ENİSE YAPAR (İHA) - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Müslüman bir ülkede herhangi bir insanın isteğe bağlı olarak çağdaş okul ortamında İslam dininin en temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'i öğrenme talebi kadar masum bir talep olamaz. Din eğitimi konusunu asla bir ayrışma ve tartışma konusu haline getirmemeliyiz. 88 yıldır zaten bir takım endişe ve korkular sebebiyle toplum olarak birbirimizi üzdük. Bir takım gönül kırgınlıklarına yol açtık, bunları tekrarlamamız doğru değil" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Rixos Otel'de düzenlenen 'Yaygın Din Eğitimi Sempozyumu'na katıldı. Görmez, yaptığı konuşmada, yeryüzünde Türkiye kadar din eğitimini tartışan bir ülke olmadığını ifade etti. Din eğitiminin tartışma konusu olmaktan çıkarılması gerektiğini kaydeden Görmez, İslam dininin bütünleştirici özelliğine dikkati çekti. Din eğitimi konusunun dönem dönem tartışıldığına işaret eden Görmez, "1997'ye gelindiğinde 1930'lara dönüldü. 5. sınıfa gitmeyen çocukların din eğitimi alması engellenemez" dedi.
Din eğitiminin ideolojik zıtlaşma ve çatışma haline getirildiğini anlatan Görmez, din eğitimi konusunun ayrışma konusu olmaktan çıkarılması gerektiğini bildirdi.
Görmez, sempozyum sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Ortaokul ve liselerde 'Kur'an-ı Kerim' ve Hz. Muhammed'in hayatının seçmeli ders olarak okutulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna Görmez, "Eğitim konusu bütün çocuklarımızı, bütün toplumumuzu ve geleceğimizi ilgilendiren bir konu ama üzülerek belirteyim ki biz 88 yıldır ne zaman temel eğitim meselelerimizi konuşmaya başlasak tartışmayı bir şekilde din eğitimine getiriyoruz. Din eğitimi tartışmalarının üzerinde
yoğunlaşıyoruz. Öncelikle bizim din eğitimini Türkiye bir ayrışma ve tartışma konusu olmaktan çıkarmamız lazım. Hepimiz biliyoruz ki aslında diğer bütün alanlarda insan hangi bilgiye muhtaçsa din konusunda da o bilgiye muhtaçtır ve din eğitimi konusu çağdaş bütün dünyada hem din özgürlüğü hem inanç özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası. Hele hele isteğe bağlı olan bir sistemin dünyada inanç özgürlüğünün ve din özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmiştir" cevabını verdi.
Bu tartışmada sadece bir tarafın Diyanet İşleri Başkanı olmadığını belirten Görmez, tartışmaları bizzat takip ettiğini ve bu tartışmaların Kur'an-ı Kerim'in isteğe bağlı olarak öğretilmesine karşı olunacağı anlamına gelmediğini söyledi. Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Müslüman bir ülkede herhangi bir insanın isteğe bağlı olarak çağdaş okul ortamında İslam dininin en temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'i hem yüzünden hem de anlamını öğrenme talebi kadar masum bir talep olamaz. Din eğitimi konusunu asla bir ayrışma ve tartışma konusu haline getirmemeliyiz. 88 yıldır zaten bir takım endişe ve korkular sebebiyle toplum olarak birbirimizi üzdük. Bir takım gönül kırgınlıklarına yol açtık, bunları tekrarlamamız doğru değil."
"Bu dersler, kimler tarafından verilecek ve Diyanet İşleri Başkanlığı bu noktada devreye girecek mi" sorusu üzerine Görmez, "Henüz o safhada değiliz, zaten Türkiye'de şu anda 50'yi aşkın İlahiyat Fakültesi var. İlahiyat Fakülteleri gerçekten bilimsel anlamda dünyada çok özgün müesseseler. Dolayısıyla ben ona ihtiyaç duyulacağını zannetmiyorum, Türkiye'de İlahiyat Fakültelerinin sayısı bütün bunları karşılayacak kapasitede" şeklinde konuştu.