YAŞAR YILDIZ
BAYBURT (İHA) - Bayburt Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen “Tarihi ve Kültürü ile 19. Yüzyıldan Günümüze Bayburt Uluslararası Sempozyumu” üç günde gerçekleşen 20 oturumun ardından son buldu.
Üniversitemizce gerçekleştirilen ve Bayburt Valiliği, Bayburt Belediye Başkanlığı ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı işbirliğince hazırlanan sempozyum çok sayıda yerli ve yabancı akademisyen ve uzman araştırmacının katılımıyla başladı ve devam etti. Üç gün boyunca devam eden sempozyumun ikinci gününde değerlendirme oturumu ile birlikte toplam 10 oturum gerçekleştirildi. Bayburt Üniversitesi Prof. Dr. Gökhan Budak Konferans Salonu, Ekmeluddin Baberti Amfisi ve Şair Zihni Amfisinde eş zamanlı gerçekleşen oturumlara çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Son gün gerçekleşen Baksı Özel Oturumu ise, Baksı Müzesinde Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın başkanlığında gerçekleştirildi.
YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlyas Doğan değerlendirme oturumunda 19. Yüzyıldan Günümüze Bayburt Uluslararası Sempozyumu’nu değerlendirdi.
Doğan konuşmasına şair ve yazarlara gıpta ile baktığını söyleyerek başladı. Doğan, “ Bazı kentler vardır ki kimlik sahibidir. Erzurum, İstanbul, Bağdat öyledir. Bayburt kimliği olan bir şehir; ama kimlik sahip çıkılırsa yeni usullerle desteklenip inşa edilirse, inşa edilmeye devam edilirse canlılığını koruyabilir. Şu anda sayın vekilimiz burada, sayın belediye başkanımız burada, sayın rektörümüz bu konuda her açıdan ilgileniyor. Ne güzel bir tablodur ki ülkemizin her şehrinde bir üniversite var. Her şehrimizin üniversitelerinin en önemli görevlerinden biri de bulundukları kentin, bölgenin kimliğinin ortaya çıkarılması, o kimliğin inşa edilmesi en az bin yıldır biçimlendirdiğimiz Anadolu kültürünün daha somut şekilde ortaya koyularak insan kaynağımızın niteliğinin yükseltilerek ülkemizi daha ileri taşımaktır. Daha ilerilere taşımak parayla, pulla olduğunda geçici bir trenddir. Asıl olan kültürün gelişmesinin önünü açmak, kültürü geliştirmek, bunu yaparken kültürü tarihle beslemek, maziyle beslemek ama maziyle sınırlı kalmaksızın geleceğe dönük de bir vizyon oluşturmak gerekir. Üniversitelerimiz nitelikli insanları bünyesinde barındıran kurumlar olarak bu işlevi yüklenmişlerdir” dedi.
Dede Korkut’tan da bahseden Doğan, “ Dede Korkut, Türk kimliğinin ana unsurlarından biri. Nasıl ki Danimarka ulusunun ortaya çıkmasında önemli bir aktör ise Dede Korkut’ta bunlardan biridir. Bir de sözlü kültür var. Bunlar küresel çağda kaybolup gitmeye yüz tutuyor. Bayburt Üniversitesi Bayburt ve civarındaki bu tür kaybolmaya yüz tutan kültürel unsurları mutlaka kayıt altına almalı. Bunları bilimsel anlamda tespit etmeli, tarih ve kültür adamlarımızdan, bilim insanlarımızdan bu konuda daha gayretli ve dikkatli olmalarını istirham ediyorum. Ben katılımcı arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum” şeklinde konuştu.
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan, 19. Yüzyıldan Günümüze Bayburt Uluslararası Sempozyumu’nu değerlendirdi. Beyhan, Ağlar Baba ve İrşadi Baba’yı yakın tarihçi olmasına karşın bu sempozyum dolayısıyla duyduğunu, tebliğlerin ise bir an önce kitaplaşması gerektiğini söyledi.
