Öz Büro İş Sendikası Erzurum İl Temsilcisi Yılmaz Diler, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın bir emek hareketi olduğuna vurgu yaparak, “1 Mayıs’ta sözlerin tutulmasını bekliyor ve tüm taşeron işçilere hak ettiği gerçek kadrolara geçirilmesini bekliyoruz. 1 Mayıs İşçi Bayramı’mız kutlu olsun” dedi.
Öz Büro İş Sendikası Erzurum İl Temsilcisi Yılmaz Diler, 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle bir mesaj yayımladı. Mesajında tüm işçilerin bayramlarını kutladığını dile getiren Diler, sözü verilen gerçek kadronun işçilere verilmesi gerektiğini belirtti. Başkan Diler, “2014 yılı Nisan ayında çıkarılan ve kamuoyunda taşeron yasası olarak bilinen düzenlemeye rağmen hala tek bir toplu iş sözleşmesinin imza edilememiş ve kadro konusunda somut bir ilerleme sağlanamamış olması son derece üzücü ve düşündürücüdür. İnsani ve bilimsel hiçbir temeli olmayan, işçiyi üretim ve hizmet faaliyetinin aracı gibi gören, hizmet kalitesini hedeflemeyen, çalışma barışını tehdit eden taşeron uygulamasında ısrar ediliyor olması bugünün Türkiye’sine asla yakışmamaktadır” dedi.
VERİLEN SÖZLER TUTULMALI
Milyonlarca işçinin kadro beklediğini dile getiren Diler, “Milyonlarca çalışanı derinden etkileyen ve kamuoyu vicdanında hiçbir karşılığı olmayan taşeron olgusunun daha iyi anlaşılması için düşüncelerimizi maddeler halinde şöylece özetleyebiliriz; Kamu ve özel sektör işletme ve işyerlerinde üretim ve hizmet faaliyetlerine yardımcı olarak düşünülen ancak zamanla bir istismar mekanizmasına dönüşen taşeron uygulaması artık yüz kızartıcı bir hal almış bulunmaktadır. Sağlık sektörü başta olmak üzere kamuda hizmet üreten taşeron çalışanlarının büyük çoğunluğunun lise ve üniversite mezunu olduğu, yaş aralığının 25-35 olduğu ve kadın çalışan sayısının çok yüksek olduğu dikkate alındığında dinamik ve istikbal vadeden kadın genç ve eğitimli yüzbinlerce insanın taşeron elinde heder edilmesi asla kabul edilebilir bir durum değildir. İlgili herkes çok iyi bilmektedir ki taşeron uygulamasının ne rasyonel işletme kriterleri ne etkin ve kaliteli çalışma ne kamu maliyetini azaltma ne iş gücüne nitelik kazandırma ve ne de endüstriyel demokrasiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. İşçinin ücretini, kıdem tazminatını, yıllık iznini, işi ile ilgili tüm gereksinimlerini ve her türlü sosyal güvencesini üstlenen devletin taşerona neden ihtiyaç duyduğu ve niçin para verdiği büyük bir soru işaretidir” dedi.
TAŞERON FİRMALAR ARADAN ÇEKİLMELİ
İşveren ve işçi arasında bağ kuran taşeron firmaların ortadan kaldırılması gerektiğini dile getiren Diler, “Taşeron firmalara akıtılan kaynağın bir bölümünün toplu iş sözleşmesiyle çalışanlara verilmesi devlete de işçiye de ciddi anlamda ekonomik artı sağlayacak, iş ve hizmet kalitesi daha da artacak ve kurumlar şu an uğraşmak zorunda kaldıkları birçok ekstra yükten ve iş yoğunluğundan kurtulmuş olacaktır. Asıl iş yardımcı iş tartışması yapay bir tartışma olup taşeron uygulamasını meşrulaştırma çabasından başka bir anlam ifade etmemektedir” dedi.
İŞÇİLER ARASINDA AYRIM YAPILMAMALI HERKESE KADRO VERİLMELİDİR
İşçiler arasında yardımcı, asıl iş kolu şeklinde ayrımların doğru olmadığını ifade eden Diler, “Yardımcı iş kavram ve tanımını bir an varsaysak dahi bu durumda bile o işi yapan kişilerin taşeron üzerinden çalıştırılıyor olmasının ne devlet ne de çalışan açısından makul hukuki ve ekonomik bir gerekçesi bulunmamaktadır. Özellikle hastanelerin işlev ve fonksiyonları dikkate alındığında yani insan hayatı ve sağlığı bağlamı göz önünde bulundurulduğunda tüm hastane çalışanlarının genel tartışmaların dışında tutulması hem anayasal bir zorunluluk hem de insani bir sorumluluktur. Hastaların hastaneye adım attıkları ilk andan taburcu işleminin gerçekleştiği son aşamaya kadar görev üstlenen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde büyük bir özveriyle muhtaçlarla ilgilenen ve diğer tüm kurumlarda hizmet üreten nitelikli çalışanların asıl işi yaptıkları konusunda hiç tereddüt yoktur. Düşük ücret ve sürekli işten atılma korkusunun yol açtığı travma, ekonomik ezilmişlik ve değersiz addedilme psikolojisi üzerinden verimli bir çalışma beklentisi trajediden başka bir şey değildir. “İşçilere kadro verilirse çalışmazlar” iddiasının ne yönetim felsefesi ne yönetici sorumluluğu ne de işletme kültürü ile bir ilişkisi bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.
İŞ CİNAYETLERİNE DUR DEMELİSİNİZ
Başkan Diler, şu ifadeler ile konuşmasına son verdi; “Sonuç olarak insan emeğini, insan onurunu hatta insan hayatını yok sayan ve kamudan para transferinden başka bir anlamı bulunmayan taşeron angaryasından çalışanları, kurumları ve ülkeyi kurtarmak artık bir mecburiyettir. Somaların, Ermeneklerin, Mecidiyeköylerin ve bitip tükenmek bilmeyen iş cinayetlerinin tek sebebi olan parayı insana tercih politikasından vazgeçilmesi ülkemizin geldiği ekonomik ve demokratik düzeyin ertelenemez bir gerekliliğidir. Kamu hizmeti sunan ve işini özveriyle yapan ancak uzun yıllardır büyük mağduriyetler yaşayan taşeron çalışanları sorumlu herkesi empati yapmaya ve vicdana çağırmaktadır. Öz Büro İş, kamuda çalışan tüm taşeron işçilerine kadro verilmesini hem işin bir gereği hem bir hak hem de hükümetin sözü ve borcu olarak kabul etmektedir”