birlikte kışlaların kapılarının önlerine gelip, saflarını belli etmişlerdir. Böyle bir millete kim diz çöktürebilir? Böyle bir milleti kim teslim alabilir?” şeklinde konuştu.
“UMUDUNU BİZE BAĞLAMIŞ TÜM KARDEŞLERİMİZİN, HUZURA KAVUŞACAĞI GÜNLER YAKINDIR”
“Sadece kendi içimizde bu şekilde dimdik ayakta durmakla kalmıyor, çevremizdeki dost ve kardeş toplumlara da her türlü desteği veriyoruz. Suriye’de bunun için varız, Irak’ta bunun için varız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın dört bir yanındaki mağdur ve mazlumların yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini belirterek, “Çünkü biz, ‘kendin için istediğini mü’min kardeşin için de istemedikçe, kâmil iman sahibi olamazsın’ ikazına uymakla mükellefiz. İnşallah, kendi meselelerimizle birlikte, coğrafyamızdan başlayarak, umudunu bize bağlamış tüm kardeşlerimizin güvene, huzura, refaha kavuşacağı günler yakındır” temennisinde bulundu.
PKK’lı teröristlerce şehit edilen Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk’ün cenaze törenine katılımını ve ailesine yaptığı taziye ziyaretini hatırlatarak, şehidin babasının, eşinin ve diğer yakınlarının gösterdiği sağlam duruş ve metanetin, Türkiye’nin geleceğimize olan güven ve inancının bir kez daha güçlendirdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhammed Fatih kardeşimizin şehadeti, öfkemizi ve üzüntümüzü artırırken, aynı zamanda, bölücü terör örgütüyle olan mücadele azmimizi biledi, perçinledi” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VEREN HERKESE DÜNYAYI DAR ETMEZSEK, YAZIKLAR OLSUN BİZE”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanı olarak, buradan, sizlerin huzurunda, Hükûmetimize, Genelkurmay Başkanlığımıza, İçişleri Bakanlığımıza, Kuvvet Komutanlıklarımıza, tüm güvenlik ve istihbarat teşkilatlarımıza ve eski adıyla köy korucusu olan kardeşlerime şu mesajı vermek istiyorum: Hamdolsun bugüne kadar hiçbir şehidimizin kanını yerde koymadık, koymayacağız. Ama mesele artık kanı yerde koyma-koymama boyutunu aşmıştır. Türkiye’ye ve Türk Milletine yönelik her saldırıya, her ihanet girişimine öyle bir cevap vereceğiz ki, bir daha kimse, değil teşebbüs etmek, böyle bir niyeti aklından dahi geçiremeyecektir, bunu bilin. Bu ülkenin askerini, polisini, korucusunu, kaymakamını, muhtarını, belediye başkanını, herhangi bir memurunu, herhangi bir vatandaşını öldüren terör örgütüne de, onlara yardım ve yataklık eden, siyasi destek veren herkese de dünyayı dar etmezsek, yazıklar olsun bize.”
“Yeni güvenlik konseptimizde, PKK’nın veya bir başka terör örgütünün, çapı ne olursa olsun hiçbir eylemine karşı en küçük bir müsamaha, en küçük bir tereddüt yoktur” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine, böyle bir durumda, var gücümüzle terör örgütünün tepesine binecek, bilinen-bilinmeyen ne kadar adamı, destekçisi, yardakçısı varsa, hepsini de hukuk çerçevesinde hak ettiği cezaya çarptıracağız” dedi.
“İDAM KONUSUNDA ASIL ONAY MERCİ MİLLETTİR”
Salondaki dinleyicilerin tezahüratları sonucu idam konusu ile ilgili de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de bu karar alınıp önüne geldiğinde kendisinin bunu onaylayacağını açıkladı ve “Ondan sonra referandum olduğu için millete gelecek, asıl onay merci sizsiniz, millet” diye ekledi.