Beyhan, 19. Yüzyıldan Günümüze Bayburt Uluslararası Sempozyumu’nda Bayburt’un tarihi zenginlikleri, edebi birikimi ve geçmişinin ele alındığını belirterek, “ Sempozyumda katılımcılar kendi birikimlerini bilgilerini bizlerle paylaştılar. Bu Bayburt için bir zenginlik ve kazanım olacaktır. Bu bakımdan Atatürk Araştırma Merkezi olarak böyle bir kazanım da katkımız olduğu için de ben de mutlu ve memnun olduğumu ifade etmek istedim. Ben şahsen ilk defa Bayburt’a geliyorum. Atatürk Araştırma Merkezi olarak etkinliklerimizi, kitap neşriyatı, araştırma, projelerin dışında bu sempozyumlara destek vermenin ötesinde ortaklaşa üniversitelerimizin bulunduğu ilde yapma prensibimiz var. Hem dışarıdan gelen hocaların, üniversite öğretim üyelerinin, araştırmacıların, bilim insanlarının bu üniversitenin bilim insanlarıyla kaynaşmalarına ve dolayısıyla öğrencilerin de onları tanımalarına bir vesile oluyor. Bu da üniversitenin aktivitesine bir katkı sağlıyor. Bu 2014 yılının 3. Toplantısı. Programda 61 bildiri gözüküyor. Bütün bu bildiri müracaatlarını bir seleksiyona tabi tutarak, tespit edilen kriterlerle alana, konsepte bir katkı sağlıyor mu, sağlamıyor mu, literatüre bir zenginlik katıyor mu katmıyor mu noktasında bir inceleme sonucu belirleniyor. 61 bildiri kabul görmüş ise kabul ediniz ki en azından 2,5 katı bildiri müracaatı var ” dedi.
Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan Karataş da 19. Yüzyıldan Günümüze Bayburt Uluslararası Sempozyumu’nu değerlendirerek, sempozyumlarla yıllardır görülemeyen arkadaşların, büyüklerin birbirlerini gördüğünü belirtti.
Sempozyum oturumlarını değerlendiren Karataş, “ Şeyh Eşref vakasını burada duydum. Bayburtlu Ağlar Baba’yı bugün burada öğrendim. Onun dedesi ile birlikte nazmettiği Kısal-ül Enbiya’sı olduğunu bir edebiyatçı olmama rağmen bilgim içinde değildi. Tabi sempozyumlar yeni şeyler öğrenmek için de bir fırsat. Özgün toplantılar çıkması arzu ediliyor. Son yıllarda yapılan bu tür etkinliklerin çok verimli olmadığını söyleyebiliriz. Bu olumsuz bir tablodur. Fakat diğer yerden bakarsak tanışmak, danışmak, konuşmak, tanımak anlamında hayırlı neticeleri oluyor. Bu bakımdan düşünenlere, yapılması için çaba harcayanlara, başta sayın rektör ve kurum başkanımıza, arka planda Fatih Yalçın’a, herkese teşekkür ediyorum. İnşallah bu ekilen tohumlar, ileride daha özgün başaklar verir. Bayburt’taki kültürel miras, Bayburt’un değerleri, bu toplantılar sayesinde Türk kültürünün ve Türk tarihinin malı olur ve herkes tarafından bilinir olur” diye konuştu.
Değerlendirme oturumunda katılımcıların ardından konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Selçuk Coşkun şunları dile getirdi. “Katılımlarından dolayı Atatürk Araştırma Merkezi Başkanımıza, YÖK Denetleme Kurulu Başkanımıza, Atatürk Kültür Merkezi Başkanımıza, Sayın Vekilimize, Sayın Valimize, Belediye Başkanımıza, herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Biz Bayburt’ta üniversite olarak bir şeyler yapmak istiyoruz. Kaybolmaya yüz tutan değerleri kaybolmadan kayıt altına almaya çalışıyoruz. Bunu ben çok önemsiyorum dolayısıyla bu tür sempozyumlarımız bundan sonra da devam edecek. Bayburt ancak bilimsel ortamda tartışıldığı ve sağlam zemine oturtulduğu zaman gelecekte sağlıklı sonuçlar alacaktır. Bu anlamda emeği geçen herkese akademisyenlerimize çok çok teşekkür ediyorum. Bundan sonraki sempozyumlarımızda da sizleri aramızda görmekten mutluluk duyacağımızı ifade etmek isterim. Bu esnada üniversitemizde bu konuyla ilgili faaliyette bulunan öğretim elemanlarımıza, öğrencilerimize, bütün çalışanlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Şehrimize şehrimizi temsil eden herkese teşekkür ederek saygılarımı arz ediyorum.
Oturumların bitmesinin ardından katılımcılar ikinci gün Aydıntepe Yeraltı Şehrini ve Bayburt Kalesini, üçüncü gün ise; Baksı Müzesini ziyaret ettiler. Daha sonra akşam yemeğine katılan misafir akademisyenler üniversiteden ve bu organizasyondan duydukları memnuniyeti dile getirerek Bayburt Üniversitesine teşekkürlerini ilettiler.