Batı ülkelerinden idam ile ilgili yorumlara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelere yer verdi: “Buradan Batıya sesleniyorum; ey Batı, milletin kaderi sizin elinizde değil, bu milletin kaderi bizim elimizdedir. Bugün dünyanın büyük bir çoğunluğunda da bu var. Kimsin sen? Neymiş, orada bir parlamentonun başkanı. Eee, nesin sen? Sen Türkiye adına ne zamandan beri karar verme yetkisine sahip oldun? 53 yıldır Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne almayan -sen ve siz- nasıl olur da Türkiye hakkında böyle bir karar verme yoluna gidersiniz? Sen daha Türkiye’yi tanıyamamışsın. Türkiye’deki birileriyle çevirdiğiniz fırıldaklar bu millet adına değildir. Bu millet kendi kararını kendi verir, kendi göbeğini kendi keser. Ve şu anda da siz önce verdiğiniz sözleri tutun, siz önce Avrupa Birliği Parlamentosunda, Avrupa Kongresinde, Kongre binasında veya dışında, oralarda önce terör örgütlerinin temsilcilerini temizleyin. PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmek meseleyi bitirmez, önce onların temsilcilerini temizleyin de sizi o zaman görelim. Şu anda Almanya’da, Fransa’da, İsveç’te, Hollanda’da, her tarafta terör örgütünün ajanları cirit atıyor. Onlara her türlü desteği vereceksiniz, ondan sonra kalkıp Türkiye’ye de ‘Avrupa Birliği’yle ilgili müzakereler durdurulabilecek’ diyeceksiniz. Bakıyorsun; ‘Müzakereleri durdururuz.’ diyor. Geç kaldınız, hemen kararınızı verin. Bak, Sayın Başbakan burada, bakanlar burada, ben de Cumhurbaşkanı olarak diyorum ki, yılsonuna kadar sabredelim, ondan sonra millete gidelim. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletin değil mi? Milletin. Öyleyse nihai kararı millet vereceğine göre gidelim millete. İngiltere bile ne yaptı? Millete gitti, ihtiyacı yoktu. Niye? Avrupa Birliği’nin içindeydi. Ama ne yaptı İngiltere’de? ‘Çıkalım’ dedi ve çıktılar.”
“BİZ, DÜRÜST OLANLARLA YOL YÜRÜYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında AB’nin Suriyeli mülteciler için Türkiye’ye vermeyi taahhüt ettiği 3 milyar Avroyu vermediğini hatırlatarak “Siz verdiğiniz hiçbir sözü tutmadınız ki bugüne kadar, sizinle biz nereye yürüyeceğiz? Bunlar dürüst değil. Dolayısıyla biz dürüst olanlarla yol yürüyeceğiz, dürüst olmayanlarla değil” eleştirilerine yer verdi.
Birilerinin Türkiye’ye kendi akıllarınca bu coğrafyayı dar etmek istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de bu saldırıya cevap olarak, onların kullandığı ne kadar maşa, ne kadar alet, ne kadar hain varsa, hepsinin başını ezeceğiz. Şehitlerimizin cenazelerinde biz gözyaşı dökeceğimize, varsın onların topu birden cehennem çukurunda cayır cayır yansın. Bu ülkenin tek bir evladının tırnağına, o teröristlerin ve yardakçılarının milyon tanesini değişmeyiz. Uluslararası alanda da, terör örgütlerinin arkalarındaki güçlerle hesaplaşmaktan geri durmayacağız. 15 Temmuz, bizim artık, canımızdan başka kaybedecek hiçbir şeyimizin kalmadığını gördüğümüz gündür. Bundan sonra gizli-saklı hiçbir şey kalmamıştır. Hodri meydan diyoruz” açıklamasında bulundu.
“YENİ TÜRKİYE, 93 YILLIK CUMHURİYETİMİZİN ŞAHİKASI OLACAK”
“Bize ‘ya olmaktan, ya ölmekten’ başka şans tanımayanlara cevabımızı öyle bir vereceğiz ki, görmeyen, duymayan kalmayacak” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bunun için Suriye’de, Irak’ta olmaya devam edeceğiz. Bunun için ‘Dünya 5’ten büyüktür’ demeye devam edeceğiz. 2023 hedeflerimizi gerçekleştirmek için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Hatta bununla da kalmayacak, en kısa sürede 2053 vizyonumuzu, 2071 vizyonumuzu şekillendirmeye başlayacak, torunlarımızın inşallah önünü biz hazırlayacağız. Allah’ın izniyle Yeni Türkiye, 2 bin 200 yıllık devlet geleneğimizin, bin 400 yıllık medeniyetimizin, coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın, 93 yıllık Cumhuriyetimizin şahikası olacaktır. Ancak bu şekilde şehitlerimize haklarını helal ettirebiliriz. Ancak bu şekilde gözü yaşlı, yüreği yaralı anaların, babaların, eşlerin, evlatların haklarını helal ettirebiliriz. Ancak bu şekilde bizden sonraki nesillere olan vazifemizi yerine getirmiş olabiliriz” görüşlerine yer verdi.
Konuşmasının sonunda ‘Millî Tarım Projesi’nin hayırlı olması dileğini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini, “Nasırlı elleri ve alın terleriyle üretimin, gayretin, helal kazancın sembolü olan çiftçilerimizi bir kez daha muhabbetle ve hürmetle selamlıyorum” diyerek tamamladı.